Aşk Sordu Soruyu...
Ölümlerin ve sevdaların acılarını süzüp, kendine bir mutluluk payı çıkarmayı biliyordu her zaman.Ne yaşarsa yaşasın, yarına dair umutlarını hiç kaybetmiyor,
gelecekle ilgili plan yapıyor, hele hele o planlardan söz ederken gözleri ışıl ışıl parlıyordu
Mutsuzluklarla örülü dünyasında mutluluğun anlamını çok iyi biliyor ve hüzünlerin arasından her seferinde mutluluğu ortaya çıkarabiliyordu.
En çok gülüşü etkilemişti beni, biraz alaycı ama içten bir gülüştü o.Kendisi
gibi içten gülmüyordu kimse çünkü.O gülerken içten olduğunu biliyordu.Bu yüzden
de sahte bir gülüşü anında yakalayabiliyordu.Öyle çok şey yaşamıştı ki,
çevresinde olan biten hiçbir şeye şaşırmıyordu.Kendisi her ne kadar hayatla ilgili beklentilerini yüksek tuttuğunu söylese de çok şey aramıyordu aslında.Aşkın her türünü yaşamış yüreği, daha az yorulmayı hak etmişti ve o da bunu sağlamak için uğraşıyordu.
Konuşurken kelimeleri özenle seçiyor, karşısındakinin gözlerine bakarak anlaşılıp anlaşılmadığının muhakemesini yapıyordu.Belli ki bugüne kadar hep eksik
anlaşılmıştı.Satır aralarında ne söylediğini sezebilecek birini görmek istiyordu karşısında artık.Durarak konuşması da bundandı.Anlaşılamamak korkutuyordu onu.
Her kadından biraz daha fazla kıskanç, her kadından biraz daha fazla sahipleniciydi.Sevdiği insan ona kalsın istiyordu sadece ona…İçindeki sevgi potansiyelini karşılıksız dağıtmaya hazırdı.Dostları içim canını isteseler verebilirdi Ama iş aşka geldiğinde dünyanın en bencil insanı olabiliyordu.Doğrusu da buydu…
Ne olursa olsun hep kendisiydi.Ne değişiyor, ne değiştirmeye uğraşıyordu.
Biri onu değiştirmeye kalktığında yine geçmişten gelen yaraların verdiği savunma mekanizmasıyla anında saldırganlaşıyordu
Ürkekti, güvensizdi.Kadın olmanın verdiği bir ürkeklik değildi bu.Yüreğinin bundan sonra bir darbeye daha dayanıp dayanamayacağını test etmek istemiyordu belki de.Kendini anlatırken coşuyor, başka alemlerde dolaşıyordu.Ama konu aşka geldiğinde duruluyor, istem dışı gözleri dalıyor, kendi hatalarını, başkasının hatalarını sürekli aklından geçiriyordu.Hak ettiğini bulamamış insanların ruh halini taşıyordu aşkı konuşurken
Sonra gece bitti, herkes evine çekildi.Bir aşk kaldı bizi terk etmeyen.
Dilimizde de yüreğimizde de…Bir de aklımızda bir soru…Aşk mı bu¿
Mehmet Coşkundeniz
Ölümlerin ve sevdaların acılarını süzüp, kendine bir mutluluk payı çıkarmayı biliyordu her zaman.Ne yaşarsa yaşasın, yarına dair umutlarını hiç kaybetmiyor,
gelecekle ilgili plan yapıyor, hele hele o planlardan söz ederken gözleri ışıl ışıl parlıyordu
Mutsuzluklarla örülü dünyasında mutluluğun anlamını çok iyi biliyor ve hüzünlerin arasından her seferinde mutluluğu ortaya çıkarabiliyordu.
En çok gülüşü etkilemişti beni, biraz alaycı ama içten bir gülüştü o.Kendisi
gibi içten gülmüyordu kimse çünkü.O gülerken içten olduğunu biliyordu.Bu yüzden
de sahte bir gülüşü anında yakalayabiliyordu.Öyle çok şey yaşamıştı ki,
çevresinde olan biten hiçbir şeye şaşırmıyordu.Kendisi her ne kadar hayatla ilgili beklentilerini yüksek tuttuğunu söylese de çok şey aramıyordu aslında.Aşkın her türünü yaşamış yüreği, daha az yorulmayı hak etmişti ve o da bunu sağlamak için uğraşıyordu.
Konuşurken kelimeleri özenle seçiyor, karşısındakinin gözlerine bakarak anlaşılıp anlaşılmadığının muhakemesini yapıyordu.Belli ki bugüne kadar hep eksik
anlaşılmıştı.Satır aralarında ne söylediğini sezebilecek birini görmek istiyordu karşısında artık.Durarak konuşması da bundandı.Anlaşılamamak korkutuyordu onu.
Her kadından biraz daha fazla kıskanç, her kadından biraz daha fazla sahipleniciydi.Sevdiği insan ona kalsın istiyordu sadece ona…İçindeki sevgi potansiyelini karşılıksız dağıtmaya hazırdı.Dostları içim canını isteseler verebilirdi Ama iş aşka geldiğinde dünyanın en bencil insanı olabiliyordu.Doğrusu da buydu…
Ne olursa olsun hep kendisiydi.Ne değişiyor, ne değiştirmeye uğraşıyordu.
Biri onu değiştirmeye kalktığında yine geçmişten gelen yaraların verdiği savunma mekanizmasıyla anında saldırganlaşıyordu
Ürkekti, güvensizdi.Kadın olmanın verdiği bir ürkeklik değildi bu.Yüreğinin bundan sonra bir darbeye daha dayanıp dayanamayacağını test etmek istemiyordu belki de.Kendini anlatırken coşuyor, başka alemlerde dolaşıyordu.Ama konu aşka geldiğinde duruluyor, istem dışı gözleri dalıyor, kendi hatalarını, başkasının hatalarını sürekli aklından geçiriyordu.Hak ettiğini bulamamış insanların ruh halini taşıyordu aşkı konuşurken
Sonra gece bitti, herkes evine çekildi.Bir aşk kaldı bizi terk etmeyen.
Dilimizde de yüreğimizde de…Bir de aklımızda bir soru…Aşk mı bu¿
Mehmet Coşkundeniz
--
Aşkımın coşkusunu sana yansıttığında, senin de bana aynı coşku ile karşılık vereceğini hissediyorsam, Hayatının en anlamlı şeyi, NE ? diye sorduklarında tereddüt etmeden senin adını verebiliyorsam, Sen beni için vazgeçilmez olmuşsun demektir…!
*******************************************************************************************************
oysa ne çok istemiştim tutuşup seninle el ele
yürümeyi korkusuzca sonu bilinmeyen yolların gecesine
Ankara da bir gece belki de İzmir de ne farkeder ülkemde bir yerlerde işte
İhtilaller yaşamalıydık seninle iki ayrı yürek tek beden de
ve gecenin bir yarısı çorbacıda almalıydık soluğu
sen çalmalıydın sonra aşk şarkılarını ben fallar tutmalıydım rastgele
üsümüş nuraması yapıp sokulmalıydım sana usuldan sinsice
munzurluğa doymalıydım o sığınamadığım usul kollarında iyiden iyiye...
__Olmadı yapamadı(k)m başaramadı(k)m... Affet! Ben Affettim...__
Msn : orhozbek@hotmail.com
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google
Grupları "ÖYKÜSEL" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : {oykusel@googlegroups.com}
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
oykusel+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/oykusel?hl=tr?hl=tr adresinde bu
grubu ziyaret edin