31 Temmuz 2011 Pazar

(MADENCİYİZTR) İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI

Arkadaşlar
Bursa İş Sağlığı ve Güvenliği Derneği üyeleri 30.07.2011 günü basına
açık olarak yaptığı toplantıda, Son Danıştay Kararını değerlendirdi ve
ekte sunulan dilekçeyi Bakanlık'a kargo ile gönderilmesi kararını
aldı.Toplantı yerel televizyonlarda ve yazılı basında yer aldı.Benzer
çalışmaların yurt genelinde yapılmasının yararlı olacağına
inanıyoruz.Sayın Bakanımızın Sivil Toplum Örgütlerini muhatap almasını
ve görüşme talebimize olumlu cevap vermesini bekliyoruz.
Yapılacak görüşmede İSG Yasasının tarafların görüşleri dikkate
alınarak çıkarılmasını talep edeceğiz.
İş Kanununnun 80. ve 81. Maddelerinde yer alan 50 ve daha fazla işçi
çalıştıran ve sanayiden sayılan ibarenin bir an önce çıkarılmasını ve
İSG Mevzuatının tam olarak uygulanması talebimizi yineleyeceğiz.
Ekte gönderilecek dilekçe örneği bulunmaktadır.
Saygılarımla

Mesut TORAMAN
Bursa İSG Der. Başk.

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

((slayt izle)) Olmak ya da Olmamak / Mehmet Bedri Gültekin: Barış mı, savaş ilanı mı?


                                                                                                                         

 114.jpg

mbgultekin@ip.org.tr                                                                      
28 Temmuz 2011
 

Olmak ya da Olmamak

                                   Mehmet Bedri Gültekin

 

Barış mı, savaş ilanı mı?

 

            ANF Haber Ajansı 8 Temmuz tarihinde Öcalan’ın avukatları aracılığı ile yaptığı açıklamaları yayınladı.

            Bütün gazeteler bu açıklamaları haberleştirdi. Ama gazeteler genellikle “Barış Konseyi ve Anayasa Konseyi konusunda anlaşmaya vardık” şeklindeki ifadeleri gördüler. Oysa en az bu açıklamalar kadar önemli olan, hatta sonuçları itibariyle daha önemli olan şu ifadeleri ise görmediler:

 

DEVLETİN UNSURLARI

            Ekim ayı içinde bütün Kürt örgütlerinin katılımıyla Erbil’de toplanacak olan Kürtlerin “Ulusal Konferansı” üzerine Öcalan şunları söylüyor:

“Ulusal konferans içinde ve bünyesinde bir parlamento oluşturulmalıdır. Ahmet Türk ve Şerafettin Elçi bu çalışmaları yapabilirler. … Ulusal konferansın yapacağı en önemli hususlardan biri parlamento kurmaktır. Zaten KNK var, ancak bu kurulacak parlamento KNK'nin yeniden yapılandırılması şeklinde olabilir. Hatta Filistin'deki FKÖ modeli örnek alınarak bir parlamento oluşturulabilir. Daimi meclis şeklinde olur. Ulusal konferansın yapacağı en önemli ikinci şey de bu parlamentonun bir yürütme organını oluşturmaktır. Hatta buna gölge kabine de diyebiliriz. Bu şekilde parlamentonun da bir yürütmesi olmuş olur. Ulusal konferansın yapacağı üçüncü ve en önemli şeylerden biri de silahlı güçlerin koordinesidir. Barzani'nin silahlı güçleri veya Irak Kürt Federasyonu silahlı birlikleri ve diğer silahlı güçlerin koordinesi sağlanmalıdır."

Öcalan’ın bu açıklamaları yeni değildir. Son yıllarda konuyu yakından takip eden herkesin de bildiği üzere, özellikle son yıllarda Öcalan benzer açıklamaları sık sık yapmaktadır.

Burada açıkça söylenen şudur: Dört ülkede (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) yaşayan Kürtlerin temsilcilerinden oluşan bir “Ulusal Konferans” toplanmalıdır.

Öcalan Ulusal Konferans’ın halletmesi gereken ilk işin bir ulusal Parlamento kurmak olduğunu söylüyor.

Dört ülkede yaşayan Kürtlerin ortak Parlamentosu…

Öcalan, ikinci görev olarak bir Yürütme Kurulu’nun oluşturulmasını, yani bir Hükümet’in kurulmasını öneriyor. Yani dört ülkede yaşayan Kürtler, Parlamento ile birlikte Hükümetlerini de kuracaklar.

Üçüncü görev ise mevcut silahlı güçler arasında koordinasyonunun sağlanmasıdır. Mevcut silahlı güçler; PKK’nın ve PJAK’ın silahlı birlikleri ile, Barzani ve Talabani’ye bağlı birliklerdir.

Kendi parlamentosu, Hükümeti ve silahlı gücü olan siyasal oluşumun adı “Devlet”tir. Kısacası Öcalan, Kürtlerin kendine ait bir devletinin kurulması için gerekli adımları atılmasını istemektedir Ekim ayında Erbil’de toplanacak olan Ulusal Konferans’tan.

 

BARIŞ NASIL OLACAK

Bu durumda sorulacak soru şudur. Üç ay sonra toplanacak olan ulusal Konferanstan Kürtlere ait bir devlet için gerekli adımların atılmasını istedikten sonra “barış” nasıl olacaktır?

Türkiye, İran, Irak ve Suriye; Öcalan’ın bu atılsın dediği adımları sessizlikle kabul etmeyeceklerine göre, gerçekte önerilen “barış” değil “savaştır”.

Onun için Öcalan’ın Barış Konseyi ve Anayasa konseyi türünden önerilerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

Hiçbir devlet kendi egemenlik sınırları içinde ayrı bir silahlı güç istemez. Hele bu silahlı güç ülkenin meşru silahlı gücü ile çatışma halinde ise.

Aynı şekilde hiçbir üniter ulusal devlet savaş meydanında yenilmediği müddetçe sınırları içinde merkezi yasama ve yürütme organları dışında yasama ve yürütme işlevi görecek başka kurumların varlığını da kabul etmez.

Bu gerçeği Öcalan bilmez mi? Bilir hem de çok iyi bilir.

Dolaysıyla Öcalan’ın 8 Temmuz tarihinde yaptığı açıklama gerçekte bir savaş ilanıdır.

 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

(MADENCİYİZTR) İSG Sınavı Hakkında

Arkadaşlar merhabalar;
Danıştayın aldığı kararı hepiniz okumuşsunuzdur.
Hukukçu olmadığımız için tam anlamıyla bir yorum yapma şansımız pek bulunmuyor
ve bu yüzden herkes kendince veya gönlünce yorumlar yapıyor.
Benim anladığım; eğerki 2 Temmuzda girip kazandığımız sınav bu yönetmelik ve geçici maddelere göre yapıldıysa maalesef bizimde sınavımız geçersiz olcak!
Eğitim aldığım kurum yetkililerinin dediğine göre 2 temmuzdaki sınavla ilgili bir sorun yok,
ama bunu neye dayanarak söylediklerini bilmiyorum?
konuyla ilgili net ve doğru bilgileri olan arkadaşlar bu bilgileri paylaşırlarsa sevinirim!!
Teşekkürler, herkese kazasız ve huzurlu mesailer...

--
Hakan TOSUN
Maden Müh.
Gsm:(532) 7475502

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

((slayt izle)) YENİ SÖMÜRGE REJİMİ DEMOKRASİ // Nurullah AYDIN



nurullah aydın na741954@gmail.com

 

Nurullah AYDIN

30 Temmuz 2011-ANKARA

 

YENİ SÖMÜRGE REJİMİ DEMOKRASİ

 

Türkiye ve dünyada batının yeni sömürge rejimi demokrasi türküleri söyleniyor.

Demokrasi için Batı dışında özellikle İslam ülkelerinde iç savaşlar yaşanıyor, insanlar ölüyor,  kentler yakılıp yıkılıyor.

 

Demokrasi, kapitalizmin sunduğu bir demokrasidir. Demokrasi bir fazlanın kesin egemenliğini yönetim erki olarak dayatır.

 

Demokrasi havarisi kesilenlere göre, muhalefete gerek bile yok. Çoğunluk,.tek başına yönetmeye yeter diyebildikleri, bir demokrasi bu. ABD li yazar Norman Mailer’n dediği gibi, modern demokrasi, sınırları belli olmayan bir zorbalık rejimidir. İnsan, nereye kadar gidebileceğini ancak, dosdoğru yolda ilerlerken durdurulduğu zaman anlar.

 

Bakın Türkiye’de; Ülkeyi yönetenler hakkında; kalpazanlık, zimmet, sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırmak suçlaması var ama dokunulmazlıkları nedeniyle yargılanamıyorlar.

 

Gazetelerde yer alan habere göre; bir çok siyasetçi hakkında ciddi suçlamalar var

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Sincan ağır ceza mahkemesinin kararına göre kayıp trilyon davasının sanığı. İşlem yapılmıyor

 

Başbakan Tayyip Erdoğan; hakkında soruşturma dosyaları var, bekletiliyor.

 

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin: Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, ihaleye fesat karıştırmak.

 

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: İhtilasen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, ihaleye fesat karıştırmak, Kara Para Aklamasının Önlenmesi Kanunu'na muhalefet.

 

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: İhtilasen nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, Kara Para Aklanmasının Önlenmesi Kanunu'na muhalefet, ihaleye fesat karıştırmak, görevi kötüye kullanmak.

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker: Görevi kötüye kullanmak.

 

Yüzlerce milletvekili hakkında her suçtan soruşturmalar var ama işlem yapılmıyor.

 

Milletvekili ayrıcalıklarının başında Dokunulmazlık geliyor. Seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis'in kararı olmadıkça tutuklanamıyor, sorguya çekilemiyor, ifadesi alınamıyor veya yargılanamıyor.

 

12 bin liraya kadar aylık: Milletvekilleri 9 bin lira dolayında maaş alıyorlar. Ayrıca milletvekili emeklisi veya üst düzey bürokrat emeklisi ise 3 bin lira daha emekli maaşı alıyor.

 

5 yıldızlı sağlık güvencesi: Kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler ölünceye kadar sağlık hizmeti alabiliyor. Katkı payı ödemeden her türlü sağlık giderleri karşılanıyor. Milletvekili yaşamını yitirse bile eş ve çocukları sağlık güvencesinden yararlanıyor.

 

Emekli aylıkları kesilmiyor: Bütün emekliler bir başka iş yaparsa emekli aylığı kesiliyor. Sadece milletvekillerinin başka iş yapmaları halinde emekli aylıkları kesilmiyor.

 

Çok ucuza kaliteli yemek yerler, sembolik ücrete sosyal tesisler sahipler.

 

Batının dikte ettirdiği tip demokrasi de iktidarda olanlar için hukuk, adalet yoktur. Biat, korunma ve kollanma vardır.

 

Batının demokrasi görüntüsü altında ipleri elinde tuttuğu yönetim yapılanması için demokrasi silahını kullanmasının nedeni ve niçini bilinmelidir.

 

Amacı dışında uygulama alanı bulan; demokrasi, milli irade, millet egemenliği, millet seçti sözleri birer afyondur. Yığınların güdülenmesinin çağımızda ki adı modern demokrasidir.

 

Günün Sözü: Millete hizmet, milletin varlığını, birliğini, değerlerini  korumakla olur.




--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

((slayt izle)) Orduya Gerek Var Mı? Ya İmamın Ordusuna // Rifat Serdaroglu



 Rifat Serdaroglu <rifatserdaroglu@gmail.com>
30 Temmuz 2011 09:38

 

ORDUYA  GEREK  VAR MI?  YA  İMAMIN ORDUSUNA !...

Dünyanın hiçbir yerinde,  iktidar olan parti ve onun mensuplarının kendi milli ordularına bu kadar düşman oldukları bir ülke yoktur.  Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman komutanları,  cemaatin polisleri ve ABD’ li istihbarat elemanlarının müşterek yaptıkları dijital tuzaklarla hapse atıldılar.
65 yaşını geçmiş, emekli olmuş generaller de, olmayan darbelerin sorumlusu olarak cezaevlerine tıkıldılar. AKP Hükümetinin Başbakan Yardımcısı; “Komutanlar karşımızda topuk selamı veriyor” , “otur oturduğun yerde, sen benim memurumsun” diye kin kusarcasına, kendi ordusunun komutanlarına hakaret edebiliyor. Bununla da kalmayıp, bir operasyonda şehitler veren birliklerin komutanları suçlanıp, başka yere atanabiliyor. Ayrıca bir AKP Milletvekili, “Çin’de 190 General var, bizde ise 340 General var. Bunlar Ankara’da oturup, keyif çatıyorlar” diyebiliyor ve partisinden hiçbir ses çıkmıyor…

AKP, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine açıkça karşı olduğunu söyleyen bir “Cemaatler Birliğidir.”
Bunu biliyoruz. İyi kötü kafası çalışan ve AKP üst yönetiminde bulunan kişilerin son 15-20 yıllık konuşmalarını dikkatle izleyenler de AKP’nin gitmek istedikleri yolun sonunu tahmin edebiliyorlar.
Genelkurmay Başkanı ve üç Kuvvet Komutanının “emekliliklerini isteyerek” istifa etmelerini, “Demokrasinin Zaferi” olarak yorumlayan “Cemaat Baykuşlarını” televizyonlarda hayretle izledik. Sanki bizimle savaşan, düşman ordusunun Generallerinden kurtulmuştuk !...

Türk tarihinde ilk kez olan böylesi önemli bir olayın içyüzünü tahmin etmemize rağmen, net olarak bilmiyoruz.

Bu işin aktörleri olan, Cumhurbaşkanı-Başbakan- Genelkurmay Başkanı, hepsi Türk Milleti adına görev yapan kişilerdir. Bulundukları makamlar, ne Kayseri’de Abdullah Gül’ün babasının atölyesidir, ne Başbakan Erdoğan’ın İETT Futbol Takımındaki mevkisidir, ne de Orgeneral Koşaner’in babasının çiftliğidir.
Madem ki bu olaylar, demokrasimizin gelişme işaretleri olarak takdim edilmektedir, o zaman demokrasinin en önemli şartı olan “Açıklık” gereği her şeyi Türk Milletine anlatmak zorundadırlar…

İşin asli sahibi Türk Milletidir, ve hiçbir şey ondan gizlenmemelidir. Daha önce benzeri olayları yaşadık. Hilmi Özkök, Ergenekon Savcıları ile köfte yedi, kenara çekildi. Tribün Paşası Büyükanıt, Başbakan Erdoğan ile sanki Kasımpaşa İmam Hatip Lisesi açılışı için program yapar gibi, sarayda konuştular ve ne konuştuklarını Türk Milleti bilmiyor.  İlker Başbuğ, esti yağdı, emekli olunca sesi kesildi. Koşaner Paşa ise, emekliliğini istedi ve çekildi..

1.Soru şudur;
Neler oluyor beyler? Sizler kendinizi ne zannediyorsunuz? Hanginiz Türk Milletinden üstünsünüz ki, bizlere bir açıklamayı çok görüyorsunuz?..

2.Soru şudur;
Yeni Komutan Özel; Sizce, Komutanınız Koşaner Paşa ve Kuvvet Komutanlarınızı emekliliklerini isteyecek hale getiren iddialar, birer kuruntu mudur? Hapis’te yatan (170 Muvazzaf, 250 Emekli General-Amiral-Subay-Astsubay ve Uzman Çavuş) silah arkadaşlarınızın suçlu olduklarına inanıyor musunuz?  Ege Ordu Komutanınız için de “Yakalama” emri çıkarılmış, yarın sizin içinde böyle bir karar çıkarılmayacağının garantisini peşin peşin birinden aldınız mı?

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, en azından beni kimsenin enayi yerine koymaya hakkı yoktur.
Ben bilmek istiyorum;
Atatürk’ün Ordusunun yerini, İmamın Ordusu mu alıyor?

Ülkemin bir bölümünde, bir avuç sapık “Demokratik Özerklik” adı altında bölünme girişiminde bulunuyor. Teröristbaşı, İmralı’dan hem örgütünü yönetiyor, hem de AKP Hükümetine yol haritası veriyor. Türk Ordusunun rütbelileri, yurt içinde PKK tarafından kaçırılıyorlar ve günlerdir bulunamıyorlar. Vatan evlatları, PKK katilleri tarafından toplu olarak şehit ediliyor, suçlu yine Türk Subayları gösteriliyor!..  Barzani ve ABD destekli bir kalkışma hareketinin provaları yapılıyor. Ülkenin her yerinde Türk Bayrağı yerine, terör örgütünün paçavraları asılıyor. Güneydoğu bölgesinde PKK militanları yol kontrolü yapacak hale gelmişler, tam da bu ortamda Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları emekliliklerini isteyip, çekip gidiyorlar…

Dün gece bir dostum aradı ve bana; “Kapalı Poker bilir misin” diye sordu. Bilmediğimi söyledim, anlattı. 4 kişi ile, 7’li den başlayan kağıtlarla oynanır dedi. Eğer oynayacak dördüncü kişi yoksa, 7’liler desteden çıkarılır ve oyuna öyle devam edilirmiş…
İyi de, bunu bana neden anlatıyorsun diye sordum? Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını oyundan çıkarsınlar, onlar olmadan da devam ederler, nasılsa diye cevap verdi…

Siz ne dersiniz, Atatürk’ün  Ordusuna gerek var mı?  Yoksa Ahmet Şık’ın dediği “İmamın Ordusu” yeter mi?...

Sağlık ve başarı dileklerimle  30 Temmuz 2011

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

29 Temmuz 2011 Cuma

Re: (MADENCİYİZTR) cevher hazırlam

abartmayın arkadaşlar sonuçta konsatre tesisi yok herkes bişeler anlatmasın istemişte hikayeleri geçin herkes teorik olarak biliyor bu konuları az ilgi gösterirseniz işinize herşey yoluna girer

15 Temmuz 2011 23:25 tarihinde serkan güntay <serkanguntay@hotmail.com> yazdı:

bence fazla abartmayalım. sonuçta hepimiz konuya fransız değiliz.

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.



--
m.özkan

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

((slayt izle)) Ordu Başındaki Amerikan Çuvalını Çıkardı // Bülent ESİNOĞLU




Bülent Esinoğlu <bulentesinoglu@gmail.com>
29 Temmuz 2011 22:19

Ordu Başındaki Amerikan Çuvalını Çıkardı

Bülent ESİNOĞLU

4.Temmuz. 2003 yılında Süleymaniye'de, Amerikan ordusu tarafından,
Türk subayının başına geçirilen çuval bu güne kadar Türk Ordusunun
başındaydı.

Bir irade ortaya çıktı. Amerikan iradesine karşı Türk ordusunun
iradesidir. Aslında Türk Halkının iradesidir.

Bu istifalar kişisel bir olay değildir. Kurumsal bir davranıştır.
Kurumsal iradedir.

Bu irade Türkiye'yi savunma iradesidir.

Türkiye bu günden sonra, hiçbir zaman dünkü Türkiye olmayacaktır.

Haksız yere Silivri ve Hasdal'a konulan Kemalistlerin iradesinin Türk
halkına yansımasıdır.

Bölücülük ile mücadele eden subayların ödüllendirilecekleri yerde
cezalandırılmalarından ötürü biriken enerjinin iradeye dönüşmesidir,
bu kurumsal istifa eylemi.

Türk Ordusu haysiyetine, onuruna sahip çıkarken, ulusunun tek
güvencesi olduğunu da göstermiştir.

Bu irade Türkiye'yi bölmek isteyenlere karşı hayır böldürmem diyen iradedir.

Bundan sonra ülkeyi bölmek isteyenlerin işi ülkeyi birleştirmek
isteyenlerin işinden çok daha zordur.
Türkiye'yi türbo demokrasi yutturmacası  ile bölemeyeceklerini
anladıkları gün, bu gündür.

Bu direniş şunu da ifade etmektedir; Türk halkı üzerine oynayacağınız
tüm oyunların karşısında, Türk Ordusunu bulacaksınız anlamındadır.

Budan sonra, Amerikan işbirlikçisi bülbüllerin işi düne göre daha zordur.
29.7.2011, bulentesinoglu@gmail.com

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

(MADENCİYİZTR) Maden İşçilerinden "Müdür Gitmesin" Eylemi

Maden İşçilerinden "Müdür Gitmesin" Eylemi

Muğla'nın Yatağan İlçesinde faaliyet gösteren TKİ Kurumu Güney Ege
Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü'nde görevli bir grup işçi,
müessese müdürünün görevden alınacağı iddiaları üzerine eylem yaptı.

Muğla'nın Yatağan İlçesinde faaliyet gösteren Türkiye Kömür
İşletmeleri (TKİ) Kurumu Güney Ege Linyitleri İşletmesi (GELİ)
Müessesesi Müdürlüğü'nde görevli bir grup işçi, müessese müdürünün
görevden alınacağı iddiaları üzerine eylem yaptı.

GELİ Müessese Müdürlüğü önünde yapılan eyleme Türkiye Maden İşçileri
Sendikası yöneticileri ve üyeleri katıldı. Sendikacılar, GELİ Müessese
Müdürü Yüksel Akın'ın görevden alınmamasını istedi.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yatağan Şubesi Başkanı Süleyman
Girgin, yaptığı basın açıklamasında uzun süredir Yüksel Akın ile
birlikte çalıştıklarını belirtti.

Girgin, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"İşçi temsilcisi sıfatımızla, işveren temsilcisi Sayın Yüksel Akın ile
uyuşmazlığa düştüğümüz zamanlar da olmuştur. Ancak, kurumun gelişmesi,
üretimde verimlilik ve kalite, ülke ekonomisine katkı gibi alanlarda,
ekibiyle birlikte gösterdiği üstün çabalarını herkes takdirle
izlemiştir. Şimdi görevden alınmak üzeredir. 'Testi kırılmadan' uyarı
görevimizi yapmak amacıyla düşüncelerimizi Değerli kamuoyu ile
paylaşmak istiyoruz. "

Akın'ın görevden alınma nedeninin kamuoyundaki algılanışının Şubat
ayında yapılan işçi sınavları olduğunu iddia eden Girgin, bu sınavlar
sonucunda diğer tüm müesseselerde sınavı kazananların iş başı
yapmasına rağmen GELİ'de sınavı kazananların iş başı yapamadığını öne
sürdü.

Kurumca ve Bakanlıkça yapılan iki denetimde de sınavların "dürüst ve
düzgün" olduğunu tescil edildiğine işaret eden Girgin, açıklamasında
şu ifadelere yer verdi:

"İşçiler yine de işe başlayamadı. Neden? Çünkü, memleket gerçekleri
var. Yasalar ve mevzuat ne dersedesin, hakkaniyet neyi gösterirse
göstersin. Kamu kurumlarında partizanlık, ehliyet ve liyakatten önce
gelir. İl ve ilçe başkanlarının masaya koyduğu liste işe alınmadı mı,
siyaset idareye müdahale eder ve 'gerçek amirin' il ve ilçe başkanları
olduğu, O yöredeki kurumun başında olanlara hatırlatılır. O müdür ya
da memur yetkilerinden soyundurulur. Sürülür, kızağa alınır... İşte
Yüksel Akın olayı bunun son somut örneğidir. "

Basın açıklamasının okunmasının ardından işçiler dağıldı.

--
Bilgi, paylaştıkça çoğalır.
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
İş Sağ ve Güv.Uzmanı
İşyeri hekimi ve İş Güvenliği uzman  Eğitimcisi
0506 427 42 22   aakozel@gmail.com
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Sektörü iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)
www.madenilan.com.

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

(MADENCİYİZTR) 19 kişinin öldüğü maden kazasında sanıkların talebi geri çevrildi

19 kişinin öldüğü maden kazasında sanıkların talebi geri çevrildi

Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde, 10 Aralık 2009′da 19 kişinin hayatını kaybettiği maden kazası davasında ocaktaki aksaklıklara işaret eden bilirkişi raporuna sanık avukatlarının itirazı mahkemece reddedildi. Maden ocağı sahibi Nurullah Ercan'ı savunan Ankara Baro Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun ceza hukukçusu bilirkişinin görevlendirme talebi de mahkemeden döndü. Duruşma 27 Ekim tarihine ertelendi.

Mustafakemalpaşa ilçesinde faaliyet gösteren Bükköy Madencilik'e ait kömür ocağında 10 Aralık 2009′da meydana gelen grizu patlaması sonucu 19 kişi yaşamını yitirmişti. Maden kazasının ardından açılan dava kapsamında mahkeme, Bükköy Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Nurullah Ercan ile yönetim kurulu üyelerini, yurt dışı çıkış yasağı yanı sıra her hafta karakola gidip, imza atma cezasına çarptırmıştı.

    Bursa3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava kapsamında son olarak 'Taksirle birden fazla kişinin ölüme sebebiyet vermek' suçundan 20′şer yıla kadar hapisleri istenen maden ocağı işletme müdürü Hayrettin Ç. (47) ve taşeron firmanın sahibi Fahrettin Ş. (51) tahliye edilmiş, kazada ölen 19 kişinin yakınları kararı tepkiyle karşılamıştı. Davanın bugünkü duruşmasına sanıklardan ise Hayrettin Ç., Fahrettin Ş. ve Bayram E. Katıldı.Mahkemenin bir önceki duruşmada istediği bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu.

    Sanık avukatları bilirkişi raporuna itiraz ederek, ceza hukukçuları tarafından bir rapor hazırlanmasını istedi. İddia makamının talebi doğrultusunda mahkeme heyeti, sanık avukatlarının bilirkişi raporuna itirazlarını ve sanıkların beraat taleplerini geri çevirdi. Mahkeme heyeti, iddia makamının mütalaasını sunması için duruşmayı 27 Ekim'e erteledi.

    Maden kazasında ağabeyini kaybeden ve ölen işçilerin ailelerinin temsilcisi olduğunu söyleyen Nihat Hanay, "Çalışma müfettişlerinin yargılanmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı izin vermemişti. Ama bu yanlış Danıştay'dan döndü. Yargıya güvenimizi kaybettiğimiz bir ortamda yargı kararı yüzümüzü güldürdü. Bugün de bilirkişi raporuna itiraz reddedildi." dedi.

    Duruşma sonrası adliye binası önünde aileleri bilgilendiren Avukat Mehmet Çetin, davanın karar aşamasına geldiğini hatırlattı.

    Duruşmada, sanık avukatlarının işyerindeki eksiklikleri ve hataları kapsayan bilirkişi raporuna yapılan itirazın yersiz bulunmasının önemli olduğunu belirten Avukat Çetin, "Bu gösteriyor ki bize; mahkeme mevcut delil ve bilirkişi raporu doğrultusunda kararını verecektir. Bugünkü duruşma istediğimiz gibi neticelendi." diye konuştu.

    Öte yandan duruşma sonrası bir işçi yakını baygınlık geçirdi. Yakınlarının teselli etmeye çalıştığı kadına 112 Acil Servis ambulansı görevlileri müdahale etti.


--
Bilgi, paylaştıkça çoğalır.
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
İş Sağ ve Güv.Uzmanı
İşyeri hekimi ve İş Güvenliği uzman  Eğitimcisi
0506 427 42 22   aakozel@gmail.com
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Sektörü iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)


--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

(MADENCİYİZTR) Ukrayna'da çifte maden kazası

Ukrayna güne madenlerde meydana gelen kazalar ile başladı.

Donetsk bölgesinin Makayevka kenti yakınlarında bulunan devlete ait kömür madeninin asansöründe meydana gelen kazada, 1 kişinin öldüğü ve 10 kişiden haber alınamadığı bildirildi.

Ukrayna Acil Durum Bakanlığı, madendeki 600 işçinin ise acil çıkışlardan çıkartıldığını kaydetti.

Öte yandan ülkenin doğusundaki Lugansk bölgesindeki bir madende sabah erken saatlerde meydana gelen grizu patlamasında 17 madenci hayatını kaybetti.

Bakanlık olayın 28 kişilik madenci grubunun 915 metre derinlikte çalışmaya başladığı sıralarda meydana geldiğini 9 madencinin akibetinin bilinmediğini kaydetti.

Yetkililer kazalarla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Copyright © 2011 euronews


--
Bilgi, paylaştıkça çoğalır.
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
İş Sağ ve Güv.Uzmanı
İşyeri hekimi ve İş Güvenliği uzman  Eğitimcisi
0506 427 42 22   aakozel@gmail.com
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Sektörü iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)


--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.

28 Temmuz 2011 Perşembe

((slayt izle)) Mukayeseli Şeref Listesi // Bülent ESİNOĞLU



Bülent Esinoğlu <bulentesinoglu@gmail.com>
28 Temmuz 2011 23:35

Mukayeseli Şeref Listesi

Bülent ESİNOĞLU

Mustafa Kemal Devrimleri, eşbaşkanlar marifeti ile birer ikişer elden
çıkarken, kolaycı aydın şöyle düşündü: Nasılsa Türk Ordusu var, onun
şerefli generalleri mevcut bu gidişi durdurur.

Zaman ilerledikçe, Ordudan hiçbir tepki ya da tepkiler gelmeyince, bu
kez, kolaycı aydın yargıya güvendiğini söyler oldu.

Yurtseverler ve Kemalistler Silivri ve Hasdal'a gönderildikçe, yargıya
güvenmeliyiz, yargı "suçlu olanlar varsa" onları ayıklar ve hakkı
teslim eder. Dedi.

Sanki hukuk vardı. Sanki orada iki gurup Kemalist vardı. Şerefli ve
suçsuz olanlar, bir de eşbaşkanın iftiralarına göre suçlu olanlar
vardı. Kolaycı aydın "suçlular varsa" mantığının arkasında dört sene
bekledi.

Kolaycı aydının kendisi hiçbir şey yapmamak niyetinde ya... Hep her
şeyi, her girişimi ondan bundan bekliyor ya...

Bekledikçe bekledi, namuslu ve şerefli bir general çıksın. Bu kolaycı
aydın, hep bir fedai aradı. Aydının kendisini ve ülkesini kurtarsın
diye...

Silivri ve Hasdal'dakileri ve etrafındakileri bir türlü görmek istemedi.
CHP bir şey yapar sandı, bir ara CHP'ye sarıldı. CHP'ye oy vermeyen
diğer aydınları bölücü ilan etti.

Dedik ya kolaycı aydın kendisi hiç bir şey yapmaz. Hep etrafından bir
şeyler bekler.
Beklediği kişi kendini ortaya attığında da, burun kıvırır, o fedaiyi eleştirir.

Uzatmayalım. Örgütlenmeye direnen kolaycı aydın için deniz bitti.

Çünkü onun bel bağladığı Ordu çöktü. Yargı çöktü. CHP çöktü. Bu sefer
başladı, Ordunun generallerini şerefsiz ve onursuzlukla suçlamaya...

Şöyle sorular sorulur oldu.

Bu generallerin tahammül gücü nereye kadar? Şerefleri ne kadar v.s.

Gelin tarihin içine girelim. İki örnek ile generallerin tahammül gücü
ve şerefleri konusunda bir fikir edinelim.

Birinci Dünya Savaşından sonra, Padişah kendi generallerine
güvenmediği için Almanya'dan general ve subay getirdi. Liman von
Sanders Genelkurmay Başkanlığımızı yapmıştı.(Şimdilerde, NATO olduğu
için talimatlar zaten Amerika'dan geliyor.)

Mustafa Kemal hariç, bu durma hiçbir paşa itirazda bulunmamıştı.

Osmanlı dokuz cephede yenilmiş, Mondoros Mütarekesi imzalanmıştı. Hala
Mustafa Kemal hariç hiçbir paşadan bu duruma itiraz gelmemişti.
Ordumuza silah bıraktırılmış, subaylar ve erat terhis ettirilmişti.

Üç yüz Osmanlı paşası maaşlarını almaya devam ettiler.

Üç yüz Osmanlı paşasından sadece beş paşa rütbelerini çıkarıp
Anadolu'da Mustafa Kemal ile birlikte olmuşlardı.

Geriye kalan 295 generalin şerefi sizce neydi?

Kolaycı ve örgütlenmeyen aydına bu hatırlatmayı yaptım ki, mevcut
generallerin tahammül güçlerinin nereye kadar olduğunu anlasınlar
diye...

Sen yurtsever aydın olarak, halkına önderlik edip yola koyulmazsan,
Ordunun içinde şeref onur arayarak bu işi çözemezsin.

Önce sen, ben ne yapıyorum diye kendini eleştireceksin.

Hayatta kolay hiçbir şey yok.

Hele başkalarına havale edilerek, kurtuluş hiç yok.

28.7.2011, bulentesinoglu@gmail.com

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

((slayt izle)) YAŞ // Yılmaz Dikbaş



 Yılmaz Dikbaş dikbas@kalinka.com.tr
 28 Temmuz 2011 19:14

YAŞ

Kısa yazımı ekte sunuyorum.

Saygılarımla,

 

Yılmaz Dikbaş



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 6332 (20110728) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

((slayt izle)) BAŞBAKANI İLAHLAŞTIRMAK // ŞEBNEM ÖZBEK



 sebnem ozbek ssebnemenator@gmail.com
 28 Temmuz 2011 15:28

 BAŞBAKANI İLAHLAŞTIRMAK


Hatırlayınız Denizli’de emekli bir imamın karısı “İlahilerle Hakka Çağrı” isimli bir şiir kitabı yayınlamış ve camilerde bedava dağıtımını sağlamıştı. Kitabın ismi her ne kadar masum görünse de kitabı yazan kadın şiirlerinden birinde “Tayyip Allah yolunun bekçisidir. Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir” cümlesine yer vermişti.

Bu dizenin dini en iyi bilenlerden biri olması gereken kişilerden imamların ne durumda olduğunu gözler önüne sermesini bir kenara bırakıp AKP Bursa milletvekili Hüseyin Şahin’in “Başbakanımıza dokunmak ibadettir” beyanına gelelim.

Kimse kusura bakmasın her iki söz de “Allah’tan başka İlah yoktur” diyen Kuran’a açıkça karşı çıkmak ve Allah’a şirk koşmaktan başka bir şey değildir. Oysa Kuran şirk koşmayı en büyük günahlardan biri olarak görür.

Her iki olay da bilinen bir kişi üzerinden medyaya yansıdığı için dikkatleri çekmiştir. Oysa bunun gibi sıradan “kul”ların ilahlaştırıldığı ve bu ilah kulların da durumdan yararlandığı birçok olay mevcuttur. Ne yazık ki söz konusu olaylar tarikat ve dergâhlarda yaşanmakta bu tarikat ve dergâh şeyhleri kendilerini ilahlaştırırken özellikle cinsel yönden müritlerini kullanmaktadır.

Bakınız Kuran “kulların ilahlaştırılması” konusunda ne diyor: “Fırkalar oluşturmuş rabler mi hayırlıdır yoksa Vahid ve Kahhar olan Allah mı”(Yusuf39)

Kişilerin ilahlaştırılması ve bir nevi tapınılacak puta dönüştürülmeleri halkın kendine yeni tanrılar edinmelerine ve bölünmeye yol açar. Bu ise Müslüman’ların bütünlüklerini korumalarını engeller.

Dinimiz ilahlaştırmayı üç açıdan inceler: Melekleri, Peygamberleri ve diğer insanları ilahlaştırma. Erdoğan’ı ilahlaştıran kişiler, üçüncü yani kişileri ilahlaştırma günahını işlemişlerdir.

Söyler misiniz Allah; Peygamberimizin bile rableştirilmesine engel olmak için “Hz Muhammet Allah’ın kulu ve elçisidir” diye özellikle belirtmişken, bırakın sevgili Peygamberimizi herhangi bir kulu Allah’a ortak konumuna getirmek “Tayyibi üzmek Allah’ı üzmektir, Başbakanımıza dokunmak ibadettir” demek şirk değil de nedir?

“Allah’ım benden sonra kabrimi tapılacak bir put yapma” diyen Peygamberin dininden olduğunu iddia eden birilerinin; her ne maksatla söylemiş olurlarsa olsunlar Başbakan ile Allah’ı bir tutmaları, ibadet edilecek tek mercii Allah iken sıradan bir faniye dokunmanın ibadet olduğunu söylemeleri akıl dışı bir tutumdur.

Bugün Allah’ın neden diğer Yahudi ve Hıristiyanlara nazaran Müslümanları başarılı ve üstün kılmadığını kendine soranlar öncelikle şu soruyu cevaplamalıdır: “Yüzlerce yedek ilahın, dirisi veya ölüsünden medet umulan şeyhlerin, hoca efendilerin Yaradan’a ortak edildiği, şirk koşulduğu toplumları Allah neden başarılı kılsın?”

Dinde yozlaşmanın gittikçe artması sözüm ona din adamları olan kişilerin ve örnekte gördüğümüz gibi sıradan kişilerin ilahlaştırılması ile mümkün olmuştur. Bu da Müslüman toplumların gerçek İslam’dan uzaklaşmalarına ve bugünkü içler acısı durumlarına düşmelerini sağlamıştır.

İlahlaştırılan bu kişilerin hoş gördüklerini helal, beğenmediklerini haram kabul etmek Kuran’da açıkça karşı olunduğu bildirilen bir konu olarak gösterilmiştir. Hz. Peygamberimiz de kendisine sorulan “Hahamların ve rahiplerin putlaştırılması nasıl olur” sorusuna “Bu rableştirme halkın onlara ibadet etmeleri, tapmalarıyla değil; onların helal ilan ettiklerini helal bilmek, haram ilan ettiklerini haram bilmekle olur”(Tirmizi hadis no:3095) diyerek cevap vermiştir.

Ne yazık ki özellikle AKP içinde ve ona oy verenler arasında Başbakan Erdoğan’ın sözlerini buyruk kabul eden, o ne demişse doğrudur diyen, onun sevdiğini seven karşı olduğuna karşı olan, neyi oyladığını dahi bilmeden sırf Başbakan öyle istiyor diye parmak kaldırıp indiren kişiler mevcuttur. Özgür iradeleriyle akıllarını kullanmak yerine "şıhım, şeyhim, hoca efendim, siyasi liderim ne derse doğrudur” demek sadece kolaycılığa kaçmak değil aynı zamanda “Sakın raiyyeleşmeyin”(hayvan sürüsü olmayın) diyen dinimize uymayan bir davranış şeklidir.

ŞEBNEM ÖZBEK

28.07.2011



--
YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ..
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ..
 
 
ŞEBNEM ÖZBEK
 
 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

(MADENCİYİZTR) Netcad 'Madencilik Uygulamaları ' Sertifika Eğitim Programı

Batı Akdeniz Bölgesinde Netcad eğitimi almak isteyen tüm Maden Mühendisleri,


26-30.Eylül.2011 tarihleri arasında Maden Mühendisleri Odası Antalya İl Temsilciliği’nde düzenlenmesi planlanan, ekte poster ve içeriği iletilen Netcad - Madencilik Uygulamaları Sertifika Eğitim Programı’na ilişkin Maden Mühendisleri Odası Genel Merkezi web sayfasında yapılan duyuru linki aşağıda bilginize sunulmuştur.

 

http://www.maden.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6695&tipi=63&sube=0


Saygılarımızla.

 

Dr. Yakup UMUCU

Maden Mühendisleri Odası Isparta İl Temsilciliği



((slayt izle)) ZATEN AMAÇ BUYDU // Altan ARISOY



 Altan Arısoy <altanarisoy@gmail.com>
27 Temmuz 2011 12:34

ZATEN AMAÇ DA BUYDU

 
Altan ARISOY
 

Amy Winehous bir İngiliz şarkıcısı. Kalın ve güçlü bir sesi var... 

“Sen bana bir şey öğretemezsin, rehabilitasyona gitmeyeceğim/surat ifadelerimin anlamını bilirsin..” gibi kendi bunalımlarını anlatan berbat sözlerle soul şarkılar yapmış.  Derbeder bir yaşam sürmüş. Alkolik ve uyuşturucu bağımlısıymış. Sahnede sık sık kendini rezil edermiş…

Amy 23 temmuz 2011 günü bir çöplük durumundaki evinde ölü bulunmuş!..

Su testisi su yolunda… Başka ne olacaktı ki!..

Bunlar özenilecek şeyler değil. Neden yazıyorsun ki, demeyin…

 

“Türk medyası” bu ölüme bir üzüldü, bir üzüldü ki, sormayın!..  Günlerdir bütün bültenlerde bu “acı” haberi veriyor. 27 likler diye bir kategori yarattı. 27 yaşında ölen başka popçuları da hatırlatarak ağlıyor!..

Sanırsınız Amy’ni yakınları bizim medyayı ağlayıcı olarak tutmuş!..

Halkımızın çoğunun -belki de adını ilk kez duyduğu-, batı yozlaşmasının ürünü olan, hiç kimseye örnek gösterilemeyecek bir şarkıcı böylece - öldükten sonra- Türkiye’de geniş kitlelere tanıtılmış oldu.

Onun büyük bir sanatçı olduğunu, şarkılarını, yaşayışını öğrendik…

Pop dünyasının rezilliğinden, derbederliğinden ve üretilen müziğin kalitesizliğinden hiç söz eden olmadı.

Tam tersine Amy Winehous özellikle geç yığınların aklına özenilecek bir sanatçı (!) olarak yerleştirilmiş oldu...

Olumsuzluklar örnek oldu. Övüldü, reklamı yapıldı, öykündük, özendirildik, kendimize yabancılaştırıldık. Değerlerimiz bozuldu, yok edildi.

Zaten amaç da buydu!..

 

Aynur Doğan bizden bir şarkıcı.

Sesi güzel. Kürtçe şarkıları daha da güzel söylüyor.

Silvan’da 13 askerin pusuya düşürülerek öldürüldüğü ve Aysel Tuğluk’un demokratik özerkliği ilan ettik” diye saçmaladığı gün İstanbul’da sahneye çıkıyor. Üst üste üç Kürtçe şarkı söylüyor. Üçüncü şarkıda salondan protesto sesleri yükseliyor. Sahneye pet su şişesi ve minder atılıyor. Aynur Doğan iki parmağıyla V (zafer) işareti yaparak sahneden çıkıyor..

Derken medyamız konuyu ele alıyor. Günlerce protestocuları ipe çekiyor. .Açık oturumlar yapılıyor. Aydınlar “malûm” bildirilerinden birini daha yayınlıyorlar!..

Amy için heyecanla konuşan, Aynur Doğan için yürekleri yananlara soralım:

Madem ki; bu kadar duyarlısınız, bu kadar insancılsınız…

Mersin Jasmin Bar’da Kürtçe türkü bilmediği için öldürülen Sarp Öztürk için neden  programlar yapıp bildiriler yayınlamadınız?..

Aynur’a bu kadar üzüldüyseniz Sarp için sokaklara çıkmanız gerekmez miydi?

Hiçbir şey yapmadınız…

Demek ki iki yüzlü ve sahtekarsınız!..

 

Aynur Doğan’a yapılan protestonun çok kötü olduğu, demokratik ve çağdaş olmakla bağdaşmadığı, sanata, sanatçıya ve barışa değer verenlerin bunları kınayacağı sürekli olarak vurgulanıyor…

Ama Aynur Doğan’ın da duyarlılık göstermesi gerektiğinden hiç söz edilmiyor!

Bu türden protestoların en uygar topluluklarda da normal görüldüğü unutuluyor!..

Yalak ve yanaşmalar, Ahmet Kaya -nerdeyse bütün konuşmalarında- endazesiz atıp tutarken, kabadayılık yaparken suspus oluyor. Ama ona bir kez tepki gösterenleri yıllar sonra da asıp kesmeye devam ediyorlar!..

Duyarlı olması gerekenler daha çok bireylerdir. Bireyler kendilerini kontrol altında tutabilirler. Böylesi durumlara yol açmaktan kaçınabilirler..

Bireylere hiç toz kondurulmuyor. Ama, milyonlar çok rahatlıkla suçlanabiliyor!..

Vur abalıya.

Toplum susturuldu. Nerdeyse kör, sağır ve dilsiz duruma düşürüldü.

Zaten amaç da buydu!..

 

Aynı gün Silvan saldırısının ordu tarafından yapılmış olabileceği ortaya atıldı.

Savcılık soruşturma yapıyor. Genelkurmay soruşturuyor..

Derken ajanslar “İçişleri bakanlığı soruşturma açıyor” diye bir haber geçiyor.

Üç gün boyunca her haber bülteninde “açılacak, açılıyor, müfettişler gidiyor, gitti, oradalar, rapor hazırlanıyor vb… diye aynı haber yineleniyor…

Arkasından “PKK askere karşı üstünlük sağladı” yorumları yapılıyor. Öte yandan “özel mahkeme” subay tutuklamaya devam ediyor…

Vatandaşın kafasına “acaba asker yanlış mı yapıyor, asker suçlu mu (?)” şeklinde sorular yerleştirilmeye çalışılıyor. Ergenekon, balyoz vb. bütün süreçlerde ve terör eylemlerinde sürekli olarak askere karşı duyulan güvenin zayıflatılması, itibarının azaltılması ve ordunun güçsüzleştirilmesi için çaba harcanıyor… Komutanlar, Silivri ve Hasdal toplama kamplarına tıkılıyor…

Nihayet orduya duyulan güven azaltılmıştır.

Yola devam ediliyor...

Zaten amaç da buydu…

 

Sık sık sokaklara dökülen PKK-BDP emrindeki gençler ve çocuklar ortalığı birbirine katıyorlar. İşyerlerine, resmi binalara zarar verip polise karşı geliyorlar. Otobüsler, panzerler, polis araçları yakılıyor. Ortalık savaş alanına dönüyor.

Yani; PKK’ sürekli olarak yasadışı gösteriler düzenleyerek, ilerdeki toplumsal ayaklanmaların provalarını yapıyor…

Güvenlik güçlerimiz bu gösterilere önce karışmıyorlar. İş işten geçip saldırı kendilerine yönelince savunmaya geçiyorlar.

13 askerin şehit edildiği günün ertesinde Zeytinburnu BDP binasının önünde yasadışı bir gösteri yapılıyor.

Acıların taze ve derin olduğu günlerde herkesin daha dikkatli olması gerekmez mi?

Atılan sloganlara verilen zararlara tepki olarak bir başka grup ortaya çıkıyor. Polis araya giriyor… Gerilim birkaç gündür devam ediyor…

Soru şudur:

Medyada PKK lı grubu eleştiren bir vicdan sahibi oldu mu?

Ülkücüler, MHP, saldırı, kışkırtıcılık vb. suçlamalar sürüp gidiyor!..

Bir küçük grubun BDP önünde kışkırtıcılık yapması, fütursuzca, saldırganca ortaya çıkacak cesareti bulabilmesi neden eleştirilip kınanmıyor !..

Polis buna nasıl izin verebiliyor!..

Medya halk topluluklarını aşağılamaya cesaret ederken, İstanbul’un ortasını sıkça savaş alanına çeviren, yüzlerce araç yakan sapkınlara neden karşı çıkmıyor?.

Bu ahlaksızlık değil de nedir?

Hükümetin terörle mücadele konusunda hiçbir önerisi yok. BDP sözcüleri tehdit ve şantajın dozunu her gün artırıyor. Kısaca toplum ve devlet, teröre teslim olmuş durumda.

Halk sus-pus edilerek kıvama sokuldu.

AKP toplumu tehdit ve şantajla yola getiriyor.

Zaten amaç da buydu…

 

Bekir Coşkun basında sansürün kaldırılışının 103. yılında şöyle diyor:

“Son altı yılda 300 gazeteci ve yazar iktidar baskısıyla kovuldu...

Onları kovan 40 civarında editör de kovuldu...

Editörleri kovan patronlar da ya imha edildiler, edilmeyenler iktidara biat ettiler, birer sığıntı gibi geçinip gidiyorlar...

70 gazeteci mahkûm olmadıkları halde hapiste...

“Basından sansürün kaldırılışını” kutladık...

Utanmadan...”

 

Ekleyelim.

Anlamsız, değersiz, düşünmeyen, itiraz etmeyen, verilen sadaka için hayır dualar eden bir halkın basını da ancak bu kadar olur.

AKP nin bu durumu bilmeden mi yaratıyor. Hayır.

Zaten amaç da buydu…

 

Türkiye’deki iyi-kötü bütün gelişmelerden birinci derecede hükümet sorumludur.

Ağlamadan, sızlamadan her soruna çözüm bulmak onun görevidir.

Ama hükümet en önemli sorunları görmezden geliyor.

Üstelik haber yapılmasını da engelliyor…

Sıkışırsa da muhalefeti suçluyor…

Hiçbir konuda hükümete ve onun başına hesap sorulamıyor. Eleştiri yapılamıyor… Buna cesarete edenler açıkça tehdit ediliyor, cezalandırılıyor…

Teslim olmuş basın, teslim olmuş yargı, teslim olmuş üniversite…

Teslim olmuş ordu, teslim olmuş ülke, teslim olmuş bir ulus olduk!..

Peygambere bile baş kaldıran, soru soran,  itiraz eden bir kültürün sahibi olan Türkiye halkı, başbakana koşulsuz itaat ediyor!..

Tuzağa düşüyor, her yalana, her sahteciliğe inanıyor!..

AKP iktidarı Türkiye’yi kurbanlık bir koyun olarak başından tutmuş ve emperyalizme teslim etmiştir..

Zaten amaç da buydu…

 

altanarisoy@gmail.com


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin