8 Şubat 2010 Pazartesi

{oykusel@googlegroups.com} YASAMAK, YARALANMAYI GOZE ALMAKTIR.....

YASAMAK,YARALANMAYI GÖZE ALMAKTIR...

Egitmek, ögretmek degildir sadece. "Hayati" da anlatmak zorundayiz çocuklara.
Anne kucagi, egitim ocagi derken "okul hayati" bitip "hayat okulu" basliyor. Anne kucaginda yürümeyi, okul ocaginda okumayi - yazmayi ögrenen çocuklar, lise bitince sudan çikmis baliga dönüyor.

Çünkü lise bitince "hayat" basliyor. Liseyi bitirenleri %20'si üniversiteye gidiyor. %80'i "hayat okuluna" devam ediyor. Hayat okulu, okul hayati kadar kisa da sürmüyor. Hayat okulunda hiçbir sey okul hayatina benzemiyor.


"Yürümeyi" ögretip, "yasamayi" ögretmeyen anne baba, okumayi yazmayi ögretip "hayati anlamayi" ögretmeyen bir egitimci çocuklari hayata hazirlayamamis demektir.


Hayatin çok küçük bir parçasi olan sinava (yazili, sözlü, OKS, ÖSS), çocugu hazirlayip, hayatin kendisinin "telafisi olmayan bir sinav (imtihan)" oldugunu onlara ögretmekte bizim sorumlulugumuz degil mi?


Hayat okulunda "kazanmak" da var "kaybetmek" de. El bebek gül bebek büyüyen çocuklar bunlari bilmiyor. Okul yillarindaki arkadaslarinin samimiyetini is hayatinda bulamayinca sasiriyor. Bazen bocaliyor…


Bazen en iyi arkadaslariniz yaralar sizi. Arkanizi yasladiginiz "tas"larin, arka-tas olmadigini anlayinca üzülürsünüz. Bazen hayatinizi vermeyi düsündügünüz insan yüreginizde yaralar açar. Bazen is hayati zor geçer. Bazen kazanma çabaniza ragmen kaybetmek agir gelir.


Zorluklarin hayatimizin biley taslari oldugunu, kaybede kaybede kazanabilecegimizi ögretmek zorundayiz çocuklara. Dünyanin bir cennet olmadigini, "imtihan" için gönderildigimizi anlatmak zorundayiz. Sikinti çektigi zaman "burasi cennet degil, dünya" diyebilmeli hayata hazirladigimiz çocuklar.


"Dürüst" olmanin da "sahtekâr ve yalanci" olmak kadar bedeli oldugunu, dürüstlügün kisa vadede "aci" uzun vadede "mutluluk" getirdigini, sahtekâr ve yalanci olmanin "geçici" mutluluk "kalici" zararlar verdigini de anlatmak zorundayiz. Tek dünyali yasayanlarin "geçici", çift dünyaya inanmislarin "kalici" mutluluk ve huzur için "bedel" ödemeye hazir olmalari gerektigini de…


Bazen gülmekten, bazen aglamaktan yorulacagimizi, gülerken "sükür", aglarken "sabir" diyebilmeleri gerektigini de anlatmak zorundayiz.


Bir "aci"nin, bin kahkaha'dan çok daha fazlasini ögrettigini, iyiligin "garip" oldugunu, garipligin "kötü" olmaktan çok daha erdemli oldugunu da bilmeleri gerek.


Iyilik yapip denize attiklarimizin "baliklar" tarafindan anlasilmasa bile "Halik"in her seyi gördügünü, ilahi kameralarin sadece yaptiklarimizi degil, kalbimizden geçirdiklerimizi de kaydettigini de anlatmak zorundayiz.


Sikinti çekmeyen tek bir peygamberin olmadigini, zahmette çogu zaman rahmetin gizlendigini anlatmaliyiz ki küçük bir sikinti da bunalima girmesinler.


Yasamak yaralanmaktir, yasamak; yaralanmayi göze alabilmektir gerçegini kulaklarina küpe etmeliyiz.

"Yasamak, gecenin tüm karanligina ragmen, bugulu bir cama günesin resmini çizebilmektir" sözünü, gözlük gibi kullanip, hayata öyle bakarsalar mutlu olabileceklerini de ögretmek zorundayiz.


Bunlari sadece çocuklarimiza ögretmek degil, kendimize de hatirlatmak zorundayiz gibi geliyor bana…


Ne dersiniz…?



Sait ÇAMLICA


--
DUYMADAN SESLENMEYİ BİLİYORSA YÜREK,GÖRMEDEN SEVMESİNİ DE BİLİR
İCİNDEN SEVGİ GECEN YOLDA; SEVGİ ISIGI YOLUNUZU AYDINLATSIN
BU GÜNÜNÜZ DÜNDEN İYİ OLMASI TEMENNİSİYLE

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google
Grupları "ÖYKÜSEL" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : {oykusel@googlegroups.com}
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
oykusel+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/oykusel?hl=tr?hl=tr adresinde bu
grubu ziyaret edin