31 Aralık 2016 Cumartesi

((slayt izle)) İngiliz casus Lawrence Bülent Erandaç Batılılaşmak Soysuzlaşmaktır

Batılılaşmanın soysuzlaşmak olduğu artık hepimiz öğrenmeliyiz.
Batılılaşmak Soysuzlaşmak ve asaletini kaybetmektir.
A.D.Şimşek

İngiliz casus Lawrence Bülent Erandaç

Zamanı yapamayacağımız şeyleri istemekle geçirdiğimiz söylenir. Oysa gücümüz tüm zamanları zorlar. Yeter ki kendimize inanalım. Dünyayı değiştirmek istiyorsak, yüreğine inan, milli ruhu canlandır, gerçek dostlarına güven,birliğe sarıl. Yeni yılın Büyük Türkiye anahtarıyla tüm kapıları açmasını diliyorum.
"Bir Hilal uğruna ne güneşler battığını" bilmek, "Al Bayrağın değerini" anlamak için, Hilal ile Haç'ın tarihî mücadelesini anlamak mecburiyetindeyiz.
Günümüzde yaşanan Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman oyunlarına bir daha gelmemek için, İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence'in Müslüman'larla ilgili itiraflarını ibretle yeniden okumak ta çok faydalı olacaktır. Çanakkale'de, Filistin'de, Hicaz'da, Emperyalist İngiltere ve Fransa'nın saldırı, katliam, vahşet, fitne ve entrikalarını anlarsak,günümüzde yaşanan Müslüman dünyayı parçalama, İslamiyet'in batmayan kalesi Türkiye'yi kuşatan Haçlı ordularının hedefini net olarak görmemiz mümkündür. Dün olduğu gibi bugün de "İslâm dünyasında" cirit atan, türlü oyun, fitne ve entrikalarla "Emperyalist Batılı güçlerin" hesabına çalışan yüzlerce ajan-misyonerin yapmak istedikleri "Lawrence"ten farklı değildir...
İngiliz, Amerikan gizli dosyalarında yazıyor: "İslâmiye Hristiyanlığın önündeki en büyük engeldir!" Bu gerçeği hiç unutmadan, derin ABD ve Avrupa'nın yani "Haçlı"ların ve onların uzantılarının oyunlarına gelmemek için, tarihi iyi okuyalım. Hilal'in, jeopolitik, jeoekonomik, askeri, kültürel hâkimiyetini sağlamak için 100 yıllık süreci iyi anlamak zorundayız. Lawrens'le ilgili İngiliz gizli belgelerine bakalım: "Araplarla ilgileniyor; arkeoloji kazılarına katılıyor, Trablus'dan 5 Nisan 1913'de Bayan Reider'a gönderdiği mektupta şöyle diyordu:"Türkler aşağı!
Onların kayboluşu, bir fırsat oluşturacak".
1916 Haziranı notlarında, "Halifeliğin Hıristiyan devletlerce bölünmesi yolunda Osmanlı Sultan-Halifesine karşı ayaklanmayı hızlandırdım. İşleri, milyon Sterlinlik İngiliz altınlarıyla finanse ediyorduk. Cidde'deki İngiliz Konsolosu Reader Bullard'l ihanet çarklarını çalıştırıyorduk. Böylece, İslâm dünyasında bölünmeye neden olan her planı hazırlıyorduk" diyordu.
Lawrence, arkeolog Sir Leonard Wolley ve Yüzbaşı S. F. Newcombe, Gazze ile Akebe arasındaki bölgenin haritasını çizdiler.
Onların haritaları Mısır'daki İngiliz Yüksek Komiseri (daha sonra Savaş Bakanı) Lord Kitchener'ce planlarda kullanılıyordu. İngiliz Savaş Bakanlığı'nın Londra'daki harita bölümünde görevliyken, şöyle diyordu: "...
Türkleri Küçük Asya'ya sıkıştırmak ve dahası vesayet altına almak bir gelişme olacaktır." 1914 Aralığında Lawrence, Kahire'deki İngiliz istihbaratında görevlendiriliyor.
Haritalar çiziyor ve Türk hatlarının ardındaki ajanlardan gelen bilgileri analiz ediyordu.
Arkeolog dostuna 18 Mart 1915 tarihli mektubunda şöyle diyordu: "İstanbul'u yitiren Türk,askeri ve siyasi bakımdan daha zayıf olacaklardır." Lawrence, İngiliz Savaş Bakanlığı'nca gizli bir görevle Mezopotamya (Irak)'ya gönderiliyordu. Küt-ül-Amara'da İngiliz Generali Townshend'le beraberdi.
"Türkleri İstanbul ve Erzurum'a dek kovalayacağız" notu geçiyor.Kutsal Kent (Mekke)'teki küçük Türk garnizonunu tutsak ediliyordu. Kahire'deki İngiliz İstihbaratı'nın başında bulunan General Clayton, Lawrence'i Arabistan'a gönderiyor.4 Kasım 1918 tarihli gizli bir notta, "İslâm'ı bölmeye ivedilikle soyunulmalıdır" diyordu.
Lawrence kampanyalarını, pek az İngilizi tehlikeye sokarak yürütüyordu; "Aşiretlere mensup kişilerden oluşan muhafızları çılgınlar gibi süreriz ve habersiz Türklerin üzerlerine çullanır, onları yığınlar halinde tahrip ederiz... " diyordu.

SONUÇ: Türkiye düşmanı İngiltere Başbakanı Lloyd George, Ortadoğu sorunlarını sömürgeler Bakanı Winston Churchill'e veriyordu. Casus Lawrence, Churchill tarafından siyasi danışman olarak atanıyordu. İngiliz casusu Lawrence, yüzyıl önce 1913'te, "Zavallı ve yaşlı Türkiye'nin varlığına son vermemiz gerekir. Görevim, Osmanlı-Türkiye"ye karşı bir Arap İsyanı çıkartmaktır. Onun için de Batılı olan dış görünüşümü gizledim ve İslam coğrafyasına uygun kıyafetler giydim. Kendimi, yabancı bir sahnede gece gündüz aktörlük yapan biri olarak görüyordum'demişti. HAİNLER UYUMAZ. TATİL YAPMAZ. GAFİLLERE DİKKAT...
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/erandac/2016/12/31/ingiliz-casus-lawrence

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) 1) Kaybettiniz 2) Zehir hafiye!. (Birde sadece kısa yol) Teknolojik suikast!. (Ergün Diler)

Yorumsuz
A.D.Şimşek

Kaybettiniz Ergün Diler

Türkiye gibi bir yerde kimse durduğu yerde büyüyemez! İlerleyemez ve büyük oyuncu olamaz. Medyanın bir kısmını dün yazdım. Turgay Ciner'den Kenan Tekdağ'dan, yeğenlerden, avukatlardan, Zekeriya Öz'den, Ali Ağaoğlu'ndan fatura timinden, TMSF'den, FETÖ'cü polislerden, HABERTÜRK 'ün Pensilvanya'nın karargahı haline getirildiğinden söz ettim... Turgay Bey'in nasıl ele geçirildiğini kısaca anlatmaya çalıştım. Muhtemelen o da dava açacak. O zaman devam edelim! Çünkü burası Türkiye!
Gizli kalmış pek çok KOD var... Özellikle basında bunları bilen çok az kişi vardır. Belki bu da iyi niyetli bir yorumdur!
Bilemiyorum!
İzmirli olduğum için hem FETÖ'yü çok iyi bilirim hem de "CEMAATÇİ" algısının insanların zihninde nasıl bir karşılık bıraktığını... Ve bu ekibin nasıl çalıştığını da iyi bilirim... Türkiye kendisine biçilmiş bir elbise ile yaşadı.
1992'de kesin olarak bu elbise için son prova yapıldı. Pensilvanyalı bu işin başına getirildi. Marc Grosmann'dan Adil Öksüz'e kadar herkes bu denklemin içindeydi.
Ülkeye verilen bir rol vardı. Ancak bunu gerçekleştirecek bir hareket, medya, finans ağı, reklam organizasyonu, asker, polis, savcı, diplomat gerekiyordu. Medya ayağı bunun en önemli ve en bilinmeyen bölümü...
Operasyon için elbette banka da medya da şarttı. Bunu görmek için alim olmaya gerek yoktu. Ama medya ve finans bölümünde hata yapılıyordu. Çünkü, bizlerin CEMAAT denilince aklımızda oluşturduğumuz bir ŞABLONUMUZ vardı.
Mesela Kemal Derviş, Can Dündar ya da Ufuk Güldemir bu kategoriye girmezdi.
Elbette bunlar cemaatçi değildi ama cemaatin istediği işlere imza atan isimlerdi.
Arada çok kişinin kaçırdığı bir işbirliği vardı.
Bu isimler o kadar çok ki saysam şaşırıp kalırsınız! Bunu yapmama gerek yok!
Mesela, 2007 CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinde rahmetli Ufuk'un televizyonu VECDİ GÖNÜL'ü yeni cumhurbaşkanı olarak ilan etti. Oysa Abdullah Bey gelecekti. Zaten sonra kanalı çok sevdiği arkadaşı Turgay Ciner'e sattı! Turgay Bey'in yanında bolca FETÖ'cü gazeteci ve yönetici vardı, Ufuk'un da...
Biçilen elbiseye göre düğmeler, kollar, yakalar, cepler yani ne gerekiyorsa oluşturuluyordu. Bu arada, YURTDIŞINDA KİM ÖZEL OLARAK YABANCILAR TARAFINDAN EĞİTİME ALINDI? Birisi baksa fena olmaz!
Bankalara girersek çıkamayız. Ama avukatlar ve gazeteci görünümlü görevliler ilgi alanımız! Mesela Kenan Tekdağ, Turgay Bey'in gazetelerini niye aralıksız FETÖ'cü gazetecilerle dolduruyordu. Turgay Bey'in haberi var mıydı? İkisi mi karar alıyordu?
Bilmiyorum... Ama aldıkları isimler kritik yerlerde karşımıza çıkıyordu!
Tanımıyorum ama ERDAL ŞEN HABERTÜRK 'ün bünyesinde önemli görevi olan bir isimdi! Nerede gördük kendisini? ADİL ÖKSÜZ'ün kaçırılma ve saklanma olayında! Gazeteci bu işlere girer mi! TSK'nın imamı olarak aranan birini saklamak için uğraş verir mi! Son tahlilde HABERTÜRK 'ün Ankara Temsilciliği yapmış bir isimdi! Ama denklemin önemli oyuncusuydu. İnanın gazeteciler üzerinden gitmeyi sevmiyorum. Ama polisle ilişkiyi kuranlar bunlardı. Biçilen elbisenin vücuda tam oturması için uğraş verenler bunlardı.
Yalan-dolan belgeleri açıklayan ve yayan da bunlardı! Her yerde vardılar! Önemli kararların alınacağı her yerde! TMSF de bunların yuvalandığı merkezlerdendi. PARA VAR YA!
Şimdilerde FETÖ'ye yakın olmadığını savunan bir patron, TMSF'de önemli pozisyonda olan bir ismi polislerle kımıldayamaz hale getiriyordu. Yanına sekreter olarak bir hanım gönderiliyor ve bu hanım bir süre sonra o şahsı ilişkiye zorluyordu! Sanırım sonuçta bir çocukları oluyordu! Ama bunu bilen çok az kişiydi. O patron da o görevli de FETÖ'nün emrine giriyordu. Böyle çok örnek var!
Mesela Kenan Tekdağ'ın yakını avukat Baran Baycan başka kimlerin avukatlığını yapmıştı? Bakın bakalım neler çıkacak.
Muazzam bir FETÖ ağı ortaya gelecektir.
Takip etmiyoruz. Ayağında ayakkabısı olmayan biri nasıl oluyor da kısa zamanda büyük paralara sahip olabiliyor. Hangi yetenekle? Biri açıklasın bunları! Nasıl bir yetenekleri var da biz bilmiyoruz...
Yazdım, dava dava üstüne dava açtı.
YALÇIN AYASLI...
Ne yaptı, şirketini sattı! Satmak zorunda kaldı! Kim aldı, ona da bakarız ama durum buydu! Bilim adamı kimliğinde olan biri, ABD'nin en saygın üniversitelerinde ismi bilinen biri, FED Başkanı Yellen ile arası çok iyi olan biri FARUK BAYINDIR ve avukat Halil İbrahim Koca ile hangi ortak paydada bir araya gelebilirdi! Faruk Bayındır ile avukat Halil İbrahim Koca firariydi.
CHP ve MHP kaset kumpaslarında isimleri geçiyordu. Koca, emniyetin avukatıydı!
Şike'de işin tam göbeğindeydi... Ama birileri ya da bir akıl koca Yalçın Ayaslı'yı alıp bu isimlerin yanına getiriyordu! Bunları sorunca da dava açıyordu. Yalçın Bey'in arkadaşlarından biri de Zafer Mutlu'ydu!
Mutlu'nun da FETÖ'nün prensleriyle arasından su sızmazdı!
Mesela Mutlu, Rus uçağının düşürüleceğini önceden biliyor muydu?
Bunu merak ediyorum! TARKİM'i günlerce yazdım. Ne girenin ne çıkanın haddi hesabı var.
Pasaport kontrol yok, kimlik kontrol yok. Gelen geçmiş, giden geçmiş. Bu yapının ürünü bu da.
Atılan manşetlere, yayınlanan haberlere girmiyorum bile...
Mesela polisle ilgili bir haber olsun, hala HABERTÜRK kimseye geçilmez! Her alanda göremediğimiz bu başarının sırrı neydi acaba? Yine destek mi içeriden!
Bilemiyorum... Kadrolaşmayı yaptığı söylenen Kenan Tekdağ, Nasrullah Ayan'ın avukatıydı yanılmıyorsam. Ondan aldığı binayı, yine hafızam beni yanıltmıyorsa, CUMHURİYET GAZETESİ'ne veriyordu... Cumhuriyet'i FETÖ koruyordu, herkes de bunu ıskalıyordu! Bunları yazan da yoktu! Yazılıp çizilmediği için de kitleler aldatılıyordu. Tekdağ'ın yeğeni AKIN İPEK'e kadar gidiyordu. Kim kime ne rol veriyordu?
Asıl oyuncu kimdi? İmamlar buralarda ne görev yapmıştı bilen yok!
Patronlar korkutularak korundu! Bazı kayıtların silindiği, bertaraf edildiği söylendi!
YALAN! Her birinin en az bir kopyası var! Tapelere, verilen sözlere, hürmet dolu cümlelere girecek değilim... Yazacak çok ama çok şey var! Özellikle medya ile ilgili...
Yeni yılda devam ederiz!
Ama anlaşılması gereken onları sahaya süren ÜST AKIL bu ekipten vazgeçti.
Bakınız, suikast mahalline bile CIA KARTVİZİTİ bırakılıyor artık. FETÖ'cü üzerinden... Bir hareket KRİMİNAL OLDUĞU zaman biter! Cemaat paralele döndü, sonra da FETÖ oldu. 15 Temmuz ve Karlov suikastıyla artık tamamen bitti.
Bunu bitiren de garip gelecek ama Trump'ı getiren Amerika... Buradan bakınca anlaşılmadığını biliyorum. Bu işler böyledir.
Daha çok kazanmak için, daha çok güç için FETÖ'nün içtimasında bilerek isteyerek yer alanlar şimdi kara kara düşünüyor! Daha yeni başladı!
Ama Trump'ı getirenler bu elbisenin işe yaramadığını gördü. Yırtıp atma kararını verdi... CIA'daki bir ekip ile FBI bunu birlikte başardı. Fuller'lerin, Grosmannlar'ın kurduğu hikaye bitti. Garip olan bizimkilerin hala bunu göremeyişi! İKİNCİ DARBE BEKLEDİKLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ!
Evet, böyle konuşuyor bazıları sağda solda!
Şimdi isim vermeyeyim ama durum bu!
Akıllanacak gibi değiller. Bu nedenle isimler üzerinden gidiyorum iki gündür! Fazla açmasam da!
Bu arkadaşlar anlamıyor ama Türkiye bölgede büyük bir devlet olarak yoluna devam edecek... Trump'ın ABD'si de buna alkış tutacak. Rusya zaten Ankara'nın yanında... DEAŞ ile, YPG ile, PKK ile, FETÖ ile, DHKP-C ile alacakları bir sonuç yok... Tersten bakın! Türkiye bunlara, bu örgütlere basarak SURİYE 'ye girdi! Önemli bir neden vardı ve bu hakkını kullandı! Ama sonuçta oradayız... Unutmayın, sınırlar değişecekken hep bir neden bulunur...
Küçük olaylar aslında büyük senaryonun bir parçasıdır. Bunları tek tek iyi takip ettiğinizde varacağınız yer BÜYÜK TÜRKİYE 'dir...
Trump, Amerika'yı içeride büyük yapacak. Türkiye, Rusya ile birlikte ORTADOĞU enerji yataklarını ve geçiş yollarını koruyacak... Avrupa, bitecek! Oyun bu! Amerika Irak'a iki kez girdi. Afganistan'a daldı. Karşısında Rusya'yı göremedi. Şimdi ise Rusya Suriye'de ve çıkmıyor! Geçtiğimiz yıl Kissenger, 9 gün Putin ile baş başa kaldı.
Yeni senaryo orada doğdu! Putin de kabul etti. SOĞUK SAVAŞ benzeri rüzgarların esmesi hayra alamettir. Dengenin yeniden kurulduğunu gösterir. Aksilik olmazsa, Hillary'ciler bunu bozmazsa, Türkiye dünyanın merkez taşı ve denge oyuncusu olacak... FETÖ'nün içinde olmak için can atanların bunları anlamasını beklemiyorum...
Ama durum bu! Onlar ikinci darbeyi beklerken dünya yeniden kuruluyor. Yanlış trene binenler yanlış istasyonda inecekler...
Soru şu! Onları orada ne bekliyor?
İzliyoruz!
NOT: Dünkü yazımdan sonra Metehan Demir ulaştı. "Hayatımda ne Pensilvanya'ya gittim ne de Barbaros Muratoğlu'nu götürdüm. Oradan biriyle dolaylı ya da doğrudan bir temasım da olmadı... Olamaz da" dedi. Ben aksini iddia etmedim.
Çünkü yazımda "BUNU SÖYLEYEN BEN DEĞİLİM" notu vardı. Söyleyen, Aydın Doğan Bey'in yöneticisi Barbaros Muratoğlu'ydu!
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2016/12/31/kaybettiniz

Zehir hafiye! Ergün Diler

SİBİRYA'da düşen Rus uçağı, Ankara'da Büyükelçi Karlov'un katledilmesi, çok önemli bir diplomat olan Polshikov'un Moskova'daki evinde ölü bulunması ve Kızıl Ordu Korosu'nu taşıyan uçağın Karadeniz'e çakılması...
Türkiye'deki saldırılarla beraber bunları yaşadık. Aynı zaman diliminde, Rus istihbaratının önemli isimlerinden olan OLEG EROVİNKİN de saldırıya uğradı. 61 yaşındaki eski ajan, Kitaygorodsky Caddesi'nde, LEXUS marka siyah lüks aracının içinde can verdi.
Erovinkin, Putin'e çok yakın bir isimdi. SIR'larıyla bilinirdi...
Sovyetler Birliği Ordusu'nda görev yaptı. Devlet güvenlik organlarında çeşitli görevlerde bulundu. Rusya Federasyonu Personel Müdürlüğü'nde KONTROL BAŞKANLIĞI yaptı.
SIRLARI korumak için! Başka başka görevleri de oldu. Ama NATO ile gerginliğin tavan yaptığı dönemde o da KARLOV gibi hayatını kaybetti. İlk açıklama KALP KRİZİ şeklindeydi. Öyle olmak zorundaydı. Çünkü Rusya saldırı altındaydı ve peş peşe gelen hamleler karşısında "ŞUNLAR YAPTI!" diyemezdi. Çaresiz bir görüntü vermemek için... Rus istihbaratında görev yapan dostuma sorduğumda "Sabah ofisine giderken aracında fenalaştı. Şoförü haber verdi. İlk müdahale yapıldı. Sanırım zehirlendi..." dedi. Başka bir metotla geliyorlardı anlayacağınız... Bazen kurşun, bazen sabotaj, bazen de zehir!
Herkes unutuyor ama Rusya'nın elinde CIA'nın pek çok sırrına hakim Edward Snowden vardı. Kimse Ruslar'ın elinde tuttuğu bilgileri okuyamıyordu. Snowden, Moskova'da konvoyla gezen ve korunan biriydi. Elbette cevap gelecekti. Ama verilecek cevapların sonuçları hesap ediliyordu... Bunu aklı başında herkes düşünüyordu. Ama saldıran ekip de hiç geri duracak gibi değildi...
Kızıl Ordu'yu taşıyan uçağın neden düştüğünü dün yazdım. Bir uzmanın değerlendirmesiyle... Uzman "Asla ve kat'a teknik bir arıza ile uçağın düşmesi mümkün değildi..." dedi... Karakutu deşifre edildi.
Kaptanların konuşmaları ortaya çıktı!
- Hız 300... (Anlaşılmıyor) 
- (Anlaşılmıyor) 
- Rafı aldım kaptan. (Teknik bir terim kullanılıyor, anlaşılmıyor) 
- Eyvah, vay canına!
(Güçlü bir sinyal duyuluyor)
- Kanatçıklar, kaltak, bu da ne!!
(Burada kaptan Rusça küfrediyor) 
- Yükseklikölçer!
- Bize... (Anlaşılmıyor)
(Anlaşılmıyor)
- Kaptan, düşüyoruz!
(Kaydın sonu)
Kaptanlar hiçbir şey anlamadan çakıldı.
Çok kısa sürede... Kule düşüşü izlerken kaptanlara ulaşamadı. Kaptanlar da onlara...
Kokpitte kendi aralarında konuştular sadece. O da denizin dibinden çıkarılan karakutu ile anlaşıldı... Ama karakutu dışarıdan gelen ve uçağın elektronik sistemini kör eden müdahaleyi bilemez ve kayıt edemezdi. Kaptanların da bunu anlama şansı hiç yoktu... Konuşmalarda KANATÇIKLARDAN söz ediliyor.
Kanatçıklar kanatların arkasındadır.
Kanatçıklardan ses gelmez. Zaten kaptanlar "GÜÇLÜ SİNYAL" diyor. Belli ki kumanda da sistem de kilitlenmiş. Ani ve seri bir şekilde uçak düşmüş... Demek ki yaşanılan her şey bir hesap dahilindeydi! Saldırılar sürüyordu!
Rusya hedefti! Biri hem onlara hem bize saldırıyordu! Klavyenin başında bunları yazarken belki yarın Oleg EROVİNKİN suikastı bile geride kalacaktı. Başka bir şey konuşacaktık. Bilemiyorum. Ama ŞAHSİ HAMLELERİN YAPILACAĞI bir dönemdeyiz. Daha önce de yazdım bunu! TEK DÜNYA İÇİN ÇIRPINAN BİRİLERİ, kendi önlerine çıkanlara saldırıyor. Rusya bunların en büyüğü.
Türkiye de öyle...
Bu nedenle NATO Rusya'ya karşı savaş başlattı...
Uzun süredir uyuyan hücreler, artık aktif hale getirildi. Birçok saldırıya şahit olacağımız günlerde yaşıyoruz. Rusya ile yakın ilişkiler içinde olan her ülke muhtemel hedef. Peş peşe gelen saldırılar, artık UYARI DÖNEMİNİN geride kaldığını gösteriyor.
Sonuç alma sürecindeyiz. Bu da etkili ve ses getiren saldırılar demektir. Tabii ses getiren saldırılardan önce nokta suikastlar göreceğiz.
Bu konuda hedef ülke Rusya. Çünkü Rusya, Türkiye ile özellikle Suriye'de ABD'nin kırmızı kitabını çöpe attı. Ortadoğu dünyanın merkezidir. Merkezde kim güçlüyse, kararları da o alır. Amerika özellikle son yıllarda büyük hata yaptı. Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu ve Afrika'yı tamamen Amerikan eyaletleri haline getirmek istedi. Ancak, CIA'deki iç çekişmeyle birlikte ağır kayıplar verdi. Ortadoğu'nun kalbi de Türkiye'dir. O kalbin içinde kimler yer alırsa, gücüne güç katar. 15 Temmuz da o kalbin ele geçirilme operasyonuydu. CIA'nın içindeki iç çekişme, biz bilmiyoruz ama 15 Temmuz'un içinde de vardı. Belki ileride anlayacağız ama darbenin karşısında olan ekipler de vardı. Onların desteği de oldu! Ama biz bilmiyoruz. Ne olduğunu muhtemelen yıllar sonra çözeceğiz! Birileri hem Türkiye'nin içinden hem de dışından 15 Temmuz'u yapan gücün karşısına geçti...
Geçtiğimiz gün, Kissenger kendi evinde Trump'ın en zengin ve en önemli 5 ismiyle bir görüşme yaptı...
Trump'ın politikalarını belirleyecek olan ve kabinede yer alacak 5 isme, 90 yaşını aşan Kissenger, tek tek çizerek ne yapmaları gerektiğini yazdı. Soruların hepsine üşenmeden sıkılmadan cevap verdi.
Trump'ın Putin'e yaklaşmaktan başka çaresi olmadığını söyledi. Putin'in paylaşmayı bilen biri olduğunun altını çizdi. "Macaristan, Yunanistan, Portekiz ve İtalya, Avrupa Birliği'nden çıkmak için gün sayıyor. Sonra büyük hamle gelecek ve Fransa ayrılacak.
Avrupa ile ilgili bir planın içinde sakın olmayın" diye nasihat etti...
Bu nedenle Trump'ın CIA'sı çok önem kazanıyor. İçlerinde bir çatışma olduğu artık sır değil. Langley, Pentagon ve NATO arasındaki hatta önemli şeyler olacak...
CIA'nın bir kanadı, Türkiye ve Rusya ile ortak bir noktada buluşup pastadan pay almak zorunda olduklarını kabul ediyor.
Çünkü son yıllardaki hatalar, bu ekibi ortak noktada buluşturdu. 3 ülkenin ortaklığı ABD'nin çıkarlarına eşit. Çünkü, İngiltere'nin ABD ile ortak olmayacağını çok iyi bilen bu ekip, aslında en doğru kararı verdi.
Karşı çıkan ekip ise CIA'nın şahin kanadı... Türkiye'ye, Rusya'ya veya Amerikan çıkarlarına karşı olan ülkelere sert operasyonlar yapılmasını istiyor. O nedenle Rusya ve Türkiye son dönemde çok ağır saldırılarla karşı karşıya kaldı. Ciddi ve ses getiren suikastlar, ülkeleri rayından çıkartır.
Bunun startı da Karlov'la birlikte verildi.
Ayrıca unutulan bir şey var!
Pensilvanyalı her konuda CIA'nın piyonudur. 15 Temmuz öncesi veya sonrası fark etmez. Kimi zaman da NATO'nun piyonudur...
Gülen'in birçok ülkede okulları var. Artık hepsi lekelendi. Ancak görünmeyen başka bir tehlike var. Bu ülkelerde (sanıyorum 103 ülke) camiler açıldı. Hepsinin parasını CIA verdi. Gülen hareketine bağlı isimler camileri açtı. Hepsinde, ABD'ye hizmet ettiğini bilmeden tehlikeli insanlar yetiştirildi. Hepsi İslam adına çalıştığını sanıyor. Ancak emirler Langley'den geliyor. Ne Türkiye ne de başka bir ülke, bu tehlikeyi görmüş değil. Camide yetiştirilen kişileri sakın kendi halinde sakin insanlar olarak görmeyin! Çoğu en az 3 dil biliyor ve kendilerini çok iyi gizliyorlar.
Hepsi de İslam için bir şeyler yapmaya hazır!
Kullanıldıklarını bilmeden tabii!
KÜRESEL SERMAYENİN KURDUĞU SİSTEM 15 TEMMUZ'la birlikte su almaya başladı! FETÖ bunların önemli silahlarındandı. CIA içinde de NATO içinde de bunların arkasında yer alacak çok kişi vardı. Ama kazanamadılar.
Eğer 15 Temmuz'da başarılı olsalardı, Rusya çok daha derin ve büyük saldırılarla karşılaşacaktı. Orta Asya'nın her yerinden gelip vuracaklardı. Türk milleti hem kendi geleceğini hem de DOĞU'yu kurtardı. SON KALE gitseydi, kimse oralarda huzuru bulamayacaktı...
Türkiye kendini savunurken büyük DENGENİN yeniden kurulması gerektiğini öğretti. Şimdi DENGEYİ bugüne kadar kuranlar kendi içlerinde çatışıyor! Dengenin birinde Rusya-Türkiye var! Diğerinde ise sadece AMERİKA ve PARA var... Rusya ve Türkiye ile kurulacak dengede AVRUPA da Çin de yok! Zaten Çin'i kontrol etmek için Rusya-Türkiye dengesi önemli... Birileri buna itiraz ediyor! Konu yazdığımızdan çok daha derin! Özellikle ABD içine müdahale eden kim? Kurumlar arasında çatışma meydana getirip ülkeyi rotasından çıkaran kim ya da kimler? Bunlar konuşulmuyor!
Bakın Rusya-Türkiye yan yana geldi.
Almanya hemen Rusya'ya koştu. Merkel yeni yılın ilk ziyaretini Moskova'ya yapacak...
DENGELER kurulmadı ve oturmadı! Kavga sürecek. Herkes rol kapmaya çalışıyor...
Trump, ABD'nin kontrolünü ele geçirmezse, işler daha da karışır! Ama başarılı olursa yeni denge hemen kurulur! İşte bu geçecek süre, hayati önem taşıyor!
Ne olursa bu arada olacak! Birileri Trump'a, dışına çıkamayacağı bir yol inşa etmek istiyor! Bize ve Rusya'ya saldıranlar da "UZAK DURUN ŞU Amerika'dan!" demek istiyor! Dünya 10 yıldan fazla DENGESİ OLMAYAN bir ritimde!
Yenisine acil ihtiyaç var. Aksi, savaşın büyümesi demek!
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2016/12/29/zehir-hafiye
Birde sadece kısa yol isteyenler açıp okuyabilir.
Teknolojik suikast!.

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

30 Aralık 2016 Cuma

((slayt izle)) Yılbaşı kutlamak da piyango da haram!


Yüce dinimiz İslam'da yalnızca emeğin karşılığı, "helal" kılınmışken, Batı sömürgeciliğinin bir dayatması olarak ülkemize giren Milli Piyango konusunda ilahiyatçılar halkımızı uyarıyor."İslam'da emek sarf etmeden kazanılan para net bir şekilde haramdır" ifadesini kullanan ilahiyatçılar, buna rağmen her yıl milyonlarca insana umut satarak iki dünyasını mahveden piyangonun şu ana kadar hiç kimseye felaketten başka bir şey getirmediğini dile getirdiler.

HARUN SEKMEN / İSTANBUL - Miladi 2017'ye sayılı günler kala her yılbaşında olduğu gibi bu yıl da insanımızın ruhunu kemiren ve hiçbir emek sarf etmeden kolay para kazanmanın hayallerine daldıran Milli Piyango ikramiyesi konusunda ilahiyatçılar Müslümanları uyarıyor. Müslümanların umut tacirlerine kanarak helal kazancına haram katmaması gerektiğini belirten ilahiyatçılar, söz konusu paranın şu ana kadar hiç kimseye fayda sağlamadığını belirterek, hem dünya hem ahiret hayatlarının mahvolduğuna dikkat çektiler. 

 

HARAM PARANIN KİMSEYE FAYDASI OLMAZ

 

Emek harcamadan para kazanmanın sömürü düzenine yol açtığını kaydeden Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, "Şansa dayanan bütün oyunlar haramdır. Bu adeta sömürü düzenidir. Meselesinin sosyolojik çöküntüleri de var. Akşam çocuğuna götüreceği ekmek parasını büyük umutlarla, o bilete yatırtıyorlar. Ne oluyor? Çıkmayınca o çöküntü içerisinde perişan oluyor. Ruh ve inanç dünyası sarsılıyor. Toplumun insanlık ve değerler kodlarıyla oynanmış oluyor" dedi. Yılbaşında çekiliş sömürüsünün Batı'nın bize dayattığı emperyal bir done olduğunu vurgulayan Bayraktutar, "Bu batı dünyasından bize gelmekte. Bu haram parada birçok insanın ahı var. Kimseye faydası olmamış bu paranın. Toplumu ötekileştirir, birbirine düşman eder. Bu haram da hem maddi hem manevi hayatımızı mahvediyor" ifadelerini kullandı.

 

İNSANLARIN RUH ALEMİ BOZULUYOR

 

Kolay para kazanma hayallerinin insanların ontolojik yapısını altüst ettiğine dikkat çeken Bayraktutar, "Bu şekilde ictimai yaşantımızda gedikler açarak, bireyler arasında güvensizlikler oluşturuluyor. İnsanları umutla bir yere bağlamak ve toplumları dejenere etmek Avrupa'nın sinsi bir oyunudur. Devletin de bu işi bırakması gerekir. Reklamını yapmaması gerekir. Devlet bundan vergi alacaksa almasın. Başka yerlerden bu açığını kapatmaya çalışsın. İslami açıdan haram olan bir şey kimseye fayda getirmez zaten getirmemiştir de" şeklinde konuştu. 

 

MADDİ MANEVİ DÜNYAMIZ SARSILIYOR

 

Dokuz Eylül Üniversitesi Temel İslami Bilimleri İslam Hukuku Bölümü'nden emekli Prof. Dr. Osman Eskicioğlu, "Talih oyunları, talihe dayanan ne olacağı belirsiz şeylere dayanan gelirler ve tabii ki Milli Piyango haramdır. İslam da emeğiniz dışında, sizin katkınız olmadan hiçbir şey olmaz" dedi. Allah alışverişi helal faizi haram kıldığını belirten Eskicioğlu, "Ekonomide her şey vermek almakla olur. Ya emek verirsin karşılığını alırsın ya mal verirsin karşılığını alırsın ya yıpranma verirsin karşılığında kira alırsın. İslam ekonomisinde vermeden almak asla yoktur" ifadelerini kullandı. Bedavadan para kazanmanın toplumsal düzeni sarsacağını belirten Eskicioğlu, "Şu ana kadar bu paradan kimseye fayda gelmemiştir. Toplum düzeni yerle bir oluyor. Milli gelire faydaymış, devlet fayda görüyormuş bunlar laftan ibaret. Devletin geliri vergilerdir. Biz doğal ekonomiye inanıyoruz. Allah'ın koyduğu kanunlara inanıyoruz" şeklinde konuştu.

 

TOPLUMUN TEMELİNİ DİNAMİTLİYOR

 

Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Osman Aydın ise, "Din toplumun refahını ve huzurun sağlamak için vardır. Diyanet, Milli Piyango, loto, toto ve benzeri şans oyunlarının oynanması haram olduğunu beyan etti. Haramın kimseye faydası olmamıştır. Haram ile hayır bile yapılmaz. Böyle bir paranın ne kişiye ne başkasına faydası olmaz" dedi. Bedavadan para kazanma tutkusunun toplumun temelini dinamitlediğini kaydeden Aydın, "Toplumu dinamitleyen çok vahim hareketlerdir bunlar. Birisi kazanırken birisi kaybediyor bu toplumsal huzursuzluğa sebebiyet veriyor. Aksi türlü toplumda kaos ve anarşi oluşur. Bu piyango merakı bize yakışmaz. Eğlence falan yakışmaz. Şehitlerimizin kanları bizden davacı olurlar" dedi. 

 

HARAMLA ABAD OLUNMAZ

 

Haramla hiç kimsenin abad olamayacağını belirten Aydın, "Bu para ne kişinin kendisine ne de başkasına fayda getirmemiştir. Zira üzerlerinde milyonlarca kişinin ahı vardır. Başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk bina edilemez. Yüce dinimiz İslam bunu yasaklamıştır" dedi. Müslümanın şuur sahibi olması gerektiğini vurgulayan Aydın, "Aksi türlü toplumda da huzursuzluk baş gösterir. Biz sadece kendimiz için değil gelecek nesillerimiz için de çalışırız. Evlatlarımıza da haram yedirmemenin derdinde olmalıyız. Atalarımız; dedenin yediği erikten torunun dişi kamaşır demiştir. Hristiyanların bize dayattığı adetlerden kaçınmalıyız" dedi. 

 


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

29 Aralık 2016 Perşembe

((slayt izle)) Kılıçdaroğlu ile konuşunca…

Emin Pazarcı
Önceki akşam gazetelerin Ankara temsilcileri olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuğuyduk. Kafamdaki soruları sorma imkânı buldum. Kemal Bey'in neler düşündüğünü öğrenmeye çalıştım…

Öncelikle söyleyeyim, CHP anayasa değişikliği konusunda hiç esneyecek gibi değil. Başbakan Yıldırım, defalarca "Rejim değil, sistem değişiyor" dedi. Cumhuriyet'in bir yere gitmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu ise, anayasa değişikliğinin "rejimi değiştireceği" söyleminde ısrar ediyor. Daha da ileri gidip, "yazın bir köşeye" diyor:

-Türkiye, adım adım daha karanlık bir tablonun içine çekilecektir.

Kendisine, "Ama sonuçta kararı halk verecek" diyoruz…

O da 1982 Anayasası'nın halkın yüzde 92 oyuyla kabul edildiği tezini ortaya koyuyor. Ve aynen şu ifadeyi kullanıyor:

-Dünyanın her ülkesinde halklar uzun vadeli düşünmezler. Bunu düşünecek olanlar, aydınlar ve bürokrasidir.

İşte "Halk Partisi'nin" Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu meseleye böyle bakıyor. Alın size yeni bir tartışma konusu!

***

Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin TBMM'den geçmeyeceği iddiasında. "Kurtuluş Savaşı'nı yapan Gazi Meclis'in itibarını koruyacağını" söylüyor.

Araya giriyorum:

-Bunlar çok iddialı uç sözler. Bu değişiklik Meclis'ten geçerse Parlamento'nun itibarı yok mu olacak?

Yine "rejim değişikliği" iddiasında bulunup cevap veriyor:

-Anayasa değişikliğini iki partinin tekeline alıp, anayasayı değiştirmeye kalkmak, demokrasiye ihanettir. Ben Meclis'in bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bu benim şahsi görüşüm tabii.

Söz dönüp dolaşıyor, "tutuklu gazeteciler" konusuna geliyor. Kemal Kılıçdaroğlu, bilinen görüşlerini tekrarlayıp, "147 tutuklu gazeteciden" söz ediyor…

Bir hatırlatma yapıyorum:

-Siz böyle diyorsunuz, ama Adalet Bakanlığı isim isim açıklama yapıp, o kişilerin bazılarının asker ve polis katili olduğunu ya da adli suçlardan dolayı cezaevinde bulunduklarını ortaya koydu. O açıklamayı okumadınız mı?

Kılıçdaroğlu, "okudum" diyor:

-Okudum tabii. Biz bu rakamları gazeteci örgütlerinden alıyoruz. Adalet Bakanlığı, gitsin onlara anlatsın. O rakamları bana verenler gazeteciler. Ben onlara inanırım. İktidar kamuoyuna açıklama yapacağına, gitsin onlara anlatsın.

***

Gündemdeki konulardan biri de FETÖ. K ılıçdaroğlu'na, CHP içinde de rahatsızlığa yol açan, Parti Meclisi'ndeki iki ismi soruyorum. Kanun Hükmündeki Kararname ile FETÖ üyesi oldukları iddiasıyla üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırıldıklarını, ancak CHP'de göreve devam ettiklerini hatırlatıyorum.

Kemal Bey, soru için teşekkür ediyor:

-Mahkeme kararı olmadan ben bu insanları suçlayamam. Versinler mahkemeye, karar çıkarsa bizim bir şey yapmamıza da gerek yok. Bu arkadaşlar kendileri gereğini yaparlar.

Tabii, sohbet sırasında Fırat Kalkanı Operasyonu da gündeme geliyor. Kılıçdaroğlu, "Niye yalnızız?" diye soruyor. Türkiye'nin, Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük yenilgisini yaşadığı iddiasında bulunuyor.

Türkiye'nin bağımsız bir ülke olarak, kendi milli menfaatlerini korumak için başkalarından izin almak ya da birlikte hareket etmek gibi bir mecburiyetinin bulunup bulunmadığını soruyorum. Kemal Bey, "Ama onları da ikna etmeliydik" ısrarını sürdürüyor.

Kılıçdaroğlu, El Bab'ın sınırlarımıza uzak bir nokta olduğunu belirtip, "Neden oraya kadar indiğimizi" sorguluyor.

"Atatürk" diyorum:

-Talat Paşa'ya yazdığı mektuplarda, Afganistan'da özlük hakları bakımından Anadolu'ya bağlı bir Türk birliğinin bulunması gerektiğini söylüyor. Ayrıca, "Anadolu'nun savunması Afganistan'da başlar, biz İngilizleri Afganistan'da durdurmak zorundayız" diyor.

Ve ekliyorum:

-Atatürk mü doğru yapıyordu, yoksa siz mi?

Kılıçdaroğlu cevap veriyor:

-Atatürk'ün söylediği en güzel söz, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözüdür. Dünyada barış olmasıdır.

Sohbet bitiyor, Kemal Kılıçdaroğlu ile birbirimize "iyi yıllar" diliyor ve ayrılıyoruz.


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) “Erdoğan” Brüksel’de böyle kudurttu!..

Serdar Arseven
"ERDOĞAN"  BRÜKSEL'DE BÖYLE KUDURTTU:
"Bu örgütü Tayyip Erdoğan propagandası yapılsın diye mi kurduk!"
CESİ diye bir uluslararası kuruluştan haberdar mısınız?
Büyük ihtimalle değilsinizdir, tanıtayım:
Türkçesi, Avrupa Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu.
CESİ,  Avrupa Birliği'ne tam üye olan ülkelerin sendikalardan oluşuyor.
Türkiye'yi orada temsile eden sendika, Bem-Bir-Sen, onun da açılımı, Belediye ve Özel İdareler Birliği.
Bem Bir Sen'in Genel Başkanı Mürsel Turbay'ın, uluslararası çalışmalara da ağırlık veren bir sivil toplum örgütü.
CESİ'ye "AB'ye üye olmayan tek ülkenin temsilcisi" olarak dahil olabilmesi de bu çalışmaları sayesinde.
Sağlam bir ekip kurmuş ve Avrupa'da Türkiye'nin tezlerini anlatabilmeye odaklanmış Mürsel Turbay.
 
