"Sidretü'l-Müntehâ, cennetin uc kısımlarında bulunan bir yerdir. Üzerinde ise Sündüs ve İstebrak'ın etekleri vardır." Keşşâf'da da "Sidre-i Müntehâ sanki cennetin bitiş noktasındadır." şeklinde bir ifade vardır. İbnü Abbas ve Ka'b'dan nakledildiğine göre Sidre-i Müntehâ, arşın altında bulunan bir ağaçtır ki, melekler, nebiler ve mahlukat içinde bulunan âlimlerin ilmi sonuçta ona ulaşır. Ondan ötesi ise gaybdır, Allah'tan başkası bilemez. Dahhâk'tan yapılan bir rivayette de şöyle denilir: "Allah'ın her emri ona ulaşır, ondan daha ileri geçemez." Görüldüğü gibi bütün bu sözler, müntehâ kelimesinin ifade ettiği anlamı açıklayıcı mahiyettedir.
2. Fahreddin Râzî de tefsirine ikinci sırada kaydettiği bir görüşte şunları söyler: "Sidre, "Rakib" den "rikbe" gibi bina-i merre olarak alınırsa bu takdirde sidre-i müntehâ, hayret-i kusuâ (en son hayret) mânâsını ifade eder." Yani akılların, daha fazla hayret tasavvur edilmeyecek derecede hayrette kaldıkları bir makamda, Hz. Peygamber (asv) hayrete düşmedi, şaşmadı, kendisini kaybetmedi ve gördüğünü gördü, demektir. Ancak yine de Râzî, sahih olarak, ilk verdiği rivayeti kabul etmektedir.
İman ve İslam
Sual: Hucurat suresinde, (Bedeviler, "İnandık" dediler. De ki: Siz
iman etmediniz; fakat "İslam olduk" deyin) deniyor. İmanla İslam, yani
Müslümanla mümin farklı mı da böyle bildiriliyor?
CEVAP
Kelime olarak farklıysa da, mana olarak farklı değildir. İslam olmak,
terim olarak değil de, kelime anlamı itibariyle, teslim olmak, boyun
eğmek, anlaşmayı kabul etmek demektir. İslam kelimesinin manası
bilinirse mesele kalmaz. Bu âyet-i kerimede, ganimet hevesiyle
Müslüman görünen bazı Bedeviler, sadaka almak için, (Biz iman ettik)
dedikleri zaman, onlara, (Hayır, siz iman etmediniz, kalben tasdik
etmediniz, kılıç korkusundan ve İslam nimetinden faydalanmak için
Müslüman göründünüz. İman ettik demeyin, biz size teslim olduk, boyun
eğdik deyin) denmiştir.
Tefsir kitaplarında bildiriliyor ki:
Âyet-i kerime, Esed bin Huzeyme oğullarından, bedevi olan Araplar
hakkında inmiştir. Bunlar, Resulullahın huzuruna bir kıtlık yılında
gelmiş ve zahiren kelime-i şehadet getirmişti; ancak inanmış
değillerdi. Medine yollarını pisliklerle berbat etmiş, fiyatların
yükselmesine sebep olmuşlardı. Resulullaha, (Biz sana yüklerimizle,
ailelerimizle birlikte geldik. Başkaları seninle çarpıştığı gibi, biz
de seninle savaşmadık. Bunun için bize zekât mallarından bir şeyler
ver) demeye ve Peygamber efendimize minnet etmeye başlamışlardı.
Allahü teâlâ da, onlar hakkında bu âyet-i kerimeyi indirdi. Allahü
teâlânın, (Fakat teslim olduk deyin) buyurması, (Öldürülmek ve çoluk
çocuğumuz esir alınmak korkusuyla teslimiyet gösterdik deyin)
demektir. İşte bu, münafıkların vasfıdır; çünkü onlar kalble tasdik
etmeden, inanmış görünmekle, ölüm ve esaretten kurtuldular. İmanın
gerçeğiyse, kalble tasdiktir. Müslüman olduk demek, Peygamberin
getirdiklerini zahiren kabul etmektir. Bu da ancak, dünyada kişinin
kanını dökülmekten kurtarır. (Kurtubi)
Mümin ve Müslüman
Sual: Kur'anda bir âyette, (Müslüman olarak can verin) dendiği halde,
başka bir âyette ise, (Müminler kardeştir) deniyor. Bu, müminle
Müslümanın farklı olduğunu gösterir mi?
CEVAP
Göstermez. İslam âlimleri, (Her mümin Müslümandır, her Müslüman
mümindir) buyuruyor. Kelime olarak mümin, iman eden, imanın altı
şartını kabul eden kimse demektir. Müslüman da, İslam'ın beş şartına
inanan kimse demektir. Bir kimse, imanın altı şartına inanıp da
İslam'ın beş şartına inanmazsa o kimse mümin de, Müslüman da olmaz.
Tersine, bir kimse de İslam'ın beş şartına inansa, imanın altı
şartına, hatta birine bile inanmasa, mümin de, Müslüman da olmaz.
İmam-ı Kurtubi hazretleri tefsirinde, (Müslüman olarak can verin)
mealindeki âyet-i kerimenin, (Müminler olarak can verin) demek
olduğunu bildiriyor. (Müminler kardeştir) mealinde âyet-i kerimenin
tefsirinde ise, (Müslümanlar kardeştir) anlamına da geldiğini
bildiriyor. Peygamber efendimiz de bu âyet-i kerimeleri, aynı şekilde
açıklamıştır. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(Müslümanlar kardeştir. Takva hariç, biri ötekinden üstün değildir.) [Taberani]
(Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder.) [Buhari, Müslim]
(Müslüman Müslümanın kardeşidir. Kardeşine sattığı malın kusurunu
gizlemesi helâl olmaz.) [Müslim]
(Müslüman kardeşini evinde ziyaret edip, yemeğinden yiyen, yemek
yedirenden daha fazla sevab kazanır.) [Hatib]
(Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durmak helâl değildir.) [Ahmed]
(Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını gideren, hac ve umre sevabı
kazanır.) [Hatib]
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=342
3.12.2016 tarihinde ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazmış:Hükumetler ne yaparlarsa yapsınlar herkesi mutlu edemezler
Bir yazışma arkadaşım, kendisine sorulan bazı sorular konusunda düşüncelerimi öğrenmek istemiş.
Cevabım.
Aleyküm Es Selam
Sayın Hayrettin Bey Kardeş
Yorum gönerdiğiniz yazının satır aralarında
29 Kasım 2016 16:34 tarihinde Hayreddin Celikkaya yazdı:
Hocam Selamün Aleyküm,
Fanatik Saadet Partili arkadaş bunu bana attı.
Sizn yorumunuz nedir?
Not: Arkadaş için ağzıyla kuş tutsa yaranılmıyor o ayrı yani islam ortak pazarını kursa gene bir kulp bulabilecek biri.
Hürmetler
Bak Hayrettin abi, YANDAŞ :))
İşte Halife(!) Erdoğan.
Halife mi? Bu ahlaksızca bir dedikodu ve kinaye bir iddia ve hem yalan hem de öyle bir iddiası varmış gibi yalandır. Elbette bir hilafet talebi olabilir ama bunun için artık İslam ülkelerini den seçilerek gelecek ve ehli hal ve akt meclisinde yer almaya uygun ulemanın aynı zamanda günümüz şartlarında da eğitim görmüş olanlarından o ülkenin uleması tarafından seçilerek gelmiş hilafet meclisi üyelerinin kendi içlerinden sınırlı süre için seçeceği, bir hilafet meclisi başkanı olarak aynı zamanda halife olarak bağımsız hilafet devleti ve İslami içtihatlar gibi kurulları ve bürokrasisi olan Türkiye toprakları içinde verilecek bir yere yerleşik olarak yer alır. Mesela Konya ya da İstanbul da ayrılacak bir korunaklı bölümde dış koruması Türkiye'ye ve iç koruması da hilafet meclisine bağlı olarak kurulabilir. Bu Hilafet devletini dünya ister tanısın ister tanımasın ama İslam ülkeleri tarafından Hilafet meclisine üye veren İslam ülkeleri tarafından tanınması yeterlidir. Hiç bir İslam devleti yönetim kadrosu bu hilafet makam ve meclisinin verdiği içtihad'i kararlara direnemez. Çünkü İslam halkları Hilafet meclisi içtihatlarına karşı çıkan devlet adamlarını kendi kafalarından verdikleri hükümleri halkına bir daha kabul ettiremez olur.
Haçlı Batı veya Kominist Çin/Rusya kapılarını arşınlıyor. İnsan nasıl ailesi çoluk çocuğu için hem çalışır ve başarıyorsa üretir, hem de neresi hesaplı ise oradan alışveriş yaparsa sorumluluk taşıyan devlet adamlarının da bunun için çalışmaları lazımdır. Erdoğan da bu yönde gece gündüz çalışmaktadır. Teşekkür etmek yerine aşağılamaya kalkışanlar ya dünya ahvali ve uluslararası ilişkiler ile Türkiye'nin 90 yıldır sömürge ülkesi olduğundan ve Türkiye'yi yönetenlerin İslam karşıtı Sömürgecilerin adamları olarak İstanbul'da ki gizli sömürge valiliği tarafından yönetildiğinden haberdar değildir. Ya bu konularda cahildir. Ya da can bahasına canını ortaya koyup imkânlar halinde yapılabilenler için sarf edilen gayrete nankördür. Ya da İslam da Allah şirk koşmak anlamına gelen partizanlık ve Allah dan adeta bağımsız hareket eder gibi hürmette mübalağa eden şike düştüğünün farkında olmayan bedevi belki İslamın şartlarına teslim olmuş bir Müslim'dir. Lakin henüz Mümin değildir.
Hucrat Suresi 14. Bedevîler "İman ettik"
dediler. De ki: "İman etmediniz. (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat boyun eğdik" deyin.[500] Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Erbakan Hocanın nasıl Başbakanlıktan indirildiğini de hala anlamamıştır. Ya da kişi kendisi de siyaset dışı alanda savaşmak istemekte olmasının Türkiye'nin tamamen yok edilmesine ve İslam aleminin de arkasından çöküşüne sebep olacak bir hatalı yol üzerindedir. Suudi Vahhabi devletini İngilizler İslam alemi arasında içtihat farklılıkları çıkarıp bölmek için kurmuştur. Türkiye'yi Laik ve İslam'dan irtidat ettirilmek üzere kafirleşmeye hazırlanmış bir devlet olarak gizli anlaşmalar ile sömürge manda devleti kuranlarda İngilizler ile dünya Siyonistleridir. DAEŞ'i kuranda ABD CIA'sı dır. Kürtleri kâfirleştirmek amaçlı PKK'yı Türkiye'ye kurdurtan da aynı güçlerdir. FETÖ de ABD Siyonist harekatının bütün batıyı ortak ederek yapılandırdığı bir kuruluştur. Eğer 15 Temmuz da başarılı olsalar da İslam'ı ifsat programının başına halife diye F. Gülen getirilecekti. Gelse idi İslam tam anlamı ile ortadan kaldırılmadan Hristiyanlık gibi bir şirk dinine dönüştürecekti
İslam düşmanları herkesi kullanacak yollar ve düzenler üretmektedir. FETÖ'cüler İslam dan saptıklarının farkında bile olmadan, kendilerini Müslüman zannediyorlardı ama İslam alemine, vatan ve milletimize ne kadar zarar vediklerinin hala farkında değiller. Deccalın büyüsü de işte böyle bir şeydir. Erbakan Hocanın nasıl indirildiğini de hala anlamamıştır. Ya da kişi kendisi de siyaset dışı alanda savaşmak istemekte olmasının Türkiye'nin tamamen yok edilmesine ve İslam aleminin de arkasından çöküşüne sebep olacak bir hatalı yol üzerindedir. İslam düşmanları herkezi kullanacak yollar ve düzenler üretmektedir. FETÖ cülerde kendilerini Müslüman zannediyorlardı ama İslam alemine, vatan ve millerimize ne kadar zarar vediklerinin hala farkında değiller..
İslam Birliğini doğru bulmuyormuş sayın Halifemiz(!) Henüz Türkiye de bir halife olmadığı gibi Cumhurbaşkanına Halifelik isnat edenlerde sömürge medyası ve gayrimüslimlerdir. Bu suret ile Erdoğan Hilafet devleti kurmak istiyor diye Haçlı ve Siyonist güçleri kışkırtıp Türkiyeyi de Suriye gibi parçalara böldürmek ve kendileri için tehlike olan hilafet ihtimalini tamamen ortadan kaldırmaktır. Söz konusu arkadaşa vakitsiz öten horozun başını keserler ata sözünühatırlatmak gerekir. DAEŞ de FETÖ de tabanı ibadet ortası tepeye hizmet ve tepeside ihanet amaçlı kurulu örgütlerdir. İslam ortak pazarı çok değerli ve saygın, halkımızı ilk uyaranlardan olan Rahmetli Erbakan hocanın ve arkasından da birleştirmeye çalıştığı İslam ülkelerinin başlarına nelergetirildiğini arkadaşımızın daha iyi incelemesi gerekir. Takdir ve hüküm sadece Kadir'i Mutlak olan Allah'a aittir.
Hadid Suresi 22: Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.
Ama
Eski adıyla Avrupa Ortak Pazarına girmek için kanun üstüne kanun geçiriyor.
İnşallah uyanırsınız dostlarım.
Arkadaşımız yanılıyorlar. Bir kere Türkiye uzun yıllardır AB'ye girecekmiş gibi yapıyor. AB de elli yıldan fazladır bizleri de aralarına alacaklarmış gibi yapıyorlar. Orada erkeklerde kadınlarda bir birleri ile nikâh kıyarak evleniyorlar. Çocuklar daha 12 - 13 yaşında iken kendi istekleri ile bir birleri ile ilişki kurabiliyorlar da tecavüz sayılmıyor. Ancak yetişkin birisi ile ilişki kurarlar ise o yetişkin suçlu sayılıyor ama bizdeki ile kıyas edilemeyecek kadar az bir ceza ile kurtuluyor. Bunları Türkiye onlar şart koşuyor diye yasaları değiştirerek kabul edebilir mi? Edemez çünkü böyle durumlarda halkın, bunu yakınlarına yapanları bizzat kendileri geberterek infaz ederler. Siyaset de bir savaştır. Her an parlayıp sıcak savaşa dönüşebilir. Türkiye'nin, PKK'ya karşı dahi satın aldığımız silahların kullanılmasına izin vermeyen ve Türkiye ve Müslüman Kürt halkımıza karşı katliam yaparak zorla İslam'dan koparmaya çalışan PKK gibi güçlere gelince silah ve cephaneyi bedava yağdırıyorlardı. Türkiye bunca yıldır kendini güçlendirmeye çalışıyor. Refah Partisini kapattıranlar ise Türkiye asla güçlenmesin diye. Türkiye'yi batılılaştırma kılıfı altında halkımızı gittikçe ahlaksızlaştırıp, münafıklaştırarak ya Hristiyan yapmaya ya da doğrudan gavurlaştırmaya çalışıyorlar. Nasıl iseniz öyle yönetilirsiniz hükmü hepimiz için geçerlidir. Maalesef halk olarak da çok bozulduk bu yüzden bizler kendimizi yeterince ıslah etmedikçe. Bırakın kendi ülkemize, bütün İslam alemini birleştirebilecek bir yönetim örneği de oluşturamıyor ve kuramıyoruz. Çünkü Yabancıların emri ile yapılan ihtilaller de, yabancıların sınırlarını çizerek bizi oylamak zorunda bıraktıkları sömürge anayasaları ile yönetiliyoruz ve içimizdeki kendi Müslüman kimliğimize dönmemize izin vermeyen kesimlerde Batılılara çalıştığından anayasayı millileştirmemize imkan vermeyip sömürge düzeninin avukatlığını yapıyorlar.
Ahmet Doğan Şimşek
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.