11 Ekim 2016 Salı

((slayt izle)) Fwd: DEVLET AKLI - Tavuk yemi - Caminin sırrı - Merhamet ihanettir

Not Caminin sırrı yazısını bugün gönderdiğim için yazıdan çıkardım
Bilgilerinize
Selam ve Saygılarımla A. D. Şimşek
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Gönderen: Ragıp Karadayı
Tarih: 11 Ekim 2016 15:09
Konu: DEVLET AKLI - Tavuk yemi - Caminin sırrı - Merhamet ihanettir
Alıcı: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>



DEVLET AKLI

24 Kasım 2014 yakın zamanlarımızın en tehlikeli takvimlerinden biri oldu. O gün, iki F 16 uçağımız, "5 dakika içinde 10 defa hava sahamızı ihlal eden bir Rus jetini vurarak düşürdü." Pilotlardan biri Bayır-Bucak Türkmenleri tarafından ölü, diğeri sağ ele geçirildi.
 
Bu olay, Türkiye ile Rusya'yı savaşın eşiğine getirdi. Bütün Türk-Rus tarihi boyunca ilk defa son 30 yılda dostluklar kurmuş ve bu dostluğu çok ilerletmiş iki komşu, yeniden eski günlere dönme noktasına gelmişlerdi.
2016 yılı ortalarına kadar devam eden bu sancılı durum, her iki ülkeye turizmden ekonomiye, enerjiye kadar çok fazla miktarda ziyan verdi. Ayrıca Rusya ile görüşmelerimiz kesildiğinden Suriyeli mazlumlar da Moskova politikalarından çokça sıkıntılar yaşadılar veya bir başka söyleyişle bu soğukluk ve gerilimin kazançlısı Baas rejimi oldu.
Belli ki o ilk günlerin heyecanından sonra bazı soru ve şüpheler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın zihnini kurcalıyordu. Bu uçak düşürme krizi, gösterildiği gibi değildi. İşin içinde bir el, Türkiye-Rusya dostluğunu istemiyordu. Bundan dolayı savaş sebebi olacak böyle bir tezgâh hazırlanmış ve asker ve siviliyle Türkiye yönetimi aldatılmıştı. 2015, Türk-Rus münasebetleri bakımından ölü bir yıl oldu. Bugün anlaşılıyor ki Tayyip Erdoğan, kafasındaki sorulara cevap arıyordu. Bu arayış, 22 Mayıs 2016'da Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yerinden ayrılması ve Binali Yıldırım'ın Başbakanlığa gelmesiyle sonuçlandı. Başbakan Yıldırım, ilk beyanatlarını dostluk üzerine inşa etti. "Düşmanlıkları azaltacak, dostlukları çoğaltacağız" diyordu. Bu arada bu kurgulanmış gerginlik turizmi kötü vurmuştu. Rusya'da da zirai ürünler kötü etkilenmişti. İhtilafın kazananı yoktu.
Bu muhakeme ve muhasebelerden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Haziran 2016'da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'e mezkûr hadise sebebiyle üzüntülerini dile getiren bir mektup gönderdi. Mektubta hayatını kaybetmiş pilotun ailesine telafi bedeli vermeye hazır odluğumuz da dile getiriliyordu. Karşı taraf her ne kadar asık suratlı görünüyor idiyse de mektubun büyük etki yaptığı sezildi. Ardından da Cumhurbaşkanı kalkıp Sen Petersburg'a gitti. İki lider, bu tarihî şehirde vak'ayı enine-boyuna görüştüler. Bu  yüzyüze teması, 3 Eylül'de Çin'in Hangzhou kentinde yapılan G 20 Zirvesindeki konuşmaları takip etti.
Dün İstanbul'da 23. Enerji Zirvesi'ndeki buluşma, üçüncü müzakeredir. Bu büyük zirvede Türkiye ve Rusya tarafı, Türk Akımı, Akkuyu Nükleer Santrali gibi bir düzine civarında projeye imza atmaktalar. Ancak bunlardan daha önemlisi, iki liderin Suriye'yi masaya yatırmalarıdır. Bugün Suriye mevzuu hariç, Rusya ile bir buçuk yıl süren o çok tehlikeli sürtüşmeden eser kalmamıştır. Ne var ki bütün bunlar olurken Rusya, hem Halep'i bombalamakta ve hem de Halep bombalanmasın diyen BM kararını veto etmekte...
Uçak düşürmek, ne Türkiye'ye ne bölgeye hiç bir menfaat temin etmedi. Uçak düşürmenin, TSK içine sızmış FETÖ örgütünün dış istihbaratlarla işbirliği yaparak Türk-Rus dostluğuna kurduğu bir tuzak olduğu 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle çok net şekilde anlaşıldı. Zaten düşüren uçak pilotları da darbeciler cümlesinden olarak şu an içerdeler...
Bütün bu olup bitenlerden sonra manzara şudur:
Türk-Rus münasebetleri, Rus-Baas münasebetleri, Amerika-PYD münasebetleri iyi yoldadır. Bir başka izah tarzıyla; Türkiye'nin dostları aynı zamanda Türkiye'nin düşmanlarıyla da dostlar. Bu yumak, nasıl çözülüp de güzel bir halı dokunabilir? Washington'un Ankara-Moskova, Ankara'nın da Washington PYD ve Washington FETÖ ilişkilerinden ne kadar rahatsız olduğu açık.
Türkiye 24 Kasım 2014'te millî heyecanıyla hareket etmişti.
Bugünse devlet aklıyla hareket etmekte.
Devlet aklında sabır ve soğukkanlılık esastır.
Bu damıtılmış aklı kullanarak:
Moskova, Suriye'de barışa mecbur edilmelidir. Bir insanın hayatı çok şeyden değerlidir. Diğer taraftan; Türk-Rus münasebetleri iyileştirilirken Türk-Amerikan münasebetleri kötüleştirilmemeli. İttihadçı politikaları değil, Sultan Abdülhamid Hân siyâseti rehber alınmalı. Keza Amerika da hissî davranarak Türkiye'yi bırakıp PYD gibi militanlaşmış kabileleri ve FETÖ gibi tabanı olmayan bir örgütü dost seçip abes bir yolda yürümekten çıkmalıdır.

11.10.2016

Tavuk yemi

İran ve Irak iki petrol devi ülke. İkisini, yem atarak birbirine kırdırdılar tam 8 yıl savaştırdılar. Şimdi Bağdat ve Tahran birlikte hareket ediyor. Şeytanla ortaklık yapan AKIL, önce milyonlarca insanı birbirine öldürttü ardından düşmanları yan yana getirdi. Karşımızda böylesine sinsi bir küresel TAVUK ittifakı var. Neden tavuk dediğime biraz sonra geleceğiz.
Devam! Dünyayı dizayn edenler, parçalayanlar ve kan gölüne çevirenler iki noktaya odaklandı. Biri enerji hatları diğeri ise bu enerjinin taşınacağı geçiş yolu.
Petrol fışkıran Irak'ta tam 63 ülkenin askeri üssü var. Ancak Bağdat yönetimi, petrol şirketlerinin sahibi olduğu gazetelerde ne yazılırsa onu konuşuyor. Yani sadece Türkiye'nin askeri üssünü konuşuyor, "Türkler Başika'dan çıksın" diyor.
O petrol şirketlerine bulanmış gazeteler Londra'dan yayın yapıyor. The Economist ve Financial Times'tan sonra İndependent de dün devreye girdi. "Türkler Musul operasyonunda istenmiyor" diye yazdı.
Buna karşılık aynı gün Times "İngiliz Özel Kuvvetleri SAS komandoları Musul'un kurtarılmasında rol oynayacak" diye yazıyor, bir "HURRA " çekmediği kalıyor. İngiliz komandoların şu anda Irak'ta olduğu da aynı haberde yer alıyor. Irak istihbaratından bir eleman da Times'a açıklama yapmış; "İngiliz komandoları savaşın ayrılmaz bir parçası. ABD'liler de dahil tüm diğer ülke askerlerinden çok daha etkinler" diyor. Geçtiğimiz hafta bizim Başika Üssü'ne tıpkı İngiliz gazeteleri gibi kafayı takan ve onlarla aynı günde Türkiye'ye saldırıya geçen Irak Başbakanı İbadi'nin Körfez Savaşı'nda nasıl Londra'ya kaçırıldığını yazmıştım. 10 yıl boyunca Kraliçe'den nasıl nemalandığını da aktarmıştım. O İbadi'nin ileride kullanılmak üzere Londra'ya kaçırıldığı Körfez Savaşı'ndan önce başka hesaplar da vardı. İngiltere'de Greg Muttitt adlı petrol aktivisti, Bilgi Özgürlüğü Yasası kapsamında yaptığı girişimler sonucu önemli belgelere ulaşıyordu. O belgelerde Körfez Savaşı öncesi İngiliz Bakanların BP ve Shell ile gizli görüşmeler yaptığı yer alıyordu. Savaş başlamadan petrol şirketleri ile İngiliz hükümetinin Irak petrollerini PEŞKEŞ toplantıları yaptığına dair iddialara, o dönemin Başbakanı Tony Blair "Bunlar komplo ve saçma" diyordu. Ancak 2002'de ortaya çıkan belgeler korkunçtu ve Blair'i yalanlıyordu. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Barones Symons, Irak işgalinden 5 ay önce petrol şirketleri adına ABD ile masaya oturuyordu. Petrol şirketlerinin elemanı olarak Irak doğalgaz ve petrolünden pay isteyerek "Savaşa bu şartla gireriz" diyordu. Ve girdiler de... Çünkü Petrol şirketlerinin istediklerini aldılar.Savaşa öncesi şirketler adına kapalı kapılar ardında nasıl pazarlıklar yapıldığının en önemli belgelerinden biriydi bu. PKK inlerinden Birleşmiş Milletler çuvalları çıkmasına şaşırmayın. Çünkü mültecilere bir kuruş vermeyen BM, nasıl terör örgütlerine çuvalla yardım gönderir diye düşünebilirsiniz.
Mültecilerin sırtında petrol varili yok, sadece yastık ve yorgan var. Halbuki terör örgütlerinin tamamı petrol ve doğalgaz şirketlerinin cebini dolduruyor. Kimi petrol ülkelerini dizayn etmede maşa olarak kullanılıyor, kimi de geçiş yolu Ankara'yı ele geçirmede kullanılıyor. Rus, Azeri, İran, Türkmenistan, Irak petrollerinin en ucuz maliyetli taşınma yolu Türkiye'deki boru hatlarından geçiyor. Rusya enerjisini Avrupa'ya pazarlayacaksa, yolu kapanan Ukrayna'ya tek alternatif güzergah Türkiye...
Dün ülkemizde düzenlenen Enerji konferansı bu açıdan önemlidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Enerjinin güvenliği ve adil paylaşım"ı dünya gündemine taşıdı dün.
Ancak yeryüzü TAVUK şirketlerle dolu.
Tavuklar kendi önlerinde yem varken, başka tavuğun önündeki yeme saldıran hayvanlardır. Bu hayvanlardan farkı olmayanlar, savaş öncesi bakanlarını bile tavuk şirketlere yem edecek, petrol için milyonları öldürme pazarlığı yapacak kadar açgözlüdür. FETÖ-PYD-PKK-DAEŞ gibi örgütlere de TAVUK yemi olarak bakmadığınız sürece tüm kaosları ve terörü anlayamazsınız! Onun içindir, dünyayı sömürmeye ve bu uğurda kan gölüne çevirmeye alışmış olan BATI'nın tamamı terör örgütlerini kullanmak için kucak açıyor, adeta birbiriyle yarışıyor.
Tavuk kadar aklı olmayanlar da gidip masadakilere maşa oluyor, sonrasında mezarı boyluyor. Unutmayın... MAŞA ile MASA çok farklıdır!
***
Merhamet ihanettir


Kemal Furkan kfsokmen@haberx.com 

Evladını, evini, barkını, dünyasını hiçe sayıp tankların önüne yatmış insanlar, sağına soluna bakmadan "BEN VARIM" diye öne atılan bir millet kimin için savaştı? 

241 Şehit, 2000'den fazla yaralımız neden var?

Gözünü ve gönlünü kırpmadan bir teröristin kafasına sıkan Ömer Halisdemir neden şehit oldu sizce?

Hepsi bizim için..!

Hepsi sen  sokaklarda çoluğunla çocuğunla neşe içinde yürü diye

Vatanımıza, bayrağımıza, dinimize zeval gelmesin diye

Senin evlatlarının, yeni doğmuş bebeklerin geleceği olsun diye

Kendilerini hiçe saydılar. Şehadete güle oynaya koştular. 

Peki sen ne yaptın?

Gerçek manada kaç FETÖcü ihbar ettin? Kaç FETÖ teröristine ağzının payını verdin? 

Hâlâ merhamet mi ediyorsun yoksa? 

Bre gafil sen bilmez misin bunların en masumunun eline fırsat geçse seni, beni, çoluğunu, çocuğunu tanımadan insan yerine koymadan vurur. 

Sen bilmez misin ellerine fırsat geçse senin gireceğin işe beyinsiz abisini aldırır. 

Sen bilmez misin iftiranın, yalanın, hırsızlığın önde gideni bunlardır.

Bugün merhamet ettiğin yarın devletin, vatanın, milletin temeline bomba koyar.

Bakın buradan açık açık yazıyorum. 

Vatana ve millete ihanet eden idareciler, amirler var. 

İşte açık açık yazıyorum. 15 Temmuz'dan sonra FETÖcüleri apar topar emekli eden, koruma altına alan kurumlar var.

Ve bunlar hala görevlerinin başında çalışıyorlar. 

Bakın neler dönüyor biraz bahsedelim. 

Bildiğiniz üzere 15 Temmuz İŞGAL girişiminden sonra FETÖ mensupları devlet kadrolarından ihraç edilmeye başlandı. 

Başlangıçta emin olunanlar ve malum iletişim ağına katılmış olanlar ihraç edildi. Daha sonra KHK ile açığa almalar başladı. 

Önce açığa almalar, soruşturma ve sonuca göre ihraçlar oldu. Ama metot bu sırayla gidiyordu. 

Fakat kendileri için durumun kötüleşeceğini bilen FETÖ iftira ve ihbar yoluyla kendilerine karşı ifade vermiş insanları ihraç listelerine aldırmaya çalıştı. 

Bunda da başarılı oldu. 

Şu an sadece Başbakanlık masasına 60000 "Ben FETÖcü değilim" dilekçesi var. Bu dikelçelerin bazıları ciddi manada mağdurların ama bu rakam %10'u geçmez. Bazıları ise sıradan bir dilekçeyle başvuru yapıyor. 

Devletin bunları ayıklaması devam ediyor. 

Başka vahim durum  yukarıda bahsettiğim emeklilik durumu..

FETÖ mensubu birçok memur 15 Temmuz'dan sonra apar topar emeklilik dilekçesi verdi. 

Sayı ciddi manada çok…

Belediyeler, kamu kuruluşları ve üniversiteler bu konuda başta…

Yani 15 Temmuz İŞGALiNE girişenlere bu millet vergisinden emekli maaşı ödeyecek öyle mi?

Konu derhal incelenmeli geriye dönük inceleme yapılmalı ve devlet bu yükten kurtulmalıdır.

Terör örgütüne üye olmadan düşüneceklerdi. 

Ayrıca FETÖ ile mücadelede ESNAF ayağına tam müdahale yapılmadı. Genel manada himmet ve kurban toplayan esnaf hala işletmesinin başında duruyor. 

Bu gibi sebeplerden dolayı devletime naçizane tavsiyem şudur:

FETÖ ile mücadelede il bazında masalar kurulmalı, bilgi ve istihbarat sokaktan çekilmeli, o ilde kim FETÖ üyesi hangisi değil bilgisi sahadan alınmalı. 

Böyle bir uygulamada büyük şehirler dahil işlemler oldukça hızlı ilerler. 

Bu uygulamada püf noktası il bazında kurulan masaların belediyeler ve valiliklerden bağımsız olmasıdır. Zira sıkıntılı yerler.

Şunu söylemekten çekinmiyorum. 

FETÖ hakkında işlem yapmayan, görmezden gelen, başını çeviren, konuşmalarına izin veren herkes VEBAL altındadır. 

Demem şudur ki, bugün makam koltuğa kurulup FETÖ mensubu teröristleri hala kadrolarında tutan amirler, sırça ofisinde oturup FETÖ teröristlerini emekli eden idareciler, menfaatini vatanın ve milletin  önünde tutan FETÖcü himaye eden lacivertler içinde kasılanlar var. 

FETÖ ile mücadele basit bir cümle değildir. FETÖ, bu aziz milletin, vatanın, bayrağın ve mukaddes dinin düşmanıdır

Çanakkale'de saldıran ecnebi, 

İstanbul'u işgal eden İngiliz neyse FETÖ odur. 

FETÖ'ye merhamet işgale ve ihanete davetiye çıkarmak, katkıda bulunmaktır.

***

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.