ŞU SORULARA BAK SEN!..

CESİ denilen organizasyonun pek çok üyesi, bilgileri daha çok FETÖ kaynaklarından alıyor ve tabii PKK propagandasının da önemli ölçüde etkisi var.
Mürsel Turbay, orada bir "yalnız adam."
Üzerinde duracağımız olayı buradan başlayarak anlatmaya başlayalım:
Efendim, bu ayın 3'ü ve 4.'ünde CESİ Genel Kurul'u yapılıyor.
Gündemleri…
Nedense, Türkiye!..
Nedense, Cumhurbaşkanı!..
Her söz alan, Mürsel Turbay'a sorular yöneltiyor.
Sorular hüküm yüklü.
Diyorlar ki mesela;
-Türkiye'nin bir çok gazeteciyi hapislerde süründürmesinin sebebi nedir?
Diyorlar ki;
-Türkiye niçin 'İŞİD'e destek veriyor?
Diyorlar ki;
-Recep Tayyip Erdoğan ilk başlarda diktatör gibi değildi, şimdi niye diktatör oldu.
-Türkiye, niçin 'Olağanüstü Hal' ile yönetiliyor?
-Milletvekillerini niçin hapse atıyor sunuz?
-Belediyelere niçin kayyum atıyor sunuz?
Bunun gibi nice soru geliyor, BEM BİR SEN Genel Başkanı Mürsel Turbay'a…
Düşünün, herkes peşin hükümlerle saldırıyor ve hakaret ediyor.
El oğlu birleşmiş, ülke düşmanlarından aldıkları ne varsa Türkiye'yi temsil eden Mürsel Turbay'ın üzerine atmış durumda.
Neyse…
Sorular bitiyor ve söz sırası Mürsel Turbay'a geliyor.
Mürsel Turbay teker teker cevap veriyor çirkin iddialara…
Diyor ki;
"Gazeteci dedikleriniz gazetecilik faaliyetinden değil, terör faaliyetinden dolayı yargılanmaktadırlar. Bir kişinin gazetecilik veya başka bir mesleğe mensup olması, ona terör eylemlerine katılma hakkını vermez. Siz, memleketlerinizde açıktan DAEŞ propagandası yapanlara hoşgörüyle mi bakarsınız? 'Nasılsa gazetecidir, teröre destek vermekte serbesttir!" mi dersiniz!
Diyor ki;
Türkiye'nin DAEŞ'e destek verdiği yönündeki iddialar FETÖ-PKK yalanlarıdır! Türkiye DAEŞ dahil bütün terör örgütleri ile mücadele eden tek devlettir. Türkiye, terör kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin karşı çıkan tek devlettir. PYD terör örgütünü hangi ülkelerin desteklediğini çok iyi biliyoruz!
Diyor ki;
-Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a "diktatör" diyenler akıllarını başlarına almalıdır! Türkiye'de yapılan yayınları ve Sayın Cumhurbaşkanımıza edilen hakaretleri görseniz, hayret edersiniz. Sayın Erdoğan diktatör olsaydı bunların milyonda biri yazılamaz, söylenemezdi. Sayın Erdoğan hakkında böylesine çirkin itham ve iddiaları gündeme getirenler,  ülkelerini yönetenlere bunların binde birini söyleyemezler!
Diyor ki;
-Fransa OHAL ilan etti, niçin karşı çıkılmadı? Türkiye, tarihin en büyük, en rezil ihanet hareketiyle karşılaşmış, Külliye'si, Meclis'i, polisi, sivilleri ordusuna sızmış 'üniformalı teröristler" tarafından vurulmuş bir ülke olarak, FETÖ, PKK ve DAEŞ terör örgütlerinin "dış güç destekli" paralel saldırılarına uğramış ve uğramakta olan bir ülke olarak… OHAL ilan etmeyecek de ne yapacak? Türkiye'nin yaşadıklarının binde birini yaşamayanlar OHAL ilan etmişken üstelik!..
Diyor ki;
-Milletvekilleri dediğiniz mahkemeler tarafından ifade vermeye çağrılıyor ama "Ben milletin yargısını tanımıyorum" diyerek hukuk tanımazlık yapıyorsa…. Ve bunların temsilcileri açıkça 'Sırtımızı terör örgütlerine dayadık!" diyorsa, yargı buna nasıl sessiz kalır? Bunların yerel yönetimleri teröre alenen destek veriyorsa, devlet olarak nasıl tedbir almazsınız?
ADAMLAR KALKIYOR VE BAĞIRA BAĞIRA ÇIKIYOR!..

 
Mürsel Turbay, böyle çaktıkça rezil iddiaları gündeme getiren üyeler sinirleniyor.
Sayın Turbay konuşurken sataşmalar oluyor, yetmiyor aralarından bazıları, "Biz bu örgütü Erdoğan propagandası yapılsın diye mi kurduk!" diye bağırıyor ve dışarı çıkıyor.
Mürsel Turbay ise  temposunu hiç bozmadan devam ediyor:
"Arkadaşlar, gördüğüm kadarıyla çoğunuz Türkiye düşmanlarının yalanlarına inanmış durumdasınız. Ben size bir davette bulunuyorum:
Gelin Türkiye'mize, olan biteni yerinde görün.
Sizin bütün masraflarınızı çekmeye hazırım.
İstediğiniz gibi inceleme yapabilirsiniz.
Aydın olana bu tavır yakışır, aydın adam bilmeden yaftalamaz, gelir inceler, görür, anlar ve ondan sonra kanaat dile getirir!"
GELMEDİLER, TEKLİF VERDİLER!
… Ve sonrası…
Mürsel Turbay, diğer üyeleri ülkesine davet ederken, aralarından bir grup bu davete, "Bem Bir Sen'e dair iki teklif"le cevap verir:
Teklif bir: Bem Bir Sen'in üyeliği dondurulsun.
Teklif iki: Bem Bir Sen üyelikten atılsın!..
Hadi bakalım;
"Beni istemeyeni ben de istemem!" deyip bırakır mısın yoksa kulis faaliyetleri ile adamları yenmeye mi uğraşırsın?
Mürsel Turbay ikincisini yapmış.
Üyeleri teker teker dolaşarak, kulis imkânlarını devreye sokarak bir karşı kampanya başlatmış.
…Ve sonuçta her iki teklif de reddedilmiş!..


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

27 Aralık 2016 Salı

((slayt izle)) Geçişimi Engelleme

Geçişimi Engelleme.Kaldırım işgalleri malum arabalar tabelalar iş yeri işgalleri cezalar caydırıcı değil.Belediyelerde işgaliye parası aldıkları için fazla ceza yazma taraftarı değil. eee boşmu duracağız.oturup razımı olacağız.asla bir önerim var. geçişimi engelleme yazılı siti kırlar hazırlayıp geçişimizi engelleyen arabalara ve masalara sandalyelere yapıştıralım. bu çözüm değil diyebilirsiniz. bizde çözüm çok haber yaptırmaya devam biliyorsunuz Vitamin fes but firması sahibi Yusuf Kenan gül tekinle 21 Mart  Tarihinde  Mahkememiz var. ben Savcılıktan gelen uzlaşma teklifini kabul etmedim.niye o davayı kamu oyuyla birlikte yürüteceğiz. ben üç kişiyi  dövmüşüm ya onların isimleri lafta doktor rapor vermiş rapor veren doktorları avukatları herkez kamuoyu tarafından Bilinecek.başka bir önerimiz cezalar caydırıcı olsun. diğer önerimiz  Devletimiz dernekler esnaf odaları belediyeler birlikte kısa film belgesel kamu spotları hazırlayalım.okullarda şiir ve kompozisyon yarışmaları yapalım.  drama etkinlikleri yapalım. daha dün yaşadığım bir olay çok dar bir yola adam araba park ediyor. ben adamı bulduruyor ve arabayı çektiriyorum. daha ben iki adım yol aldıktan sonra adam aynı yere araba park ediyor.Salih ARIKAN:Tel:0506 514 96 93

İzmir'in Konak ilçesinde görme engelli Salih Arıkan park eden araca tepki gösterdi

https://www.youtube.com/watch?v=hSPukV2hKAc


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) 1)Sürpriz hamle 2)Güneş doğuyor Önemli istihbarat haberleri

Önemli istihbarat haberleri ve
görülmesi gereken bakış açıları
A.D.Şimşek

Sürpriz hamle Ergün diler

TÜRKİYE arınma sürecine girdi.
Geçtiğimiz hafta Moskova'daydık.
Generallerin generali olarak bilinen İVAŞOV ile görüştük. Konu FETÖ'ye gelince şunları söyledi: "Bir sistemle ancak ve ancak başka bir sistem kurarak mücadele edebilirsiniz. Bunun başka bir yolu yok..." Hangarları yazdık biliyorsunuz. Uzaklarda bulunan birileri rahatsız oldu. Yıldırmak için aralıksız geliyorlar... İftira yok, hakaret yok ama yine de geliyorlar. Gelsinler bakalım...
Biz de konuyu bugün biraz daha açalım o zaman...
FETÖ ile sistemli mücadele etmek gerekiyor.
Ancak FETÖ'nün en önemli oyuncularından biri olan ANKARALI ŞİRKET, hala para kazanmaya devam ediyor.
Bu ANKARALI İNŞAAT ŞİRKETİNİN başındaki ismin siyasi uzantısı da var.
Bilen bilir. Bu ismin aralıksız bizle uğraşan Amerika'daki patronla ilişkisini de biri gidip bulsun...
Telefonlara yüklenen casus programlardan dinlemelere, Deniz Baykal'dan MHP seks kasetlerine kadar aynı ekip işin içinde. Tam merkezinde...
Bunlar yaptı.
Polis yanlarındaydı! Gündem o kadar yoğun ki şimdilerde unutuldu! Bir üniversite vardı. Bu üniversitede görev yapan çok önemli iki isim vardı. Hatırlayın.
"Burası, FETÖ'nün bilişim ve montaj ÜSSÜ" denilerek bu isimler alındı. Peki bu üssü kim kullanıyordu? Bu iki ismi kim yönetiyordu? Bu iki ismin üzerinden nereye gidileceğine kim karar veriyordu?
Neden kimse bunlara bakmıyor. Sıradan isimler alınırken, BÜYÜK İLİŞKİLERİ OLAN BÜYÜK OYUNCULAR neden dışarıda. Operasyonu kurgulayan, yöneten ve sonuç alanların hepsi dışarıda. Açık adres de veririm. İsim de veririm. Sorun değil. Ama bunlara bakılsın! Hem devletten para kazanacaksın hem devlete operasyon yapacaksın.
Bakın ortaklıklarına... Bakın kimlerle nerelerde buluştuklarına. Planlarına hedeflerine bakın! Arkasındakilere, önündekilere bakın! Muazzam bir  var. Altta küçük işler yapanları zaten bu ekip YURT DIŞINA kaçırdı. Miami'de tatil yapıyorlar! "İşin ucu kendilerine gelmesin" diye çok önceden hareket ettiler.
İçeriden aralıksız bilgi alıyorlar hala...
17-25 ARALIK'ın içinde bunlar var! 15 Temmuz'a kadar uzayan süreçte bunlar var!
Kartvizitleri işadamı. Ankara'da yaşıyorlar.
Bir elleri İstanbul'da, bir elleri Amerika'da... Bu hattı çökertmezseniz sistemli bir harekete karşı kazanılabilecek hiçbir şey olmaz... Küçükler alınıyor, orta kademe firarda, büyükler ise dışarıda...
SİSTEMLİ gidilmediği sürece gerçek adımların atılması mümkün değil... Bakın!
ODTÜ, Ankara, hangarlar, İncirlik, izinsiz getirilen götürülen isimler, kasetler, kumpaslar, dinlemeler, takipler ve büyük büyük operasyonlar... HEPSİNİ BU EKİP YAPTI. Adamlar dışarıda biz uğraşıyoruz.
Yorulacak ya da yılacak değiliz ama garip!
Biri bu işe el atmalı diye düşünüyorum.
Mücadelemizi kendimiz veririz! Sıkıntı yok! Ama ben ODTÜ'den girer Ankaralı şirketten çıkarım. Çıkarım da bazı isimlerin canı çok yanar! Demedi demeyin!
Bu ekibin bir de ABİ'si var!
AMERİKA'da... Patronları da diyebiliriz!
Bu şahsın yabancı istihbarat ile yakınlığına bir bakılsa iyi olur! İsteyenler bakabilir.
Bulurlar ya da bulamazlar önemli değil benim için! Ama bu ismin TEKNESİNDE CIA AJANLARIYLA TOPLANTI YAPILDI MI, YAPILMADI MI? O TOPLANTILARIN AMACI NEYDİ? NELER KONUŞULDU? Bu soruların cevabını çok merak ediyorum. Ama kimse cevap veremez! Biliyorum. Ama yine de sormak istiyorum... Ben buradayım ve bir yere gidecek değilim... Ama siz ne yapacaksınız kestiremiyorum! Ben devam edeceğim siz de edin! Edin ki daha da ayrıntılara girelim. Üniversiteleri de işin içine katarak mücadelemizi yapalım.
Üniversite derken ne demek istediğimi anladınız siz! YABANCILAR ve YABANCILARA ÇALIŞANLARDAN söz ediyorum... Ankaralı iş adamı dedik! Ya İstanbul ayağı! Devam edeceğiz... Bekleyin!
Neyse konuyu değiştirelim...
10 Aralık 2016: Beşiktaş saldırısı...
17 Aralık 2016: Kayseri saldırısı...
19 Aralık 2016: Ankara'da Karlov suikastı...
19 Aralık 2016: Rus efsane diplomat Petr Polshikov, Moskova'da evinde ölü bulundu.
19 Aralık 2016: Sibirya'da Rus askeri uçağı düştü.
19 Aralık 2016: Berlin'de Noel pazarına TIR saldırısı...
23 Aralık 2016: NATO'da General Yves Chandelon infaz edildi..
25 Aralık 2016: Karadeniz'de Rus askeri uçağı düştü.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyordu?
İşte cevap bekleyen kısım burasıydı!
Kim, neden saldırıyordu? Ne için birbirine benzemeyen ülkeler hedef seçiliyordu?
Amaç neydi?
Açalım... Ama önce şunun altını çizmek durumundayız! Fransa, Belçika, Almanya, Rusya ve Türkiye'ye karşı saldırılar devam edecek... Şimdi biraz daha açalım... Avrupa'dan Rusya'ya, oradan da Türkiye'ye gelelim.
Amerika'da nelerin olduğunu anlayalım. Ve savaşın tanımını yapıp çerçevesini çizelim...
Almanya'nın en iyi istihbaratçılarından oluşan bir ekip, 19 ARALIK'ta yani KARLOV'un vurulduğu gün MOSKOVA'da Ruslar'la bir araya geldi... Bütün dengeleri alt-üst edecek bir hamleydi bu! İki ülkenin en iyi isimleri bir masanın etrafında toplandı. Aynı günün akşamı Ruslar'ın en yetenekli diplomatlarından Petr Polshikov da evinde ölü bulunuyordu! Tesadüf işte!
19 Aralık günü ALMAN DEVLETİ'NİN EN ÖNEMLİ İSTİHBARATÇILARI, Putin'in KGB'den beri dostu olan 3 istihbaratçıyla İŞBİRLİĞİ İÇİN ANLAŞTI. İki ülke artık birbirlerine yakın olacaktı. Anlaşma bunun için yapıldı. Eller birleşti, toplantı bitti!
Bu anlaşmanın bilgisi anında ABD'ye ulaştı. Onlar da TİM'lerine görev verdi.
NATO içinden destek geliyordu zaten!
Alman-Rus yakınlaşmasının en önemli nedeni Ankara'nın MOSKOVA'ya yanaşmasıydı. Kremlin'e yakın Türkiye, Almanya'yı da beraberinde götürüyordu.
"Türkiye kimin yanındaysa maçı o kazanır" diyordum ya işte bu da onun sonucuydu!
Moskova, Ankara'ya gelince, Berlin de sıraya girdi anlayacağınız!
Rusya'ya uygulanan ambargodan ekonomik olarak en fazla zararı ALMANYA gördü... Bu hamle onlar için gerekliydi. Gerekliydi ama ABD ve NATO Almanya'da çok güçlüydü! Çünkü Almanya'nın büyük eyaletlerini NATO yönetir. Almanya'da halkı eve kapatacak saldırılar birkaç gün içinde çok rahat bir şekilde organize edilebilirdi! Moskova'da eller birleşirken BOMBALI TIR, NOEL PAZARINA dalıyordu! Son TIR saldırısı bir uyarıydı! Berlin'de yaşanan TIR saldırısından önce Fransa da RUSYA ile yakınlaşma kararı aldı. Burada da TÜRKİYE başı çekiyordu! SALDIRI ALTINDAKİ AVRUPA BİRLİĞİ el ele verip Rusya ve Türkiye'nin hizasına girmek istiyordu. Tabii bu haberleri asla ve kat'a medyada göremezdiniz!
Uzun zamandır sessiz kalan Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya tarafından oluşturulan Normandiya Formatı, 2017'de çok etkin olacaktı. ABD, kendi eyaleti gibi görünen Ukrayna'yı da kaybetmek üzereydi. Çünkü Almanya, Ukrayna'ya bu formatta kalmasını söyledi. Ukrayna da bunu kabul etmek zorunda kaldı.
Bu nedenle bu formatta buluşan ülkeler ile Türkiye NATO'nun hedefi haline geldi!
Şimdi FALSE FLAG'lerin yani SAHTE BAYRAK OPERASYONLARININ YAŞANACAĞI BİR ZAMAN DİLİMİNE GİRDİK!
Almanya'daki terör saldırıları Ruslar'a yıkılabilir, ya da Türkiye'de Ruslar'ın başına gelecek bir olayda ÇEÇENLER'in parmak izi çıkabilir! Ya da benzer seçenekler kullanılır! Göreceğiz...
Ama temelde Rusya ile Türkiye'nin yan yana olmaması gerekiyordu! RUS UÇAĞI bu nedenle düşürülmüştü! Vuran Türk pilottu! Ama NATO askeriydi. Ve kendini NATO vatandaşı olarak tanıtıyordu!
Vatandaş olarak gerekeni yapıyordu belki de... Bilemiyorum...
Ama Rusya-Türkiye ittifakı, dağıtılması için çok önceden karar alınan Avrupa'yı yanında buldu! İnanılmaz oyunların ve hamlelerin geldiği bir dönemdeyiz. Birçok hesap iç içe! Avrupa, Rus-Türk ittifakına katılırsa, ABD diye bir şey kalmaz. Buraları uydu fotoğraflarında görürler! Gelemezler.
Bu nedenle kutuplaşma, mücadele ve savaş hiç bu kadar geniş olmamıştı. Tüm dünya yeni ekseni bulmak için çırpınıyor! Birisi de saldırıyor...
TERÖR alabileceği sonuçları alıncaya kadar kullanılacak!
Sonucun ne olacağını görmek kolay değil... TRUMP-PUTİN yakınlaşması kağıt üzerinde en öne çıkan ŞIK OLARAK DURURKEN, AVRUPA sürpriz hamle yaptı...
ABD, Avrupa'da güçlüdür. Kendi içlerinde de kavga başlayacaktır yakında!
Tarihlerini verdiğim saldırılara bakın!
Hiç tesadüf var mı?
Elbette yok!
Olamaz da zaten!
Yani Ankara'daki İŞADAMI da izinsiz giriş çıkışların yapıldığı hangarlar da izinsiz dinlemeler de bu denklemin bir sonucudur!
Kafamızı kaldırıp bütünü görürsek mücadele daha anlamlı olacak... Takipteyiz!
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2016/12/27/surpriz-hamle

Güneş doğuyor Bekir Hazar

Ege'de büyük kriz yaşanıyor. Tarihler 20 yıl öncesini gösteriyor. Kardak Kayalıkları için Yunanistan ve Türkiye savaşın eşiğine geliyor. Bir Yunan gazetecileri, bir Türk gazetecileri kayalıklara bayrak dikiyor.
Donanma ve uçaklar kayalıklar civarında savaş tamtamları çalıyor. O yaşanan krizi dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodor Pangolus ve Türk Dışişleri Müsteşarı Onur Öymen BBC'ye dakika dakika anlatıyor.
Söyleşide en çok dikkatimi çeken o dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodor Pangalos'un anlattığı son sözlerdi. Bakın ne diyor; "Krizden 6 yıl sonra New York'ta ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrook ile bir araya geldik. Kardak krizinin tavan yaptığı gecenin çok tehlikeli olduğunu söyleyerek 'Kimse ölmediği için çok mutluyum' dedim.
Holbrook gülümsedi ve 'Yoo Theodor zaten hiç kimse ölmeyecekti' dedi. Ben de 'Nasıl olur, Türklerle karşı karşıya geldik?' cevabını verdim. Holbrook yine gülümseyerek 'Hayır sizler Amerikan gemileri, mühimmatları ve istihbaratı ile karşı karşıya gelmiştiniz. Yunanistan ile Türkiye arasındaki iki KÜÇÜK GEMİMİZ sizin teknolojik ve elektronik görüşünüzü bozacaktı. Fırlatacağınız füzeler sadece balıkları öldürürdü' dedi." Evet iki komşu ülke donanmaları, uçak filoları ile kayalıklar için bir el tarafından savaşın eşiğine getiriliyordu. Ancak üçüncü bir ülkenin iki KÜÇÜK GEMİSİ isterse GÖRÜŞ AÇINIZI BOZUP füzelerinizle sizi BALIKLARI ÖLDÜRME noktasına getirebiliyordu.
Rus büyükelçi Karlov Ankara'da, CIA'nın kucağındaki FETÖ tarafından öldürüldükten saatler sonra bu defa da bir Rus TU-154 tipi uçağı düşüyordu. Rusya'nın sembolü olan dünyaca ünlü Kızılordu Korosu üyesi askerleri Suriye'ye götüren uçak, Soçi'den kalktıktan iki dakika sonra 91 yolcusuyla düşüyor, kurtulan olmuyordu. Rusya Birleşik Havacılık Koordinasyon Merkezi eski yöneticisi Vitaliy Andreev ilginç bir açıklama yapıyordu; "Kalktıktan ve iki dakikalık kısa uçuştan sonra uçağın mesaj göndermeden radardan kaybolması, uçakta beklenmedik durumun olduğunu gösteriyor. Ya dışarıdan bir etkiye uğradılar, ya da göremedikleri bir engele çarptılar." Dışarıdan bir etki...
Görünmeyen bir engel... Ve görüş açınızı bozup füzelerinizi dahi BALIKLARA yönlendirebilecek teknolojiler, sistemler...
Türkiye tam 100 yıldır Görüş Açısı her alanda bozulmuş bir sistemle yönetiliyordu. Balık bile avlayamıyor, içerideki maşalarla sadece ve sadece içeriye yönlendiriliyorduk. Çıkarlarımız, gücümüz dışarıdan etki ve uzaktan kumanda ile masalarda meze yapılıyordu. Ne zaman ki, Milli tanklar, savaş uçakları, füze sistemleri, üretim demeye başladık, dışarıya açılmaya heveslendik saldırılar arttı. En son tüm dünyanın 63 ülkeyle koalisyon yaparak daldığı ve savaşı bitiremediği Suriye'de, Rusya ve İran ile masa kurup anlaşarak "BARIŞ" için umut doğurduk, masadan uzak kalanlar düğmeye bastı. Ankara'daki suikast de, Soçi'de düşen uçak da aynı operasyonun bir parçasıdır. Moskova'da dün sirenler çalışıyor, binlerce kişi bomba istihbaratı ile metrolardan tahliye ediliyordu. Birileri ısrarla Batı kapılarında 50 yıldır bekletilen Türkiye'nin Doğu'ya kaymasını istemiyordu.
Birileri ısrarla "Güneş sadece Batı'dan doğmak zorunda" diyerek beyinlerimizi uyuşturuyordu. İsrail'in ilk Cumhurbaşkanı "Yeni kurduğumuz Türkiye'de öyle bir sistem oluşturduk ki, 200 yıl tarihlerine küfredecekler" diyordu. Cumartesi günü Yazboz'da röportajını yayınladığımız Şanghay 5'lisinin kurucusu, Rusya'da Generellerin Generali ünvanını alan İvaşov "Bölgedeki tüm TARİH KİTAPLARININ yazımını finanse eden adam, zengin oligarkların tetikçisi Soros'tur" diyordu. Bizim anlı şanlı proflarımız ekranlara çıkıp "Sultan Murat alkolü yasaklamıştır ama Üsküdar'da köhne bir bodrumda tebdil-i kıyafetle meyhaneye gider, kafayı çekerdi" diyordu. Kimse de çıkıp "Yahu aklını nerede unuttun? Koskoca Padiaşah alkol alacaksa Üsküdar'daki bodrumlara gizli gizli niye gitsin? Topkapı Sarayı'na boğaz manzarasında çilingir sofra kurmak varken" demiyordu. Eğitimde yalanlarla tarihimize küfrettiriyorlar, teknolojide savaş uçağı ve füzelerle bizi sadece balık avlayacak noktaya getiriyorlardı. Türkiye artık "Güneş Batı'dan doğuyor" masalını kenara itiyor. FETÖ'den, DAEŞ'e, PKK'ya tüm maşalar ortaçağ engizisyonunun gönüllü cellatları olarak sahaya sürülüyor. Ama farkında değiller... Bu Millet güneşin nereden doğduğunu gayet iyi biliyor!
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/bekirhazar/2016/12/27/gunes-doguyor

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Re: islamin-dogusu], Küfrünü açıkça ilan ederek münafıklıktan kurtulup küfrünü açıklayan bir kafire Cevap

Gur- Buz Bey
Bir küçük çocuğun Tanrı algılaması, duyduklarına göre, Tanrı büyüktür. 
Başı Erzurum da ayakları Edirne de gibi düşleyerek İlahi yüceliği cisimler arası mesafelere göre ölçerek konuşur.
Daha büyüdükçe eğer bu konuda peygamberleri ile gelenden saptırılmış bir toplum mesela Hristiyanlar gibi cennette oturan bir sakallı adam gibi ama her dediğini yapabilen güç ve imkana sahip bir adam gibi tanrı tarifini halende Hristiyanlık alemi böyle düşünür. Kültürel ortamı eğer Hindular Budistler gibi çok yaşlı bir dini gelenekte ise İslam tasavvufuna yakınlaşmış ama Allah'ın sadece bazı sıfatları ve esmaları ile esmaların hüsünleri ile yaşlı bir filozof veya bilge bir ilim sahibi gibi inanır ve düşünür.
İslamiyet ve Kuran İnsanlığın en kemal noktasına kadar insanları geliştirecek ilimler ile doludur.
Ama her Müslüman kendi erişebildiği kemalatına göre çok farklı kademelerde (kemalat-ı yükseklere doğru çıkan bir merdiveni gibi düşünür isek kendi bulundukları kemalat basamaklarında ki idrak seviyesine göre inanırlar ve düşünürler. İman etmek irfan yolu ile kafadan değil kalb den tarifi İnanmak kelimesi ile yeterli tercüme edilemeyen bir şehadet halidir ki bu Kalp ile olur. Bu yüzden kuranda kafirler ve müşrikler için kalpleri mühürlenmiştir. Bakarlar ama göremezler duyarlar ama anlayamazlar şeklinde tarif verilmiştir. İnanmak da inanmamak da  bilmemek demektir. İman ise bilmek ve şahit olmak demektir. 
İslami bilgilere pek sahip olmadığın için benim kendi kafama göre düşünüp konuştuğumu ve kendimi kutsal kişi sandığımı iddia etmektesin. Böyle bir şey yoktur. İslam dini ve dine ait her Müslüman pek çoğunu bazılarınında durumuna okumalarına göre daha fazlasını bilmesi olayıdır. Eğer ben kendisini kutsal bir kişi olduğunu iddia ederek yada sanarak konuşan birisi olsaydım. Sizin beni eleştirmenize gerek kalmaz bütün Müslümanlar beni sözleri ile taşa tutarlardı. Bir şey demiyorlar ise onlar dahi genelde onaylıyorlar ve ya bilmedikleri bir şey ise bilenlere de sorup sağlamasını yapıyorlar demektir.
Bu fakirde naçizane bildiğim kadar konuşur bilmediklerimi de bilmiyorum diyerek susarım. Şimdiki nesillerin çoğu Laiklik adı altında dinden uzak yetiştikleri için tahsil derecelerine olursa olsun sıradan bir Müslüman kadarını bile bilmek için ayrıca İslami konuları da kendisi çalışıp okumak veya bilenlere danışmak yolu ile öğrenmek zorundadır. Yani siz laikçi ortamda yetişenlerin arasında bazılarınız koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi derler deyimindeki bir durumda zannedersiniz bazılarınız adam kafayı yemiş her şeyi bildiğini iddia ediyor zannedersiniz. Eğer aynı yerde olsak ve bir cuma namazı sonrası çay sohbetine dalsak herkesle bilgi teatisi yaparak sohbet ederiz kimsede aşırı bir tartışmaya girmez. Bilhassa ehli tasavvuf zaten asla tartışmazlar. Çünkü onlar Tasavvuf öğretisinde diğer bütün dinlerin İlahi öğretilerin geride kalmış basamakları ve bazılarınında kasten değiştirilmiş olduklarını bilirler. Bu durumda benim söylediklerim Müslümanların çoğunun zaten ortak bilgileridir.
Müslümanlar Şehadet getirirlerken inanmaktan imana bilgiden irfana doğru yolculuk ederek sonunda Şehadeti taklit den gerçeğe çevirerek ölmek isterler.
Size de hidayet ve iyi dileklerinle
Ahmet Doğan Şimşek

27 Aralık 2016 18:59 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın Ahmet Bey,
Yabancı Emperyalist Gücler,Islamın içine Hinduizm Putperestliğini sokmuşlar.
Onlar tek Allah a inanırlar fakat  ;Yaratılanlar da Hasa Allah ın ruhu vardır der,bazı varlıklar a taparlar.
Indus rehrinde yıkanırlar,günahlarından sıyrıldıklarına inanırlar.

Sende kendini kutsal sayıyorsun.Neymis ,Islam ı bilen bir Kutsal kişisin ,kendinde  onu bunu kafir ilan etme  hakkına sahip zannediyorsun.

Sen Allah ın  katibimisin,nerden olayları Allah adına yorumluyorsun.
Hz.Muhammed ,hadisler konusunda dkkatli olmuş bunları yazıya geçirmeyin demiştir
Mirac olayı da ,kisiden kişiye nakledilen   bir olaydır.
Kuran-ı Kerim de,Hz.Muhammed benim yanıma geldi,onunla sohbet edildi diye bir ifade yoktur.
Hz.Muhammed ,cennetle müjdelenmiş olmasına rağmen ,Allahtan af ve mağfiret
dilemiştir.

Ne putlara,ne puta tapanlara hakaret etmemiştir.Her zaman terbiyesini korumuştur.

Bir gün ,Ankara  Gersan da bir camiye Cuma Namazı için gittim
Vaizin  Mirac olayı için anattığını size anlatayım.

Hasa ,Vaize göre:''Hz. Muhammed ,Allah ın katına cıkmıs,orda hasa Yüce Allah onu karşılamış,ve Hz.Muhammed ,uzun yoldan geldim ,cizmelerim tozlu ,yanınıza gelmeyim demiş.Allah da,senin çizmenin tozu da kutsaldır ,demiş.''

Bu hikayeyi ,anlatan mı,buna inanan mı kafir olur.?
Bu hikayede,ne Peygamber ne de Yüce Allah yüceltilmiyor.
Sadece kutsal değerlere hakaret ediliyor.
Bir kere ,Kuran-ı Kerim de,Hz Muhammed benim yanıma geldi onla sohbet ettim diye bir ifade  yoktur.
Su koskoca Kainatı yaratan yüce Allah ı,bir insan gibi düşünemeyiz.
Onun ,Sultanlar gibi makamı olamaz.
Yahu ,Allah niye Fatihi yönlendirsin?

Fatihe ,taht ,saray,cariyeler,atlar,köleler ,en güzel gıdaar vermiştir.Fatihe düsende ,Allah a daima ibadet etmektir.

Allah ,Kainatın ve insanın yaratıcısıdır.
Insan a ,özgürlük vermiştir.
Insan hangi yola giderse ,onu bir yöne yönlendirir.
Bu bir isçide,bir fakirde,bir çocukta ,bir yaslıda olabilir.
Hasa ,Allah ben ,yöneticilerin,zenginlerin ,sultanların  ,mağfiret sahibiyim demiyor.
Ben bütün insanların rabbiyim diyor.
Bakın ,Hz. Hüseyin ,cesaretle ,Küfeye doğru yola koyulur.Kufe de Yezidin askerleri acımasız işkence  ile Hz. Hüseyin ve neslini yok ederler.
Allah ,isteseydi,mucizesini gösterir,Hz. Hüseyini kurtarabilirdi.
Demek onların öldürülmelerini hayırlı gördü.
Bilemeyiz.
Sen biliyorsun dur   ,kutsal vatandaş.Hasa ,Allah ın bu kararını bir yorula sana!

Sen ona buna saldırma,gönlünde  ve kafanda hangi iyilik var,hangi kötülük var ona bak.
Namaz kılmakla temizlenemezsin.
Namaza ihlas ile  durulmalıdır.

Bu Kuran ın temelidir.
Zikr,temiz kalple yapılmalıdır.
Kalbin fesat doluysa,bin kere zikr yapsan temizlenmez.
Islam da Papaz sınıfı yoktur.
Her Müslüman ,ibadeti namaz kıldıracak kadar bilmelidir.
F yi yönetenler,imam bozuntularıdır.
Bunu ben demiyorum.
Adalet diyor.Avukatlar imamı yakalandı ,yargılanacak diyor.Imam nerden çıkar,Imam yetiştiren okulardan.
Demekki adamlar,inanclı,Kuran-ı Kerim kurslarına ,Imam Hatibe giden masum insanlara kanca atmışlar.
Temiz ,çocuklarını ahlaklı yetiştirmek istiyen aileleri kandırmışlar.
Allah rızası için  dilenen kadına inanıyorsanız ,bu sizin meseleniz.
Kadın para kazanmak için Allah diyor.
Samimyetle inandığı için değil.
Para nı ver,fakat bana ,para için Allah deme.Inanıyorsan,Allah ı tanıyorsan ,Allah tan bahset bende saygı duyuyorum de.
O na buna saldırmakla ,Müslüman olunmaz.
Bende ,sizde cok çalışmalıyız.

llah bizleri kendine samimiyetle ibadet eden kyullarından eylesin.Seytanların serrinden korusun.''Seytan cin seklinde de ,Insan seklinde de olabilr.''
Gur_Buz



On Tuesday, December 27, 2016 1:58 PM, ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> wrote:


Küfrünü açıkça ilan eden bir kafire Cevap:
Sayın Gür-Buz Bey
Notlarımı satır aralarında özetlemeye çalışacağım.

26 Aralık 2016 23:16 tarihinde Grbuz Guvendag <gurbuz1943@yahoo.com> yazdı:
Sayın Ahmet Bey,

Islam prensibleri   diye ,Emperyalist  Kilise gücleri bir sekilde ,Islam dünyasına ,Yüksek Teoloji eğitimi almıs ,Papazları göndermesine   ,onların Islam a ,Materyalist,Putperest bir takım inanısları sokmasına imkan tanımıslardır.
İslam dini konusunda ifsat çalışması yapanlar sadece kafirler müşrükler haçlılar ve Yahudilerden çıkmamıştır. Müslümanların içinden de dini anlamak istemeyen ve bu yönde gayreti olmayan sizin gibi kişilerde çıkıp kafadan fetva kesmişlerdir. İslam dinini çok yakından incelemiş ama iman nasip olmamış münafıklarda çıkmış ve ifsata çalışmışlardır. Ama bunlar Müslümanların umurunda bile olmamış kendi dinlerinde iman ehli olanlar kendi yollarına devam etmişlerdir. Din-i tenkitte çok konuşanlar farkına vararak yada varmadan çoğunlukla imanları kaybedip dinden de çıkmıştı 

Ne demek,Fatih Sultan Mehmet,Allah tarafından her yaptığı ile yönlendirilmiştir?
Sadice Fatih değil herkes ve her şey kendi kaderini yaşar.


Yahu siz Allah ın katiplerinden birimisiniz?Nerden biliyorsunuz?Yolda yürürken,3-4  cipsi kadın,bagırıyor du.Allah için bana yardım edin!Allah   coluk ,cocugunuzu korusun
bana yardım edin  deyip,durmadan  çığırıyorlardı.
Onların yalanmı doğrumu söylediklerinin bir önemi yoktur. Yardım edenlerinde etmeyenlerinde niyetleri Allah katında karşılığını bulur.
Halimize şükredelim,bunlar daha Kuran-ı Kerimden ayetler ezberlememişler.
Yolda Kuran dan ayetler okuyup dilenebilirlerdi.
Herhalde,Beyinsizler de  onlara paraları saçardı.
İş o kadar basit değildir. Bizim kendi irademiz ile yaptığımızı zannettiğimiz her şey kaderimize yazılandır. Bizi Cennet ve ya Cehenneme götürecek olan şey yaptıklarımızı gönüllü yapmamız ile yaptıktan sonrada pişmanlıklar ve ya övünmeler yada Şükürlerimiz gibi değerlendirmelerimizdir. 

Tam bir Allah la aldatma   oyunu oynanırdı.
Bakın ,Allah her seyi bilen ,her seyi gören,ve her seyi düzenliyendir.
Hic bir sey onun bilgisi dışında gerçekleşmez.
Yercekimi ,maddi cisimleri birbirine ceker.Bu Allah ın kanunudur.
2 Hidrojen bir Oksijen  atomu  ile    birleşir   su oluşur.
Su 100 santigrad derece de  kaynar.
Servet gücü,toplumu yönetir.
Israf kötüdür.
Allah ile aldatan Şeytandır. İsteyen Allah isteyende Şeytana uymakta dünya hayatı ilesınırlı olarak serbesttir. sonuç bundan önceki satırımda yazdığım gibidir. İsraf sadece kötü değil haramdır. İsraf edenler Şeytanın kardeşleridir diye bildirilmiştir. Cömertlik ve sadaka ise hayır yapmaktır. Dilenen sahtekar olsa dahi sorumluluk ona sevabı verene aittir. .  
Ey zavallı  kul sen nerden Allah ın Fatih için ne karar verdiğini bileceksin.
Ey zavallı kişi Biz sözümüzün doğruluğunu Allah'ın asla yalan söylemeyen Son yani Hatemül Enbiyası Allahın izni ile doğruyu söylediği için bizde doğruyu tekrar ederek hakikatı açıkladık.

En garipsediğim,dindar gedinen bazılarının ,''Adam Allah ın yanına gitmiste''  seklinde
putperestçe  konuşmalar.
Eğer sıradan biri gibi adam diye hitap ettiğin Hatemül enbiya Rasullah ise Her şeye kadir olan Allah'ın daveti ile huzuruna gitmiştir. başkalarını kast ediyorsan inanmak ve ya inkar etmek zorunda değilsin. Susmaz isen her iki durumdanda hesaba çekilecek olmayı da düşünmek zorundasın.
Niye böyle konısuyorsun deyince de ,lafı geliş böyleydi gevelemesi.
Iskender Yakın doğuyu işgal etti.Allah  onun için ne karar verdi bilinirmi?
Cengiz Han geldi,Bagdatı yaktı Yıktı,kim bilir  Allah Cengiz Han hakkında  ne karar verdi?Müslümanları niye  ezdirdi?Bilinirmi?
Kominist  Stalin,Alman ordularını perisan etti.Allah ın kararı neydi bilebilirmiyiz?
Müslüman Kırım Türklerinin canına okudu,ilahi karar neydi?
Bunun yanında,bir de bizim bilmediğiz bir dünya ötesi vardır.
O da Allah ın bilgisi dahilinde gerçekleşir.
O nu da kimse bilmez.
Kisi ye bir özgürlük verilmiştir.Bu özgürlüğün  sonucunda  basına ne gelecek ,o da bilinmez.O Allah bilir.
Adamın kalbinde ,beyninde iyilik vardır ,Allah bu dünya da,öbür dünya da hesabını
sorar.
Adamın kalbinde iyilik vardır onun da hesabını  sorar.

Halkı yöneten bir cok kişi ,dayılanıp dünyada yürürken belki ayağının altındaki tas kayıverir kim bilecek?
Kaddafi ,Avrupa sehirlerinde cadır kurup gezerken,Libyada adamı parçaladılar,onun hakkında alınan ilahi karar hakkında gazetecilik yapıp bilgi alabildinmi?
Kimin kac sene yasıyacagı bilinmez.

Hicbir Kul ,Allah ın katına çıkamaz.
Peygamberlere bile Vahiyler i cinler getirmiştir.
Gur-Buz
Ya Kafir. Yırmızı ile işaretlediğim son sözlerin ile inkarcı bir kafir olduğunu resmen açıklamış ve onaylamış olduğun için bu yazıyı diğer alıcı listemede göndererek seni alenen deşifre etmek de bana vacip oldu. Konu hitame erip artık sanki müslümanmış gibi görünmek münafıklığındanda sende kurtulup, Münafıkların gideceği Cehennem katından bir üst kademeye doğruyu itiraf etmekle Karfirliğe yükselip Cehennemin en alt katından bir üste çıkmış oldun. Tövbe ederde İslam dini ile şereflenirsen belki oradan da kurtulabilirsin. Yaşın ilerlemiş tövbede acele etmeni tavsiye ederim
A.D.Şimşek 
--
--
**BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM **Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "islamin dogusu" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : islamin-dogusu@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: islamin-dogusu-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/islamin-dogusu?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

 
H.z. Mevlananın sözleri
 
 
--------------------------------------------------------------------------------
 
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
 
Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "islamin dogusu" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için islamin-dogusu+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.



--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.