12 Şubat 2010 Cuma

((slayt izle)) BU GÜN YAZMAYACAĞIM!.. - Özkan BOSTANCI

BU GÜN YAZMAYACAĞIM!..

Evet can dostlar, bu gün yazmayacağım…

Sadece okuyacağım…

Tekrar…Tekrar…Okuyacağım…

Birlikte okuyalım mı?!!

TÜRK selam, sevgi ve saygılarım ile.

Özkan BOSTANCI

------------------------

ATATÜRK'ÜN AFYONKARAHİSAR'DA YAPTIĞI KONUŞMA


Atatürk'ün 31 Temmuz 1920'de Afyonkarahisar Kolordu Karargahı'nı teftişi sırasında subaylara hitaben yaptığı konuşma: 

"Efendiler!

Eski silah arkadaşlarımla böyle yakından ve samimi temasta bulunmaktan büyük zevk-i vicdani hissediyorum.

Sizinle oturup uzun hasbihal etmek isterdim.

Fakat çoksunuz; müsait yerde yoktur.

Bu sebeple hissiyatımı birkaç cümle ile mülahaza etmekle iktifa edeceğim. 

Arkadaşlar! İngilizler ve yardımcıları milletimizin istiklalini imhaya karar vermişlerdir

Milletler istiklallerini hiç kimsenin lutf u atifetine medyun değildir.

Hiç kimse kimseye, hiçbir millet diğer millete hürriyet ve istiklal vermez.


Milletlerde tabiaten ve fıtraten mevcut olan bu hak milletlerce kuvvetle, mücadele ile mahfuz bulundurulur.

Kuvveti olmayan binaenaleyh mücadele edemeyen bir millet mahkum ve esir vaziyttedir.

Böyle bir milletin istikbali gasp olunur.


Dünyada hayat için, insanca yaşamak için istiklal lazımdır.

İstiklal sahibi olmak için haiz-i kuvvet olmak ve bunun mevcudiyetini ispat etmek icabeder

Kuvvet ordudur. Ordunun memba-ı hayatı ve saadeti, istiklali takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan imam-ı vicdanisidir.

İngilizler, milletimizi istiklalden mahrum etmek için tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek için çarelerine tevessül ettiler.

Mütareke şeraatinin tatbikatı ile silahlarımızı, cephanelerimizi, bilcümle vesait-i müdafaamızı elimizden almaya çalıştılar.

Sonra kumandanlarımıza ve zabitlerimize tecavüz ve taarruza başladılar.

Askerlik izzetinefsini ifnaya gayret ettiler.

Ordumuzu kamilen lağvederek milleti muhafaza-i istiklali için muhtaç olduğu nokta-i istinattan mahrum etmeye teşebbüs ettiler.

Bir taraftan da müdafaasız, ordusuz bıraktıklarını zannettikleri milletin de izzetinefsine her türlü hukuk ve mukaddesatına taarruzla milleti zillette, inkıyada alıştırmak planını takip ettiler ve ediyorlar.

Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci hedefi taarruzu oldu.


Orduyu imha etmek için mutlaka zabitini mahvetmek, zelil etmek lazımdır.

Bunu da teşebbüs ettiler.

Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta mevani ve müşkilat kalmaz.

Bu hakikat karşısında ve içinde bulunduğumuz vaziyete göre zabitan heyetimize teveccüh eden vazifenin mahiyeti, ehemniyeti ve kıymeti kendiliğinden meydana çıkar.

Milletimiz hür ve müstakil yaşamak lüzumuna tam bir iman ile kani olmuş ve buna azm-i kati ile karar vermiştir.

Zaman zaman şurada burada şayan-ı teessür seciyesizliklerin meşhut olması hiçbir vakit milletimizin kanaat-i umumiyesine, iman-ı hakikiyesine sekte-i iras etmemiştir ve edemeyecektir.

Binaenaleyh kuvvetin, ordunun vücudu için lazım olduğunu söylediğim memba –ki milletin iman-ı vicdanisidir.- mevcuttur.

Ordu ise arkadaşlar ancak zabitan heyeti sayesinde vücutpezir olur.

Malum bir hakikat-i askeriye hakikat-i felsefiyedir “ordunun ruhu zabitandır.”

O halde zabitanımız düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir ve ihya edecek ve ordu ve milletimizin istiklalini muhafaza edecektir.

Millet istiklalinin mahfuziyetinden ibaret olan gaye-i hayatiyesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden zabitandan bekler. 

İşte zabitanın ali olan vazifesi budur.

Allah göstermesin milletin istiklali ihlal edilirse bunun vebali zabitana ait olacaktır.

Zabitan izah ettiğim ali, mukaddes ve umum nokta-i nazardan uhdelerine terettüp eden vazife itibariyle, bütün mevcudiyeleriylee ve bütün dikkat ve ferasetleriyle giriştiğimiz istiklal mücahedesinde birinci derecede faal ve fedakar olmak mecburiyetindedirler.

Hayat-ı şahsiye ve hususiyetleri itibariyle de zabitler fedakaran sınıflarının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler.

Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler.

Onları tezlil ve tahkir ederler.


Hayatında bir an olsa bile zabitlik etmiş, zabitlik izzetinefsini şerefini duymuş, ölümü istihkar etmiş bir insan hayatta iken düşmanın tasmim ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.

Onun yaşamak için bir çaresi vardır: şerefini masun bulundurmak! 

Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği o şerefi payimal etmektir.

Binaenaleyh zabit için “ ya istiklal, ya ölüm” vardır.

Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, İstiklalimizi muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima müstakil” görmekle bahtiyar olacağız.


Kaynakçalar;

- (Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999, s. 227;

- İhsan Güneş, "Atatürk'ün Bilinmeyen Bir Konuşması", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 5, Ankara 1986, s. 463-465.)

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin