18 Ekim 2011 Salı

((slayt izle)) Olmak ya da Olmamak / Mehmet Bedri Gültekin: Ölüme daha çare bulunamadı




18 Ekim 2011

 

 

Olmak ya da Olmamak

Mehmet Bedri Gültekin

 

Ölüme daha çare bulunamadı

 

         Amerika, geçen hafta bütün dünyanın alaycı bir hafifsemeyle karşıladığı bir iddia attı ortaya: İran, Suudi Arabistan’ın ABD’deki elçisine suikast yapacakmış!

            Dışişleri Bakanı Bayan Clinton birkaç gün öncesinde ise bir başka “şok haber” verdi: İran Türkiye’ye yönelik saldırgan açıklamalar yapıyormuş!

            Belli ki Amerika, İran’a yönelik yeni bir harekât için gerekli koşulları olgunlaştırmak istiyor.

            Peki ne oluyor bu olgular?

            Doğru dürüst ordusu olmayan küçücük Libya, saldırının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hâlâ direniyor.

            Suriye ateşindeki kestaneleri Türkiye’ye aldırmak istiyor ama sonuç olarak bu ülkenin direnişi ABD’ye karşıdır ve Suriye “kolay lokma” değildir.

            Bu yıl sonuna kadar ABD Irak’tan çekilecek ve durum hiç parlak değil. Irak yönetimi daha bugünden ABD’nin hoşuna gitmeyen arayışlar içinde.

            Afganistan’a gelince; işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüyor.

            Bir de kendi içinde yükselen halk muhalefeti var. Her geçen gün daha fazla insan sokaklara çıkıyor.

            İşte bu tablo içinde Obama yönetimi başına bir de İran belası sarmaya çalışıyor.

            Neden?

 

ABD DÖNEMİNİN SONU

            Nedeni, ABD ekonomisinin yaşadığı çöküşler. Üretmeyen ve borçla çarklarını döndüren bir ekonomi.

            Toplam kamu borcu, yıllık gayrisafi milli hâsılanın üzerine çıkmış.

            Ülke içindeki üretim geliri, yıllık hâsılasının ancak yüzde yirmisi kadar.

            Hepsinden önemlisi ABD halkının; yönetime, ülkelerine, kendilerine inancı kalmamış.

            Bu durumdaki bir ülke ancak dünyanın enerji kaynakları üzerinde mutlak tekel olursa ayakta kalır. Rakiplerini kontrol eder. Devasa borç yüküne çare bulur ve çöküşten kurtulabilir.

            Her yerde çıkmaz içindeyken şimdi de İran gibi bir ülkeye yönelik düşmanca niyetlerin biricik açıklaması budur.

 

“DAĞLARI BEKLEYEN KORKU”

            Şimdi de bir başka tabloya bakalım:

            Tayyip Erdoğan 12 Ekim günü İstanbul Üniversitesinin açılışına gitti. Herkes gördü ve izledi televizyon ekranlarından.

            O gün öğrencilerin okula gelmesi yasaklandı.     

            Bütün İstanbul polisi seferber oldu. Beyazıt’ta bütün caddeler ve sokaklar tutuldu. Kuş uçurtulmadı.

            Öğretim üyeleri bile sıkı bir aramadan geçirildi.

            Bu korku niye?

            Daha yeni yüzde 50 oy almamış mıydı Tayyip Erdoğan?

            Türkiye, Tayyip Erdoğan’a gelene kadar çok başbakan gördü. Yüzde 25, 30 bilemediniz en fazla yüzde 40 oy alarak iktidar olmuşlardı.

            Yani halkın büyük çoğunluğu onlara oy vermemişti. Gene de başbakanların hiçbiri, bir üniversiteye gittiği zaman, o gün öğrencilere okul yasağı getirmemişti.

            Hiçbir başbakan bu güne kadar yüzlerce koruma eşliğinde dolaşmamıştı.

            İşte burada gerçek ortaya çıkıyor! Gerçek; Tayyip Erdoğan’ın halktan korktuğudur.

            Neden?

 

KORKUNUN NEDENLERİ

            Birinci olarak Tayyip Erdoğan, tek yanlı propaganda ile, baskı ve tehditlerle, ortalığa dökülen milyar dolarlarla ve her türlü seçim hilesi ile alınan sonucun güvenilir bir halk desteği anlamına gelmediğini herkesten iyi biliyor.

            İkinci olarak Tayyip Erdoğan, kendisine oy vermeyen o diğer yüzde 50’yi kendi yurttaşı, kendi insanı olarak görmüyor.

            Elinden gelse onlara hayat hakkı tanımayacak.

            Ve artık halk da bu gerçeği biliyor.

            Tayyip Erdoğan da halkın bu gerçeği bildiğini, biliyor.

            İşte “çaresi olmayan” korku bundan kaynaklanıyor.

 

ORTAK KADER

            Dünyada Amerika, Türkiye’de Tayyip-Gül iktidarı aynı kaderi yaşıyorlar.

            Amerika, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya hâsılasının yarısını üretiyordu. Savaşın galibi en büyük süper güç idi.

            Aradan 66 yıl geçti. Bugün ABD’nin üretimi dünya hâsılasının yüzde 20’sinin altına düştü. Üç-beş yıl içinde birincilik Çin’e geçecek.

            Hiçbir güç, bu durumdaki ABD’yi kaçınılmaz sondan kurtaramaz.

            Çılgıncasına sağa sola saldırması, bu kaçınılmaz sonu daha da yaklaştırmaktan başka bir sonuca yol açmaz.

            AKP ise bu ülkeye ait değil. ABD projelerinde rol üstlenerek siyaset sahnesine çıkanların, ABD’nin çöküşünden çok daha önce sahneyi terk etmeleri eşyanın tabiatı gereğidir.

mbgultekin@ip.org.tr



--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin