25 Temmuz 2011 13:48
ORTADOĞU'DA KÜRTLER
Son günlerde azan terör sorunu, PKK’nın siyasi kanadı olduğunu inkâr etme ihtiyacı dahi hissetmeyen partinin “özerklik” ilanı insanı; Kürtlerin ülkemizde gerçekten de asimile edildikleri ve yok edilmeye çalışıldıkları gibi bazılarının “saplantı” haline getirdiği düşüncenin doğru olup olmadığını araştırmaya itiyor.
Şahsi fikrime göre; Türkiye'de yaşayan Kürtlerin çok büyük çoğunluğu bu ülkede yaşadıkları için şükretmeli. Çünkü onlar; geçmişten bugüne yaşanan tüm olumsuzlukların Kürt olmalarıyla değil; ülkemizin üniter yapısına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve yönetim şekline hangi ırk ya da mezhepten olunursa olunsun izin verilmeyeceği gerçeğiyle alakalı olduğunu bilmeli. Ve gene bilmeliler ki; söz konusu olumsuzluklardan nemalananlar, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri değil; etnik ayrımcılık yalanını söyleyen ve Kürtlerin, Türkler kadar bu topraklarda özgürce yaşayamadığını iddia eden terör yanlısı ayrılıkçı Kürtlerdir.
Söz konusu Kürtçüler tüm Ortadoğu ülkelerinde mevcut olmakla birlikte; Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta nüfus bakımından sayıları fazla olan Kürtlerin; sadece bizde sözüm ona hakir görüldüğü, eziyete uğradığı, yok edilmeye çalışıldığı masalını yaymaya çalışmaktadırlar.
İşin aslı bu etnik ayrımcılığı yapan Kürtlerde çok iyi biliyor ki; Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu bu ülkelerin içinde en rahat yaşamı; dün de bu gün de Türkiye'de sürüyorlar.
İsterseniz çevremizdeki diğer ülkelere bir bakalım:
Suriye:
Suriye’de yaşayan 300.000’den fazla Kürt; Esad’ın yaşanan iç çatışmalar sonrasında yürürlüğe soktuğu reformlar neticesinde ancak bu yıl “vatandaşlık” hakkına sahip olabildi. Söz konusu vatandaşlık hakkının neleri kapsadığıysa henüz belli değil. Şimdiye kadar nüfusta “yabancılar” olarak geçen Kürtlerin hiçbir yasal hakkı yoktu. Çünkü devletin gözünde vatandaş bile değillerdi. Mal, iş, toprak edinme hakları yoktu. Devlet destekli eğitimden yararlanamıyorlardı. Gene devlet destekli sağlık yardımı onlara yasaktı. Pasaport alamıyorlardı. Hukuki temsil hakları yoktu. En basit insani hak olan yasal evlilik hakları bile yoktu. Suriye liderinin Nisan ayında vatandaş olma hakkı verdiği Kürtlerin söz konusu insani haklardan yararlanıp yararlanamayacağını ve bu hakları savunabilecek bir parti kurmalarına izin verip vermeyeceğini ise zaman gösterecek.
İran:
Eşit olmayan politik ve sosyal hakları bir kenara bırakın; din ve mezhep ayrımcılığıyla karşı karşıyalar. İfade ve parti kurma gibi bir özgürlükleri yok. Kürtçe yasal dil değil. Kendi dillerinde eğitim almayı bırakın okuryazar Kürt nüfusu bile çok az.
Irak:
2003 yılında Amerika'nın Irak'ı işgalinden önce Kürt nüfusun durumu içler acısıydı. Halepçe katliamında 5.000 den fazla Kürt öldü. Anfal kampanyası ile 1,5 milyon Kürt zorunlu göçe tabi tutuldu. 180.000 Kürt bu göç esnasında öldü. Kürt kadınlar Araplaştırılma politikasına tabi tutuldu.
Yaşadıkları ülkelerde Kürtler; genç, yaşlı, çocuk, kadın, erkek, asker, sivil demeden insanları öldürdükleri, ayrı bir ülke kurma hedefleri olduğu için değil; sadece Kürt oldukları için bu eziyetlere tabi tutuldular.
Bir de ülkemize bakalım:
Tüm Kürtlere; vatandaşlık, seyahat, sosyal haklar, eğitim, sağlık, mülk edinme, iş kurma, parti sahibi olma gibi Türklerin sahip olduğu tüm haklar verilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti olarak bizler eşit hak ve statü verdiğimiz ülkemizdeki Kürtlere değil; bölgemizdeki Kürtlere de kucak açma büyüklüğünü gösterebilen bir ülke olduğumuzu Saddam döneminde ispat ettik. Hatırlayınız; Halepçe katliamında sınırlarını Kürtlere açan tek ülke Türkiye oldu. Hem de Saddam Hüseyin'le karşılıklı terörist iadesi ve sınır ötesi operasyon yapma antlaşmasının bozulmasını göze alarak. Öyle ki; o güne kadar bu anlaşma çerçevesinde Türk Ordusu PKK'ya karşı rahatlıkla Irak sınırı içinde operasyon yapabiliyor, yakalanan PKK'lı teröristler derhal Türkiye'ye teslim ediliyordu. Bu antlaşma nedeni ile Saddam Hüseyin ülkemize sığınan peşmergelerin terörist olduğunu ve iadesi gerektiğini söylediğinde, olumsuz yanıt verdiğimiz için; uzun süre sınır ötesi operasyon yapamadık. Deprem evlerimizi peşmergelere tahsis ettik. Onlara özel doktorlar görevlendirdik.
Bizim yaptığımız bu insani davranışlar unutan Kürtçüler, Avrupa ülkelerinin kendilerine daha medeni davrandığı saçmalığını ileri sürmekte ve bu ülkelere “siyasi sığınmacı” olarak gitmekteler.
Öyle anlaşılıyor ki; AB ülkelerinde üçüncü sınıf vatandaş olmaktan öteye gidemeyen Kürtler, Fransa Devlet Başkanının eşi Bayan Mitterand’ın o dönem ülkemize gelip sanki hayvan satın alıyormuş gibi bir Kürt çocuğunu -dişlerine bakarak- seçip yanında Fransa'ya götürdüğünü unutmuşa benziyor.
Ne yazık ki geçmişte kendimize zarar verecek boyutta Kürtlere yardımcı olduğumuzu unutan BDP’liler; Türkiye'de Kürtçe'nin resmi dil olması gerektiğini, Kürtlerin Türkiye nüfusun dörtte birini (bu rakamı nerden buldularsa artık) oluşturduğu halde etnik azınlık olarak kabul görmediklerini, daha fazla demokrasi istediklerini cehaletten kaynaklanan cesaretle “özerklik” ilan ederek dile getiriyor.
Oysa Orta Doğuda yaşayıp da "Türkiye'deki Kürtlerden daha fazla özgür, insan haklarına saygılı, sosyal ve politik her türlü güvenceye sahibim" diyebilecek bir tek Kürt yoktur. İşin aslı bugünün K. Irak’ında da durum; Saddam döneminden farklı değildir. Barzani’nin peşmergeler aracılığıyla adam kaçırdığı ve haraç aldığıyla ilgili K. Irakta yayınlanan gazetesinde yazı yazan Avusturya vatandaşı bir Kürt, tek celsede 30 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
Bizler biliyoruz ki ülkemizde yaşayan Kürtlerin çok büyük bir çoğunluğu kendilerine ayrımcılık yapılmadığını, Atatürk Türkiye’sine sadık kaldıkları müddetçe bu topraklarda kardeşçe yaşayabileceklerini biliyor. Geriye kalan küçük bir Kürt grubu ise komşu ülkelerde yaşayan Kürtlerin ne şartlar altında yaşamaya çalıştıklarını bilmedikleri için Kürtçülerin yalan ve iftiralarına kanmaktadır.
Yapılması gereken terörle silahlı mücadelenin yanı sıra televizyon oturumlarında ayrılıkçı söylemler yerine, Kürtçüler vasıtasıyla kandırılan Kürt halkının gerçekleri görmesini sağlayacak programlara ağırlık verilmesidir.
ŞEBNEM ÖZBEK
25.07.2011
--
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin