15 Temmuz 2011 Cuma

((slayt izle)) SÖZÜN BİTTİĞİ YER // ŞEBNEM ÖZBEK



 sebnem ozbek <ssebnemenator@gmail.com>
15 Temmuz 2011 17:47

 

 

ANAVATAN Partisi iktidarda olduğu dönemde “Vatana İhanet” yasasını Anayasamızdan kaldırmıştı. Ancak “Vatana İhanet” olarak adlandırılabilecek “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” yasası şu an hala yürürlükte. Bu Anayasa maddelerinden biraz bahsedeyim:

 

MADDE 302

1- …Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına yönelik elverişli bir fiil işlemek.

 

MADDE 304

2- …Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine karşı suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütleri doğrudan veya dolaylı olarak desteklemek. (Söz konusu desteğe basın ve yayın yoluyla iştirak de dahildir)

 

4- … Bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri toplamından oluşan “Temel Milli” yararlara; karşı fiilde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlamak.

 

MADDE 307

1- Devletin silâhlı kuvvetlerine ait olan veya hizmetine verilmiş bulunan; kara, deniz ve hava ulaşım araçlarını, yolları, müesseseleri, depoları ve diğer askerî tesisleri, bunlar henüz tamamlanmamış bulunsalar bile, kısmen veya tamamen tahrip etmek veya geçici bir süre için olsa bile kullanılmayacak hâle getirmek.

 

Şimdi “Vatana İhanet” kapsamında; en hafifi 3 yıldan başlayan ve ağırlaştırılmış müebbet hapse kadar ceza alınmasını gerektiren söz konusu yasa maddelerini göz önünde bulundurarak, aşağıdaki demeçleri okumanızı rica ediyorum:

 

Sabahat Tuncel: “Bölge meclisleri olacak. Adalet, dış politika ve milli güvenlik dışında bütün çalışmaları bu yerel meclis yapacak ve sorun çözülecek. Bu ülkenin bir sorunu var. Bu sorunun adı Kürt sorunudur. Terörist sorunu değildir. Sorunu taraflarıyla çözeceksiniz. Tarafları PKK ve Abdullah Öcalan’dır.”

 

Emine Ayna: “Kürtler PKK’yı koruyucu güç olarak görür, sırt dönmez. Biz askerin yaptığı anayasayı tanımıyoruz.”

 

Pervin Buldan: “29 Mart seçimlerinde ’Kürdistan’ sınırlarını çizdik. Bu coğrafya, Kürdistan coğrafyasıdır. Asker anaları, kapısına gelen tabutlar karşısında ‘Bir evladım daha olsun bu vatana feda ederim’ dediği müddetçe bu savaş bitmez. Çocuklarınızın ölümüne karşı çıkın. Özellikle asker annelerinin bu sürece katkı sunmaları gerektiğini düşünüyorum. PKK’sız bir çözüm asla kabul edilemez. Siz bu gerçeği kabul etmek zorundasınız. Bu halk kendisine irade olarak sayın Abdullah Öcalan’ı belirlemiştir. Bu ülkede kanın durmasını istiyorsanız. İmralı’yı özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum, İmralı’yı muhatap almak zorundasınız.”

 

Bu okuduklarınız; bir önceki Millet Meclisinde “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; demokratik ve laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diyerek göreve başlayan ancak bu dönem söz konusu yemini dahi etme ihtiyacı hissetmeyecek kadar şımaran dünün DTP’li bugünün BDP’li milletvekilleri tarafından söylenmiştir.

 

BDP’liler bugüne kadar verdikleri yukarıdakilere benzer demeçlerinin cezai bir yaptırımıyla karşılaşmadıkları için son olarak dün (14 Temmuz) Aysel Tuğluk aracılığıyla çok net bir demeçte daha bulundu:

 

“Ortak vatan anlayışı temelinde Kürt halkı olarak demokratik özerkliğimizi ilan ediyoruz. demokratik özerklik projesinin mimarı Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın daha fazla katkı sunması için gerekli koşulların yaratılmasını istiyoruz. Özgürlük yürüyüşünü sürdüren halkımıza çağrımızdır. Haklı davamızda, yitirdiğimiz yiğit evlatlarımıza bağlı kalarak, özerklik sürecine bağlı çıkmaya, güçlendirmeye davet ediyoruz.”

 

Peki bu milletvekilleri söz konusu demeçleri ile “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” kapsamında “Vatana İhanet” olarak adlandırılan fiilleri işlenmiş mi bir de ona bakalım:

 

Türkiye Cumhuriyetinin Misak-ı Milli sınırları dahilindeki belli bir bölümü için “Kürdistan” tanımı kullanılarak; Madde 302/1 açıkça çiğnenmiştir.

 

Verilen tüm demeçler Madde 304/2’de yer alan “…suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütleri doğrudan veya dolaylı olarak desteklemek” fiilini kapsamaktadır.

 

Söz konusu demeçlerin; ulusal yapımız, Anayasal düzenimiz, toprak bütünlüğümüz gibi Temel Milli Yararlarımıza karşı demeçler olması münasebetiyle; Madde 304/4 de çiğnenmiştir.

 

Bakın kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk kapatma davası ile ilgili ne açıklama yapmış: “Partimizin kapatılması çözüm değil. DEP, HADEP kapatıldı da ne oldu? Güçlenerek geri geldik. Kapatma söz konusu olursa alternatif partimiz de hazır.” Peki A. Türk bu demecinde haksız mı? Bence ne yazık ki haklı. Eğer siz sadece Anayasaya aykırı fiillerde bulunduğu için bir partiyi kapatırsanız, söz konusu parti lider ve milletvekillerine, kapatma nedeni olan fiili işledikleri için caydırıcı bir ceza vermezseniz, onlar da bugün olduğu gibi yedekte tuttukları yeni bir partiyle Anayasaya aykırı fiilleri işlemeye kaldıkları yerden devam edecektir.

 

Yukarıda saydığım maddeler ışığında vatana ihanet suçlamasıyla hakim karşısına çıkması gereken teröristler; davul zurna eşliğinde Habur’da karşılanmış veya itirafçı olarak savcılık makamının “gözde gizli sanıkları” haline getirilmemiş olsaydı Diyarbakır’da 14 fidanımız şehit edilir miydi? Ya da gene yukarıda sıraladığım demeçleri veren milletvekilleri görüntüyü kurtarmak için değil vatana ihanetten yargılansaydı demokratik özerklik ilan edebilirler miydi?

 

Artık sözün bittiği yerdeyiz. Bu ülke; daha fazla şehit haberini de yasalarca suç olduğu halde cezasız kalan demeçleri de kaldıracak sabrı çoktan tüketti.

 

Bugün olması gereken şudur; Başbakan Erdoğan sözünün arkasında durmalı ve seçim meydanlarında dillendirdiği Öcalan’ı asma konusunu meclise taşımalı, MHP ve CHP’nin desteğiyle idam yasasını geri getirmelidir.

 

Yargı makamı da isimsiz ihbar mektuplarına ve sahteliği bir çok kere kanıtlanmış delillere dayanarak teröristlerle mücadele eden askerleri yargılamada gösterdikleri cesareti(!) söz konusu BDP’li milletvekillerini vatana ihanet kapsamıyla yargılamada da göstermelidir.

 

Şehitlerimizin kanı hepimize gına getiren ucuz demeçlerle, açılımlarla, teröristlere paye vererek, Öcalan’la müzakere ederek değil; ancak bu şekilde yerde kalmayacaktır.

 

ŞEBNEM ÖZBEK

15.07.2011



--
YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ..
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ..
 
 
ŞEBNEM ÖZBEK
 
 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin