26 Aralık 2016 Pazartesi

((slayt izle)) Fatih Sultan Mehmet Han, Allah tarafından Resulüne beyan ettirilen nadide bir kutsanmış Sultandır.

Bir Arkadaş Fatih Sultan Mehmet Han'ın Kardeş katli-ni gerektiren kanunnameyi  Ali Osman konusunda bu yazınında altına eklediğim yazıya şöyle cevap vermiş.  Benin cevabım ve cevabının da altında söz konusu yazı eklenmiştir.

İŞTE ASIL HATA BURADA. BU HATAYA İSTİNAD EDEN ANLAYIŞTA. 

KARDEŞ KATLİNİN SEBEBİ, DİNİN VE ÖRFÜN GEREĞİ OLAN ŞURA SİSTEMİNİ RED VE İNKAR İLE. ŞAHSİ SALTANAT KURMA İHANETİDİR.

NE OLMUŞTUR? DÜNYAYI AHİRETE TERCİH EDEREK, KARDEŞ KATLİNE YOL AÇANLAR, BU İHANETİ İCRA EDENLER, KÖLELERİNİN KÖLESİ OLARAK YAŞAMAYA MAHKUM OLMUŞLARDIR. BU MELANETE ALET OLAN ULEMA CEHENNEMLİKTİR.

BU TEK ADAM FİKRİ, "TURKLERİN BAŞINDAKİ ÇOBANI TESLİM AL, ONLARI YÖNET" DİYEN GAVUR AKLIDIR. HİKAYEYİ BIRAKIN.

Fatih Sultan Mehmet Han, Allah tarafından Resulüne beyan ettirilen nadide bir kutsanmış Sultandır.

Değerli Zeki Bey

Fatih dönemi farklı İslam ülkelerinde yetişip gelmiş pek çok değerli âlimler ile dolu idi. 

Fatih kendisi de Peygamber tarafından övülmüş, değeri Allah'ın, Allah dan izinsiz asla söylemeyeceği kesin olan bilgisi ile tasdiklenmiş bir hikmet adamı ve doğuştan hikmet ilimlerine kabiliyetli iyi yetiştirilmiş bir İslam alimi idi.

Daha çocuk yaşta Babası Murat Hüdavendigar tahtı oğlu Fatih'e bırakıp hatırladığım kadarı ile Manisa'ya yerleşmiş kendisini dini konulara vermiş Tarihin sayılı cengâver Hükümdarlarından biri idi.

Tahtı bir çocuğa bırakıp çekilmesi üzerine Haçlı devletleri bir araya gelip Şimdi Osmanlıyı bitirmenin tam zamanı diyerek sefer hazırlığına başlamışlardı. Çocuk Sultan Fatih hem kendisi henüz meydan muharebelerinde savaş yönetecek kadar gelişmediğini anlayabilmiş hem de devleti riske sokmamak için vezirleri ve komutanları ile görüşmüş ve ö çocukluk hevesi ile diğer çocuklar gibi ben söyle yaparım asarım keserim hülyalarına dalmadan

Başta kendisi olursa düşmanın yüksek moral kazanacağını ve kendi ordularımızın bir çocuk savaşı yönetecek diye moral kaybedeceğini tespit etmiş ve babasını devletin başına geçmek üzere geri davet etmişti.

Ama Murat Hüdavendigar. Sultan sensin kendin yönet şeklinde oğluna güveninin tam olduğunu Fatih'in doğumunda Tebrike Ankara dan gelen Hacı Bayram-i Veli ile Müridi Akşemsettin-i de yanına alarak gelmişti.

Sultan Murat Hüdavendigar sohbet sırasında İstanbul'u fethe niyet ve hazırlıklarını beyan ile, Hacı Bayrami Veli'ye, İstanbul'un fethi bana müyesser olur mu diye sormuş, Hacı Bayrami Veli de Sultanım İstanbul'un Fethi size değil bu yeni doğmuş Şehzadeniz (oğlunuz) Mehmet ile benim müridim Akşemsettin'e nasip olacaktır diye beyanda bulunmuştu.  Bu Yüzden Fatih'in arkasında Peygamber Müjdesi ile Allah'ın, Resulüne bildirerek açıklattığı yardımın daim olduğunu anladığı için savaşı yönetmeyi de oğluna terk etmiş ama Fatih kabul etmemiş ve babasına şöyle bir ferman yazıp göndermişti.

Muhterem Babacığım. Eğer Sultan siz iseniz gelip Ordunun başına geçiniz. Eğer Sultan ben isem, size emir ediyorum. Derhal gelip ordunun başına geçiniz.

Bu sırdan bir çocuğun saltanat sahibi olmuş Babası gibi bir sultana yazmaya cesaret edebileceği bir şey değildir, diye yazmıştı.

 Ama ilim ve hikmet ile pek çok farklı hocalardan aldığı pek çok farklı dersler ve ilahi bir ilim hikmet kapısından beslenen ruh ve fikir yapısı ile daha o yaşta babası da olsa Sultanlar üzerinde hükmünü nezaket ve zarafet ile yürütüp emrini uygulatmıştır. Arkasını sizde zaten bilirsiniz. Büyük bir güçle gelen Haçlı orduları ile Kosava meydan muharebesine girip kazanmış ve savaş alanını gezerken de bir ağır yaralının kendisine sana bir sır söyleyeceğim diye kulağını kendisine yakınlaştırmasını istemiş 1. Murat da atından inip ona kulak vermek üzere eğildiğinde ani bir hamle ile sultanı bıçaklayıp şehit etmiştir. Zaten Murat Hüdavendigar'ın son zamanlardaki duaları da sürekli Allah'ın şehadet nasip etmesi şeklinde olduğu bilinmektedir.

Şimdi artık ecdadımızın arşivleri bile hurda kağıt fiyatına Bulgaristan mason localarına kilosu beş kuruştan satıldığından ve 1. Dünya savaşını kaybedip bir sömürge ülkesi haline getirildiğimiz den hepimiz kendi kafasından fetva uleması havalarına dalıyoruz.

Çok parçalı, otoriteler ile yönetimler ve yöneticiler arasında hükumeti sen kuracaksın ben kuracağım milletin malını mülkünü sen yiyecek ve ya ben yiyeceğim kavgalarının doksan yılı aşkın Türkiye yönetiminde 2002 ye geldiğimizdeki açlık yoksulluk yolsuzluk, Müstemleke valiliğine bağlı CHP, Ordu ve bürokrasi ile ortadan çok kolayca kaldırılabilecek bir hale geldiğimizi görmezden gelemezdiniz. Bize modası geçmiş silahlar veriyorlardı ama asla mühimmat vermiyorlar savaş olursa veririz diyorlardı. Yani sadece bizim sömürge savaşlarımızda savaşçı kara birliklerine ihtiyacımız olduğunda mühimmat da veririz. Size de Çanakkale'deki Alman komutanların emrinde haçlı içgüdüsü ile Türk askerlerinin tamamını yok etmek için size ölmeyi emrediyorum diyen komutanları kullanıyorlardı.  Henüz gerçek anlamı ile detaylı bir Çanakkale savaşı tarihi bile yazılamadı yada yasak olduğundan yayınlanamadı. 

Değerli okumuş gençlerimizi Çanakkale de tümden kaybettik. 

Kalanları da İstiklal mahkemelerinde idam edip yok edip sadece yağcıları ve karakter zaafı olanları devlete İstanbul sömürge valiliği emrinde, kendi çocukları kendi çıkarlarını korurken ölmesinler diye bizlerin çocuklarını kendi çıkarları için komşuları sömürürlerken onlar üzerinde baskı olarak kullandılar.

Türkiye de kendi tarihimizi kemali ile bilen kaç tane yazılarını yasak olduğu için neşredememiş ve halada neşir edemeyen gerçek tarihçi vardır acaba?

Okuduğumuz alfabeden başlayarak bizleri ve çocuklarımızı sahte tarih masalları ile hipnoz edenler nasılda çabucak birkaç on yıl içinde bir FETÖ, düşman yabancılara hizmet için devşirmeler ordusu, İstihbaratı, yargısı, polisi ve hazır bir işgal devleti düzenine geçiveriyorlar ve İşgali bu sefer yenidünya düzeninde güçlü bir Türkiye'ye ihtiyaçları kalmadığı için bir kaç yıl içinde son devletimizi de ortadan kaldıracaklardı. Kendi askerleri için gelemediklerinden de içimizden terör örgütünden silahlı ordulara çevirmeye başladıkları piyon örgütleri kullanıp ülkemizi onlar arsında rahatça başlatacaklardı.

Hayat da en mantıklı şey düşünmek, düşünmek ve düşünmektir.

Düşünmek içinde ortalıkta uçuşan akıllarda kaos rüzgarları estirmekte kullanılan, batıcı medya tarafından estirilen sahte rüzgarlar ile savrulan bilgilere değil, arasında dolaşan küçücük hakikati yansıtan bilgi kırıntılarından birleştirilince bilmediğimiz ne kadar çok kötü şeylerin olduğuna ve yine olabileceğine karşı içine kapatıldığımız sahte veya gereksiz bilgiler sarhoşluğundan uyanmaktır.

Selam ve saygılarımla

A. D. Şimşek

Arkadaşımın bir önceki yazısına verdiğim cevabım:

Bu konu çok detaylı olarak tartışılabilir.

Ama ben meclisten henüz geçmemiş bir konuda tartışmaya katılmak istemiyorum.

Ama bu konu bana önce Peygamber Efendimizin bir Hadisi şerifini ile, İstabbul (Kostantiniye) elbet bir gün fetih edilecektir. Ne güzel komutandır o komutan ve ne güzel askerdir o askerler. Ve bir de Fatih Sultan Mehmed'in Osmanlıdaki Kanunnameyi Ali-osman

kararnamesini hatırlattı.

KARDEŞ KATLİ MESELESİ

Milleti için, vatanı için, devleti için, dini için kendinden, kendi ailesinden, kendi kanından fedakârlıkta bulunmak… Belki de Osmanlılar için kabul edilebilecek en yüce meziyet onlar adına öğünebileceğimiz en yüksek haslet, maalesef onları kötülemek yolunda kullanılmıştır.

İşte tarihte ilk kez Osmanlılar bir ülkeye tek idareci gerekir diyerek sistemi değiştirmişler ve bunu da kendi kanlarından feda ederek sağlamışlardır. Kardeş kavgaları ile binlerce masum Müslüman'ın kanının dökülmemesi, vatanlarının düşman ayakları altında çiğnenmemesi için emsalsiz bir fedakârlık numunesi gösterip acı reçeteyi bizzat kullanmışlardır.

Bu reçeteyi şu hukuki prensiplere dayandırmışlardır:

Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. Umumi bir zararı def edebilmek için hususi bir zarar tercih olunur. Bir kafeste iki aslan bir kında iki kılıç olmaz. Kangren olan kolun kesilmesi bütün vücudu kurtarmak için zaruridir.

Bütün bu ifadeler ve hükümler, devlet bütünlüğünün parçalanmasına, binlerce Müslüman'ın ve askerin ölümüne, köy ve şehirlerin felaketine ve cihat hizmetinin durmasına yol açacak olan kardeş kavgalarının önüne geçebilmek için bir veya bir kaç kişinin ortadan kaldırılmasını gerekli kılıyordu.

Bir kında iki kılıç ve bir ormanda iki arslan kral olmaz. Hükümdar baş memleket ise ona tendir, vücuttur. Bu itibarla bedenin iki başlı olması yakışmaz, öyle bir beden de ayakta duramaz. Bir kilim üstüne on derviş oturur ancak bir iklime iki padişah sığmaz.

Fatih Sultan Mehmed Murad-ı Hüdavendigar'dan itibaren devletin birliği ve beraberliği ve devamı için atılan bu adımı kanunnamesine bir madde ekleyerek yazılı hale getirmişlerdir.

"Evladımdan her kimeseye saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katletmek münasiptir. Ekser-i ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar".

A.D.Şimşek

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.