23 Şubat 2017 Perşembe

((slayt izle)) 1) Gölge başkan! 2)İran’ın hiç de zekice olmayan tarzı

Yorumsuz Bilgiler
A. D. Şimşek

Gölge başkan!   Ergün Diler

TRUMP'ın sağ kolu olarak sahne alan Mike Flynn, Ruslar'la görüştüğü için ULUSAL GÜVENLİK DANIŞMANLIĞI görevini bırakmak zorunda kaldı. Washington Post gazetesi operasyonun merkeziydi. Derin Amerika'nın içindeki bir başka DERİN KOL Trump'a mesaj veriyordu. Flynn dayanamadı ve gitti. Yerine gelecek en güçlü aday Robert Harward'tı. Silah sanayinin güvendiği bir isimdi. Arkasında hatırı sayılır bir güç vardı. Ancak TEHDİT EDİLDİ VE YENİ GÖREVİNE BAŞLAYAMADI...
Amerika'daki savaş giderek büyüyordu.
Sonucunu kimse şu an için göremiyordu.
Oradaki savaşı göremeyince, içinde bulunduğumuz bölgeyi de telaş kaplıyordu!
Taşlar yerine oturacaktı. Ama önce ABD'de işlerin rayına girmesi gerekiyordu!
ABD Başkanı Trump, Mike Flynn'ın istifasıyla boşalan Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine askeri stratejist Korgeneral H.R. McMaster'ı atadı.
Pek isteyerek ve mutlu olarak yapılan bir atama değildi bu! Ama Flynn'ı götürenler ve Harward'ı engelleyenler, bu ismi istedi...
Gelen isim asla ve kat'a sıradan biri değildi.
Korgeneral olmasına rağmen yazdığı kitaplar Pentagon'da ders olarak okutuluyordu.
McMaster'ın etkinliği çok başka bir yerden geliyordu! Çok kişinin bilmediği, içine grip öğrenme şansının olmadığı bir kaynaktan! Nasıl CIA eski Direktörü David Petraeus, Bilderberg'in önemli yüzlerinden biriyse McMaster de CFR'nin önemli bir üyesiydi. Hatta çok önemli bir ismiydi! CFR'de yani DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ'nin bilinen etkili ismi olduğu için DUNFORD'un yerine GENELKURMAY BAŞKANI OLARAK DÜŞÜNÜLÜYORDU! Ancak rütbesi şu an için yeterli değildi. Gelecekte ne olurdu bilinmez. Ama üzerine çok ciddi yatırım yapılan ve KÜRESEL BİR OYUNCU olan askerdi! McMaster, CFR sayesinde dünyanın en güçlü ülke liderleriyle de yakın temas halindeydi. Liderlerin dışında önemli işadamlarına da 'gönüllü' danışmanlık yapan McMaster için, "ABD'de öngörmediği hiçbir şey gerçekleşmez" denir. Dikkat edin başka biri için bu tabir kullanılmaz! Demek ki Flynn'i götürenler kendi adamlarını hatta en iyi adamlarını oraya getiriyordu!
Trump, kendi elinde olsa asla McMaster ile çalışmazdı. Ama belli ki çaresiz kaldı.
Anlaşma yoluna gitti. Ancak bilinen bir gerçek var ki yakın zamanda McMaster GÖLGE BAŞKAN olacaktır. Çünkü akıllı ve dengeleri bilen biri. Başkan Trump'ı kesinlikle ve kesinlikle etkileyecektir... Ve Trump'ın belli politikaları değişecektir.
Türkiye burada nereye düşecek göreceğiz...
Biz Türkiye'ye gelelim... Orada konuşulan ama bize ulaşmayanlara bakalım... Bakalım ki dengelerin nasıl kurulduğunu anlayalım...
Medya ve para desteğini alan Hillary Clinton'a kesin BAŞKAN olacak gözüyle bakılıyordu. Ama olmadı. Trump geldi. 8 Kasım öncesinde caddeler bile Hillary'ye göre hazırlanmıştı. Kutlamalar sandıklar açılmadan planlamıştı. Olmadı! ANCAK KONU SADECE HILLARY değildi.
Hillary'ye yaptırılacak olan özellikle ORTADOĞUAFRİKA ve ASYA planları vardı. Seçimlerden önce DERİNLER oturup bunların üzerinden geçti. Pürüzler giderildi. Hillary geldiği an düğmeye basılacaktı... Hillary gelmedi!
Peki bunlar çöpe mi gidecekti?
İŞTE KAVGANIN ÖNEMLİ BİR AYAĞI BU!
Trump buna sahip çıkmıyor. Karşısındaki güç de bilek güreşine soyunuyor ve dediğini BAŞKAN'a yaptırıyor. DERİNLERİN aldığı kararlar kolay kolay çöpe gidemezdi.
Yok sayılamazdı.
Jimmy Carter, Ronald Reagan, George H.W. Bush, Bill Clinton, George W. Bush, Barack Obama ve Trump... ABD'nin son 40 yılında Beyaz Saray'da görev yapan isimler.
Dünyayı etkileyen BAŞKANLAR...
Hepsi 1950'lerde mühür basılan 'devlet kararı'nı uyguladılar. Mühürlü kararı uygulamak istemeyen Kennedy öldürüldü, Nixon istifa etti...
Şimdi sınavdan geçen Trump! Arkasındaki güçle birlikte yürüyor. Karşısına dikilenleri de görüyor. İddiaya göre Trump henüz O MÜHÜRLÜ KARARI GÖRMEDİ!
Gördükten sonra yönünün değişeceği söyleniyor. Asıl kavga gördükten sonra yönünü değiştirmezse çıkacak.
Bu da iddia...
Bu MÜHÜRLÜ KARARLAR'ın içinde ÜLKE BÖLÜMLERİ DE VARDIR!
Birleşmiş Milletler'e üye ülkeler bu KARARLARIN içinde yer alır.
Sıralamalar vardır...
Mesela Fransa (çok önemli), Almanya (çok önemli), İtalya (önemli) Türkiye (üst düzey önemli), İran (önemli), Afrika (üst düzey önemli), Çin (üst düzey önemli), Rusya (üst düzey önemli) ifadeleriyle anlatılır.
Türkiye her zaman için apayrı bir yerdedir... Kimse hiçbir kurum bize sırtını dönemez!
Yapılması gerekenler ve uzak durulması gerekenler sıralanır. DEVLET KARARIDIR. Dışına çıkılmaz. Şimdiye kadar çıkanlar ya öldürüldü ya istifa ettirildi.
Trump ne yapacak bilen yok...
Türkiye'ye gelelim...
Hillary Clinton'a bağlı olarak görev yapan 7 işadamı milyonlarca dolar harcadı.
Talep geldi, onlar da görevini yaptı. "Orası Amerika'dır" diyerek hiçbiri bu görevi pas geçmedi. Milyonlarca DOLAR'ı Hillary için harcadılar. Seçilseydi 20 Ocak'tan sonra OKULLAR ve VAKIFLAR üzerinden çok daha fazlasını vereceklerdi... İsimlerini vermek istemiyorum şimdi ama Hillary gelemeyince psikolojik olarak çöktüler!
Neyse...
Bu paralarla MAYIS ayı içinde çok büyük bir ORGANİZASYON yapılacaktı.
Bu ne bilmiyorum. Ama çok büyük bir organizasyon ile karşı karşıya kalacaktık... Bu 7 işadamından biri Amerika'ya gitti. Hillary Clinton ve Bill Clinton'la geçtiğimiz günlerde New York'ta bir araya geldi. Aklınıza "Paramı geri alabilecek miyim?" diye sorduğu geliyorsa yanılıyorsunuz!
Öyle bir şey sormadı. Toplantının amacı çok daha önemli ve derindi! Türkiye'nin DIŞARIDAN YÖNETİLMESİNE RAZI GELEBİLECEKLERİN SORABİLECEĞİ bir soruydu...
Hillary ve Bill Clinton çiftine, masanın başından seslenerek "Mühürlü devlet kararı yürürlükte mi değil mi?" sorusunu yöneltti...
Cevap her ülke gibi bizim için de değerliydi! Cevabın şekli Türkiye'yi de etkileyecekti! Hillary Clinton hala ne olduğunu anlayabilmiş değildi. Cevap da veremedi açıklama da yapamadı. Hillary Clinton'un asıl şefi Bill Clinton'dı. O da hala şaşkındı... Yaşananların bir kabus olduğunu düşünüyordu. "Böyle gidemez. Bir şey olacak..." dedi.
ABD'nin geleceği, hatta dünyanın geleceği bir anlamda devlet kararlarının uygulanıp uygulanamayacağına bağlıydı?
Clintonlar, ne olacağını kestiremiyordu!
TÜRK İŞADAMINA NET CEVAP VEREMİYORDU! Ama kavganın büyüklüğünü anlatıyorlardı...
Trump'ı getiren güç, BU MÜHÜRLÜ KARARLARI TANIMIYORDU. UYGULAMAK İSTEMİYORDU.
Israrla bundan da geri adım atmıyordu.
Ancak karşılarına dikilenler ise CIA'dan, BANKALARDAN, PENTAGON'dan, NSA'dan ve Dışişleri'nden geliyordu...
Trump ve ekibinin yanında sadece FBI vardı!
Bu sürtüşme nasıl sonlanacak şu an kimse bilmiyor. Trump anlaşacak gibi yapıyor devam ediyor... Onlar da bir hamle ile onu rotaya çekiyor... Ama MÜHÜRLÜ KARARLARI gördükten sonra neler değişecek? İŞTE BU SORU ÖNCE ABD'de, sonra dünyada cevap bekliyor...
Tam da bu arada garip şeyler oluyor!
ABD eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Las Vegas'ta Kumarhaneler Kralı Sheldon Adelson'ın malikanesinde özel bir toplantı organize etti. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in katılacağı ve 24 saat süreceği düşünülen toplantıda dünyanın en zengin Yahudi işadamları masada olacak.
Tahmini rakamlara göre 5 trilyon dolara hükmeden şirketlerin patronları ile Pence, ABD'nin geleceğini konuşacak. Pence'nin CIA'da üst düzey bir isim olduğu kulağıma çalınmıştı. Doğru mu değil mi bilemem!
Ayrıca Mike Pence'in ABD'de en saygı duyduğu kişilerin başında Dick Cheney'in gelmesi de toplantının önemini daha da arttırıyor.
Tanışma, Adelson'ın ünlü Venedik Oteli'nde yapılacak. Ardından özel görüşme, Adelson'ın malikanesinde devam edecek.
İŞTE BURADA NE KARARLAR ALINACAK!
Trump için bir tehlike var mı?
Eğer anlaşma olursa bu Trump'lı mı Trump'sız mı olacak?
Bilmiyoruz ve izliyoruz. Herkesi ilgilendiriyor çünkü...
Bizi de...
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2017/02/23/golge-baskan

İran'ın hiç de zekice olmayan tarzı Hasan Basri Yalçın

Türkiye ile İran arasında birkaç gündür süren bir diplomatik gerilim var. Bu gerilim yeni değil. 2012 yılından bu yana devam eden bir olgu. Zaman zaman üstü örtük şekilde yürüyor. Zaman zaman daha açık bir biçimde karşımıza çıkıyor. Bu durum çok da şaşırtıcı değil. Zira İran ve Türkiye Suriye iç savaşının iki farklı tarafını oluşturdular.
Türkiye demokratikleşmeyi desteklerken İran mezhep taassubuna sımsıkı yapıştı.
İran'ın mezhepçi bir dış politika izlediği hep konuşulmuştur.
Son dönem Suriye iç savaşında bu durum çok daha net bir biçimde ortaya çıktı. Fakat aslında yine hepimiz biliyoruz ki İran için mezhepçilik bir hedef değil araç. Bölgesel güç mücadelesinde sık sık kullandığı bir mekanizma.
Bu uğurda Ortadoğu'nun her yerinde çeşitli gruplara örtülü veya açıktan destek veriyor. Lübnan Hizbullah'ından İran'daki Haşti Şabi grubuna, Esed rejiminden Yemen'deki Husilere kadar farklı grupların arkasında hep İran var. Nerede bir iç savaş varsa İran orada. Nerede Müslümanlar birbirini kırıyorsa İran ilk safta.
Hiçbir şey kazandığı da yok. On altıncı yüzyıldan bu yana takip ettiği bu siyaset kendini de adam etmedi. Suriye'de yaptıkları da onu kurtarmaya yetmeyecek.
Suriye'de İran'ın sözüm ona pek bir başarılı olduğu söyleniyor. Görüntüye aldanmayın. İran bu tür kör dövüşlerinde kendisini de eritmeye devam ediyor.
Hatırlayın. Aslında İran Suriye iç savaşını kaybetmenin eşiğine gelmişti.
Esed'in Suriye'deki kontrolü yüzde yirmiye kadar inmişti. Suriye'de resmi ters çeviren İran'ın sahada ve masadaki üstün başarısı falan değildi.
Aksine İran kaybedince Amerika Rusya'nın sahaya girmesine müsaade etti.
Ve resim Rusya girdikten sonra tersine döndü. Tüm bu süre zarfında aslında İran Suriye savaşının kazanan tarafı gibi görünmesine karşın bağımsız bir aktör olmaktan çıktı. Kazanan İran değil Rusya oldu.
İran karada savaşmasına rağmen kontrol ve komuta Rusya'da kaldı. Ve İran küçük ortak konumuna düştükçe etkisizleşti.
Zaman zaman Rusya 'yı rahatsız ederek bazı tavizler elde etse de genel olarak Rusya'nın kontrolünden çıkabilecek gibi görünmüyor. Halep'in boşaltılması sırasında İran oyunbozanlık edince Rusya İran'ı açık bir şekilde tehdit etti ve hizaya getirdi.
Hele bugünlerde İran için durum daha da kötüleşebilir. Obama döneminde kendine çok geniş alan bulan İran yeni dönemde bunların hepsini kaybedecek gibi duruyor.
Bu savaşlarda verdiği onca kayba ve harcadığı onca paraya rağmen bu işten çırak çıkma ihtimali çok yüksek. Hem Rusya İran'ı kontrolü altında tutuyor hem Amerika sertleşiyor.
Çok başarılı denilen İran diplomasisi ne yapıyor. Türkiye ile atışıyor. Hiç de akıllıca değil. Zira hatırlamakta fayda var. Tüm dünya İran'ın tepesine binmişken Türkiye nükleer konusunda Brezilya ile beraber İran'ı ipten almıştı. İran bunu görmezden gelmekte ısrarcı...
Türkiye ile de kapışmaktan kaçınmıyor.
Türkiye ile işbirliğinden elde edebileceği kazancı göremiyor.
Bu bakımdan İran'ın çok da öyle anlatıldığı gibi zekice ve uzun vadeli manevralar yapmadığı çoğunlukla gereksiz tepkiler verdiği de ortaya çıkar.
Trump İran ile arayı germek isterken İran balistik füze denemesi yapmaya kalkıyor. Ateşe körükle gitmek işte tam da budur.
Nükleer anlaşmayı iptal etmek isteyen veya iptal edemese de ambargoyu ve diğer mekanizmaları tekrar devreye sokmak isteyen Trump'a fırsat veriyor. Bu da çok akıllıca değil.
Demek ki İran diplomasisi hiç de şeytani bir zekâya dayanmıyor.
Bu ifadenin bence sadece bir tarafı doğru. Zekâ kısmı abartı.
İran da bütün devletler gibi hata yapıyor ve hatta belki daha da fazla yapıyor. Hatada ısrar ederse Türkiye ile gerginliğe devam edecektir. Halbuki çok yakın dönemde çok ihtiyacı olacak Türkiye'ye.
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2017/02/23/iranin-hic-de-zekice-olmayan-tarzi

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.