28 Eylül 2010 Salı

((slayt izle)) Fwd: Kılıçdaroğlu'nun çözümleri



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Ali Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>
Tarih: 28 Eylül 2010 14:18
Konu: Kılıçdaroğlu'nun çözümleri
Kime:


Kılıçdaroğlu'nun çözümleri
+++++++++++++++++++++++
 
BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ
+++++++++++++++++

Kılıçdaroğlu, stratejik önemdeki genel af hamlesiyle bir taşla üç kuş vurdu. Birinci kuş, genel af sorununu çözerek, AKP’yi devre dışı bırakmasıydı.
İkinci kuş, referandumdaki hayır cephesi oldu. Hayır ile evet arasında kararsız olan bir kısım MHP, AKP ve SP tabanını evet oyuna iterek, Türkiye’nin nurlu demokrasi ufuklarına açılmasında, Tayip Erdoğan’dan rol çaldı.
Genel afla vurulan üçüncü kuş, CHP idi. Atatürk’ün Partisi, "Türkiye’nin en temel sorunlarını organ kararı olmadan çözme" çevikliğini kazandı.
 
CHP Genel Başkanı’nın içine doğan buluşlarla sorunları peş peşe bertaraf etmesi, Dersim ve türban açıklamalarıyla kurumlaştı.
Gerçi tutucu CHP merkez organları, Genel Başkanını düzeltmek zorunda kaldı ama, olur o kadar, sorunlar çözülürken düzenler de bozulur.
CHP, Ufuk Uras’ın bir zamanlar ürettiği “Parti olmayan Parti” çözümünde ÖDP’yi bile arkada bıraktı.

SORUNLARI SIFIRLAMA
+++++++++++++++++++++

Kılıçdaroğlu, türban sorununun çözümünde de tarihsel bir çıkış yaptı.
Türban ile özgürlüğü bir araya getirerek, Ortaçağın pençesinde kıvranan milyonlarca kadınımızı esaretten kurtardı.
Böylece bu konuda da AKP’nin önüne geçti.

Dahası “siyasal olmayan cemaatlere saygısını” ilan ederek (Akşam, 21 Eylül 2010), Türkiye’nin “şeyhler, dervişler, müritler ülkesi” haline getirilmesine tarihsel katkısını yaptı.

Kılıçdaroğlu, sıfır sorunlu Türkiye yaratmak için anahtar formülü, laiklik konusunda buldu. “Türkiye’de bugün Laikliğin tehlike altında olmadığını” ilan ederek (Hürriyet ve Akşam, 22 Eylül 2010), bütün sorunların çözümünde işe yarayacak çareyi buldu. Artık kentlerin varoşlarında, Kılıçdaroğlu’nun nefesinin çok kuvvetli olduğu, istediği sorunu üfleyerek yok edebildiği efsaneleri dolaşıyor.

YENİ KEMALİZM
++++++++++++++

ABD’nin ünlü New York Times gazetesi, halkoylamasına bir hafta kala Kemalizmin modernleştirilmesi görevini CHP’nin önüne koydu.
Aynı günlerde Washington Institut Program Direktörü Soner Çağaptay Yeni Kemalizmin din ve devlet işlerini yeniden tanımlayacağını yazıyordu (Cumhuriyet, 5 Eylül 2010).
Kılıçdaroğlu, “Din özgürlüğünü genişletmek lazım” çözümüyle bu misyonu da üstlendi (Haber Türk, 22 Eylül 2010).
CHP Genel Başkanı, laikliğin tehdit altında olmadığını açıklayarak tanımı da kolaylaştırmıştı. “Din özgürlüğü” için tehlikeli olan laikliğin kendisiydi!

LİBERAL DEMOKRASİ
+++++++++++++++++++

Kılıçdaroğlu, kanun maddesiyle askeri darbeleri önleme formülünü üreten ilk siyaset adamıdır.
TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirme önerisiyle Türk Ordusu’nu tehdit olarak kabul eden dünya merkezlerine ve iç güçlere “Ben de sizdenim” mesajını vermeyi başardı.
Yeni rejimin adının da konması gerekirdi. Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesine verdiği yazılı açıklamada, iki yerde açıkça CHP’nin “liberal demokrasi” den yana olduğunu belirterek, rejim sorununu da temelden çözdü (Hürriyet, 9 Ağustos 2010).
CHP’nin dünya merkezleriyle bütün anlaşmazlıklarını bir kalem darbesiyle halletti ve yelkenlerini ABD’den gelen rüzgârla doldurarak liberalizmin nurlu ufuklarına açılımı gerçekleştirdi.

AB’Yİ DE KURTARACAK
+++++++++++++++++++++

Kılıçdaroğlu, “KKTC’yi de AB’ye alın” buluşuyla Doğu Akdeniz’de tek bir sorun bırakmadı.
Böylece Kıbrıs’ı birleştirecek, Türk Ordusu’nun Kıbrıs’ta “barışı tehdit etmesi”ne son verecek, Enosisin yolunu açacak çözümün önünü açtı.
CHP’nin yeni Genel Başkanı, “Türkiye’yi AB’ye AKP değil, biz sokarız” iddiasıyla (Show televizyonu ve Akşam, 29 Ağustos 2010), Recep Bey’in önüne geçti.
AB çürür ve dağılırken, Kılıçdaroğlu’nun AB’ye girmekte bu denli ısrarı çeşitli yorumlara yol açtı. CHP’nin yeni Genel Başkanı, Türkiye’yi kurtarmanın ötesinde, AB’yi kurtarma misyonuna soyunmuştu. AB’nin Obaması geliyordu.

KURU EKMEK DEĞİL PARA
++++++++++++++++++++++++

Bizim çocukluğumuzda kapıya gelen fakire kuru ekmek verilirdi. Artık bozuk para veriliyor. İşte Kılıçdaroğlu, bu değişimi sosyal politika alanına taşıdı.
AKP’nin makarna ve kömür dağıtımını çağdaşlaştırarak, fakirin banka hesabına para yatırma çözümünü üretti.
Böylece yatırıma ayrılacak kaynakları sadaka ekonomisine yönlendiren anlayışı geliştirdi.

Yatırıma kaynak yaratılması, işsizliğe son verilmesi ve bir üretim ekonomisi kurulması konusunda, bugüne kadar Kılıçdaroğlu’dan hiçbir somut görüş duyulmadı.
“Biz çözeriz” diyor, o kadar. Gazeteciler “Nasıl” sorusunda ısrar edince, “Bilim kurullarımız çalışıyor” cevabını verdi.
 
Paranın giriş çıkışına denetimi, gümrükleri, kamu ekonomisini, tarıma destek akçelerini ve kamu hizmetini toptan kaldırtan AB’ye bağımlılık koşullarında, hangi bilim kurullarının, AKP’den farklı hangi somut çözümü getireceği merak konusu oldu.
 
Ancak Kılıçdaroğlu, bu merakı da giderdi. Tony Blair’in ekonomi politikalarını “aynen” savunduğunu vurgulayarak (Radikal, 1 Temmuz 2010), kendi kaderini de ilan etti.

CUMHURİYET TARİHİNE TOPLU ÇÖZÜM
+++++++++++++++++++++++++++++++++++

27 Mayıs sorunu, Kılıçdaroğlu için en kolayı oldu; bir iki laf darbesiyle bir devrimi “utanç” konusu yaptı ve işin içinden çıktı.

Sırada Orhan Pamuk sorunu vardı. Bir telefon yetti. Türkiye’nin “1915 yılında ve sonrasında 1,5 milyon Ermeni’yi ve sonrasında yüzbinlerce Kürdü soykırıma uğrattığını” söyleyerek Nobeller alan bu Atlantik kahramanını yazarlık tahtına oturttu; Türk edebiyatının değerlerini altüst etti ve yeni bir ufuk açtı. Tayyip Erdoğan, bu kadarını becerememişti.

Recep Bey, “Dersim’i CHP bombaladı” diyordu (Vatan, 15 Ağustos 2010).
CHP’nin yeni Genel Başkanı, Partisinin “Dersim’i bombalaması” suçlamasına, “Ben o zaman yaşamıyordum” diyerek dahiyane bir cevap üretti ve Cumhuriyet tarihinin bütün sorunlarını kökünden çözdü. Artık Kılıçdaroğlu’nun doğum tarihi olan 1948 tarihi öncesinde hiçbir sorun kalmamıştı.

Böylece, Kılıçdaroğlu’nun AKP’ye en büyük çalımı, Atatürk ve İnönü sorununda oldu. Atatürk’ü Dersim’den vurma hazırlıkları yapan Tayip Erdoğan’ı ters köşeye yatırdı.
“O zaman yaşamıyordum” çözümüyle, Türkiye’nin Kemalist Devrim’den, Aydınlanma gibi ayak bağlarından, Devletçilik ve Halkçılıktan topyekûn kurtuluşunun formülünü icat etti.

23. YÜZYILIN BAŞBAKANI
++++++++++++++++++++++

Kılıçdaroğlu, “Ben Kürt demedim, Türk de demedim, etnik kimlik şereftir” (Milliyet, 27 Mayıs 2010) keşfiyle yepyeni bir kimlik tanımı yaptı.
"Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz" sorusuna, “Türküm de demedim, Kürdüm de demedim” gibi kimsenin anlayamadığı cevaplar verdi. (Akşam, 6 Temmuz 2010).
Böylece Cumhuriyet anayasalarınca belirlenmiş Türk milletinden olmayan, Kürt de olmayan ilk Başbakan adayı olarak tarihe adını yazdırdı.
21. yüzyılda olmasa bile, 22. veya 23. yüzyılda Başbakan olabileceği ümitlerini kalplere yerleştirdi.
 
+++++++++++++++++++++
Aydınlık Dergisi Başyazısı, Doğu Perinçek, 26 Eylül 2010


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin