İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin:
Türkiye’de kaynak sorunu yok,
Hükümet sorunu vardır!
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında sürmekte olan Türkiye’nin ekonomik kaynakları tartışmalarını bir basın açıklaması yaparak değerlendirdi. Türkiye’nin gerçek ekonomik kaynakları konusunda açıklamalarda bulundu. Gültekin'in açıklaması şöyle;
Tayyip Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki “kaynak” tartışması, aslında sistemin; ülkenin bu temel sorununa ikna edici hiçbir cevabının olmadığının kanıtıdır.
Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun somut hiçbir şey söyleyememesinden aldığı cesaretle yüksekten atıp tutuyor. Peki kendisi “kaynak” konusunda ne söylemektedir? Hiçbir şey…
AKP iktidarının 9 yıllık pratiği ise kaynak sorununu nasıl “çözdüklerini” gösteriyor: AKP’nin üç kaynağı vardır:
1. Borçlanma. AKP iktidarı 2002 yılında işbaşına geldiği zaman Türkiye’nin iç ve dış toplam borç yükü 240 milyar dolardı. Şimdi borç yükü toplam olarak 570 milyar doları bulmuş vaziyette. Yani Türkiye yaklaşık olarak her sene 40 milyar dolar borçlanmış.
AKP; yabancı ve yerli, borç veren ülke, kuruluş ve kişilere ülkenin bütün geleceğini ipotek etmiş ve “kaynağım var” diye övünüyor.
2. Sıcak para: AKP’nin ikinci “kaynağı” Türkiye’yi sıcak para cenneti yapmış olmasıdır. Ülkeye para giriş çıkışının her türlü denetimin dışında olması, İMKB’nin ülke kaynaklarını dışa aktaran bir mekanizma olarak çalışması bu tezgâhın çalışmasını mümkün kılmıştır. AKP, son yıllardaki büyük cari açığı bu “kaynak” sayesinde finanse edebilmektedir.
Yüksek faizlerle ülkenin dışa aktarılacak kaynakları olduğu müddetçe bu çark dönmekte ve AKP açısından şimdilik günü kurtaran bir rol oynayabilmektedir.
3. Özelleştirme ve satışlar: Ve nihayet, AKP iktidarının dokuz yılda Cumhuriyetin 90 yılda yarattığı bütün değerleri yerli ve yabancı tekellere ve yandaşlara peşkeş çekerek yarattığı “kaynak” vardır. Son olarak 2B arazilerinin satışı gündemdedir. Telekom, Tekel, Tüpraş, Petkim, Seka, Demir Çelik, alüminyum fabrikaları, limanlar vb. vb.
AKP’nin bu kalemler dışında kullandığı tek bir kaynak yoktur. Bu kaynaklar ise Türkiye’ye herhangi bir şey katmamakta, aksine geleceğini yok etmektedir.
İŞTE TÜRKİYE’NİN KAYNAKLARI
Türkiye, büyük olanakları olan bir ülkedir. Ama emperyalizmin işbirlikçisi, Serbest Piyasa Sisteminin partileri bu kaynakları kullanamaz. Gladyo Mafya Tarikat sisteminin Partilerinin varlık nedeni ise bu kaynaklardan yararlanmak değil, yok etmektir.
Türkiye’nin ilk elde sayılabilecek kaynakları şunlardır:
İNSAN KAYNAĞI
1. Bütün ekonomilerde en büyük kaynak insandır. Türkiye’de 49 milyon yurttaş 18 yaşın üzerindedir ama çalışan kişi sayısı 22 milyon civarındadır. Başka bir ifadeyle Türkiye’nin toplam zenginliğini çalışabilecek durumdaki yurttaşların yüzde 45’i yaratmaktadır. Başka bir ifadeyle 22 milyon çalışan bir trilyon dolara yakın bir kaynak yaratmaktadır.
Çalışabilecek nüfus içindeki çalışanların yüzde 45 olan oranı son derece düşüktür. Çalışan yurttaş oranının 10 puan artırılması bile başlı başına çok önemli bir kaynağın yaratılması anlamına gelecektir.
VERGİ REFORMU
2. Türkiye’de vergi gelirleri içinde dolaylı ve dolaysız vergi gelirlerinin oranı son yıllarda yaklaşık olarak yüzde 70, yüzde 30 dolaylarındadır. Oysa bundan 30 sene önce dolaylı vergiler yüzde 40 dolaysız vergiler yüzde 60 oranındaydı.
Türkiye dar gelirliden ve çalışandan çok, zenginlerden ise az vergi almaktadır. Çok kazanandan çok vergi almayı esas alan bir vergi düzenlemesi, bir yandan vergi gelirlerini artıracak, diğer yandan çalışanın üzerindeki vergi yükünü hafiflettiği için halkın alım gücünü artıracak ve piyasayı canlandıracaktır.
HORTUMLANAN KAYNAKLARI KAMULAŞTIRMAK
3. Son otuz yıldır yağmalanan kaynakları yeniden kamuya kazanmak. Abdüllatif Şener, “AKP’nin zenginleri açıklanırsa, TUSİAD’ın zenginlerinin onların yanında orta halli kalacağı görülecektir” diyor. Alın size yüzmilyarlarca dolarlık kaynak.
FAİZ YAĞMASINI DURDURMAK
4. Türkiye’nin iç ve dış borç ana para ve faiz ödemeleri yıllık 50 milyar doların üzerindedir. Türkiye bugüne kadar aldığı dış borcu fazlasıyla ödemiştir. Yıllardır Türkiye’nin kanını emmekte olan bir avuç parababasına ödenen iç borç faizi tamamen gayrımeşrudur.
Türkiye’nin dış borçları yeniden yapılandırılmalı, iç borçlar ise 10 yıl vadeye bağlanmalıdır.
TÜRKİYE’DE TÜRK LİRASI
5. Türkiye’de yabancı paraların kullanımına son verilmelidir. İç piyasamızda yabancı para kullanımı demek, ülke zenginliğinin doğrudan dışarıya transfer edilmesi demektir.
LÜKS İTHALATI YASAKLAMAK
6. 2010 yılı itibariyle 184 milyar dolara yaklaşan ithalatımız içinde önemli bir miktar tutan lüks ithalat yasaklanmalıdır. Bu tedbir en az 7 milyar dolarlık bir tasarruf anlamına gelecektir.
TÜRKİYE’DE YETERİNCE ÜRETİLEN MALLARIN İTHALATINA YÜKSEK GÜMRÜK
7. Türkiye’de yeterince üretilen malların ithalatı yüksek gümrük vergileri ile engellenmelidir. Bu tedbir hem iç üretimi canlandıracak, ayrıca önemli bir tasarruf sağlayacaktır. Bu tasarruf, lüks ithalatın yasaklanması ile sağlanacak kaynaktan çok daha büyük bir kaynağın yaratılması demektir. 2010 yılı ithalat kalemleri bu açıdan incelendiğinde yapılacak tasarruf yaklaşık 15 milyar dolardır.
Sadece bu kalemden sağlanacak kaynak ile tarım ve sanayinin desteklenmesi durumunda çok daha büyük kaynaklar yaratılabilecektir.
GÜMRÜK BİRLİĞİNDEN ÇIKMAK
8. Gümrük Birliği Anlaşması dolayısı ile Türkiye’nin uğradığı zarar yıllık 10 milyar Türk lirasıdır. Bu Antlaşma’nın iptal edilmesi tek yanlı olarak uğranılan zararın önlenmesinin yanısıra Türkiye’nin kendi çıkarına olacak uluslararası ekonomik ilişkileri gerçekleştirmesinin de önünü açacaktır.
IMKB DENETİM ALINA ALINACAK
9. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası bugünkü haliyle ülke ekonomisine büyük zararlar vermektedir. Borsa’nın işleyişi ulusal çıkarlar esas alınarak yeniden düzenlenmelidir.
Ülkeye sıcak para giriş çıkışı kontrol altına alınmalı ve vergiye bağlanmalıdır.
BANKACILIK KAMULAŞTIRILACAK
10. Türkiye sigortacılık sektörünün tamamı, Bankacılık sektörünün ise yarısı yabancıların eline geçmiş bulunuyor. Ülkeden dışarıya kaynak transferinin en kestirme yolu olan bu sektörler kesinlikle milli olmalıdır. Bankacılık sektörü kamulaştırılmalıdır. Bu tedbirle ülkede kalacak kaynak açıklanan rakamlara göre son sekiz yılın ortalaması olarak yıllık 6.5 milyar dolar civarındadır.
KAMULAŞTIRMA
11. Bir yanıyla stratejik öneme sahip, öte yandan son derece kârlı olan kuruluşlar yeniden kamuya kazandırılmalıdır. Telekom, Tüpraş, Limanlar, Petkim, Demir Çelik vb. alanlardaki kuruluşlar hızla kamulaştırılmalıdır.
Böylece hem büyük kaynaklar elde edilecek, hem de devlet, piyasayı yönetme araçlarına kavuşmuş olacaktır.
DEĞERLİ MADENLERİ YURTTA İŞLEME
12. Bor ve Krom gibi dünya ölçeğinde büyük rezervlere sahip olduğumuz ve ülke içinde işlenerek ihraç edilmeleri durumunda büyük zenginlik anlamına gelecek madenler, ulusal bir yatırım programı çerçevesinde ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.
ANCAK BİR MİLLİ HÜKÜMET BU KAYNAKLARI DEĞERLENDİREBİLİR
Bütün bu kalemlerin toplamı yüzmilyarlarca dolarlık kaynak anlamına gelir. Ve bu kaynakların değerlendirilmesiyle Türkiye orta vadeli dönemde Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına rahatlıkla girer.
Türkiye’nin bütün bu kaynakları milli bir program çerçevesinde değerlendirerek içinde yer alacağı Batı Asya Birliği ise dünyanın dört büyük gücünden biri olur.
Ama bütün bu gelişmeler ancak Milli bir Hükümetin işbaşında olması ile söz konusu olabilir.
Türkiye ihtiyacı olan Milli Hükümete kavuşabilmek için AKP iktidarından kurtulmak zorundadır.
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
