1 Eylül 2011 Perşembe

((slayt izle)) Emperyalizme başkaldırı:'BüyükTaarruz'.. // Ertuğrul KAZANCI / Eğitimci-Hukukçu



            (“ Cumhuriyet”  Gazetesinin 27 Ağustos 2011 tarihli sayısında yayımlanmıştır.)            

 

              

    Emperyalizme başkaldırı:‘BüyükTaarruz’..                                                                                                              

 

_____________________________________________________________________________

  Devrimci sorumluluk,yılgınlık kabul etmez.O hâlde ’Büyük Taarruz’ sırasında ulusal özgüven yaratılarak ülkede açılan ilerici ve toplumcu çığır,yeniden yakalanabilir.İş ki,tutkulu bir bilinçle antiemperyalist felsefe gereğince özümsensin.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        

_____________________________________________________________________________                                                                                                                   

                                                                                                  

                                                                                                  Ertuğrul KAZANCI / Eğitimci-Hukukçu

     

       26 Ağustos 1922 günü Afyon’da başlayan,30 Ağustos’ta ivme kazanan ve 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’in alınmasıyla sonuçlanan “Büyük Taarruz” destanımsı bir utkudur. Atatürk’ün tanımladığı:“Biz; bizi yutmak isteyen kapitalizme ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı bir meslek izleyenlerizilkesi,”Milli Mücadele” için amaçtır.“Mazlum ulusların” esinlendiği evrensel etkiler yaratmıştır.”İzmir’e boynumuzda Halife’nin idam fermanıyla girdik” diyen İnönü de sömürgeci buyruklara teslim  olmuş bir siyaseti  teşhir etmiştir.

      Anadolu İhtilâli; üç askeri iki de siyasal başarı üzerine kuruludur.İnönü,Sakarya ve Dumlupınar savaşlarıyla Mudanya ateşkes ve Lozan barış antlaşmaları,sürecin aşamalarıdır.“Sevr’in” alçaltıcı hükümlerini yadsıyan bir halkın canını dişine takarak ulaştığı safhaları iyi değerlendirmelidir.Bu süreç ve sonrasına ilişkin gerçek dışı bakışların nesnel olarak yanıtlanması ise günümüzde artık zorunludur.

   

      İrdeleme:

      1945 yılında “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” çıkartılması sırasında iktidara, kendi partisinden sert eleştiriler belirir.Büyük toprak sahiplerine sözcülük edenlerin bağlarına ya son verilir veya ayrılmaları sağlanır.Bu kadro “Demokrat Parti” adıyla siyasal parti kurarak,az topraklı ya da yüzde yirmisi topraksız köylü seçmenin,”yaman çelişkisiyle”14 Mayıs 1950’de iktidar olur.

       Yine 1945’lerde;“SSCB’nin,Türkiye’nin bazı illerinden toprak, boğazlardan üs istediği”savı ortaya atılır. Devrim karşıtlarını, Batı’ya yanaşma açısından sevindiren önesürüm,Moskova Büyükelçiliğindeki “Sarper” ve Dışişleri Bakanlığı bürokratı “Erkin” eliyle İnönü’yü ve  halkı aldatan “yalan rüzgârı” estirilir.Oysa ki 1945’deki ABD Moskova Büyükelçisi Harriman bile; “Sovyet üs ve toprak istemleri” savını doğrulamaz (*).    

        Olay,emperyalist mimar Churchill’in,ABD deniz kuvvetlerine Karadeniz’de görev icadıyla doğar.Sovyet Dışişleri Bakanı Molotof’un,bir görüşmede Sarper’e:”Boğazlar ve Karadeniz’de ABD’nin işi olamaz” şeklindeki yaklaşımının saptırılmasıyla gelişir(**). Resmi belgeleri olmayan ama çarpıtmaların etkili becerileriyle,Büyük Taarruz’un “tam bağımsızlıkçı” ruhu yerine, ABD yandaşlığı  ikame edilir.

      1945’lerin iç yüzü, yakınlarda aydınlanır.Ayrıca;1963 tarihli “Ankara” antlaşmasıyla “ AET”nin emperyal özünü kamuoyundan saklayıp,Türkiye’ye imza yolunu açtıran da Erkin’dir.Dışişleri Bakanı bulunduğu Hükümetten ayrılınca, tutucu bir siyasal partiye geçerek,güvenilirlik taşımadığını İnönü’ye ve halka gösterecektir.Sarper’in ise bir “ara dönemde” ABD önerisiyle Dışişleri Bakanı olduğu  öğrenilecektir.

     1950 yılı sonrasında;“Halka mal olmuş veya olamamış devrimler vardır” sloganı,siyasal iktidarın tutumudur.Atatürk’ün utku ve yapıtlarına saldırıya henüz cesaret yoktur.Nâzım Hikmet’in: “Muharebe beş gün beş gece sürdü/Kan gövdeyi götürdü/Sonra kaçarlarken yavrum, köyleri köprüleri yaktılar/İnönü meydanı sesler ve kıvılcımlarla doluydu..”dizelerindeki İnönü meydan savaşlarını,DP iktidarı tarih kitaplarında yok sayar.Sıra Lozan’a gelir.Atatürk’ün;“Tarihte misli görülmemiş bir hesaplaşmanın sonundaki antlaşma” olarak tanımladığı Lozan; “Zafer mi,hezimet mi ?” tartışmalarına açılır.

      Ardından Atatürk hedef alınır. Önce “Sakarya” savaşının olağanüstü önem ve parıltısı daraltılır.Sonra:

Karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak / Kocatepe’den Afyon ovasına atlayan”; görkemli “Büyük Taarruz” örselenir.Dinamo’nun deyişiyle;“Kutsal isyan”,belleklerde küçültülmeye çalışılır.İstanbul Hükümeti’ne yanlı “Alemdar”gazetesinin;“Bağımsızlık isteyenler kötü niyetlidir” diyebilen“mütareke”zihniyetine kimileri günümüzde de  alkış tutarlar(***). Cumhuriyet’in kuruluş yılları;“Halk oylaması yapılsaydı,tüm bunlar olabilir miydi,demokrasi var mıydı?” demagojisine tutsak edilmek istenir.Kemalist düşünyapı saldırı hedefi olur.

    “Askeri ve siyasal başarılar, ekonomik utkularla taçlandırılamazsa kalıcı değerler taşımazlar” inancındaki rejim,halkçı-devletçi projeler uygular.Planlı ekonomi,ciddi bir büyüme hızı yakalar.Kamu İktisadi Teşekkülleri;üretim,çalıştırma ve ucuz tüketim olanakları sağlar.Ama böyle sürmez,kamu malları yok pahasına haraç-mezat tasfiye edilir.Yabancılara,”karşılıklılık”ilkesine dayanılmadan topraklar satılır.Ormanlar, “2 B” statüsüne harman edilir.

 

   Yitirilen önderlik:

   1919‘larda dünyanın çoğu koloniydiler.Anadolu’daki antiemperyalist kalkışma örnek alındı.Ama 1955’te Endonezya’nın“Bandung”kentindeki uluslararası konferansta Türkiye hükümeti,kendi ulusal varlığına ihanet etti.“Mazlum”halkların önderliğinden emperyalist yandaşlığa geçerek,bağımsızlık savaşlarını“asilik” saydı.Kore’ye asker göndererek,NATO’nun saldırgan şemsiyesine giren bir Türkiye belirdi.Büyük Taarruz’u gerçekleştiren ülke,saldırgan dünyanın siyasal ve askeri kanatlarında yer aldı.

    Büyük Taarruz başlamadan önce Anadolu ihtilâlcileri, halkın aydınlanmasını amaçlamışlardı.Milli Eğitim Şurası toplandığında ülke “hayat-memat” çatışmasındaydı.Kurtuluştan sonra bilimsel programlarla; efsane ve masallarla köreltilmişlik yerine;”kültür toplumu” olunmasına yüründü.Ama zaman akışında aydınlıkları yadsıyan eğilimler, iktidar oldular.Teokratik, ayırımcı ve liberal kaos ülkeyi kavradı.

   Türkiye’de;antiemperyalist ve tam bağımsızlıktan yana insanlar,kaygılıdırlar.İnsafsız kapitalizm ayaktadır.”Hukukun üstünlüğü”dışlanmıştır.1925’lerde kapatılan tekke ve zaviyeler,tarikat ve cemaatleriyle ortadadır.Ulusal duyarlılık gerektiren politikalarda da artık emperyal dünyanın direktifleri önemlidir.

 

   Sonuç:

    Devrimci kararlılıkta,yılgınlık yoktur.Halkçı-devletçi dünya görüşünün;ulusalcı,laik ve Cumhuriyetçi özgüveni yakalayacağı mutlaktır.Toplumcu düşünyapı,halkın demokratik “Kemalist” ilkeleri özümsemesiyle güç kazanır.İş ki;antiemperyalist yurtseverliğin,onurlu bir tavır olduğu bilinsin.

-----------------------------------------

(*) Açıklanan ABD arşivleri (Washington)

(**)SSCB arşivleri (Moskova)

(***) Alemdar.(1919-1922) arşiv (İstanbul)i 

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin