İŞ KAZALARI ÜZERİNE
NECATİ YILDIZ
www.habermaden.com dan alınmıştır.
Öncelikle Balıkesir-Dursunbey kömür ocağında meydana gelen iş kazası sonucu hayatlarını kaybeden maden emekçilerine rahmet, geride kalanlarına sabır, yaralılara da şifalar dilerim.
Dünyada iş kazası olasılığı “0” sıfır olan hiçbir iş kolu yoktur. Ancak her işyerinde iş güvenliği ile ilgili hedef “0” iş kazasıdır. Kömür madenciliği gibi ülkemizde “emek yoğun” çalışmayı gerektiren işler için kaza olasılığı bütün önlemleri almanıza karşın her zaman vardır. Burada işverenle çalışanlara düşen görev iş yerlerinde gerekli önlemleri alarak kaza riskini en alt seviyeye düşürmektir. Bunun için de başta devlete, işverene, mühendise ve çalışanlara ayrı ayrı görevler düşmektedir.
Ülkemizde iş kazası olduğunda yazılı ve görsel basın ağızbirliği yapmış gibi “işveren işyerinde gerekli emniyet önlemlerini almamıştı”, “ocakta yeterli havalandırma yoktu”, “yeterli tahkimat yapılmamıştı”, “maske yoktu”, “ölçüm cihazı yoktu” gibi ifadeler kullanmaktadır. Bu yaklaşımlar YARGISIZ İNFAZ’dan başka bir şey değildir. Sonuçta günah keçisi bulunur. Günah keçisi de genellikle ocakta çalışan “maden mühendisi” ile “ocak sahibidir”. Acaba kazalarda başka kimse sorumlu değil midir? Devlet iş kazalarında sorumluluğun neresindedir? İş kazaları olmaması için Devlet kendine düşen görevi yerine getirmiş midir?
İş kazalarında kazanın yasal sorumluluğu yanı sıra “manevi sorumluluğu” da vardır. Hiçbir ruhsat sahibi ya da mühendis çalıştığı iş yerinde kesinlikle kaza olsun istemez. En basit bir yaklaşımla meydana gelen bir iş kazasının maddi ve manevi bedelini ödemenin, önlem almaktan çok daha ağır olduğunun herkes farkındadır.
Yeraltında özellikle grizu patlamalarında, patlamanın etki alanı içinde kalanların kurtulma olasılığı çok düşüktür. Böyle bir durumda ocakta oluşan gazın etkileyebileceği diğer çalışanların en kısa sürede gazın etki alanı dışına çıkmaları ya da ocağı terk etmeleri yapmaları gereken en doğru harekettir. Bunun için de işçilerin yanlarında taşımaları gereken gaz maskelerini kullanmakları ve dışarıdan tahlisiye ekiplerinin olaya hemen müdahale etmeleri gerekmektedir.
Sayın Hocamız Prof. Cemal Birön üniversite eğitimimiz sırasında ocaktaki grizu ve kömür tozu tehlikesinin her boyutunu beynimize adeta işlemişti. Grizu patlamasının önemli nedenlerden biri de ocakta alev sızdırmaz özelliği olmayan elektrikli ekipman kullanmaktır. Grizu patlamasının meydana gelmesi için ocaktaki metan gazının belirli orana yükselmesi gerekmektedir. Ocakta bütün önlemler alınmış, havalandırmanın yeterli olduğu durumlarda bile çalışma bölgesindeki ani metan gazı deşarjı patlamaya uygun bir ortamı oluşturabilmektedir. Böyle bir ortam oluştuğunda bir kıvılcım patlamaya neden olabilmekte, bütün bu olaylar birkaç saniye içinde gelişmektedir.
Grizu patlamalarına karşın yer altı kömür ocaklarında “grizudan etkilenmeyen” elektrikli ekipman kullanılması zorunludur. Bu ekipmanlar özel olarak üretilmekte ve bu özellikleri test edilmektedir. Bildiğim kadarı ile bu testlerin yapıldığı biri Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu bünyesinde “Alev Sızdırmazlık Test İstasyonu”, diğeri de İzmir’de olan Türk Standartları Enstitüsüne bağlı iki laboratuar vardır. Diğer taraftan ülkemize bu sertifikayı almış ürünler de ithal edilmektedir. Merak ediyorum acaba devletin müfettişleri yer atında grizulu ocaklarda kullanılan bu ekipmanların alev sızdırmazlık sertifikası olup olmadığını, bu sertifikaların nereden alındığını, alev sızdırmazlık sertifikası olan bu ekipmanın gerçekten alev sızdırmaz olup olmadığını kontrol ediyorlar mı? Bu ekipman ülkemize hangi izinle ithal ediliyor? İthalat bu ekipman ne gibi bir denetimden geçiyor?
Yeraltında başta metan ve karbon monoksit olmak üzere diğer gazların da sürekli ölçülmesi, bu gazların belirli değerlerin altında kalması için ocakta yeterli havalandırmanın olması gerekmektedir. Günümüzde bu ölçümleri yapan çok gelişmiş cihazlar mevcut olup ülkemizde de kullanılmaktadır. Ancak bu ölçümleri yapacak, ya da ocaklarda bu ölçümleri yapan cihazların doğruluğunu teyit edecek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bünyesinde bir birim yoktur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bünyesinde de olduğunu zannetmiyorum. Kısaca devletin iş güvenliği ile ilgili yaptığı denetimin ne derece sağlıklı olduğunun tartışılması gerekir.
Maden Mühendisleri Odasının temel ilkesi ülke madenlerinin işçi sağlığı, iş güvenliği ilkeleri çerçevesinde kaynak kaybı olmadan, kamu menfaatleri doğrultusunda üretilmesi ve paylaşılmasıdır. Bu ilkenin yıllardan bu yana mücadelesi verilmektedir. Ancak siyasi erg Odanın iş güvenliği ile ilgili getirdiği çözüm önerilerine değer vererek sorunları çözme yerine Odanın ülke menfaatleri doğrultusundaki “duruşunu” eleştirerek bu eleştirilerinin arkasına sığınmaktadırlar. (Son örneği; haberlerden edindiğimiz bilgiye göre son kazadan sonra Maden Mühendisleri Odası Başkanının, Balıkesir hastahanelerinde “yanık tedavi üniteleri”nin olmadığı eleştirisine, Sayın Balıkesir Milletvekillerinden birinin Oda Başkanı Sayın Torun’a “Oda olarak yanık tedavi merkezini siz yapın” demesi gibi.”)
Madencilik bilimsel ve teknik uygulamayı gerektiren bir faaliyettir. Madencilikte faaliyetin büyüklüğüne göre yeteri kadar maden mühendis istihdamı gereklidir. Ancak ne hikmetse hala bu işin bilincinde olmayan madenciler tarafından maden mühendisi istihdamına şiddetle karşı çıkılmakta, devletin bürokratları da bu karşı çıkışı destekleyerek kazalara adeta davetiye çıkarmaktadır. Devlet sorunlara çözüm bulmadığı gibi Odanın çözüm önerilerine de karşı durmaktadır. Daha 1.Şubat.2010 tarihinde madenlerde iş güvenliği ile ilgili yapılan toplantıda Oda’nın önerilerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Madencilik Konseyi yetkilileri karşı çıkmışlar ancak bir öneri de getirmemişlerdir.
Maden Mühendisleri Odası Bülteninin son sayısındaki iş kazaları istatistiklerine bakıldığından en çok göçük, en fazla ölümlü kazların da patlamalarla meydana geldiği görülmektedir. Oda yıllardan bu yana iş kazalarını yakından takip etmekte, nedenlerini belirlemekte, tekrar bu kazaların yaşanmaması için de çözümler üretmektedir. Ancak yetkililer üretilen çözüm önerilerine en son toplantıda da olduğu gibi kulaklarını tıkamaktadırlar. O zaman meydana gelen iş kazalarının SORUMLUSU KİMDİR? Maden Mühendisleri Odası mıdır? Maden mühendisleri midir? Devlet midir? Madencilerin kendileri midir? Madende çalışan işçiler midir? İşçi sendikaları mıdır? Yoksa madencileri ve madenciliği temsil ettiklerini iddia eden sektördeki örgütler midir?
Hiç düşündünüz mü meydana gelen bir iş kazasında neden “iki ayrı bakanlık” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı kaza ile yakından ilgilenmekte, konu ile ilgili açıklamalar yapmaktadırlar?
İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili denetim yetkisi ağırlıklı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ait olmasına karşın denetleme her iki bakanlık tarafından yapılmaktadır. Herhangi bir kazada müdahale sorumluluğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına aittir. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının acil müdahale birimi yoktur. Bu müdahale genellikle Bakanlığa bağlı başta TTK ve TKİ olmak üzere kamu kurumlarındaki ve kazanın meydana geldiği işyerine yakın özel sektöre ait diğer işyerlerindeki uzman kişilerden oluşmuş tahlisiye ekiplerince yapılmaktadır. Özellikle yer altı kömür ocaklarında her işletmenin işçilerinin tahlisiye konusunda eğitilmesi, ilk müdahale için gerekli ve yeterli teçhizat ile donatılması gerekmektedir. Çoğu kazada, özellikle de patlamalarda müdahale mümkün olan en hızlı şekilde yapılmış da olsa yapılabilecekler sınırlıdır. Bu nedenledir ki önemli olan kazadan sonra yapılacaklar değil, kazanın olmaması için başlangıçta gereken önlemlerin alınmasıdır.
Devletin madencilik faaliyetlerindeki iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili yetki, denetleme ve sorumluluk sınırları ile ilgili mevzuatın gözden geçirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Madenlerin kaynak kaybı olmadan, iş güvenliği ve işçi sağlığına uygun, doğru projelendirilmesi, projede belirtildiği gibi üretim kavramları bir bütündür. Bu bütünlük içinde konun tek sorumlu ve sahibinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olması gerekmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı madenciliğe yaklaşım ve bakış açısını değiştirmeli, madencilerle uğraşma yerine üretim faaliyetlerini teknik olarak yönlendirmeli, madenciye teknik destek vermelidir. Şu anda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının madenleri denetleme görevini de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı üstlenmeli, bu görevleri yerine getirebilecek şekilde yeniden yapılanmalıdır.
Devlet özellikle emek yoğun çalışan maden işletmelerde öncelikle doğru projelerin hazırlanmasını, üretimin bu projelere göre yeteri sayıda maden mühendisinin kontrolünde sürdürülmesini, üretim sürecinde gerekli ekipmanların sağlanmasını, acil müdahale planlarının hazırlanmasını, çalışanların sürekli eğitim verilmesini yasal düzenlemelerle zorunlu hale getirmelidir. İş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili önlemler en ağır çalışma koşullarına göre belirlenip, belirlenmiş bu önlemlerin her ocağın kendi şartlarına göre düzenlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yeraltında çalışan işçilerin herhangi bir olay anında toplu ve bireysel olarak yapmaları gerekenler konusunda da belirli aralıklarla sürekli eğitilmelidir. Daha sonra da devletin yapması gereken, deneyimli elemanları ile işyerlerini DENETLEMESİDİR.
Sonuç olarak; İş kazlarının önlenmesi için en önemli sorumluluk devletindir. Ülkemizde iş kazalarının engellenmesi isteniyorsa Devlet üzerine düşen görevi tam yapmalıdır;
1. Devlet madencilikle ilgili idari yapısını gözden geçirmelidir.
2. Devlet meslek odalarını ve sendikaları yok saymamalı, onların görüş ve önerilerine kulak vermelidir.
3. İş güvenliği ve işçi sağlığı ilgili mevzuat, çalışanların her türlü eğitim programları meslek odalarının katılımı ile beraberce hazırlayıp uygulamalıdır.
4. Madenlerde, özellikle de yeraltında çalışan personelin tamamı belirli aralıklarla sürekli olarak eğitilmelidir.
5. Maden işletmeleri için hazırlanmış projeler doğru olmalı, projeler bu işi bilenlerce incelenmeli ve uygulanması sağlanmalıdır.
6. Özellikle yeraltı kömür ocakları projesine uygun olarak çalışıp çalışmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığı Devletin bu işi iyi bilen gerekli ekipman ile donatılmış elemanlarınca belirli aralıklarla denetlenmelidir.
7. Ve bu görevlerin üstlenilebilmesi için Maden ya da Doğal Kaynaklar Bakanlığının kurulması gerektiği düşüncesindeyim.
--
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Müh iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)
Madencilerin internette buluşma noktası
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
0506 427 42 22 aakozel@gmail.com
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.