28 Şubat 2017 Salı

((slayt izle)) Çok önemli İstihbarat bilgileri: 1) 15 Temmuz’un karakutusu 2) Mücadele 3) NATO ayarlı CHP

15 Temmuz'un karakutusu Ergün Diler

HÜRRİYET'in attığı manşet gündem oldu.
KARARGAH'ın "kendini savunduğu" 7 madde herkesin dilinde. Tartışma büyük. Muhtemelen daha da büyüyecek. İşin sonu nereye varır bilinmez. Ama o manşetin atılması, hem Aydın Bey'in hem de Karargah'ın ortak tavrı olmalı. Aksi mümkün değil. İçeriğini, verdiği ya da veremediği mesajları tartışacak değilim. Herkes bunu yapıyor zaten. Ben sizi BAMBAŞKA ve ÇOK ÖNEMLİ bir noktaya götüreceğim.
Burada okuyacaklarınızı bir başka köşede bulma imkanınız yok.
Çok özel ilişkiler, çok özel jestler, çok özel ittifaklar, çok özel kumpaslar var... Hepsi KAHRAMANIMIZIN (!) etrafında dönüyor!
Takip edenler bilir! Son dönemde 15 Temmuz ile ilgili çok şeyi bilmediğimizi sık sık tekrar ettim. Bugün yazacaklarım, bilinmeyenlerin ilk halkası! AMA ÇOK ÖNEMLİ... Devamı gelecek. Kim kimlerle yan yana? Kim kiminle hangi konuşmaları yaptı? Kim hangi adımı atmak için öne çıktı?
Kimler sınır ötesi uçuş yaptı?
Başlayalım...
Kalkışma'nın gerçekleştiği gün tam HALİÇ KÖPRÜSÜ üzerindeyken bir DOSTUM aradı. Ankara'da olması gereken dostum arıyor ve "Ergün neler oluyor?" diye soruyordu. Cuma trafiğinin içindeydim. Kısa ve net cevap verdim: "Bir şey olduğu yok." Derin nefes alıp devam etti. "Bir etrafa bak, garip şeyler görüyorum..." Şaşırdım... Hemen gazeteyi aradım. Gelen cevap her şeyin sakin seyrettiği yönündeydi.
Dostuma döndüm. "Sıkıntı yok, dilinin altında ne var?" diye sordum. Hiç uzatmadan "DARBE YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR" cevabını verdi. Donup kaldım. İnanamadım.
Olacak iş değildi. Ama oluyordu. Yol üzerinde hemen televizyonların olduğu bir yere girdim.
Ekranları açtırdım. Darbeyi kimin yaptığını çözmem gerekiyordu. Çözdüm. Kalkışmanın arkasındakiler ortadaydı! Gizlenenler hariç!
Saatler ilerledi. Günler, haftalar, aylar geçti, o gece ile ilgili BÜYÜK DETAYLARI öğrenemedik. Çok tuhaflık vardı ama gerçekle buluşamıyorduk... Engelleniyordu!
İşte o geceden önce olanlar vardı! 15 Temmuz'a gidilirken bilmediklerimiz vardı...
Bunların başında CIA'ya çalışan çok tanınmış bir isim bulunuyordu... Bu isim İstanbul'da bilinen bir yüzdü. Makamı ve gücü vardı.
CIA tarafından yönetiliyordu. CIA'nın güvendiği ajanlardan biriydi. FETÖ'cü değildi.
Ama ortak çalışıyorlardı. Arkada yöneten CIA'ydı... Bu isim patronunun yanına da CIA tarafından konulmuştu. Patronu da kriminal biriydi. Ama işadamı görüntüsü veriyordu!
Oysa hakkındaki DOSYALAR dağlar kadardı! Ona da geleceğiz... Ayrı...
Neyse... Güçlüydü. Patronu da bilirdi...
Bu isim ABD eski Büyükelçisi Robert Pearson ile çok yakındı. Yakın olduğu başka ABD'liler de bulunuyordu... Silah satışlarından PKK'ya kadar her şeyin içinde eli vardı. Ama kimse bilmiyordu! Ross Wilson ile de çok yakın dosttu. Özel ve güvenli mekanlarda sık sık bir araya gelirler, konuşurlardı. Bu isim ZEKARİYA ÖZ ile CELAL KARA'yı yurtdışına çıkardı. Burada kalmalarını istemedi. İHSAN KALKAVAN, AKIN İPEK ve MUBARİZ MANSİMOV gibi isimlerle çok sıkı fıkıydı. Aralarından su sızmazdı! İlişkileri bu götürürdü. İstanbul'un merkezinde oyun kurar, kimse izlemez, kimse "Ne yapıyorsun" diye sormazdı... Bu ismin aile üyeleri de böyleydi! Bu da ayrı konu!
Daha sonra geliriz oraya da...
15 Temmuz gecesi televizyonlara bakarken ortaya daha önce hiç birimizin tanımadığı bir isim atıldı! ADİL ÖKSÜZ!
Kimdi bu adam? Kim koruyordu?
Kim adliyeden alıp kaybolmasına yardım ediyordu? Kimse bilmiyor! Bildiğimiz şey Ankara'da adliyeden çıkıyor, İstanbul'a sabah uçağıyla geliyor ve sonra sırra kadem basıyordu! Ama biz bilmesek de birileri bütün gücüyle ADİL ÖKSÜZ'ü koruyordu!
Ancak ne ADİL ÖKSÜZ ile ne de onu koruyanlarla ilgili bir veriye ulaşabiliyorduk!
DÜNE KADAR!
Hatırlayın!
ADİL ÖKSÜZ ve diğer imamların ABD'ye gittiği söylendi ama THY detaylı kayıtları bulamadı. Mesela, bir ABD uçuşunda bütün BUSINESS BİLETLERİ satılmıştı ama kaç kişinin uçtuğunu bilemiyorduk...
Muamma vardı...
Darbenin kara kutusu rolündeki ADİL ÖKSÜZ İstanbul'da tanınan bu isim ile onlarca kez görüştü! Hem telefonla hem yüz yüze... Telefon kayıtlarına geleceğim.
Daha sonra. Ama ilişki sadece görüşmeden ibaret değildi.
Bu iki isim DEFALARCA AMERİKA'YA BİRLİKTE UÇTU! YOL ARKADAŞIYDI BUNLAR. BİRBİRİNDEN AYRILMAYAN BİR EKİBİN ÜYESİYDİLER. Kimse bir şey bulamasa da 15 Temmuz öncesinde telefon kayıtları vardı. Öyle böyle değil hem de... KOLTUK NUMARALARINA KADAR HER ŞEY BELLİYDİ! Ama bir el bizim bu bilgilere ulaşmamızı engelliyordu. 15 Temmuz ile ilgili DÜŞÜNCELERİMİZİ YÖNETMEK İÇİN!
Gerçek bambaşkaydı!
15 Temmuz'un kara kutusu ADİL ÖKSÜZ'ü koruyan da muhtemelen kaçıran da aynı isimdi. CIA eski DİREKTÖRÜ GEORGE TENET bu ismin arkadaşıydı.
Ve birlikte garip yerlerde garip operasyonlar yapıyorlardı! İZLERİ takip ettiğinizde inanamayacağınız noktalara ulaşıyordunuz.
Hepsini buraya sığdırma şansım elbette yok. Ama ORTODOKS KİLİSESİ işin merkezindeydi! Orada bunlara kim yardım ediyordu, kimden ne istiyorlardı bilemem!
Ama ilişkileri vardı. İşin içinde PARA PUL var mıydı bilemem! Ama bakılması gerekiyor.
En azından şimdilik bildiklerimi yazmak istemiyorum. Ama karışıklık vardı. Aynı ekibin izi oraya çıkıyordu. Aklımdayken; hemen dava açmaya kalkmasınlar iyice düşünsünler! Samimi bir öneri!
Devam...
FETÖ, bu isimler, Kilise'den bir ekip, para ile yan yana gelince operasyonlar çıkıyordu! Muhtemelen bizim dışımızda bir de Rusya'ya karşı! Kilise üzerinden... Ama bu ilişkinin içinde, kaybolan ADİL ÖKSÜZ'ü de kaçırılan savcıları da bizim görünmeyen KAHRAMANI DA BULUYORDUNUZ!
Garip olan buydu!
15 Temmuz'da 250 insanımız şehit oldu!
Kendi askerlerinin silahlarından çıkan ateş ile... Ülke uçurumun kenarından dönüp geldi.
Geride acı ve travma kaldı. Şükür atlattık!
İşte O KALKIŞMA'YI BAŞLATAN EKİBİN EN ÖNEMLİ ÜYESİ İSTANBUL'DAYDI!
Ama kimse bilmiyordu! Şaka gibi değil mi! Telefon kayıtları, uçuş bilgileri, ilişkileri bilinmiyordu! AMA BEN BİLİYORDUM!
Ve daha neler vardı neler! Sırası gelince hepsini yazacağım...
Türkiye HANDE FIRAT'ın yaptığı haberi tartışıyor, herkes bulunduğu yerden bir anlam yüklüyordu! Elbette tartışılacaktı. Ben burada değilim...
Daha büyük bir 'dan söz ediyorum.
Kimsenin bilmediği, gözden kaçırdığı bir İTTİFAKTAN!
HÜRRİYET demişken Hande Fırat demişken aklınıza gelecektir, soracaksınızdır "KİM BU ADAM?" diye...
Çok yerinde bir sorudur bu!
İsmini şimdilik söylemiyorum. Sizce MEDYADAKİ BİR İSİM OLABİLİR Mİ?
Sizi bilmem ama bence OLABİLİR!
Ne dersiniz! Düşünün bakalım "Kimdir bu" diye...
Sizi çok yormayacağım. Bir süre sonra başka bilgilerle ismini de yazacağım... Ama o vakte kadar egzersiz yapın!
LÜTFEN!

NOT: Bu ekibin içinde bir de AK PARTİLİ vekil var. Öne çıkmayan sade bir vekil bu! Aslında hep önemliydi. Bu isim de 15 TEMMUZ'dan önce çok özel bir uçuş yapıyor ve ne hikmetse ALMANYA'ya gidiyor.
"NE yapıyordu orada?" EVET DOĞRU SORU BU!
Meraklandırmak istemem sizleri.
Gidiyor çünkü orada kendini CIA ekibi bekliyor. Oturup konuşuyorlar.
DARBEYİ TARTIŞIYORLAR!
BU EKİP EL ELE 15 TEMMUZ'a getiriyor ülkeyi... 15 Temmuz ile ilgili daha çok şey yazacağız... Öyle isimler var ki şaşıracaksınız. Bekleyin...
Başladık işte...
Önce bu ekibi bir anlatalım...
Gerisi gelecek...
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2017/02/28/15-temmuzun-karakutusu

Mücadele  Bekir hazar

Musul'da bomba yüklü araç patlatan Cemal el Haris olayı ardında birçok gerçeği de gün yüzüne çıkarıyor.
Adam DEAŞ üyesi, gerçek adı Ronald. O, tüm hücrelerine kadar İngiliz kokan gerçek bir Anglo-Sakson. Daha önce Afganistan'a gidiyor. "Ben Müslümanım" diyerek katıldığı El-Kaide'de İngiliz ajanı olduğu belirleniyor, hapse atılıyor. Amerikan askerleri El-Kaide üssüne baskın yapıp, İngiliz Ronald'ı yakalıyor ve Guantanamo cezaevine götürüyor.
İngiltere istihbaratı ve Dışişleri Bakanlığı işi gücü bırakıyor, aylarca ajanlarını kurtarmak için ter döküyor. Sonunda ABD'yi ikna edip, ajanlarını geri alıyorlar. Üzerine bir de Londra'ya döndüğünde tam 1.5 milyon sterlin tazminat ödüyorlar. Adamın İngiliz istihbaratına çalıştığı o kadar net ki, Londra bu olayda inanılmaz şekilde açığa düşüyor. El Kaide'ye çalıştığı iddia edilen ve Amerikan hapishanelerine kapatılan biri, suçsuz bile olsa çıktıktan sonra asla para verilmez. "Geçmiş olsun" derler sırtını sıvazlarlar. Ama adam ülkesi için ajanlık yapıp, cezaevlerine düşerse ne olur? Doğal olarak yıpranır. Sen de çıkar "Yıpranma payı" adı altında devlet olarak tazminat ödersin. İşte kendine El Haris kod adını veren İngiliz Ronald'a tam 1.5 milyon sterlin tazminat verilmesinin nedeni budur. Aynı adam ülkesinden milyon sterlinleri alıp yolculuğa çıkıyor ve Musul'da "DEAŞ" adına bomba yüklü araç patlatıyor. İngiliz istihbaratı "Orada öldü" diyor. Öldü mü yoksa yalan mı belli değil çünkü ortada ceset yok. El Kaide kamplarında yakalanan birine DEAŞ'a katılmadan önce İngiliz devleti neden tam 1.5 milyon sterlin verir?
Ve dahası El Kaide kamplarında yakalanan birini, Guantanamo'dan ABD'nin elinden kurtarmak için koskoca İngiliz Dışişleri Bakanlığı neden ayağa kalkar? O bakanlığa kamuoyundan bu sorular yöneltiliyor, "Bir terörist için neden kendinizi yırttınız?
Onu kurtarıp Londra'ya getirmeniz bu ülke için bir tehdit değil miydi?" deniyor. İngiliz Bakan "O İngiltere için bir tehdit" değil diyerek garanti veriyor.
Yani üzeri kapalı olarak "Adam bizim, rahat olun" diyor. Sonrasında da DEAŞ elbisesi giydirilen o adam Musul'da bombalı araçla ölüm makinesi oluyor. Elbisenin içindekinin adı görüntüde Müslüman adı, genleri ise yüzde yüz Anglo-Sakson, gerçek ismi Ronald. Soyadı ise "Fiddler" anlamı ise "ÜÇKAĞITÇI" demek. Bu işler hep böyledir. Üçkağıtçıları sahneye sürerler, adam gerekirse sünnet bile olur (Daha önce bunun örneklerini, İngiliz ajanlarını isim isim yazmıştım) aramıza girer ve alıp hepimizi terör ve kavga sellerine doğru sürükler.
Üçkağıtçıların yöntemleri hep böyle olmuştur. Aramızda ve kanlı savaşların yaşandığı bölgemizde bu tip üçkağıtçılardan ve onlara emir eri olan yerlilerden o kadar çok var ki... Geçtiğimiz hafta ahaber'de Yazboz'da üç yıl Türkiye'de CIA istasyon şefi olarak görev yapan Giraldi'nin röportajını yayınlamıştık. "Türkiye güçlü ve konumu itibariyle çok önemli bir ülke. Tabii ki Almanlar, İngilizler, Fransızlar ve İsrail ajanları ile buraya yığınak yapacak" diyordu. CIA ajanı Giraldi 2012'de Hürriyet'e verdiği röportajda da "Türkiye'de yabancı istihbaratlarda çalışan tam 50 ÜST DÜZEY YÖNETİCİ var" diyordu.
Bakın şu kadar ajan var demiyor adam.
Sadece üst düzey yönetici sayısı için "50" diyor. Alt düzeylerin ve onlara muhbirlik yapan yüzlerce belki de binlerce satılmış gönüllünün sayısını da siz düşünün.
Yaşadığımız olaylara, ülkesini yerden yere vuranlara, dış basın önünde yaşadıkları Türkiye'yi, vatanlarını eleştiri bombaları ile vuranların oluşturduğu kuyruklara bakın her şeyi anlarsınız. Gezi olaylarında "Türkiye'yi eleştirecek Türkler aranıyor" diye verilen Londra'da verilen ilanlar hala aklımızda. Kimbilir kimler bu ülkede 50 Üst düzey yönetici istihbaratçının alt kademe elemanlarından ne maaşlar alıyorlar? DEAŞ'a eleman götürürken yakalanan yabancı ajanların, hangi yerlilerin araba anahtarını cebinde taşıdığını henüz bilmiyoruz. Türkiye'de, 100 yıldır dışarıdan içeriye yerleştirdikleri ile ülkemizi yöneten, istihbarat teşkilatımızın maaşlarını bile binlerce km öteden senelerce ödeyenlerin kurduğu bir sistem vardı. Bugün o sistemin ve bu topraklarda inşa ettikleri darbeler anayasasının değişmesi için verilen bir mücadele var. Hiç ama hiç kimse buna "Erdoğan mücadelesi" diye bakmasın. Bu hepimizin, çocuklarımızın geleceği için yapılan bir mücadeledir.
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/bekirhazar/2017/02/28/mucadele

NATO ayarlı CHP  Bülent Erandaç

16 Nisan referandumunun ruhu şudur: Büyük Türkiye yürüyüşüne devam etmek veya etmemek. İşte bütün mesele bu. Merkezinde CHP-HDP- FETÖ, arkalarında NATO'nun bulunduğu mahfiller, "18 maddelik değişikliğe ne ihtiyaç vardı da referanduma götürülüyor?", "Mis gibi bir anayasamız vardı. Durduk yerde icat çıkarılıyor" diyorlar. Peki, gerçek nedir?
Fabrika (NATO) ayarlı Deniz Baykal/CHP, 2007 öncesi Cumhurbaşkanı seçilirken hiç hatırlanmayan Yargıtay Eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun yumurtladığı 367 takozuyla, vesayetçi generallerle beraber siyasete müdahale etmişler, Meclis'in Cumhurbaşkanı seçmesini engellemişlerdi. NATO'ya, Derin Amerika-Avrupa'ya, vesayetçi generallere, Deniz Baykal'a karşı ayağa kalkan aziz millet, "Bırakın kavgayı, Cumhurbaşkanı'nı ben seçeceğim" diyerek referanduma gitmiştik. CHP ve Deniz Baykal, fabrika ayarları gözden geçirilmiş olarak bugün de ortalıkta geziyor, tuhaf konuşmalar yapıyor. 16 Nisan referandumunda oylar, partiler için verilmeyecek, fabrika (NATO) ayarlı CHP karşı çıksa da vesayetçiliği tarihin çöplüğüne atmak için verilecek.
Vesayetçi zihniyeti yıkmak demek, egemenliğin aracısız, tezgâhsız, kumpassız millete geçmesi demek. CHP ve müttefikleri, "Hayır" çıkararak ne yapacaklar? Zorba siyasetle mevcut sistemi tıkayıp çalışmaz hale getirmek, fırsat olursa aradan koalisyonlarla iktidara gelecekleri rüyasının bitmesini istemiyorlar. Alışmışlardı, yüzde 21'le aradan sıyrılmaya. Bir örnek her şeyi anlatmaya yeter: 1995 seçimlerinde, yüzde 14.6 oy almış Bülent Ecevit, 28 Şubat darbecilerinin kurduğu Mesut Yılmaz hükümetinin ortağı oluyor, 1999 seçimlerine Ecevit'in Başbakanlığı'ndaki azınlık hükümeti ile gidiliyor ve bu seçimlerde de yüzde 21 oy alan Ecevit, Başbakan oluyor, koalisyon hükümeti kuruyor. Tuhaf değil mi? 16 Nisan sonrasında, yüzde 21'le (Bülent Ecevit), yüzde 26 ile (Süleyman Demirel ) hükümet olamayacak. Aziz milletin en az yüzde 50 artı bir oy fazlasını alan liderin Cumhurbaşkanlığı Hükümeti göreve gelecek. Çift başlı yönetimleri tarihe mal edilecek.
Bugün olmasa bile, yarınlarda muhakkak seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan modeli yani çift başlılık istikrarsızlığa yol açacaktır. Çift başlıların arasını açmak hele hele "dış müdahalelere" müsait oluşu tam deyimiyle fecaattir. Cumhurbaşkanlarıyla ters düşen Başbakanlar yüzünden memleketimiz çok çekti, çok. Kenan Evren, 1982 darbe anayasasıyla bir yönetim sistemi kurgulamıştı. Merhum Turgut Özal Başbakan olduğunda geçinemediler, ters düştüler. Aziz millet, çok gözyaşı dökmüştü, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki "Anayasa kitapçığı fırlatma" krizinden. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, Bülent Ecevit'in suratına anayasa kitabı atmıştı. 2001'de vatandaşlarımız inim inim inliyordu. Kara kutu Hüsamettin Özkan, "Nankör kedi" diyerek, atılan anayasa kitabını Cumhurbaşkanı'na fırlatıyordu. Ayak oyunları, otellerde pazarlıklar, ihale peşinde koşanların adamlarının saçmasapan bir didişmeleriyle koca memleketimiz, birçok siyasi ve ekonomik buhrana sürüklendi, bankalar battı, faizler bir gecede yüzde 7 bin 500'e fırladı. 16 Nisan'da, iki başlı kurgulanmış yönetim sistemi tarih olacak. CHP kendisine çekidüzen vermek zorunda kalacak. Bundan böyle, NATO ayarlı değil MİLLET ayarlı olmanın çaresini arayacak.

SONUÇ: Aziz milletimiz, dış müdahaleye açık bir yönetim sistemi istemiyor. CIA-Pentagon-NATO darbelerinden bıktı usandı. 15 Temmuz'da NATO-CIA-Pentagon kuklası FETÖ darbe girişiminden kurtulduk. Geleceğimizde, bürokrasiye fazla boğulmadan hızlı kararlar almak ve hemen uygulamaya koymak zorundayız. Güçlü, kararlı, dik duruşlu ve aynı zamanda halka hesap veren Cumhurbaşkanı'na ihtiyacımız var. GELİN BERABERCE BÜYÜK TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ AÇALIM. GELECEĞE CÜRET EDENLER KERVANINA KATILALIM.
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/erandac/2017/02/28/nato-ayarli-chp


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Evet, Hayır bloklaşmasında Hayır cephesini önemli bir bölümünü yönetenlerin amaçları nedir.

Evet, Hayır bloklaşmasında Hayır cephesini önemli bir bölümünü yönetenlerin amaçları nedir.

 Sayın Mustafa Zeki Şahin Bey kardeş

Her yorum. Yorumu yapanın bakış acısı kadar genişlikte bir alanı kapsar. Yani görüntüler ve hafızalar da kayıt edilmiş video resimlere yakından bakarsak 15 - 20 veya daha fazlaca ama sınırlı sayıda etkili ve yetkili kişinin elindeki imkanlar ile iyiliğe ya da kötülüğe çalıştıklarını ve kendi aralarında ülkesi yada çıkarları için başka ülkelere, örgütlere çalıştığını görürüz. Aya güneşe bakar gibi aşırı uzaktan bakınca da ya güneşin ışığı gözlerimizi karartır hiç bir şey göremeyiz yada aydaki kayaları falan görürüz. Yani aslında yorum yapacak kadar detay göremeyiz.

Bu durumda gerçekleri görme kabiliyeti olanlarımızın olaylara bakarken ne kadar geri çekilirse ne kadar geniş alanları zaman ve mekan boyutlarına görebileceği ve ne kadar olaylara yaklaşır ise o kadar dar zaman ve mekan kesitlerindeki olayları görebiliriz. Olayların tam içine girip bakarsak da mevcut kavgaların olayların içinde taraflara o kısa zaman ve mekan içinde yaşarken elimizde olmadan görebildiğimiz sınırlı şartlarda taraflardan bir tarafın yanında yer alarak bakmaya başlarız. Bu durumda artık istediğimiz kadar mesafeyi daraltalım ve ya açalım artık. Bir taraf olarak bakmaya başladığımızdan yorumlarımız taraflardan biri hesabına yararlı ve destekleyici olur.

Ama yaralı zannederiz zararlı, zararlı zannederiz yararlı olur. Aslında Allah katında dünyayı bir kumarhane gibi kullanmış olur. Allah korusun iki cihanda da (Dün ve Ahirette) kaybedenlerden oluruz.

Şimdi gelelim. Yanlışta ısrar edenlerin görüp de görmezden geldikleri, Bazılarının ise zaten hiç bir şeyi analiz edecek kadar görmedikleri ve bilmedikleri konulara.

Erdoğan'ı şiir okudu diye gericilikten hapse atıp sonrada şu anda Hayırcıların ana gövdesinin hala izinden gittiği sömürge medyasının o zamanlar neden hah şimdi bu Tayyip Beyden kurtulduk artık muhtar bile olamaz  diye sevinmelerine vesile olan şiirin tamamını biliyor musunuz?

Ziya Gökalp'in yazdığı şirin adı Asker Duası dır. Şiir biraz uzun olduğu için sadece kısa yolunu koyuyorum.

Asker Duası 

http://www.cetinkose.com/siirlerim_oku_do.php?siirID=1066

Hangi vatan millet düşmanları. Ordularımıza dua olan ve ordularımızı milletimiz ile birlikte şereflendiren böyle bir şiir okudu diye İstanbul belediye başkanı Tayyib Beyi haksız yere mahkum edip hapse atarak sicilini lekelemeye çalışır ve Müstemleke medyası neden oh kurtulduk havalarında Muhtar bile olamaz diye sevinç çığlıkları gibi manşetler atar. Muhsin Yazıcıoğlu gibi Mert ve Yiğit Parti başkanlarını, FETÖ'ye teslim olmadı ve ya içine sızmaları önlemeye çalışırken başarılı olmaya başladı diye FETÖ gibi yerli uzantılı dışarıya hizmet eden vatan millet düşmanları tarafından aynı helikopter de bulunan biri gazeteci ve diğerleri güvendiği arkadaşları ile birlikte Şehit edenlerinde Türk üniforması giymiş yabancı devşirme hainler oldukları da hala gözlerimizin önünden gitmemektedir.  Jandarma Genel komutanımız Eşref Bitlis'in de ABD'nin içimizdeki sözde Türk üniformalı asker bozuntuları tarafından şehit edilmesi sonrası vatanperver vatan evlatlarından olan ekibinin de başta, Ahmet Cem Ersever olmak üzere teker teker öldürülmelerini, bu milli iradeyi istemezükçüler yüzünden hala Sivas ve Başbağlar Köyü, Kahraman Maraş, Çorum, Malatya katliamları birlikte neden açığa çıkarılamadığını ve Evet çıkarsa bunların dosyalarının yeniden açılacağı korku ve paniği ile kimleri tehdit para veya video baskıları ile hayır demeye yönlendirip takipçilerinin de yanıltılmasını ayarladıkları da ortaya çıkacağından gizli kalmış dosyalar olarak geçmişin ortaya çıkması ile geleceğin garantiye alınmasından korkmakta olduklarını söylemek sanırım hayırcıların önemli bir bölümü için gerçeği yansıttığı sonunda aydınlığa kavuşacaktır.

Artık Türkiye'nin varlığı batının çıkarlarına uygun gelmediği ve eskisi gibi sömürge kuralları ile Türkiye'de uygulanan ve Gezi parkı olayları ile zirveye tırmanmaya başlayan milli hükümeti düşürüp yerine Dünya siyaset senyörlerinin kadrolu gizli adamlarına hükümet kurdurup, Türkiye'yi yeniden şamar oğlanı yapmak ve sonrada kafasını koparıp paylaşmak planları kuranlar. Erdoğan ABD de görüşmeler yaparken Başbakan yardımcısı Bülent Arınca bir heyet gönderip. Gezi, çakallar kalkışması ve ücretli hergeleler komutasında  yönetmekte kullanılan bir takım ücreti mukabilinde anarşide kullanılanların vatana ihanet ettikleri ve ülkeyi bölerek işgal etmeyi isteyenlere satmaya kalkıştıklarını açıkça gördüğümüz şeref yoksunu mel'un lar şu şartları B. Arınca dayatmaya çalışıyorlardı. Asya ile Avrupa'yı demir yolu ve Transport nakliye yolu ile bağlayan. Yavuz Sultan Selim köprüsüne hayır.  Marmaray alt geçidine hayır. Boğazı üç katlı trafik yolu ile denizin altından bir birine bağlayan Avrasya yolu ve geçidine hayır.  Yıllık iki yüz milyon kişi transfer edebilecek üçüncü hava alanına hayır.

Türkiye içinde büyük kalkınma hamlelerinin yolunu açacak ve sanayii Anadolu içlerine kadar taşıyacak, 

Otobahn-lara, (Otoyollara) bölünmüş karşılıklı gidip geliş ikişer ve üçer dilimli yollara hayır. (dolaylı olarak gerici ve yobazlardan oluşan bu milli iradeye hayır, kendilerimiz gibi vatan millet düşmanı azınlıkların safında kemik yalayanlara evet anlamına gelen teklifler götürmüşlerdi) Mesele ağaç değil sen daha anlamadın mı sloganları ile bütün ülkeyi tencere tava gürültüsüne boğduran sahtekar vatan hainleri halkı da resmen dolandırarak anarşi ve terörde kullanıyorlardı CIA FETÖ-sü ve İstanbul Siyonist Sabataist ve Masonlar gizli sömürge valiliği ile medyaları sürekli millete hakaret ediyorlardı. Aynı alışkanlığı gayrimüslim Türk olduğunu iddia eden Gur-Buz Bey ve sizde etkilenerek iki arada bir derede kalıyor. İşin en kötü tarafı artık masonlar Sabataist tarikatları, mason tarikatları ve Tapınak şövalyeleri tarikatlarını, bunlar kullanılarak kurulup geliştirilmiş FETÖ vatana ve insanlığa ihanet soygun ve harami- haşhaş-i  tarikatı. Yine Bir travesti olan Sisi lakaplı Seyhan Soylu'nun kurmakta kullanıldığı. Dünyada aslı olmadan üretilen. Sahte Aczi mendi tarikatı ile milli iradeyi dize getirmekte önemli roller yükledikleri Uyuşturucu üreticisi Ali Kalkancıdan Şeyh, Mehmet Ağarın hemşerisi Müslüm Gündüzden de eteğine sahip olamayan Aczi mendi tarikatı ile iki şeyh bozuntusunun arasında seksiliğini pazarlayan bar konsomatristi, Fadime Şahin gibi tarikatları görmezden gelip camilerin yanında eski tarikatlardan kalma pazarcı, seyyar satıcı, Bakkal, berber, amele, ırgat gariban vatandaşlarımızı suçlayarak doğru bir çizgi üzerinde olduğunuzu ancak. Hayır cephesinde yer alan CHP + HDP + FETÖ + PKK + DHKP-C + ve hatta içimizdeki DAİŞ harekatına destek verenleri ikna edebilirsiniz.

Bu milleti cahil diye aşağılayanlar artık milletin çocuklarının da hem vatanımızda ve hem de Yurt dışında gayet iyi eğitimli ve aileden aldıkları ahlaki değerler ile haramdan zinadan uzak yaşayan ve bu sayede irfanı açık, ilmi sürekli artan Milet'e karşı girişilen son Haçlı Ve Siyonist Saldır da kullanılan FETÖ örgütünden ve bu uluslar arası saldırıdan kıl payı kurtuluşumuzu da, gerici hareketi gibi göstermek isteyenlerin yakınlarında durmayı bile milletimiz artık hoş görü ile karşılamamaktadır. Bununda bilinmesinde yarar vardır.   

Hükümet kurmayı tek başlı başkanlık sistemine bağlamadıkça Çift başlılıkta şimdiye kadar Millet sadece bir defa Çift başlığı eskisi kadar sert uygulamayan Abdullah Gül'ü, O da İngiliz kraliçesinin referansı ile seçti. Özal Yönetimin (Hükumetin) Başından gitsin diye parlamentodan seçilen Mason olmadığını zannettiğimiz İlk Cumhurbaşkanı idi. Onu da bilinen ancak ikinci suikastta öldüre bildiler. 

Erdoğan'a uygulanan öldürme teşebbüslerinin sayısı sayılamayacak kadar çoktur. Bilinenleri dahi çok. Şimdiki Hayırcılar, Erdoğan C.B. Adayı olduğunda kimsenin ne biçim bir kişi olduğunu bilmediği dışarıdan destekli Ekmelettin İhsaoğlunu, C.Başkanı adayı yaptılar ve desteklediler.  En azından bilinen bir aday göstermiş olsalar idi Kuklacıların öne çıkardığı, adını bile bilmedikleri için telaffuzda edemedikleri. Kuklayı desteklemek gibi ağır bir tarihi utancın gelecek nesillere de intikal ederek.

Hayırcıların kimler ile yan yana aynı safta yer aldıklarını ve Türkiye'yi 15 Temmuzda sivil, vatanperver asker polis namuslu dürüst vatandaşların canlarını ve bazı vücut azalarını fedakarca şehit verip kazandıklarının üzerinden henüz bir yılı dahi bulmayan kısa bir zaman geçtiği halde bloklaşmaları da kendilerine millet nazarında soğutucu bir sabıka olarak kalma ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır. Artık millet kimlere güvenip kimlere asla güvenemeyeceğini, Eskiden beri güvene geldiklerindeki bu değişikliğinde FETÖ gibi bazı yabancı ajanlarının içlerine sızdığına ve yönlerini değiştirdiğine Yorumlayacaklardır.

Bizler Allah'tan geldik ve yine ona döneceğiz. (İnna lillahi ve inna ileyhi raciun)

Sürçü lisan etti isek af ola.

Ahmet Doğan Şimşek

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

27 Şubat 2017 Pazartesi

((slayt izle)) Bu gün 27 Şubat 2017 Yarın 28 Şubat. Dost ile düşmanı ayıklama günü

Bu gün 27 Şubat 2017 Yarın 28 Şubat. Dost ile düşmanı ayıklama günü

Muhterem Burhan Bey  

Şu anda Türkiye de bir kör dövüşü devam etmektedir ve kimin aslında neyi amaçladığı bilinmemektedir.

Aşağıdaki gayet düzgün yazılmış yazınızdan bu fakir naçizane imla hataları ile dolan, çünkü düşünce hızıma göre çok yavaş kalan yazı yazmak kabiliyetim ile biraz özetleyerek Kısaca cevap vermeye çalışacağım.

Yazınızın sondan bir önceki paragrafında şöyle yazmışsınız

 Ötetaraftan merhum ERBAKAN hocamıza başbakanlığı sırasında sorulan başkanlık sistemiyleilgili  soru üzerine yukarıda da yazdığım gibi memleketin daha öncelikli çüzülmesi gereken sorunları olduğunu ve sistem değişikliği şimdilik öncelikli bir konu olmadığını, öncelikli olarak memleketin ve milletin sorunlarının çözümüne yoğunlaşılması gerektiğini vurgulamıştır.

Rahmetli Erbakan Hoca'nın bu sözlerden benim anladıklarımı anlatmaya çalışayım.

Rahmetli Erbakan Hoca o zamanda böyle söyledi diye acaba bu sözü bu zamanda da böylemi söylerdi, yoksa. Diye kendi kendimize sormadan olduğu gibi başka bir zaman ve zemine aynıyla geçerlidir diyerek sorgulamadan oturmak Değerli ve Rahmetli Erbakan hocanın hatıralarının değerini düşürmeye çalışmak anlamına gelebilir. Şimdi olsa acaba ne derdi?

Ortadaki sorunları ancak böyle çözebiliriz ve Evet diyorum mu derdi?

Yoksa hala aynı yerdeyim mi? İkinci cevabı vereceğini hiç zannetmiyorum.

Önce bir noktayı belirterek şu anda Selamet partisinin büyük bir yanılgı içinde olduğunu müşahede etmekteyim.

Çünkü.

Başkanlık sistemine eğer o zamanki sorunlar yumağı içinde girse idik. Devleti elinde tutan İstanbul sömürge valiliğinin arkasındaki batılı güçlerin ve batılı güçlerin siyasi uzantısı gayri milli CHP hakim olduğu dönemde, bırakın şimdiki gibi bir başkanlık sistemi getirmeyi doğrudan 1982 anayasasının önemli kısımlarını hazırlayan o zamanki gayri milli paşalar aşırı laikçi İslam karşıtı ihtilalciler tarafından seçilmiş devşirme parlamenterler bozuntuları tarafından millet aleyhine bürokrasi diktatörlüğü olarak kurulmuş ve Şimdiki Cumhur başkanlığı yetkileri ile milletin seçtiği meclisten çıkan hükümetin üyelerini onaylamadıkça hükümeti kuramayan milli irade meclisindeki durumun dahi dizginleri Cumhurbaşkanının elinde idi ve vatan için hiç bir şey yapmasına da gerek kalmıyor sadece milleti döve döve Batılılaştırmak, Hristiyanlaştırmak, homolaştırmak erkeler ve kadınlar arasında evliliklere zorlamak. Zinayı insan hakları özgürlüğünün bir parçası haline getirmek, ahlaksızlaştırmak. Helal ve haram kavramlarını ortadan kaldırmak ve daha bir sürü fitneler ile milletimizi dininden temelli koparmak amaçlı ve AB'ye sokarak milleti en küçük ırk ayrımlarına kadar parçalayıp demokrasi insan hakları adı altında Türkiye merkezi devletinden ayırıp parçalar halinde kantonlara dönüştürerek Türk milletini ortadan kaldırmakta kullanıldıklarını ne paşalar ne bürokratlar bilmeden Atatürk ilkeleri diyerek bodoslaman Türkiye'yi AB, ABD arasındaki atlas okyanusunda iki kıta arasında Türkiye gemisini, batırmaya gidiyorlardı. CHP hala Başkanlık sistemine geçmek istemektedir. İstanbul sömürge Dukalığı da. Ama şimdi bütün şer güçler Erbakan Hocanın o sırada söyledikleri durumunda kalmışlardır. Çünkü bu devleti biz kurduk ve sonuna kadar millete yetki vermeden eşek sürüleri gibi ve mekkare katırları gibi onları ayak işlerinde kullanarak biz sürdüreceğiz amaçlı düşünceleri yüzünden Milletin eline 150 yılda bir defa geçmiş bu fırsatı da ifsat ederek yeniden batılı efendilere millet aleyhine hizmete hazır duruma geçip sömürge valiliklerini  sürdürebilecekleri zaman başkanlık sistemine geçmek isteyeceklerdir. Erbakan hocanın o günlerin şartlarında söylediklerini bu günlerin asırda bir defa dahi ele geçmez fırsatını imha etmek amaçlı pazarlamak bilmeden yapılıyor ise siyasi hata ve eğer bilerek yapılıyor milletin geleceğini Suriye gibi katliamlara hazırlamak ve bütün İslam âleminin de umutlarını kırmak demek olur. CHP hiç seçilmeden Devleti başından beri elinde tutabilecek yabancı destekli mason üst düzey bürokratlara sahip İslam karşıtı bir bürokrasi devletini. Hilafet için savaş yardımı olarak gönderilen paraları faizle işleterek sürdüren bir partidir.

Başkanlık sistemine geçersek ne olur. Kanunları meclis yapar. Hükümet kurulamadığı için konulan seçim barajı ya kalkar yada azami %3 lük gibi limitlere düşerek millet kendi parlamenterleri ile Mecliste temsil edilir. Kanunlar çok farklı partilerin katılımı ile oluştuğundan kanunlar daha sağlıklı ve bir kesimin çıkarına değil herkese adalet sağlamak amaçlı çıkarılır. Yasama meclisi yani TBMM' i Çoğunluğu elinde tutan parti ya da partiler koalisyonunun taleplerine göre çalışmaz. Meclis içinde daha adil ve millet ve ülke için yaralı olacaklar üzerinde anlaşmalar sağlanır. Batıdan ders almaz, ahlaki değerleri kalmamış olan batıya ahlak dersi tedris eder. İslam âlemi bir süre sonra Türkiye'nin saygınlığında birleşik hareket ederek Erbakan Hocanın İslam ortak pazarı da dahil İslam ülkelerinin de kalkınması sadece yeraltı madenleri petrolleri ile ayakta kalmaya çalışan bahçıvan ve çiftçiler gibi tarlası kolayca silahlı devletlerin sömürgeleri durumuna düşmekten kurtulurlar. CHP İslam âleminde kanlı millet katliamcısı Esat ailesi dışında kimleri arkadaş ve dost bildi. Kılavuzu Karga olanın! . . . . .

Meşhur atasözümüzü bilirsiniz. Arkadaşlarının kimler olduğunu söyle bana, senin nasıl bir kişi olduğunu söyleyeyim sana

Selam, dostluk kardeşlik, hürmet ve sevgilerimle değerli arkadaşım.

Sürçü lisan etti isek af ola

Ahmet Doğan Şimşek

Bizzat anılan programda bulunan biri olarak yazıyı okuyunca, tarafgirlik zaviyesinde kendi hesap ve çıkarlarına göre kazanç sağlama maksadıyla birilerini yerme, bazılarını da etkileyebilme gayretinde yorumlanmış bir yazı olduğunu yazmamam haksızlık karşısında susarak düşülen duruma düşmek olaca için bu satırları yazma ihtiyacı hasıl oldu.
    Öncelikle bilinmelidir ki bu yazacaklarımla kimsenin avkatlığını yapıyor deyilim. Birkere bu konu üzerinden inceden inceye topluma bir mesaj vererek algı oluşturmak istendiğini "Tersköşe yaptı" tabirinin kullanılmasından bariz bir şekilde anlıyabiliyoruz. Sayın KUTAN konuşmalarını sayın KILIÇTAROĞLU'dan önce yaptılar dolayısıyla önce konuşan bir kişi yaptığı konuşmayla kendisinden sonraki konuşmaciyı "TERSKÖŞE" gibi bir durumu sözkonusu olamaz. Bu yazıyı yazanlar veya editörler bunu biliyor olmalılar. Peki o halde neden bu tabiri kullanmış olabilirlerki? Herhalde kargaları güldürmek için deyildir. Gazetenin yazısında olduğu gibi sayın KUTAN konuşmasında merhum ERBAKAN hocanın meclise verdiği önergede başkanlık sisteminin olduğunu söylemiş, ancak sözlerinin devamında tüm yetkilerin bir kişide bulunmasınada karşı idi diyede eklemiştir. işin bu kısmının bilinmeside önemlidir ama nedense gazete o kısmı gizlemeyi daha uygun bulmuş. Neden? Çünki kaleme aldığı kısmıyla bir yerlere ERBAKAN hoca da başkanlık sistemini istiyor ve destekliyor mesajını vererek etki oluşturma peşinde de ondan.
    Sayın KILIÇTAROĞLU da Merhum ERBAKAN hocamızın yakın geçmişte başkanlık sistemi konusunda söylediği "Şimdi memleketimizin çözüm bekliyen çok daha önemli meseleleri vardır. Bunları çözüme kavuşturmak varken tümüyle bir sistem değişikliğiyle uğraşmak doğru deyildir" mealindeki sözünü hatırlatarak buradanda kendi zihnine göre cumhuriyet, parlementer sistem ve demokrasi vurgusu yaptı.
    Diyeceğim odurki gerek sayın KUTAN'ın gereksede sayın KILIÇTAROĞLU'nun başkanlık sistemiyle ilgili merhum ERBAKAN hocamızın söylediği sözleri doğrudur. Evet merhum ERBAKAN hocamızın başkanlık sistemi gibi bir fikri vardı ve bunu zaman zaman da dile getirmiştir, ancak hocamızın düşündüğü başkanlık sistemi bu gün getirilmesi istenen gibi bir başkanlık sistemi deyildi. O nedenle sadece cümlelerin bir kısmını alarak yorum yapmak, asıl maksadı açıklayacak kısmı gizlemek hem merhum ERBAKAN hocamıza yapılmış bir haksızlıktır, hemde onun sözleriyle birilerini kandırmaktır.
Ötetaraftan merhum ERBAKAN hocamıza başbakanlığı sırasında sorulan başkanlık sistemiyleilgili  soru üzerine yukarıda da yazdığım gibi memleketin daha öncelikli çüzülmesi gereken sorunları olduğunu ve sistem değişikliği şimdilik öncelikli bir konu olmadığını, öncelikli olarak memleketin ve milletin sorunlarının çözümüne yoğunlaşılması gerektiğini vurgulamıştır.

Durum böyle iken birileri şimdi çıkıp bu sözlerin kıyısını kenarını kırpıp kendi çıkarına uygun gelen kısmıyla ve bilinç altına subliminal mesaj vererek getirmek istedikleri sisteme desteği arttırma çabasına girmesi ve bunu yaparkende merhum ERBAKAN hocamız üzerinden yapması en hafif tabirle oyunda kural dışı hareket eden oyuncu gibidir...

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

26 Şubat 2017 Pazar

((slayt izle)) Fwd: [Zαнidαη] Hayırlı Pazarlar


---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Gönderen: Zahide <zahidebasak@gmail.com>
Tarih: 26 Şubat 2017 18:19
Konu: [Zαнidαη] Hayırlı Pazarlar
Alıcı: zahidan@googlegroups.com















































"Ne dem baki, Ne gam baki."











































 
  




 
http://oi51.tinypic.com/245xaol.jpg
<br/><a href="http://oi68.tinypic.com/2aakn43.jpg" target="_blank">View Raw Image</a>
              http://zahidan.wordpress.com  http://zahidece.wordpress.com/        

--
Bu iletiyi Zahidan Gruba üye olduğunuz için aldınız.
Grubumuza e-posta iletmek çin zahidan@googlegroups.com adresine mesaj gönderebilirsiniz.
Üyeliğiniz ile ilgili soru ve sorunlarınız için zahidler@gmail.com adresiyle iletişime geçebilirsiniz.
Daha fazla içeriğe ulaşmak için aşağıdaki adresleri ziyaret edebilirsiniz.
http://zahidan.wordpress.com/ http://zahidan.blogcu.com/
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Zahidan" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için zahidan+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Görme engellilere beyaz baston desteği

İZMİR'deki Beyaz Ay Derneği'ni ziyaret eden Ege Bölgesi Uluslararası İnner Wheel üyeleri yaklaşık 40 görme engelliye beyaz baston dağıttı.

Dernek bünyesinde neredeyse bir gelenek haline gelen baston dağıtımıyla ilgili bilgi veren Beyazay Derneği İzmir Şubesi Başkanı Salih Arıkan, engellilerin en büyük eksikliklerinin talep yaratma kültürlerinin yeterli olmaması olduğunu kaydetti. Özel sektöre de çağrıda bulunan Arıkan, "Biz engelliler tüm işlerde başarılı olabiliriz. Yeter ki işe göre eğitim verilsin. İŞKUR ile iletişime geçtik, özel sektörde de engellilere daha fazla yer verilsin. Biz engelliler bunu ısrarla talep ediyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının destekleri giderek artıyor. Bu bizi çok mutlu ediyor" dedi.

Ege Bölgesi İnner Wheel Başkanı Nadire Kartal da, üyeler olarak toplumu ilgilendiren ve topluma yarar sağlayan tüm aktivitelerde desteklerini sürdürdüklerini kaydetti. Kartal, "İnner Wheel olarak toplumda farkındalık yaratan projelerimizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
Mustafa OĞUZ / İZMİR, (DHA)

--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Baş örtüsü gayri yasal yasağının kalması sömürge medyasının ve arkasındaki yabancı güçlerin yine karnını ağrıttı Video haber

Video haber
A.D.Şimşek

Rahatsız olan Karargah değil Aydın Doğan!

25 Şubat 2017, Cumartesi
Kaos tetikçisi Hürriyet 16 Nisan'daki referandum öncesinde de son sürat çalışmaya devam ediyor. Doğan Medyası bu seferki algı kampanyası için bu kez Eski Türkiye'ye ait bir manşeti kullandı. Masa başında imal edildiği her halinden belli olan 'Karargah Rahatsız" haberi toplumun tüm kesimlerinden büyük tepki çekti.


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Erbakan Hocayı Anma Programına "Kılıçdaroğlu gölge düşürdü"

"Kılıçdaroğlu anma programına gölge düşürdü"

Erbakan Hoca'nın 70 yıllık dava arkadaşı , "Erbakan ni destekliyordu. 1969'da verdiği teklifte başkanlık sistemi vardı. Kendi anlayışına uygun bir başkanlık sistemini destekledi." sözleriyle anma programına gölge düşüren Kılıçdaroğlu'nu ters köşe etti..


'ın ebediyete intikalinin 6. yıl dönümü nedeniyle anma programı düzenlendi. Programda, Erbakan'ın yaklaşık 70 yıllık dava arkadaşı , "Erbakan Hocamız, 'biz siyaset yapmıyoruz Allah rızası için cihat yapıyoruz' derdi. Kirli siyaset hiç yapmadı. 1969'da Konya'da bağımsız aday olup parlamentoya girdi. Hüseyin Abbas ve Hüsamettin Akmumcu ile Meclis'te Müslümanların sesi oldular. Etkili çalışmalar yapıyorlardı. O tarihte verdikleri anayasa değişiklik önerisinde  de vardı. Ancak kendi anlayışına ve değerlerine uygun bir başkanlık sistemi" dedi.


 Genel Başkanı , Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, BBP lideri Mustafa Destici ve AK Partiyi temsilen TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin ve bazı milletvekilleri 'nin düzenlediği Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı anma programına katıldı. Programda, Cumhurbaşkanı  ve Başbakan 'ın gönderdiği mesajlar da okundu.

SOKAĞA VE ŞİDDETE ASLA PRİM VERMEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Merhum Hocamız tüm ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, hizmete bu ülkenin ufkunu açmaya vakfetmiş bir büyük ilim ve devlet adamıydı. Onun en önemli özelliği hayatı boyunca inandığı değerler uğrunda mücadeleyi kendine görev addetmiş bir dava adamı olmasıydı. Kurduğu 5 partinin 4'ü antidemokratik yollarla kapatılmasına rağmen o her zaman siyaseti siyasetin imkanlarını savunmuş, sokağa ve şiddete asla prim vermemiştir" ifadeleriyle merhum Erbakan'a rahmet diledi.

KILIÇDAROĞLU ANMA PROGRAMINA GÖLGE DÜŞÜRDÜ
CHP Genel Başkanı da etkinlikte yaptığı konuşmada, etkinliğe katılmak davet aldığında bir an bile katılmak için tereddüt etmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Erbakan'ın en temel özelliğinin "millici"lik olduğunu belirterek, "Ülkesini seven ve topraklarına bağlı bir vatanseverdi" dedi.
Konuşmasında parlamenter sisteme sıkça vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Meclis'in yetkisi kısıtlandırılmak isteniyor. Bu çok talihsiz" diye konuştu.

FEYZİOĞLU'NDAN "KOALİSYON" GÜZELLEMESİ
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun konuşmasıyla başlayan programda siyasetçiler Erbakan'ın hayatını ve verdiği mücadeleyi anlattı. Feyzioğlu ise konuşmasında "Bugün sıklıkla eleştirilen kötü bir şeymiş gibi gösterilen koalisyonların milli çıkarları hep birlikte koruma yönünde önemli olduğunu anlayabiliriz" diyerek koalisyon güzellemesi yaptı.

GÖZ GÖRE GÖRE ÇARPITTI
Kılıçdaroğlu, Erbakan'ın 69 yıllık dava arkadaşı Kutan'ın sözlerinin aksine katılımcılara Merhum Erbakan'ın başkanlık sistemine karşı olduğu yalanını söyledi. Kılıçdaroğlu, Erbakan'ın çeşitli konuşmalarından cımbızladığı sözleri etkinlikte dile getirdi.



SABAH

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

25 Şubat 2017 Cumartesi

((slayt izle)) FETHULLAH’I VERSELER NE OLACAK!

Yorum yazının kendisi.
Ek yorum yapmıyorum
A.D.Şimşek
FETHULLAH'I VERSELER NE OLACAK! Alper Tan
23 Şubat 2017 18:05
Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, "Fethullah Gülen idam edilecekse iade edilmeli" dedi. İdam edilmeyecekse iadesinin bir anlam ifade etmediğini söyleyen Tan, "15 Temmuz mahkemelerinde esas ABD ve NATO'yu yargılamalıyız" dedi.

17-25 Aralık, özellikle de 15 Temmuz işgal teşebbüsünden sonra ABD-Türkiye ihtilaflarına bir de FETÖ maddesi eklendi. Özellikle son 7-8 aya baktığımızda iki ülke arasındaki en önemli konu FETÖ ve Fethullah Gülen'in iadesi..

Türkiye, Fethullah Gülen'in iadesi konusunu elbette doğal olarak gündemde tutuyor ve tutacak. Burada garip bir durum yok. Karşı tarafı bu konuda fazlasıyla sıkıştıracak da. Bu da olması gereken bir şey. Ancak bu konu her gün gündemde tutularak gayri ihtiyari öyle bir algı oluştu ki sanki ABD Gülen'i bize iade ederse bütün dertler bitecek, ABD-Türkiye ilişkileri çok iyi ve tamamen dostane hale gelecek.

Bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü çeşitli boyutları var. Bir an için farz edelim ki ABD, Gülen'i paketledi ve bir gece ansızın bize verdi. Onu ne yapacağız? Muhtemelen iade ederken bazı şartlar koşacaklar ve nur topu gibi ikinci bir Apo'muz daha olacak.. Şu an hukukumuzda idam cezası olmadığı için onu idam edemeyeceğiz. Güvenlik açısından muhtemelen bir adaya yerleştireceğiz –ki böyle olacaksa en uygun yer Öcalan'ın da bulunduğu İmralı Adasıdır- ve onu belki de orada geberinceye kadar besleyeceğiz.

Bu arada ABD'den, Avrupa'dan hain ve casus hakları savunucusu bir yığın resmi veya sözde sivil kuruluş "Fethullah'ı adil yargılamıyorsunuz," "Fethullah'ı zehirleyecekler," "Fethullah'ı avukatlarıyla görüştürmüyorlar" türünden tezviratlarla onu yine gündemde tutacaklar. Orada öldüğünde de ölüsü üzerinde provokasyonlar yapacaklar.

Sayın Devlet Bahçeli'nin teklif ettiği ve milletin beklentisinde de olduğu gibi idam cezası getirilecek ve Fethullah Gülen de yargılanıp idam edilecekse, ibretlik şekilde cezalandırılacak, milletin yüreğine de su serpilmiş olacak.

Bu kadar yüksek beklentinin ardından onu iade ettiği içinse Washington, Türk halkında oluşan Amerikan karşıtlığını önemli ölçüde yumuşatmış olacak. Aslında ABD, kendi organize ettiği bir işgal girişiminde FETÖ'cü ve NATO'cu tetikçileri ve maşaları elimize tutuşturarak bu defteri kapatmayı hedefleyecek.

Bu iş bu kadar basit olmamalı. FETÖ'cü ve NATO'cu işgalciler sadece ve sadece birer uşaktır. Bizim hesaplaşmamız uşaklarla, maşalarla, tetikçilerle değil, onları bize karşı kullanan efendileriyle olmalı. İşgalci maşalar yargılanmasın demiyoruz. Elbette ruhunu satarak kendini kullandıran o alçakların cezaları olacak ve bu süreç zaten işliyor. 15 Temmuz mahkemelerinde biz, esas ABD ve NATO'yu da yargılamalıyız.

27 Mayıs 1960'ta Cemal Gürsel ve ekibini kullananlar, 12 Eylül 1980'de Kenan Evren ve cuntasını kullandılar. 28 Şubat 1997'de Çevik Bir ve cuntasını, 15 Temmuz 2016'da ise Fethullah Gülen'in satılmışlarını kullandılar.

Bugüne kadar Türkiye ne 27 Mayısçıları, ne 12 Eylülcüleri ne 28 Şubatçıları yargılayabildi. Yapılan bazı yargılama teşebbüsleri de akim kaldı. Şimdi benzer bir noktadayız. Biz en azından şimdi bu 15 Temmuz mahkemelerinde sadece maşaları değil maşaları tutanları yargılamalı ve deşifre etmeliyiz. Eğer bunu yine yapamazsak darbe geleneğinin yine cesaret bularak belli bir süre sonra tekrarlanma ihtimali var.

Eğer idam cezası getirilmeyecek ve bu şartlarda Fethullah iade edilip adalarda beslenecekse bunun çok anlamı olacağını düşünmüyoruz. Herkes de biliyor ki, ABD bize karşı sadece FETÖ'yü kullanmıyor. PKK'nın, YPG'nin, DHKP-C'nin en önemli destekçisi Washington'dur. ABD, ülkemizde ve diğer İslam ülkelerindeki ABD karşıtlığını azaltmak istiyorsa bunun çaresi bellidir. Bize ve diğer İslam ülkelerine karşı kullandığı güdümlü terör örgütlerine destekten vazgeçmeli..

ABD bunları yapmadığı takdirde FETÖ başı Gülen'i iade etmek gibi taktiksel manevralarla bir yere varamaz.

Mevcut dünya şartlarında Türkiye'nin ve topyekun İslam ümmetinin siyaseti açısından Müslüman dünyadaki ABD ve Batı karşıtlığı daha kolaylaştırıcı, daha göz açıcı ve daha faydalıdır. ABD, eğer taktiksel olarak Müslümanların tepkisini azaltacak adımlar atıp mevcut siyasetini sürdürmeyi tercih ederse bu bizim açımızdan tuzak olur. Fethullah'ın iadesi böyle bir amaca hizmet etmeyecek şekilde düşünülmeli.

Ayrıca ABD iade edecekse sadece Fethullah'ı değil Fethullah'la beraber FETÖ'nün üst düzey tüm işbirlikçilerini de vermeli. Bunların mahkemelerdeki tüm ifadeleri kaydedilip bu işgal, casusluk ve hainlik faaliyetlerini kimin adına yaptıklarını anlatmaları sağlanmalıdır.

Biz tüm dünyadaki darbelerin en büyük kaynağı olan ABD'yi yargılamadan bu tür olayların önüne geçemeyiz. 15 Temmuz yargılamaları böyle bir hayırlı sürecin başlangıcı olabilir..

Alper TAN

2.02.2017

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.