29 Aralık 2009 Salı

{oykusel@googlegroups.com} GOZYASLARIMDA HIC GIZLEMEDIM KI ASKI


Ruhumun ve hayatımın sıkıştığıcan çekiştiği şu dört duvar arasında hayatımı yazıyorum sana .."Çocukluğumun mutluluğu olan ağlamalarımı hatırlamam senden giderken süzülen yaşların yanında..Kaldırımlardaki gölgemi yakalamak için düşüşlerimiz dizlerimin kanamasını hıçkırıklarımı hatırlamam;sen düşümden düştüğünün kadar..Sigaramın dumanlarına boğduğum bir geceden yine sana sesleniyorum.
Sana yazıyorum.. Bu kez  çalan bir şarkım yok Ben söylüyorum şarkımı Senin başa sarıp sarıp dinlediğin şarkıyı duymamak için
Ağlaya ağlaya ben söylüyorum..Gülümseyerek bakıyorum geçmişe. Yaşadığımız o güzel günlerin ardından sadece bunu yapabiliyorum. Gülerken ağlıyorum.... Nasıl diye sakın sorma; resimlerimize bakıyorum önce... Yaşadığımız güzel anlar geliyor aklıma gülüyorum. Ama sonra evet sonra şimdiki halimize dönüyorum ve gözlerimden yaşlar akıyor... İçimdeki sevgin canlanıyor....
Yazmakla tamamlayamıyorum kendimi…
Bana bile kendini anlatamamış ben’i anlatıyorum sana…Olur da anlam bulurum diye yüreğinde…Anlaya mıyorsun…Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum… Sus konuş vardiyalarında sinsi ağrılar çörekleniyor göğsümün sol cenahına…Ve duman çöküyor bu yüz duman…İçimde ayaklanan en militan duygularımı kelepçelesem;Bu aşk terörden kurtulur mu?Bu büyük yıkımdan ağrısız günler çıkarmı?…Çıkmazındayım işte!...Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum…Artık çek bakışlarını gözlerimden…Sesini sesimin üstüne koyma…
Ayrılıkların o kapanmaz yara gibi duran bütün ayraçlarını kaldırıyorum.Tuz basıyorum özlemden çatlayan yüreğimin yarasına!Akşamlar geceye soyunup dururken ve çekip giderken bütün eşgali yıldızların ben göğe yükseliyorum sanki!SENİ YAŞIYORUM işte upuzun yolların umutlara bağlandığı uzak bir kentin en ücra yerinde! İç cebimde melankolik bakışlarımdan bir tutam umut demeti ve yanlızlığıma tütsü yakarken ben sen gecenin ağaran saçlarıyla bir rüzgar olup geliyorsun taa o uzak kentlerden...Ben bir ülke oluyorum işte o an bütün halklarıyla aşk dolu bir ülke!
şimdi masalsı bir güzelliğe kapılıyor gülüşlerim.Bana bir kere susma hakkı verseydin sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak hem de bir lütuf bir armağan gibi işlenen en haklı suçtu.
Yudum yudum ömründen çalıp hayallerini umutlarını daha da ötesi kendini bile unutabiliyormus insan.
Haykırıyor isyan ediyorum bazen kendime ama elden ne gelir bütün dertler acılar yine benimle.olsun diyorum varsın buda olsun alışırım diyorum işte bu arada bir mermi daha vuruluyor beynime.olmuyormus güzelim alışılmıyormus bu acıya. Acınında acısı vardır bende biliyorum.Ama kalbim kaldırmıyor artık öylesine yorgun öylesine gecmişim ki kendimden artık insanlar bile vazgecer olmus benim bu halimden.zaman diyorum ilaç diyorum buda gecer diyorum.Ama itiraf edeyim mi sana..
Uzun zaman oldu biliyor musun? Bu kağıtla bu kalem buluşmayalı.. Belki de çok şey daha var içimde buluşmak istediğinle buluşamayan Çok şey!! Yine bir durgunluk havası var bende.. Yine duygusallık.. Ve yine bir şeyler çırpınıyor yüreğimde
Yüreğimin de içinde.. Bir kuş saklı sanki göğsümde Ha uçtu..Ha uçacak..! Ellerim göğsüme bastırıp.. Avuçlarımın içine alıp onu.. “Uçma..!Gitme uzaklara..!Yanımda kal!” dercesine.. Yalvaran gözlerle bakıyorum gözlerine
Sözler bir yana dursun ritimler bile acıtır içini.Kanatır kapanması zor yaralarını. her bir enstrüman sesi.Oysa yaraların kabuk bağlamaya yüz tutmuştur.. Bir şarkı duyarsın bir yerde.. Her bir söz çarpar darbeyle.her bir enstrüman sesiyle açılır kabuklar.. dilindeki çığlıklara ahlara aldırmazlar! Sorularsorular. sorular..Cevabı yok muhatabı yok ve hatta soranınının aynada bir sureti bile yok.! Devam edip gider sorgu. taki yaranın kanı dışına sızıpta sol yanın kızarana kadar! Umudunu bir hışımla alırsın avucuna. elini götürürsün zorlukla sol yanına ama kanın akmaya devam eder.. Beliki acının dinmeye niyeti yoktur.! Umut tuz misali kanatırda.bir merhem "O"dur kapanacak yarana.
İçimi karıştırıyorum düşüncemi yakan cümleler eşliğinde..yüzüm soluyor kanı çekiliyor günahlarımın.
bir çığ olup aksam.kaç masum can verir toğrağımda?.Çoğalarak seviyorum seni giderek daha çok..Her şeyi yeniden öğrenir gibi. öğrendiklerini biriktirir gibi. çoğala çoğala.Uzaklığında da yakınlığında her zamanda ve her mekanda Geceleri kısaltıp gündüz oluyorsun. gündüzleri bitirip yıldız oluyorsun.Daha çok seviyorum seni. yaramın kanamasını kesen bir ilaç gibi.Bir kıvılcımdan bir yangına dönüşür gibi.büyüyerek ve daha çok.Her an daha çok.Seni sevmenin nöbetini tutuyorum. yüreğim ellerinde.Karda kışta. deli yağmurda.Mavide ve yeşilde.Parlaklığı giderek artan bir çiçek gibi Sevdikçe
çoğalıyor benim parlaklığım da Sevdikçe çoğaltıyorum seni. çoğaldıkça daha çok seviyorum.Yollardaki sisi savuruyorum. rüzgar oluyorum.Aydınlığa koşuyorum.Yüzünü taşıyorum rüyalarıma. ellerin darılıyor. onları da çağırıyorum.Gülüyorsun. gülüşüne hayran oluyorum.Sevdikçe hayranlığım da çoğalıyor
Yüreğine kanatlanan yüreğin kanadı kırıldı kanıyor Göğe uçurduğum umutlarım vuruldu bir bir Hüzün ki yokluğuna katık ettiğim. Yine dolandı Dilime peşimi bırakmıyor ..Adının her harfini gözyaşıma çizdim ve titrek bir yürekle yokluğuna ektim Sen avazın çıktığı kadar susarken ben taze çığlıklar yeşerttim sana Nefes nefes acıyı yonttum adınla Yokluğuna buladım ellerimi
Yüzüme bölük pörçük diktiğim yamalı gülüşlerdeyim şimdi ..Unut beni... Yeniden doğ bensiz.. Sakın kaybetme yaşama sevincini... Yaptıklarımın acısını belleğinden silerek büyü. Yaralı kalbini sar yarınlarla yeni umutlarla yeni sevinçlerle. ilerde seni bekleyen mutluluğa koş sana hiçbir zaman vermeyi başaramadığım mutluluğa koş.. Yoktur seni benim kadar seven ve sevecek olan bir o kadarda sana layık olamayan seni anlayamayan... Ben yaşarım acını gözlerini hayal eder biraz daha içer vururum kendimi kelimelere.. Dudaklarına dokunup seni sevdiğimi söylemeyi özlerim ama yaşarım yaşarım farkında olmadan... Mutlu ol eksik olmasın yüzünden gülücükler acılar bulmasın seni. Mutsuzluğumla bu hayat üzerinde bundan sonra hiç olamayacak olmamla sensizliğimle yargılayıp affet beni. Cezamı çekiyorum ben. takvimlerden rakamlar degil sen düsüyorsun üzerime
saatlerinde rakamlarini unuttum ben  sen giderken saat kacti ki ??? hatirlamiyorum hatirlayamiyorum akreple yelkovaninda özledigim seni görüyorum hep sebebim´i sebebim gece.. sebebim´e sebebim kala..sebebim..sebebim sensiz gecen zaman düsman sanki sende sen bende sen.. herseyde sen.. hepsi sen yoklugun atesten bir gömlekmis sanki hergün istemeyerek üzerime giydigim gözlerimi gözlerine istersen bi ömür mühürlerim hadi durma ! aslini resmet ruhuma sevdigim
kisaca seni özledim göz yaşlarımda hiç gizlemedim ki aşkı..gecelerin şerine kapılır da
iki çift lafında sus olur mu sandın yoksa?bir daha hiç ağlamaz mı sandın avuçlarından düşerse...buz gibi soğuk bir yağmur damlasıyla kilitlerken dudaklarımda baharı ruhunun çıplak yalnız kışları geçer mi sandın yoksa? susmaya alışkındı oysa sana çoğalttıklarım...
keder içinde hazin sabırlar doğururken özlemin
Beni anladığında aşk'ı da anlayacaksın belki de artık hiçbir şeyi bilmeni istemiyorum..istemek beklemek demek..beklemek ise kanamalı bir isyandır göğsüme yapışan göğsümün bilinmezlere değil..sevda.düşlere ihtiyacı var kırgınlıklarımı emanetçiye bıraktım
geri dönüp alır mıyım..bilmiyorum her gece ince uzun bir yolda dolaşıyor parmaklarımda her gece istek parçalar alıyorum sevdaya dair
her gece biraz daha ölüyorum bizim buralarda hem sıkı içip hem de şarkılar söylemek her yiğidin harcı değil pardon..yanlış söyledim
her çocugun harcı değil diyecektim şimdi desem ki gün geceye döndü susuz bıraktın dudaklarımı köpek öldüren gecelerde sancılarım sıklaştı..ebesiz şiirler doğurdum kan ter içinde..?
Kapılar arkasında kalan bir aşk yetim
Ve hiç dinmeyecek sana olan hasretim…”Bilmiyorum bu satırları sana yazmaya hakkım var mı ya da seni özlemeye? Beni duyuyor musun? Onu da bilmiyorum.Sadece sana yazıyorum dinle:Ne kadar çok isterdim bilir misin yine gözlerinde yitmeyi sana son kez “ Seni seviyorum “ demeyi?
Bir bilsen.
Şarkıları nasıl öldürdüğümü bil istedim elimin asıl sahibine ulaştığını hisset.kahrol istedim..
Bu bahar tükenmene müsaitmiş meğer.Geçkalmışlığın sükuneti buralarda bir yerde olmalı...Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil fuzuli..
Şu yaraların dili olsa da konuşsa.
Evden kaçan çocuk olmaktan yorgun düşecek…Mezarlar eskisi gibi üzerine titremeyecek… Bir gün büyüyecek ve ölüler bile artık kimsesizliğine gülecek… Ölülerin bile insafsız olduğu bir şehirde efkar dilli çocuk peltek bir hüzünle büyüdüğüne küfredecek…Masalların rengini yitirdiği bir kentte şehirlerin dilsizliğini ezberleyecek… Sonu yazılmayan şehir öykülerinden adına noktalar biriktirecek…
Ve yetim kalmış sonları bir o sevecek…Ve bilecek ki;“Her masal biraz gridir... Her şehir biraz yarım...”
Sonsuz olacağımızı söyleye söyleye bitirdik kendimizi. Deli gibi sevdiğimizi söyleye söyleye bitirdik.Oysa ben gerçekten sonsuza dek sevebilirdim seni hem de deli gibi.
Ama artık bitti. Şimdi içimde büyüttüğüm o masum çocuk olmadığını biliyorum. Şimdi bana yaptıkların için kendimi kandırmaktan kendime seni affettirecek bahaneler bulmaktan seni her zaman kalbimde kalbime karşı koruyup kollamaktan vazgeçiyorum. Sana duyduğum o  şefkatinden vazgeçiyorum.Bir aşk değil bir savaştı yaşadığım. Fark ediyorum. Kendimle savaştım ben. Kendimi sana inandırmak için zorladım. Gelmeyişlerine sevmeyişlerine yalanlarına kendimi ikna etmek için senin sevginle kendimi kandırmak için bir masalı yaşadığımıza inanmak için savaştım.
Kendime yenildim sonunda. Sana değil.
Şimdi içimdeki bu savaşı bitiriyorum.içinde onca insan içinde dünya... Soluk soluğa demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su yaşam ve ölüm irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlıgın
Ortasında nasil barışılabilir? Anlamak isterim hangi yasa Bir beşikle bir darağacını
Aynı ağaçtan ne adına varedebilir?
Görülmemiş bir düş saklar yollar kıvrımlarına doladığı canı çekilesi umutlarda...Kaç gitme düşü kurulmuşsa yol üstü hanlarda o kadar umut eksiltildi ağır gelen yol azığından...Her virajında bir umut terkedilirken göz istasyonunda düşe kalmanın mahmurluğu daha da ağır gelirdi terkedilen umudun boş kalmış koltuğunda... Yinede yol bitmezdi bitirilmezdi makiniste peşkeş çekilmiş üç beş umut hatırına...Biraz daha sürsün az daha düşülsün diye umuda terkine dahi razı gelinirdi zamanla...Yokluğun soğuk bir savaş gönlümde… Seni beklemekten vazgeçiyorum…
Uzayan tutsaklığım da dalgalanan esaret bayrağının altında dökülen kanda boğuluyor gülüşlerim… Üzerine çığ düşmüş beklentilerimin hareketsizliğinde
umutlarımı birbirine çatıp duruyorum…
Kalemimde ölü şairlerden hırsızlama harflerle tekil cümleler kuruyorum acılarla uyumlu…
Saçlarımda kelepçesi hükümlü rüzgar… Savruluyorum…Herkes uyurken düşlerineben sevilmediğimin altını çiziyorum parantezi bol satır aralarında...
Çizdikçe çoğalıyor yalnızlığım… Yine dalgın gemiler geçiyor ıslak gözlerimden…Senin için bir dalgınlık daha tutuyorum aklımdan… Nikotine kesmiş verem kokulu odamda;
bu bedenden Rengin kırmızı acı zülüm olunca İzi kalıyor Bende bıraktığın iz kadar sevebilirim seni. Senin aşkından doğmuşum
Yağmur ıslatamaz beni Ve ben aldığım her soluk sana varacakmış gibi Derin derin çekiyorum Seni sevmek ecelin sanatıdır Aşkımıza cehennemin teri değmi Biriken günahlarımızdan kurtar bizi yarab Cennet kokan aşkımızın girdabında kaybolalım Yanaklarıma alnının teri değmiş.
Her nerdeysen düşünde senin yanına geliyorum sevdiğim.. Eğer buradaysan senden başka bir yere gitmiyorum.. Yazgım birazda kanaması hayatın..Hala kanayabildiğimi görmek belkıde...Tıpkı uykunda açtığın tenini tenimle örtebilmek gibi..Güçsüz bırakmayacağını ellerinle ömrüme her zaman dokunacağını ve seni ömrüm yettiğince seveceğimi biliyorum...sen sevdiğimsin..Göğsünde ölmeyi beklediğimsin..Bil ki her can alışında hayat tekrar doğmak için tekmelıyorum...Acılar biriktiriyorum masum avuçlu çocukların yüreklerinde! Şehre dar gelen bir hayalin tam ortasında kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde.An geliyor bir ülkeye bölünüyor yüreğim ve an geliyor dünya oluyor acımasızlığım yamacında yüreğim... Saklı düşlerimin o en kayıp adreslerinde bir masala dönüyor sözlerim. Zamansızlığıma sığdıramadığım derin acılar saklı şimdi kimliksiz düşlerimde! Ben bir şehre çekip giderken bir ülkeye dönüyor yüreğim. Ben şehir ve ülke iki bağımsız hayal atlası ve otam ortasında ben masum avuçlu bir çocuk yüreği...
Bütün terkedişlerime bir kandil yakıyorum gecenin sustuğu bu anda! bütün hayal kırıklıkları bütün sıradanlıklar ve bütün mavi olmayan aşklar birer birer kapı çalıp çekip gidiyorlar.Ve karanfil işlemeli mendillere sarıyorum şimdi bütün gülüşlerimi ve gecenin son yıldızıyla sana göndereceğim belki!
Belki benim yerim yerime o dokunacak tenine! Belkide bu firari dokunuşlarım kaybolacak teninin gizemli evreninde!
Gözyaşlarım ıslatacak yüreğinde kuruyan düşten güzel çiçekleri ama sen bilmeyeceksin belkide bu acımasız sahtekar gülüşlerin içinde kay bedeceksin benim bu masum gelişlerimi! Oysa görmeyeceksin bir karanfilin gülücüğünü ve ağlarken kaybedeksin yüreğinde aşka dair bütün karanfilli sözlerimi ve son bakışlarımda ıslanacak bütün terkedişlerim ama ben SENİ YAŞAYACAĞIM işte!
Değmediğini bile bile sevmek seni..  Aşk denen duygunun acizliğiymiş Herşeye rağmen bu acizliği onur bilmiştim ben.. Herşeye rağmen dağlarıma yağdırdığın karları  Yorgan misali sahiplenip
Titreye titreye sevmeye devam etmiştim seni..
Şimdi aynaya baktığımda başka bi suretLe karşıLaşıyor gibiyim. Bu gözler benim değil biliyorum dağılmış saçlarım. Sabrım ancak buraya kadar eşlik etti. Yürekten çağırmayacaktım seni değil mi sözümü tutamadım. Ve biliyorum ki sözünü tutmayan sadece ben değilim. Gelmeyecektin geldin ve hiç gitmemiş gibi sessizliğime nasıl da karıştın. İzlerini silmek için bu kadar uğraşma sessizliğin en az benimki kadar gürültülü...Ruhunu alamadın yanına giderken değil mi?Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime ben kendi masalımı terk edip gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...Bir demet yalnızlığı özenle dök yollarıma Tarihsiz olsun ağrı kesici olarak sunduğun cümlelerin. Gecelerim alışık değil pek ansızın vuran şiddetli sancılara.Hatalı birkaç matematik problemi koy önüme Senden kalan tenhalığıma çözümsüzdü beynimi dillendireyim.
Uykusuz kalınca huysuzluğu çok yormakta benliğimi… Tutunabileceğim bir tutam bakış bırak bir de gözlerime Yürümeyi henüz öğrenemedi yüreğim ayağına dolanan ketum kırgınlıkla. Edebiyatı zorunlu kılma …Hüzzam güfteleri söyleyip toprağımı eşelemesin sesin.
Yaşam ik sşiiri su olmasın katilim.Bilirsin kaptüsler fazla su verilirse ölür” yar”im..! Hadi..! “Kal” nöbetlerine tutsak etmeyeceğim bizi…
Melekler duymuyor sesimi.. KaranLık işte.. Yine heryerde sessiz gözyaşLarım.. KeşkeLeri yok edemiyor korkuyorum !!! İnancım kaLmadı benim...oysa ne çok söyleyeceklerim vardı sana ne çok isyanlarım ve ne çok savaşıarım vardı yarıda bırakıp kaçtığın... rövanşını yapacağımız turnuvalar vardı binlerce..
ve en büyüğü benim yüreğimdeki senin yüreğindeydi... toplamı sıfır veren biz'in çıkanından ben kalıyordum.. ve yüreğim bitik..??

-- YakupHan Ulu
DUYMADAN SESLENMEYİ BİLİYORSA YÜREK,GÖRMEDEN SEVMESİNİ DE BİLİR
İCİNDEN SEVGİ GECEN YOLDA; SEVGİ ISIGI YOLUNUZU AYDINLATSIN
BU GÜNÜNÜZ DÜNDEN İYİ OLMASI TEMENNİSİYLE

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google
Grupları "ÖYKÜSEL" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : {oykusel@googlegroups.com}
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
oykusel+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/oykusel?hl=tr?hl=tr adresinde bu
grubu ziyaret edin