13 Şubat 2010 Cumartesi

((slayt izle)) EĞİTİM HER ANLAMIYLA MİLLİ OLMALIDIR!.. - Özkan BOSTANCI


 
EĞİTİM her anlamıyla MİLLİ olmalıdır!.. TÜRK MİLLETİ'ne gideceği yolu gösterirken, dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanılacaktır... Ancak TEMEL kendi içimizden çıkarılmalıdır!..  
(22.9.1924)
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
***************************
 
İşte burada ATATÜRK, EĞİTİM'in ancak MİLLİ olduğu takdirde insanı HÜR, BAĞIMSIZ, ŞEREFLİ ve YÜCE yapacağını ifade ediyor...
 
YABANCI FİKİRLER, TESİRLER ve KÜLTÜRLER, isker DOĞU'dan, ister BATI'dan gelsin; MİLLET'i ESARET'e sürükler!..
 
ATATÜRK burada sadece YABANCI KÜLTÜR'ün değil; tek başına DİNİ eğitimin de, şimdiki tabiriyle "evrensel" ortak eğitiminin de sonucunun ESARET olacağını, tek kurtuluşun MİLLİ EĞİTİM olduğunu belirtiyor!..
 
Gerçekten öyle.. DİNİ eğitime ağırlık veren pek çok ARAP ülkesi ESİR durumunda iken, MİLLİ yönü ağır basan 1.5 milyonluk ÇEÇENİSTAN Ruslar'ı dize getirdi.
 
Elbette ki, yabancıların geliştirdiği BİLİM ve TEKNOLOJİ'yi öğreteceğiz!..
 
Ama asla YABANCI KÜLTÜR EĞİTİMİ yapmıyacağız!..
 
Yabancı ülkelerin REKLAM'ı anlamına gelecek söz ve yayınlardan kaçınacağız.
 
REKLAM kelimesini boşuna kullanmadık!..
 
ABD'de SİNSİ REKLAM diyebileceğimiz bir uygulama vardır.
 
Herhangi bir filmin bir yerinde filmin kahramanı büfenin önünde durur, bir CAMEL sigarası ister...
 
Veya bir COCA COLA açtırıp içer...
 
Bu ürünler hakkında hiç bir şey söylemez.
 
Ama aslında, ancak "kahramanlar"ın onları kullanacağı fikrini size, sessizce telkin etmit olur.
 
Bir de resim karelerinin arasına "cocacola içiniz!" diye bir tek kare koyarlar.
 
Saniyede 50-60 kare geçtiği için, siz film seyrederken bu kareyi görmezsiniz bile!..
 
Ama 10 dakika ara verildiğinde çıkıp şuuraltı etkisiyle bir kola içmek istersiniz...
 
İşte bu ikinci tip REKLAM yasaklanmıştır. Birincisi yasak mı, bilmeyiz, ama bizce o da yasaklanmalıdır.
 
Neden?..
 
Çünkü insan hayatı boyunca ÖĞRENME faaliyeti aralıksız sürer...
 
Radyo, televizyon, çizgi filmler, gazeteler, kitaplar, dergiler, arkadaşlar, yolda rastladığınız tabelalar ve tabii yaşadığınız olaylar mutlaka size bir şeyler öğretir...
 
Farkında olsak ta, olmasak ta birileri devamlı bizi eğitir!
 
İşte bütün bu EĞİTİM araçlarının MİLLİ bir hüviyet taşıması, bu yüzden son derece önemlidir.
 
Sadece MİLLİ değil; AHLAKİ değerler taşıması da önemlidir.
 
Çok açık bir örnek verelim: DEVLET radyo ve televizyonunun "sanat" adı altında homoseksüel Bülent Ersoy'un kadın kılığındaki görüntülerini yayınlaması; gazetelerin, dergilerin bu kişinin dejenere hayatını en ince ayrıntılarına kadar vermesi; bazı genç erkeklerin onu örnek almasına sebep olmuş, 1975-1980 arasında homoseksüel sözde sanatçı sayısında bir patlama yaşanmıştı.
 
12 Eylül 1980 sonrasında askerler bu konuya da el atmışlar ve bu tiplerin ortalıkta kadın kılığıyla dolaşması, "sanatçı" olarak çalışmasını önlemişlerdir...
 
Sonuç lehte olmuş, 1980-90 arasında pek yeni homoseksüel "sanatçı" çıkmamıştır.
 
Bir başka örnek daha verelim: BATI, yaptığı filmlerde gerekli gereksiz KİLİSE sahneleri koyar...
 
Filmin kahramanlarına HAÇ taktırır...
 
Böylece kendi toplumunun inancını arttırdığı gibi, bizlere de HIRİSTİYANLIK propogandası yapar!..
 
1990'dan sonra ABD eski Sovyet Cumhuriyetleri'nde TV'de yayın kuşakları satın alıp DİN eğitimi yapmaya başlamıştır...
 
Pek "masumane" görünen bu davranışın ardında, sinsi bir emel vardır.
 
Çünkü ABD, mesela %70'i TÜRK asıllı MÜSLÜMAN, %25'i de ORTODOKS HIRİSTİYAN RUS olan KIRGIZİSTAN'da her sabah yarım saat PROTESTAN HIRİSTİYANLIK propogandası yapmakta, İSA'yı "ilah" olarak lanse etmektedir.
 
Bilindiği gibi ORTODOKSLAR'ın büyük çoğunluğu İsa'yı tanrı kabul etmez.
 
Hatta bir dönemde kiliselerdeki bütün ikonoları, putları kırmışlardı.
 
Bu nedir?..
 
Her reklam, her propoganda gibi bir EĞİTİM'dir...
 
Ve hemen belirtelim ki, okul eğitiminden daha başarılıdır...
 
Çünkü TEKRAR(TALİM); ÖĞRENME'yi, BELLEME'yi sağlar.
 
Okulda o kadar fazla tekrar olmadığı için öğrenemediğiniz nice konu varken, TV'deki saçma bir reklam spotu, farkında olmadan dilinizden dökülüverir!..
 
Her duyduğunuzda sinirlendiğiniz bir melodiyi, bir bakarsanız mırıldanmaya başlamışsınızdır!..
 
Bu, şuuraltına işleyen çok kesin bir ÖĞRENME'dir!..
 
Onun için biz DEVLET'in bütün yayın organlarındaki film, şarkı, reklam, makale, haber, hatta sık kullanılan ifadelerin denetlenmesi gerektiğine inanırız.
 
Çevrenizdeki insanların "gümrük birliği". "demokrasi", "memurlara sendika", "yasakların kalkması", "serbest piyasa", Kürt meselesine "siyasi çözüm" gibi kavramları hararetle savunduğunu duymuşsunuzdur.
 
Ancak yine TV'de seyretmişsinizdir ki, çoğu insan pek sık kullanılan "nostalji", hatta "amin" kelimesinin bile anlamını bilmez...
 
Şu halde "serbest piyasa, gümrük birliği" gibi yüksek eğitim gerektiren kavramları da bildikleri söylenemez.
 
Peki, insanlar ne olduğunu bilmedikleri şeyleri nasıl savunur hale gelmişlerdir?..
 
Çünkü bu kavramlar yayın organlarında makbul şeylermiş gibi tekrar tekrar dile gelmiştir.
 
Halk ta onları REKLAM SPOTU gibi tekrarlamaya başlamıştır!..
 
Bu yüzden biz gerekli kavramların açıklaması, müsbet ve menfi özelliklerinin tekrar tekrar işlenerek öğretilmesini, ondan sonra insanımızdan bu konudaki fikrinin sorulmasını isteriz...
 
Demokrasi diye bir şey varsa, ancak o zaman hükmünü icra edebilir. Ondan berisi, ancak aldatmadır.
 
Çok basit bir örnek daha verelim: Mesela biz 1963 yılında AET ile bir anlaşma imzaladık...
 
Onlar anlaşma hükümlerini yerine getirmediler.
 
Serbest dolaşım hakkını TÜRKLER için uygulamaya koymadılar...
 
Maastricht anlaşması ile Topluluğa yepyeni bir SİYASİ AVRUPA BİRLİĞİ hüviyeti verdiler, bazı ülkeleri "ÇEKİRDEK AVRUPA" olarak 1. sınıf, diğerlerini 2. sınıf hale getirdiler...
 
Bizi almıyacaklarını kesinlikle söylüyorlar ama eğer alırlarsa, Doğu Avrupa ülkeleri ve Güney Kıbrıs'tan sonra alacaklar ve 4. sınıf yapacaklar...
 
Buna rağmen partiler, milletvekilleri, aydınlar Gümrük Birliği'ne girmemizi savunuyor.
 
Neden?..
 
Çünkü hemen hiç biri bu gerçekleri tam olarak bilmiyor!..
 
Sadece reklamı yapılan kısımdan haberdar ve o yüzden savunuyor!..
 
Konuyla yakından ilgilenmemize rağmen, o tarihte biz dahi Suat İlhan'ın makalelerini okuyuncaya kadar aşağıdaki bazı hususları bilmiyorduk... (Bak Gümrük Birliği veya Sömürge Anlaşması, Yeni Forum Dergisi sayı 308, Ocak 1995/ Gümrük Birliği Kararında Anayasa İhlali, Y. Forum sayı 309, Şubat 1995)
 
Suat İlhan diyor ki:
 
""Türkiye 1963'de AET'yle aslında TAM ÜYELİK anlaşması imzalamıştı...
 
Ancak şimdi Türkiye'nin Polonya, Macaristan, Çekya, Romanya, Bulgaristan, G. Kıbrıs, Malta'dan sonra, belki Kuzey Afrika ülkeleri ile birlikte 2010 yılında üye olabileceği en yetkili ağızlar tarafından dile getiriliyor!..
 
Öyleyse Gümrük Birliği'nin bir aşama olarak düşünülmesi yanlıştır!..
 
Ayrıca Maastricht Anlaşması ile bir çok egemenlik hakkını AVRUPA BİRLİĞİ üstlenmektedir...

Bu HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR esasına ters olduğu gibi; Gümrük Birliği'ne girersek, AB'ye üye olmadığımız halde onları kararlarını uygulamak zorunda kalacağız!..

Gümrük Birliği anlaşması tam üyelik haklarını vermeden pek çok külfet yükleyecek, TÜRKİYE pazarını Avrupalılar'a açacak, SİYASİ BAĞIMSIZLIK ve SERBESTLİK imkanı kalmıyacak, ayrıca TÜRKİYE, Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkeleri ile istediği ticaret ve ilişkileri sürdüremiyecektir!..""

 
İnanın bu kadarını biz dahi bilmiyorduk!..
 
Suat İlhan teşhislerinde haklı çıktı!..

TÜRKİYE, GÜMRÜK BİRLİĞİ'ne girdikten sonra bir yıl içinde sadece gümrük geliri olarak 3.5 milyar dolar zarara uğradı!..
 
İthalat artışı, vs. toplam zararı 10 milyar!..
 
Karı?..
 
Sıfır!..
 
Vaadedilen kıytırık yardımı bile alamadı!..
 
Şimdi TÜRK insanı kendini, DEVLET'ini, geleceğini bu kadar ilgilendiren bir konuda eğitilmiş, bilgi sahibi kılınmış mıdır?..
 
Hayır!..
 
Bırakın halkı; aydınlar, bürokratlar, politikacılar bile işin gerçek yüzünden haberdar değildir!..
 
Yüzlerce radyo, yüzlerce televizyon kanalı ve gazeteler bu konularda görevini yapmamaktadır.
 
İnsanımız diplomalı da olsa, CAHİL bırakılmaktadır!..
 
Çünkü hala EĞİTİM sadece MEKTEP ile birlikte düşünülmektedir!..
 
     Özkan BOSTANCI
ozkanbostanci.blogcu.com
--
               ..::CTO::..
..::CiHAN TÜRK OLSUN::..
http://groups.google.com/group/cihan-turk-olsun?hl=tr
--
Düşmanım, düşmanlığından vazgeçinceye kadar, ben de onun amansız düşmanıyım.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
--
"TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ÜLKEMİZİN VE TÜRK DÜNYASININ AYDINLIK VE GÜZEL YARINLARININ SİGORTASIDIR." (Özkan BOSTANCI)
--
Bu mesajı yalnız kaynağı ile kullanabilir veya çoğaltabilirsiniz.

Allowed  either use or coppy this message as its source.

Copyright © 2007 - 2009 CiHAN TÜRK OLSUN Corporation 

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin