4 Ekim 2011 Salı

((slayt izle)) FİLİSTİN VE KKTC // ŞEBNEM ÖZBEK



sebnem ozbek ssebnemenator@gmail.com
 04 Ekim 2011 16:32

FİLİSTİN VE KKTC


Başbakan Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana Filistin konusunda gösterdiği hassasiyeti ne yazık ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için göstermemiştir. Bakınız şimdi de Erdoğan Filistin’in Birleşmiş Milletlere kabulü için çaba harcıyor. İnsan düşünmeden yapamıyor; “Acaba Başbakan Filistin’in BM’e üye olması için gösterdiği çabayı Kıbrıs Türklerinden neden esirgedi? Yoksa Kuzey Kıbrıs’ın devlet olarak tanınması onun için önemsiz bir konu mu?”

 

İşin aslı tüm bu soruların cevabı Erdoğan’ın Kıbrıs politikasında saklı. Göreve geldiği ilk günden itibaren Erdoğan’ın Kıbrıs konusunda güttüğü politika “ver kurtul” olarak özetlenebilir. Başbakan Erdoğan; Annan planına “hayır” diyeceğini ve bu nedenle Kıbrıs sorununun tam da AB ve ABD’nin istediği gibi çözüme ulaşamayacağını bildiği için Denktaş’ı örtülü bir darbe ile iktidardan etmiştir. Ne yazık ki Erdoğan Annan’a “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olarak Kıbrıs sorununa çözüm arıyorsanız öncelikle Kıbrıs Türk kesimini devlet olarak tanımalısınız. Adada Rum varlığını devlet olarak kabul edip Türk kesimini etmemeniz ardından da soruna çözüm arıyoruz demeniz ikiyüzlülüktür.” demek yerine; Türklerin Rumların inisiyatifine bırakılacağı, Türk askerinin adayı terk edeceği, Kıbrıs Türk kesiminin büyük bir toprak parçasını Rumlara vereceği ve tazminat ödemek zorunda bırakılacağı Annan Planına “evet” denmesi için kulis yapmış, netice itibariyle Türk tarafı gerek AB’nin gerekse AKP’nin fonladığı kalemlere(!) inanıp “evet” demiştir.

 

Gördüğünüz gibi Başbakan Erdoğan Kıbrıs’ı ve Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumayı aklına bile getirmezken, Filistin için her şeyi göze alabilmektedir. Peki, Erdoğan’ın Filistin için gösterdiği onca çaba Arap ülkelerince takdir edilmiş midir? Ne yazık ki “hayır” Erdoğan’ın Filistin’in devlet olarak tanınması gerektiği yönünde Birleşmiş Milletlerde yaptığı konuşmayı, birliğe üye Arap ülkeleri salonda kalıp dinleme zahmeti bile göstermemiştir. Bugün yandaş basında “Arap fatihi” olarak gösterilen ve Arapların sevdiği lider olarak anlatılan Erdoğan, pek çoğuyla ailecek görüştüğü söz konusu Arap ülke liderlerinin Kıbrıs Türk kesimini devlet olarak tanımaları yönünde girişimde de bulunmamıştır.

 

Tüm bu gelişmeler bize Erdoğan’ın Filistin’in devlet olarak tanınması için harcadığı eforu Kıbrıs’ın devlet olarak tanınmaması(!) için harcadığını göstermektedir. Hatta Erdoğan bununla da yetinmemiş; Denktaş’ın yerine getirdiği Mehmet Ali Talat’a yaptıkları telefon görüşmesinde: “Kıbrıs’ın devlet mevlet olarak tanınmasını hiç gündeme getirmeyelim.” diyebilmiştir.

 

Bu cümleyi sarf eden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanın; yavru vatan dediğimiz, uğrunda şehit verdiğimiz Kıbrıs’ı ve Kıbrıs Türkleri yerine; Filistin’i ve Filistinli Arapları tercih etmesi insanın içini acıtıyor değil mi?

 

Filistin’le ilgili son gelişmelerden bir diğeri de İsrail’le ilgili. Başbakan; Filistin’e yardım için gönderilen Mavi Marmara isimli gemiye yapılan İsrail saldırısı nedeniyle bu ülke Türkiye’den özür dilemediği müddetçe ilişkilerin normalleşmesinin mümkün olamayacağını söyledikten sonra, Rumların Akdeniz’de petrol aramasına destek vermesinin ardından İsrail’e savaş açabileceğimizi bile dile getirdi. Erdoğan Mavi Marmara olayındaki sivil katliam nedeniyle İsrail’den “özür” beklemede haklı. Gerçekten de yandaş basının Erdoğan’ı yüceltme düşüncesi ile emperyalist ülkelerin Başbakandan beklentilerinin o yönde olması nedeniyle empoze edildiği gibi Türkiye bölge lideri bir ülke olsaydı İsrail Türkiye’den özür dilemekle kalmayıp tazminatta ödemeliydi. Başbakan Erdoğan Arap halkının hayranlığı yerine Arap liderlerinin saygısını kazanmış olsaydı Ortadoğu ülkeleri de ortak düşman olarak gördükleri İsrail’e karşı Türkiye’nin yanında olmaktan çekinmezdi.

 

Peki, bu saygıyı Erdoğan nasıl kazanabilirdi? “NATO’nun Libya’da işi ne” dedikten hemen sonra Türkiye’yi Haçlı donanmasına en çok gemiyi veren ülke konumuna düşürmeseydi, Esad’la can ciğer arkadaşken Suriyeli muhaliflere örtülü ödenekten milyon dolarlık yardım yapmasa, muhaliflerin ülkemizde konuşlanmasına izin verirken hava sahamızı Suriye’ye gidecek silahlara kapamasaydı (E. Çölaşan’a göre silahlar İsrail’in baş düşmanı Hamas’a gidiyor olduğu için Erdoğan’ın bu kararı İsrail’in ekmeğine yağ sürmektedir.) Mübarek’le ilgili Amerika’nın tavrı netleşinceye kadar sessiz kalıp ardından Obama’nın politikasını izlemeseydi. Evet, tüm bunları yapmasaydı yani söylediklerinin arkasında durmak yerine bugün söylediğinin tam tersini yarın söylemeseydi Arap liderlerinsaygısını kazanırdı.

 

Ayrıca Erdoğan’ın tutum ve söylemlerindeki tutarsızlık bunlarla da sınırlı değil. Ortadoğu ülkelerinin Amerika’nın isteği doğrultusunda değişen iktidarlar konusunda değişken politikalar izlemesini bir kenara bırakın Erdoğan’ın; Türkiye’nin gerçek gündemi olan terörle de ilgili tutumu da kabul edilir değildir.

 

İsrail’den Mavi Marmara baskını ardından özür bekleyen Erdoğan, subaylarımızın başına çuval geçiren Amerika’ya karşı aynı sert(!) tutumu gösterememiş, Türkiye’nin ve Irak Türkmenlerinin haklarını savunmak için bölgede görev yapan TSK mensuplarının arkasında dimdik duramamış, Amerika’nın özür dilemesi gerektiğini dilemezse Türkiye olarak “Nota” vermemizin doğru olacağını söyleyenlerle sanki kendisi bu utancı yaşayan ülkenin Başbakanı değilmiş gibi “ne notası müzik notası mı” diye dalga geçebilmiştir.

 

Filistin için İsrail’e savaş açmayı göze alan Erdoğan’a sormak isterim; “söz konusu savaşta müttefik olarak yanınızda kimlerin yer alacağını düşünüyorsunuz? Elindeki taşlarla Filistinlileri mi, Amerika’nın isteği üzerine “normalleşme” sürecinde yok saydığımız Azerileri mi, yoksa I. Dünya Savaşında bizi arkadan vuran ve BM’deki konuşmanızı dahi dinlemeyen Arapları mı?”

 

Diğer yandan Filistin için savaşı göze alan Başbakan yüzlerce şehit vermemize neden olan Barzani’ye “PKK’nın topraklarında barınmasına izin vermeye devam edersen bunu savaş sebebi sayarım” diyememiş, şehitlerimizin kanını yerde koymuştur.

 

Erdoğan Filistin için İsrail’e karşı sergilediği sözüm ona dik duruşu; AB ve BM’e karşı Kıbrıs Türklerinden, Amerika’ya karşı başına çuval geçirilen Türk subayından ve Barzani’ye karşı şehitlerimizden esirgememiş olsaydı sadece Arap halkının değil; tüm dünyanın saygısını kazanır ve gerçekten bölgenin lider ülkesi olmamızı sağlardı.

ŞEBNEM ÖZBEK

04.10.2011



--
YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ..
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ..
 
 
ŞEBNEM ÖZBEK
 
 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin