23 Haziran 2011
Olmak ya da Olmamak
Mehmet Bedri Gültekin
Türkiye’nin gündemi
Ülkemizin kaderinin şekilleneceği çok önemli bu döneme adım attık.
Hep birlikte yaşayacağız ve göreceğiz. Çok geçmeden Türkiye, bu seçimde kimin, ne oy aldığını unutacaktır. Gündemindeki asıl meseleler üzerinde düşünmeye başlayacaktır.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 16 Haziran tarihli Aydınlık gazetesinde yer alan köşe yazısında, önümüzdeki günlerde gündemimizi belirleyecek altı etkeni şöyle sıralıyor:
“PKK kalkışması, Suriye’ye yapılmakta olan müdahale, ekonomik kriz, AKP ve PKK’nın hazırlıklarını yaptığı “Bölünme Anayasası”, sürmekte olan Ergenekon Tertibi ve Ordu’nun bu tertibe karşı alacağı tavır ile bütün bu gelişmeler içinde yükselecek olan emekçi hareketi.”
Daha şimdiden Türkiye, Suriye’yi konuşuyor. Önümüzdeki günlerde daha fazla konuşacaktır.
Batı Destekli Bölücülük, tarihinin en güçlü dönemini yaşamaktadır. Önümüzdeki aylarda PKK, AKP iktidarının sunduğu elverişli ortamı sonuna kadar değerlendirmek isteyecektir.
Amerikan emperyalizmi, kaçınılmaz çöküşünü önleyebilmek için Türkiye’de yapacağı hamleyi deyim yerindeyse “altın vuruş” olarak görmektedir ve bütün gücüyle bu hamleye hazırlanmaktadır.
Sıcak para girişine bağlı olarak dönen ekonomi çarkı, her an durabilir ve Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinin içine yuvarlanabilir.
Evet, Türkiye; gerçekten de çok geçmeden seçimlerde kimin ne oy aldığını değil, bu sorunların yol açtığı çıkmazdan nasıl kurtulacağını tartışmaya başlayacaktır.
Bütün yurtseverlerin, vatanına ve tarihe karşı sorumluluk duygusu taşıyan bütün devrimcilerin görevi, bütün bu gelişmeler içinde doğru tavrı alarak halka önderlik etmektir.
CUMHURİYET GÜÇBİRLİĞİ
Cumhuriyet Güçbirliği, yıllardan beri bütün yurtsever ve demokrat güçlerin birleştirilmesi amacıyla sürdürülen güçbirliği çalışmalarının sonunda ortaya çıkmış ciddi ve son derece önemli bir oluşumdur.
Güçbirliği çalışmaları seçimle birlikte ortaya çıkmadığı gibi, seçimle birlikte bitecek olan bir çalışma da değildir.
Cumhuriyet Güçbirliği’nin bir Merkez Yürütmesi vardır ve görevine devam etmektedir. Aynı şekilde Güçbirliği’nin İzmir Yürütme Kurulu da, görevine devam etmektedir.
Bununla birlikte Cumhuriyet Güçbirliğinin bir siyasi birliktelik olduğu ve iktidar amaçlı bir çalışmanın yarattığı bir oluşum olduğu da unutulmamalıdır. Bu gerçek, seçimler bittikten sonra Güçbirliğinin aynı etkinlikle gündemde olmayacağı anlamına gelir.
Öte yandan Güçbirliği’nin değişik bir biçimi olan ve yıllardan beri faaliyette bulunan ve çeşitli dernek, meslek odası ve sendikanın kurumsal olarak içinde yer aldığı İzmir Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu, İstanbul Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, Ankara’da ADD’nin önderlik ettiği Platform gibi oluşumlar, daha geniş birliktelikler olarak hala vardırlar. Türkiye çapında toplam olarak 20 kadar ilde benzer oluşumlar ortaya çıkmıştır ve gelişmelere göre canlanarak veya rölanti duruma geçerek varlıklarını sürdürmektedirler.
Önümüzdeki günlerde bu Platform ve Birliklerin çok daha aktif ve işlevsel olarak mücadelede yerlerini alacaklarını söyleyebiliriz.
Cumhuriyet Güçbirliği’ni bugün İşçi Partisi’nin yerine ikâme etmeye kalkmak ise yanlıştır. Hiçbir faydası olmayacağı gibi söz konusu İşçi Partisi’ne de zarar verir.
SİSTEM PARTİLERİ ÇÖKÜYOR VE TASFİYE OLUYOR
2000’ler öncesindeki yarım yüzyıllık dönem, “Küçük Amerika” dönemi idi. Bu dönem 2000’li yılların başındaki Amerikancı Gladyo-Mafya-Tarikat Darbesi ile birlikte sona erdi. Bundan dolayı söz konusu döneme özgü Partiler de ömürlerini tamamlamışlardır ve siyaset sahnesinden çekilmektedirler.
Nitekim bu Partilerden merkez sağda yer alan ANAP ve DYP gibi Partiler, bugün artık tamamen silinmiş durumdadırlar. Merkez solda yer alan Partilerden DSP, bu seçimle birlikte bitmiştir. CHP’yi ise parçalanma ve kaçınılmaz olarak tasfiye olma beklemektedir.
Kaset komplosu ile birlikte CHP’nin tepesine oturtulan ekibin tarihsel misyonu, CHP’yi “tarihe havale etmektir.”
CHP ile ilgili olarak bir noktaya özellikle dikkat etmek gerekiyor. Seçim sonuçlarından sonra şimdi CHP içinde neoliberal gidişe itiraz ve isyan sesleri yükselmektedir. Bu itiraz seslerine olmadık önemler atfederek CHP’den bir başka beklenti yaratmak son derece yanlıştır.
Büyük gerçek şudur: Sistem Partileri bitmiştir. Türkiye’nin sistem içinde çözülecek hiçbir meselesi yoktur.
CHP de bir “Sistem Partisi” olarak kaçınılmaz kaderini yaşamaktadır. Tıpkı DYP, ANAP, DSP gibi…
Türkiye’mizin yüzyüze olduğu sorunlar ancak devrimle çözülebilir. Devrim ise Devrimci bir Parti’nin kitleleri örgütlemesi ve halkı tarihin öznesi olarak sahneye çıkarması ile mümkündür.
Mustafa Kemal’in deyişi ile “Milletin istiklali, Milletin azim ve kararı ile kazanılacaktır.” mbgultekin@ip.org.tr
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin