4 Temmuz 2011 Pazartesi

((slayt izle)) Olmak ya da Olmamak / Mehmet Bedri Gültekin: Bedel


4 Temmuz 2011

 

 

Olmak ya da Olmamak

                           Mehmet Bedri Gültekin

 

Bedel

 

            Tayyip Erdoğan, yaklaşık altı ay kadar önce NATO’nun Libya’ya müdahalesi söz konusu olunca, “NATO’nun Libya’da ne işi var?” diyerek tepki göstermişti.

            Aynı Tayyip Erdoğan daha sonra NATO’nun Libya’ya saldırısını desteklemek bir yana, saldırganların emrinde görev yapmak üzere TSK’nın Deniz ve Hava kuvvetlerinden birlikleri bu ülkeye gönderdi.

            Ve Tayyip Erdoğan, yakasına bilmem ne nişanı takan Kaddafi’ye “Ülkeni terk et!” çağrıları yapmaya başladı.

            Altı ay, bir yıl içinde birbirinin tam zıddı iki tavır. Bunun bir açıklaması olmalı.

 

SURİYE

Tayyip Erdoğan, Libya’ya ilişkin politikasının aynısını Suriye ilişkilerinde de sergiledi. Bir yıl önce Şam’a giden Tayyip Erdoğan, bir gün içinde tam 51 anlaşma imzaladı. İki ülkenin Hükümetleri ortak kabine toplantısı gerçekleştirdi. Tek devlet, tek Hükümetmiş gibi…

Bu ziyaret sonrasında, iki ülke arasında vize uygulaması kaldırıldı. Avrupa Birliği’nin “Şengen” vizesine nispet, Türkiye ile Bölge ülkeleri arasında “Şamgen” vizesinden söz etmek, o günlerin en hoşa giden sohbet konusu idi.

Bütün bunları yapan Tayyip Erdoğan şimdi Suriye’de yaşanan iç çatışmalarda açıkça taraf olmuş durumda. AKP yetkilileri Şam’dan, “gerekli reformları hızla yapmasını” istiyorlar. Aksi takdirde “Uluslararası Toplumun ikinci seçeneği devreye girermiş ve Türkiye de Uluslararası Toplum ile birlikte hareket edermiş!”

Gene bir yıl içinde birbirinin tam zıddı olan iki politika. Evet, bu tutumun bir açıklaması olmalı…

 

“GÖREV” ALANIN KONUMU

İktidarların, varlıklarını borçlu oldukları “güç odağı” karşısında “boynu eğik” olması bir genel kuraldır.

Eğer bir ülkede iktidarı belirleyen o ülkenin halkı ise, politikayı belirleyen de halktır ve iktidar o politikanın uygulayıcısıdır. İktidarların bu durumda, halk karşısında “boynu eğiktir” ve böyle olması utanılacak bir durum değildir, normaldir.

AKP ise iktidarını ABD’ye borçludur. Amerika’nın, Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığına daha 1990’ların ortalarında karar verdiği belgelidir.

Gene Tayyip Erdoğan bilindiği üzere Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinde “görevli” olduğunu, “görev aldığını” kendi ağzı ile defalarca itiraf etmiştir.

Bu konumda olan bir iktidar sahibinin ABD çıkarları ve istekleri doğrultusunda çok kısa süre içinde politika değiştirmesi, birbirinin tam zıddı tavırlar içine girmesi anlaşılır.

Yani biraz evvel yaptığımız açıklama noktasından ele alırsak, AKP’nin, ABD karşısında “boynu eğiktir”.

Ama burada, AKP iktidarının söz konusu tavrının başka bir açıdan açıklaması üzerinde durmak istiyoruz.

 

TÜKETEREK BÜYÜME!

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin iç ve dış borcu toplam olarak 230 milyar dolar kadardı. Dokuz yılın sonunda bu rakam bugün 600 milyar dolara çıkmıştır.

Bu rakam AKP iktidarı döneminde her yıl ekonomiye dışarıdan 40 milyar Doların girdiği anlamına gelir.

Ekonominin çarkı bu parayla döndü geçen seneler içinde.

1 Temmuz tarihli gazeteler Türkiye ekonominsin 2011’in ilk çeyreğinde yüzde 11 ile dünyada en fazla büyüyen ekonomi olduğunu ballandıra ballandıra yazdılar.

Haberi okuyorsunuz, altında büyümenin iç tüketimin artmasından kaynaklandığını yazıyorlar. Yatırım yaparak, üreterek değil; tüketerek büyüyen bir ekonomi!

İşte bu garabeti mümkün kılan, dışarıdan ekonomiye giren sıcak paradır, borçtur.

Ve kritik soru şudur:

Tam dokuz yıldır Türkiye ekonomisine dışarıdan para akıtanlar bunu neden yaptılar? Neyin karşılığında bu sahte büyüme mümkün oldu?

 

BORCUN KARŞILIĞI

Cevap, AKP İktidarının Libya ve Suriye politikalarındadır.

Türkiye ekonomisi, dokuz yıldır akıtılan paranın sonucunda bugün eroine bağımlılığı ölümcül seviyeye gelmiş hasta gibidir.

Sıcak para veya borç muslukları kesildiği an kriz kaçınılmazdır. Öte yandan gelen her borç ekonomiyi daha ağır hasta yapmaktadır.

Eroinman eroin bulmak için her şeyi yapar. Eroini bulamamak bu durumdaki hasta için dayanılmaz bir işkencedir.

Türkiye ekonomisi ise bütün sağlıklı yanları yok edildiği için sıcak paraya ve dışarıdan borç olarak gelecek yeni paralara, eroinmanın eroine muhtaç olduğu kadar muhtaçtır.

Bundan dolayı AKP iktidarı borç veren ve sıcak parayı kontrol eden ülkeler karşısında çaresizdir ve boynu eğiktir.

Göz göre göre Suriye ve İran’la savaşa sürükleme, aleni bir şekilde ABD’nin askeri olmaya soyunma, başka türlü mümkün olamaz.

Batı emperyalizmi, AKP iktidarına verdiği paranın karşılığını almaktadır.

                                                                                              mbgultekin@ip.org.tr

 



--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin