Tarih: 25 Şubat 2010 14:49
Konu: 12 EYLÜLDEN BİNDİRİLMİŞ KITALARA
Kime:
AKP “Bizden olmayan kanı bozuklar” ile “Kırk yıldır onlar bizi fişledi, şimdi biz onları fişliyoruz” sözünün mimarı iki vekili –bence- “Görünen köye kılavuz oldukları” gerekçesiyle disiplin kuruluna sevk etti.
Madem ki kendileri gibi düşünmeyenler, Başbakan Erdoğan’ın tabiriyle “Bindirilmiş kıtalar” vekilinin tabiriyle “Kanı bozuklar” ilan edilip fişleniyor; neden şu ana kadar herhangi bir eylemleri ispatlanmamış, gazete yazıları, PKK’lı itirafcıların gizli tanıklıkları üzerinde darbeci oldukları iddia edilen, kendilerine bir takım planlar atfedilen, ancak söz konusu bu planları hayata geçirmemiş olan TSK mensuplarıyla uğraşıyorlar. Öyle ya madem TSK onları kırk yıl önce fişlemeye başlamış; o halde kırk yıl önce harp akademisine dahi gitmeyenlerden ve hatta henüz doğmamış olanlardan ne istiyorlar?
Oysa kırk yıl önce kendilerini fişlediklerini iddia ettikleri ve hatta “Darbeye teşebbüs” değil; “Direkt darbe” yapanları neden yargı önüne çıkartmıyorlar. Sakın “Anayasa’nın geçici 15. maddesi, 12 Eylül’ün yargılanmasını engelliyor.” demesinler. Madem, darbelerle hesaplaşma günlerini yaşıyoruz, Meclis’e düşen, geçici 15. maddeyi kaldırmaktır. Neticede ellerinde yasa değişikliği yapıp darbecilere yargı önünü açacak güç mevcut.
12 Eylül Amerikan darbesinin mimarları yerine, bugün darbeye teşebbüs etme iddiasıyla suçlanan TSK mensuplarını içeri alınmasının nedeni, tüm TSK mensupları değil; sadece “Tam bağımsızlıktan, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinden yana Kemal’in askerleri ile kavgalı” oldukları için olmasın.
Onların derdi darbe değil. Atatürk ilke ve devrimleri. Neden mi böyle düşünüyorum: “Hocaefendi hazretleri” dedikleri F. Gülen’in 12 Eylül Amerikan Darbesini yapanlara düzdüğü methiyeye bakınız:
Haçlı zihniyetinin hortlatılmasından, cizvit papazlarının zehirleyici ve öldürücü gayretlerine kadar, bu karakolu yıkma ve karakol erkânını uyutma adına ne kadar oyun varsa hepsi denendi; ama, hasımlarımız hesabına beklenen netice kat'iyyen elde edilemedi. Düşman cefâdan usanmıyor; karakol da 'bu can bu uğurda' deyip dayanıyordu..... Tam bu binbir kâbusun kol gezdiği dönemde idi ki; ortalığı bütün şiddetiyle beşinci kol faaliyetleri kapladı. Erotik düşünceye masumiyet hil'ati giydirildi. Şehvet, en merğub bir meta haline getirildi ve gençlik âdeta bir hezeyan topluluğu oldu. Artık kendi ruh köküne bağlı olanlar 'dogmatist' ve 'formalist' diye damgalanıyor; millet ve vatanını sevmek ayıp sayılıyordu. Bir 'Şirzime-i kalil' her Allah'ın günü, çalakalem, millî ruhu ibtizal edici yazılar yazıyor, milleti kendinden kaçar ve kendine yabancı hâle getiriyordu...... Evet.. bütün bir millet olarak arenalardaki kavgayı seyreder gibi, bu kanlı boğuşmadan hiç mi hiç bir şey anlamadık. Sahnenin bu rengârenk aldatıcılığı, ortalığı inleten valsin korkunç uyutuculuğu ve kostümün gözbağlayıcılığı karşısında, oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri oldu. Bu sezme, ümit dünyamızda yeniden kendimize gelmemizi ve kendi kendimizi idrak etmemizi te'min etti. Aslında buna bir sezme demek de uygun değildir. Bu, düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimâî bünyenin, haricî bir kısım erâciften temizlenme, arındırılma ve aslına ircâ zaferi. Bu zafer, kendinden ümit edilenleri getirdiği takdirde, Türk'ün zaferler hanesinde en muallâ yeri işgal edecektir. Böyle bir ilk tefahhüs ve sezişe, başka bir yazımızda selam durulmuş ve gaziler ocağının yiğit eri mehmetçiğe teşekkürler sunulmuştu..... Ve işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulûu saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekâsına alâmet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihâlelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz. (Sızıntı, Ekim 1980, Cilt 2, Sayı 21. http://tr.fgulen.com/content/view/10747/3/)
Şimdi neden AKP’nin derdinin “Darbe” yapılması, demokrasinin sekteye uğraması, ülkenin elli yıl geriye gitmesi olmadığını anladınız mı? Onların derdi darbe değil; Atatürk Türkiye’sinin tasfiyesidir. Bunun için, Amerikan destekli 12 Eylül darbesi ile Türkiye’de Atatürkçü düşünce sinsirilmiş, sağcı ve solcu tüm vatanseverler içeri alınırken, sağ ve sol yüzlerce hücre evi basılırken; cemaat ve tarikatların kılına dahi dokunulmamış, tekke evleri ve tarikat yuvaları basılmamıştır.
Sakın bana “Ama 12 Eylülün mimarları N. Erbakan’ı tutukladı” demeyin. 12 Eylül Amerikan darbecilerinin N. Erbakan’ı tutuklamasının nedeni, dini ve siyasi görüşü değil; anti-amerikancı biri olmasıydı. 12 Eylül Amerikan darbecilerinin yürüttüğü programa bakarsanız; İmam-Hatipten tutun da Ortadoğu İslam devletleriyle iyi ilişkiler kurulmasına kadar pek çok uygulamanın, N. Erbakan’ın parti politikasıyla aynı olduğunu görürsünüz. Yani Amerika o dönem; “Türk yönetimini İslamlaştırma” görevini kendi dümen suyuna gitmeyeceği belli Erbakan’a değil “Bizim çocuklar” dediği generallerine vermiştir.
F. Gülen’in Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamından tutun da, Başbakanlık, Bakanlık, Milletvekilliği ve bürokrasiye varıncaya kadar “Tarikat müritleri” tarafından yönetilmesinin önünü açan 12 Eylül Amerikan darbesinin mimarlarından övgüyle söz etmesinin nedeni budur. İşte bu yüzden bugün Amerika’nın değil; “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler dervişler müritler meczuplar memleketi olamaz” sözünün sahibi Atatürk’ün askeri yargılanmaktadır.
ŞEBNEM ÖZBEK
25.02.2010--
http://www.sebnemozbek.net/
YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ...
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ...
ŞEBNEM...
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin