26 Eylül 2011 Pazartesi

((slayt izle)) PKK VE IRA // ŞEBNEM ÖZBEK



sebnem ozbek <ssebnemenator@gmail.com>
26 Eylül 2011 14:04

 PKK VE IRA



30 Ocak 1972'de Londonderry'de İngiliz askerlerin; Katolik göstericilerin üzerine ateş açması sonucu 14 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. İngiliz barbarlığı yıllarca; Protestan halkın sorgusuz sualsiz öldürülmelerine, haksız yere hapis yatmalarına neden oldu. Üzerinden bir çakı bile çıkmadığı halde sırtından vurulan ya da işkencede öldürülen birçok İrlandalı; yükselen gerilimin de etkisiyle IRA'ya destek olmaya başladı.

Ancak IRA'yı diğer terör örgütlerinden farklı kılan bir yönü vardı. IRA; genelde terör eylemlerini tanınmış kişilere suikast düzenleme şeklinde gerçekleştirdi. Yani suçlu olduğuna hükmettikleri kişileri öldürmeyi tercih etti. Örneğin IRA; en güçlü olduğu dönem olan 1973-1983 yılları arasında 100 kadar kişiyi öldürdü. Eğer bir topluluğa karşı eylem planladılarsa; bunu birkaç saat öncesinden İngiliz polislere bildiriyorlardı. Yani metroda bir bomba patlatacaklarsa; masum siviller zarar görmesin diye, bölgenin boşaltılması için gereken süre kadar önceden; polise kendileri ihbarda bulunuyordu. IRA'yı PKK gibi diğer terör örgütlerinden ayıran en büyük özellik işte buydu.

İngiliz asker ve polisinin despot ve sorgu kabul etmez tavrına karşı İrlandalılar; seslerini duyurabilmek için bir siyasi parti kurdu. Sinn Fein isimli bu parti; IRA'nın siyasi kanadı oldu.

Başbakan Thatcher döneminde; dünyaya kendilerini tarafsız basın olarak tanıtan İngiltere'nin en köklü basın-yayın kuruluşları da dahil tüm kuruluşlar; Sinn Fein liderine ve bütün partiye karşı sansür uyguladı. BDP’li eş başkanların Türkiye Cumhuriyetine yönelik suç niteliği taşıyan görüntülü basın açıklamalarının aksine TV kanalları; Sinn Fein Partisinin Genel Başkanı Gerry Adams'ın basın açıklamalarını gerçek sesiyle değil; robot sesle yayınladı.

İşte medeniyet beşiği İngiltere'nin; masum sivillerin ölmemesi için kendi eylemlerini dahi önceden güvenlik güçlerine haber veren, "benim terör örgütüm" olarak baktığı IRA'ya ve onun siyasi uzantısı olan Sinn Fein Partisine yaptığı uygulama bu.

Peki, aynı İngiltere'nin "senin terör örgütün" diye baktığı PKK'ya karşı tavrı ne? İsterseniz bunu eli kanlı katil Apo'nun yakalandıktan sonra verdiği ifadeleri okuyarak değerlendirelim:

“Bizim konuya en akılcı yaklaşan ülke İngiltere'dir. Onların esas ilgi alanı Celal Talabani'dir. MED TV'ye 1999 Mayıs ayına kadar yayın süresi vermişlerdir. Benim PKK'dan tasfiye kararımı sanırım İngiltere verdi. Yazılı bir şey olmamasına rağmen; politikaları İngiltere oluşturur, Amerika uygular. İngiltere; Avrupa'nın da ana politikasını oluşturur. İngiltere bizimle siyasi bir ilişki kurmadı, ama aynı ilişkiyi Amerika'ya kurdurdu."

Her konuda olduğu gibi PKK konusunda da İngiltere perde arkasında; onun paralı askeri Amerika ise önde.

Peki, İngiltere basınının; IRA'ya, Taliban'a, El-Kaide'ye ve daha birçok radikal dini örgütlere yaklaşımı ile PKK'ya yaklaşımı aynı mı? BBC yayın kuruluşunu ele alalım. BBC kendisini özgür, bağımsız, tarafsız bir dil kullanan yayın kuruluşu olarak tanıtır. PKK; hemen hemen tüm dünya ülkelerinin terör örgütü listesinde olmasına rağmen; BBC yayın kuruluşu, PKK'lılardan terörist olarak değil; "gerilla" ya da "asi" olarak bahsetmekte ısrarcıdır. Özellikle BBC'ye yüz binlerce protesto mektubu gönderilmiş olmasına rağmen; PKK'dan terör örgütü diye bahsetmez. Bu tutumlarının nedenini BBC editörü şu şekilde açıklamakta: "Başkalarının dilini ve görüşünü kullanmak yanlı haber anlamına gelir. Terörist deyimini kullanmaktansa başkalarının bu insanlar hakkında tanımlama yapmasına olanak sağlamalıyız." Yani kendi ülkeleri de dahil, bir çok ülkenin terör listesinde bulunan PKK için; "Terör örgütü olmama ihtimalleri var. Buna kişiler kendisi karar versin" demektedirler.

BBC yayın kuruluşu; İngiltere'nin de terör örgütleri listesinde yer alan ve kurulduğu günden bu yana, binlerce masum insanın ölmesine neden olan PKK için "terör örgütüdür" demiyorsa bunun bir nedeni olmalı.  Belki de bu neden; BBC'nin  sözde bağımsız, ama tüm harcamaları İngiliz Devleti tarafından karşılanan yayın kuruluşu olmasından kaynaklanıyordur.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Büyük Şovalye” ödülünü veren İngiltere tarafından tüm harcamaları karşılanan BBC yayın kuruluşu; IRA ile ilgili haberleri sansürlerken, Bin Laden'den terör örgütü lideri, Talibandan, ETA'dan terör örgütü, İsrail askerlerine taş atan Filistinli gençlerden terörist olarak bahsederken sadece; A. Öcalan'dan terör örgütü lideri, PKK'dan terörist örgüt ve PKK'lılardan da terörist olarak bahsetmemektedir.

PKK'lılardan terörist olarak bahsetmek bir yana BBC; eli kanlı teröristleri masum birer insana dönüştürmektedir. K. Irak'taki Kürtlerin "asilere" sempati beslediğini, hatta çok sevildiklerini haber yaparken bir yandan da, güya röportaj yaptığı ve ismini vermediği, resmini çekmediği bir Kürtün; "Türk Ordusu buralarda masumları da öldürüyor, Türk Hükümeti Saddam Hüseyin gibi" açıklamasını yayınlıyor. BBC ve daha birçok basın kuruluşunun yaptığı bunun gibi röportajlar; PKK'ya moral ve destek değil de nedir? Şimdi böyle bir röportajın gerçekten yapılıp yapılmadığı bile şüpheliyken; BBC'nin yansızlığına mı, yoksa kendilerinin İngiltere'nin "derin basın organı" olması dolayısıyla, politik olarak yapamadığını basın yoluyla yaptırdığına mı inanmak daha gerçekçi olacaktır?

Daha önceki yazılarımda da bahsettim; Türk Ordusu terörle mücadelenin sadece teröristle mücadele ayağını uygulamaktadır. Terörle mücadelede bu yeterli değildir. PKK'ya yurtdışından verilen sadece maddi değil; manevi desteğin de sonlandırılması, PKK'nın terör örgütü olduğunun sadece listelerde değil, her türlü platformda üstüne basarak dile getirilmesi gerektiğinin altının çizilmesi; siyasi erkin işidir. Hükümet; bir an önce bu konuya el atmalıdır. Ancak ne yazık ki AKP hükümeti PKK’nın dış desteğini kesmek yerine, onu muhatap alıp ayağına kadar götürülen ve “mahkûmiyet” çıkmayacak sözü verilerek yargının ne kadar bağımsız olduğu konusunda şüphe duymamıza neden olacak görüşmeler yapmaktadır.

AKP’li B.Arınç söz konusu görüşmelerin devam edeceği yönünde beyan vermiştir. Birçok yandaş yazar da görüşmelerin terörün bitmesi için devam etmesi yönünde görüş bildirmekte ve bu görüşmelere IRA ile İngiltere örneğini vermektedir. Yukarıda da belirttiğim gibi İngiltere terör örgütü olarak gördüğü IRA ile görüşmelere; koşulsuz şartsız silah bırakmaları karşılığında başlamış, hiçbir şekilde ülke menfaatlerine zarar verecek bırakın “mahkûmiyet olmayacak” gibi söz vermeyi, terör liderlerinden “sayın” şeklinde dahi bahsetmemiş, kendilerinin devlet, onlarınsa terör örgütü olduğunu unutmamıştır. Ne yazık ki bizim görüşmelerimizin basına yansıyan kısmında köklü ve güçlü bir devlet görüntüsü yoktur. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz değil terör örgütü PKK koşullar ileri sürmekte, 15 maddelik istek listeleri hazırlamaktadır. Basına yansımayan ve gizliliğini koruyan görüşmelerde ne gibi tavizler verildiği ve nasıl bir samimiyet kurulduğuysa bilinmemektedir.

Gördüğümüz kadarıyla AKP iktidarı teröre olduğu gibi teröriste de dik bir duruş sergileyememiş, şehitlerimizin kanı yerde kalmıştır.

 

ŞEBNEM ÖZBEK

26.09.2010



--
YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ..
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ..
 
 
ŞEBNEM ÖZBEK
 
 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin