30 Haziran 2011 Perşembe

((slayt izle)) Olmak ya da Olmamak / Mehmet Bedri Gültekin: Çıkış yolunun adresi




    30 Haziran 2011

 

 

Olmak ya da Olmamak

                                   Mehmet Bedri Gültekin

 

Çıkış yolunun adresi

 

            Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı açıklamaya göre 12 Haziran seçimlerine 27 Parti katılma hakkı elde etmişti. Ama bu Partilerden sadece 14’ü seçime katıldı. Dört Parti, Parti olarak değil ama bağımsız adaylarla seçime katıldı. Dokuz Parti seçime katılma hakkı olduğu halde bu hakkı kullanmadı.

            Bağımsız adaylarla seçime katılan Partilerden ikisi BDP ve EMEP. İşçi Partisi, Cumhuriyet Güçbirliği’nin bağımsız adaylarını destekledi. Türkiye Partisi ise Genel Başkanı Abdüllatif Şener’i Sivas’tan bağımsız aday göstererek seçim yarışında yer aldı.

            Dokuz Siyasi Parti ise hiçbir sonuç elde edemeyeceğini bildiği için seçime katılmadı. 2007 yılında seçime katılan Parti sayısının 20’nin üzerinde olduğunu düşünecek olursak, üçte bir oranındaki düşüşün önemli olduğunu öncelikle saptamak gerekir.

 

İSTİKRAR VE HESAPLAŞMA DÖNEMLERİ

            Bu tablonun açıklaması şudur: “İstikrar” dönemi bitmekte ve Türkiye büyük bir hızla hesaplaşmaya doğru gitmektedir.

            İstikrar dönemlerinde siyasi yelpazenin bütün renkleri bir şekilde kendi başlarına siyaset sahnesinde yer alabilirler. Ve gene görece istikrar dönemlerinde, siyasi yelpazedeki yerleri açısından “arada” olan bu Partilerin, halktan belli ölçülerde destek bulmalarının da zemini vardır.

            Ama hesaplaşma dönemlerinde “arada olan Partilere” olan destek ya tamamen biter ya da ihmal edilebilecek boyutlara iner. Herkes bu gerçeği görür. İşte daha seçimler olmadan dokuz Parti’nin havlu atmasının açıklaması budur.

 

SEÇİME KATILAN PARTİLER

            Anlatmaya çalıştığımız bu gerçek, sadece dokuz Parti’nin seçime katılmaması ile kendini göstermedi. Seçime katılan Partilerden ise dördü hariç, geri kalan 12 Parti, toplam olarak oyların ancak yüzde 4.91’ini alabildi.

            Bu Partilerden Saadet Partisi’ni (%1.2) bir yana bırakacak olursak bütün diğer Partilerin aldığı oy, aslında yok mesabesindedir.

            Bu tablo da, hesaplaşma dönemlerinde kitlelerin belli kutuplarda toplandığı gerçeği ile yakından ilişkilidir.

            Bu önemli gerçeğe bağlı olarak gündeme getirilmesi, üzerinde düşünülmesi ve cevabı bulunması gereken soru şudur:

            Şimdiye kadar bu Partilerde örgütlenen, mücadele eden değerli aydın birikimi, kadrolar bundan sonra ne yapacaklardır?

            Veya soruyu biraz daha somutlayarak soralım: Türkiye’nin içine yuvarlanmakta olduğu kaosu gören, emperyalizm, bölücülük ve irtica tarafından dayatılan iç çatışma ve bölünmeyi görerek, bu tehlikeye karşı DSP, Yeni Parti, DP ve HEPAR gibi partilerde mücadele eden aydınlarımız bundan sonra ne yapacaklardır?

            TKP ve ÖDP’yi dışarıda bırakarak soruyu soruyorum. Çünkü bu Partilerle biraz daha farklı bir düzlemde tartışmak gerekiyor.

             DSP başta olmak üzere adını andığımız diğer Partilerde yer alan arkadaşlara ne yapılması gerektiği konusundaki görüşümüzü en baştan söyleyerek gerekçelerimizi açıklayalım.

            Bu arkadaşlarımızın bugün atmaları gereken adım, İşçi Partisi’ne katılarak mücadelelerini İşçi Partisi saflarında sürdürmektir.

            Bu çağrımızın gerekçeleri şunlardır:

 

İŞÇİ PARTİSİ SEÇENEĞİ

            İşçi Partisi, emperyalizmin ve Gladyo-Mafya-Tarikat Sisteminin kurallarını koydukları “Sandık Oyunu”nun değil, milletimizin Bağımsızlık ve Devrim Davasının Partisi’dir. Böyle olduğu içindir ki İşçi Partisi’nin desteklediği Cumhuriyet Güçbirliği adayları, sistemin kurallarını koyduğu seçim kampanyasında bile, bütün olumsuz koşullara rağmen ülke çapında en etkili kampanyayı yürüten birkaç siyasal akımdan biri olmayı başarmışlardır.

            Gene böyle olduğu içindir ki İşçi Partisi, 1991 yılından bu yana katıldığı seçimlerde aldığı sonuçlara rağmen, her seçim sonrasında daha da güçlenerek yoluna devam edebilmiştir.

            Nitekim bu önemli gerçeğin sonucu olarak seçim bittikten sonra, bütün Partiler; kafaları; 12 Haziran’da konmuş olan sandığın içinde çırpınırlarken, İşçi Partisi hemen Suriye’de tertiplenen emperyalist tezgâha milletimizin dikkatini çekmek için çalışmalara başlamış ve 25 Haziran’da Hatay’da AKP’yi telaşa düşüren büyük bir miting gerçekleştirmiştir.

            İşçi Partisi’nin gençliği, Türkiye’nin en büyük ve en militan gençlik kitle örgütünün yaratılmasında çok önemli bir rol oynamış ve istikrarlı bir şekilde güçlenmeye devam etmektedir.

            İşçi Partisi, basın yayın alanında bugün AKP’ye karşı en etkili mücadele araçlarının ortaya çıkmasında, dost düşman herkesin kabul ettiği önemli mevziler oluşturmuştur.

            Ve nihayet İşçi Partisi, son dört yıl içinde Genel Başkanı içerdeyken ve düşmanın ağır psikolojik savaş bombardımanının hedefi iken, büyük bir mücadele vermiş, “zor günlerin Partisi” olduğunu kanıtlamıştır.

            İşte bütün bunlardan dolayı, ülkemizin yüzyüze olduğu büyük tehlikelere karşı bir şeyler yapmak isteyen, örgütlü mücadelenin gereğine inanan bütün yurtseverlerin yapması gereken, İşçi Partisi saflarında yer almaktır.

            DSP, Yeni Parti, DP ve HEPAR saflarında yer almış olan bütün yurtseverlerin üzerinde düşünmeleri gereken hareket tarzı budur.

                                                                                                          mbgultekin@ip.org.tr


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin