Olmak ya da Olmamak
Mehmet Bedri Gültekin
“Tükürdüğünü yalamak”
CHP’nin, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmadıkları gerekçesiyle yemin etmemesi üzerine, Tayyip Erdoğan “Tükürdüklerini yalayacaklar” demişti.
Ve ne yazık ki öyle oldu.
AKP, bulunduğu yerden milim taviz vermedi.
“İyi Polis” Cemil Çiçek’in girişimleri sonucunda imzalanan mutabakat metninde, AKP’nin her zaman altına imza atacağı, “milletvekilleri TBMM’de olmalıdır” türünden cümleler bulunuyor.
Gelinen yeri en iyi, yandaş gazetelerin manşetleri verdi:
Yeni Şafak:
“Kemal Bey çok güzel yemin etti.”
Akit:
“Tıpış tıpış geldiler”
Sabah:
“CHP tamam, sıra BDP’de”.
Bu manşetlerden de anlaşılacağı üzere CHP, karşı Cepheyi zafer sarhoşluğuna iten bir yenilgi yaşamıştır.
Tayyip Erdoğan; CHP’nin yemin etmesinin ertesi günü Partisinin grup toplantısında ağzı kulaklarında bir konuşma yaptı. Bu konuşma, bir yanıyla Tayyip Erdoğan’ın, siyaset yapma düzeyini ve lider olarak kalibresini bir kez daha gösterdi.
Ama öte yandan Erdoğan’ın konuşması, elde edilen “başarı”nın, deyim yerindeyse keyfini çıkara çıkara sunulmasıydı.
İşin gerçeği şudur: CHP yemin etmeseydi, grubu bir arada tutmak mümkün değildi.
Neo liberalleri, Sorosçuları, Fethullah hayranlarını, Kürt milliyetçilerini ve Kemalistleri; ciddi hiçbir mücadelede bir arada tutamazsınız.
Milletvekili olma beklentisi, birbiriyle ilgisi olmayan bu kişileri seçim dönemi ile sınırlı olmak üzere bir arada tutabilir. Ama o kadar…
SÜRÜKLENEN PARTİ
CHP ne yapacağını bilmeyen bir Parti görünümündedir. Daha doğrusu son bir buçuk yıldır izlenen politikaları CHP’ye bir şekilde benimseten Merkez, ne yaptığını bilmektedir ama bu politikaların peşinden sürüklenen CHP’lilerin büyük çoğunluğu ne yaptığını bilmemektedir.
Hem yemin etmemek, hem de Meclis’e gitmek ne demek oluyor? Böyle bir tavır içindeki CHP’nin halka güven vermesi mümkün müdür?
Meclis’e gidersiniz veya gitmezsiniz. Bu iki tavır, iki farklı politikadır. Doğru veya yanlış, ama bu iki tavırdan birisi benimsenebilir.
Ama hem Meclise gideceğim hem de yemin etmeyeceğim dediniz mi, daha en baştan kaybetmişsiniz demektir.
MECLİS YA DA SİNE-İ MİLLET
Muhalefet edebileceğiniz iki zemin vardır. AKP’nin zorba politikalarına karşı Meclis’te olmak bir mücadele zeminidir. Kürsü’yü ve Meclis’in diğer olanaklarını bu mücadelede değerlendirirsiniz.
Bütün diğer mücadele biçimlerini ise bu esas mücadele çerçevesinde ele alırsınız.
Diğer muhalefet zemini ise sine-i millettir. Halka gidersiniz. Mecliste yapılacak bir iş kalmamıştır. Bu gerçeği halka anlatırsınız. Fabrikalarda, mahallelerde, köylerde ve her yerde halkın muhalefetini örgütlersiniz.
Bu muhalefeti etkili bir şekilde yaptığınız zaman, zorbalıkla ülke yönetmeye kalkan Parti’nin, kaç kişiyle Meclis’te olduğunun bir önemi kalmaz. Halka rağmen ülke yönetilmez.
Kritik nokta, halkın desteğinin alınmasıdır.
CHP, “tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılmadığı müddetçe biz de yemin etmeyeceğiz” şeklindeki sözlerinin gereğini yapsaydı, yani “halkın içinde olacağız ve halkla birlikte muhalefet görevimizi yapacağız” deseydi ve buna uygun hareket etseydi, büyük bir sempati ve destek alacağından hiç şüphe yoktu.
Ama CHP, bu şekilde net ve kararlı bir tavır almak yerine ikircikli bir duruş sergiledi.
İkircikli tutum ise tam tersi bir duruma yol açtı. CHP bir kez daha kaybetti.
TUTARSIZLIĞIN NEDENİ
CHP’nin ikircikli tutumu, Haberal ile Balbay’ı hangi saiklerle aday gösterdiğinden kaynaklanmaktadır. Yeni CHP’nin Türkiye’yi hedef alan Ergenekon tertibini göğüsleme gibi bir anlayışı yoktur. Ama Yeni CHP, halkın Ergenekon tertibine olan tepkisini oya tahvil etmek istediği için Haberal ile Balbay’ı aday gösterdi.
Milletvekili adaylarının, böyle bir hesabın sonunda belirlenmesi; aynı zamanda seçim sonrasında sergilenen keyfiliklere karşı, neden tutarsız tavırlar alındığını açıklar.
YENİ ANAYASA
AKP, kendi istediği koşullarda CHP’ye yemin ettirmekle kalmadı. Ortak mutabakat metnine “Yeni Anayasa için tarihi fırsat değerlendirilmelidir” şeklindeki ibareyi de ekleyerek CHP’yi, bundan sonra atacağı adım konusunda da kamuoyu önünde bağlamış oldu.
Sonuç olarak CHP, karşıdevrimin anayasasına onay vermiştir. Yemin olayında izlediği politika, Anayasa konusunda AKP’ye mahkûm hale getirmiştir.
10 yıldır Türkiye’yi hedef alan büyük tertibin sahibi olan Atlantik ötesindeki Merkez, seçim sonrasında bilinçli olarak krizi tırmandırma siyaseti izliyor.
BDP’nin Diyarbakır’da kendi Meclisini toplama girişimi, seçilmiş milletvekillerinin ısrarla hapiste tutulmaları, CHP’nin AKP’ye güç veren ikircikli politikaları; bütün bunların hepsi belli bir amaca yönelik olarak kotarılmaktadır.
Amaç Bölünmenin Anayasası’nı Türkiye’ye kabul ettirmektir.
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin