05 Eylül 2011 15:21
İKİYÜZLÜLER
8 Mayısta Habertürk televizyonunda yayınlanan açıkoturumda BDP eski Kars İl Başkanı Mahmut Alınak, Kürt sorunuyla ilgili şu açıklamalarda bulunmuştu:
Bu açıklama karşısında Alınak’a şu soru yöneltildi: “AKP’yi iktidardan indirmek için ne yapacaksınız”
Alınak’ın cevabını aynen aktarıyorum:
“Demokratik çözüm diyeceğiz. Sivil itaatsizlik eylemleri yapacağız. Ekonomik boyut; telefonları kullanmıyoruz, ekonomik kurumlaşmalara gidiyorsunuz. Gandi’nin yaptığı gibi, düzeni işlemez hale getireceğiz. Yani hayatın her alanında kurumlaşacağız. Örneğin milyonlarca kimliksiz insanlarla sokağa çıkacağız. Bizi de tutuklayın kampanyaları yapacağız. Ankara’yı muhatap almayacağız. Kürtler mevcut siyaseti muhatap olmaktan çıkarmalı kendi kurumlarını kurmalı. Erdoğan’ı indirip yerine halk temsilcilerini getireceğiz. Ezilenleri getireceğiz. Ezilen kadını genci işçiyi getireceğiz.”
Evet, Alınak bu açıklamaları yaptığında henüz seçim olmamıştı. Ancak öyle anlaşılıyor ki BDP, AKP’nin tek başına iktidar olma olasılığına karşı “B” planını hazırda tutmuştu. Peki, bu planı yürürlüğe koydu mu? Kesinlikle “Evet”
Bakınız BDP, Demokratik Toplum Kongresini topladı ve “demokratik özerklik” ilan etti. Ankara’yı muhatap almayıp TBMM’de yemin etmek yerine Diyarbakır’da kendi meclislerini topladı. Sivil itaatsizlik için de cami dışı Cuma namazının yanı sıra “Vergi vermeyeceğiz” diyerek ilk adımı attı.
Sivil mücadelelerini(!) silahlı mücadeleye(!) döndürmede de gecikmediler. PKK terör örgütü hain saldırılarıyla Türkiye’yi 1990’lara geri döndürdü. Karakol baskınlarıyla yetinmeyip asker ve işçi kaçırmalara, devlet erkânına örneğin kaymakamlara saldırmaya başladı.
Kısacası Alınak’ın seçim öncesi söylediği her şey bir bir gerçekleşti.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; Alınak’ın demeci başlı başına hükümeti devirmeye yönelik darbe söylemi değil de nedir? Üstelik bu demeç söylemle de kalmamış seçim sonrası yaşananları göz önüne aldığınızda eyleme de geçmiştir.
Ancak ne hikmetse Alınak’ın verdiği demeç de sonrasında yaşanan gelişmeler de özel yetkili Cumhuriyet Savcılarının ve AKP’li vekillerin dikkatini çekmedi. Demokratik özerklik ilanına yönelik açılan soruşturma darbeye teşebbüs olarak görülmediğinden olsa gerek özel yetkili savcılar üstlerine alınmadı. Her ne kadar “demokratik özerklik kabul edilemez” diyerek sert(!) bir tepki de verseler ne Erdoğan ne de diğer AKP’liler “bu hükümeti devirmeye yönelik bir eylemdir” diyerek “darbe” başlığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmadı.
Demecin ardından yaşanan “Vergi vermeyiz” söylemi ve terörün 1990’lara dönmüş olması gerçeği için de savcılığın ve AKP hükümetinin tutumunda bir değişiklik gözlemlemedik.
Oysa Alınak’ın televizyon programında söyledikleri ve onun sözlerinin eyleme geçişi hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde doğrudan doğruya darbe girişimidir. Üstelik bu söylem televizyondan dile getirilmiş yani bir takım odaklarca kes yapıştır cinsi delillerle de üretilmemiştir. Ve ne yazık ki buna rağmen darbe girişimi seçimden bu yana onlarca can almasına rağmen cezasız kalmıştır.
Şimdi size soruyorum: Alınak; BDP’li değil de TSK mensubu olsaydı ve bu açıklamaları bırakın televizyon kanalında, bir dost meclisinde arkadaşına söyleseydi ve bu konuşma da kaydedilip medyaya servis edilseydi; Türkiye’de yer yerinden oynamaz mıydı? Yandaş medya “Erdoğan’ı ve AKP’yi bitime planı” diye başlık atmaz mıydı? Bu açıklamayı yapan asker muvazzafsa Hasdal’a emekliyse Silivri’ye tıkılmaz mıydı? AKP’li milletvekilleri vereceği demeçlerle Türk Ordusuna düşman ordusuymuş gibi saldırmaz mıydı?
BDP’lilere ve PKK sempatizanlarına gösterilen yumuşak tavırla TSK mensuplarına ve tüm tutuklu Atatürkçülere takınılan katı ve çirkin tutumu karşılaştırdığınızda koskoca bir ikiyüzlülükle karşılaşmıyor musunuz?
Bir BDP’li, PKK terör örgütünü arkasına alarak hükümete karşı darbe söylemini açıkça dile getirdiğinde sessiz ve cezasız kalırken TSK personelinin ve Atatürkçülerin düzmece darbe belgeleriyle üstelik tek bir kişiyi dahi öldürdükleri kanıtlanamadığı halde yandaş medya ve AKP’li vekiller tarafından yargısız infaza maruz kalması, cezaya dönüştürülen tutuklamalara tabi tutulması askere ve Atatürkçülere yönelik bilinçli bir saldırının varlığına kanıt değil de nedir?
ŞEBNEM ÖZBEK
05.10.2011
--
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin