EMİN MİSİNİZ
Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde; “Ruhban okulunu açın, Ermenilerle barışın, geçmişinizle yüzleşip soykırım yaptığınızı kabul edin, Kıbrıs’tan askerinizi çekin, Afganistan’da bizim askerlerimiz yerine sizin Mehmetleriniz ölsün diye asker gönderin, Kürdistan’a sıcak bakın, azınlık haklarını tanıyın” diyen Obama’yı; ayakta alkışlayan, elini sıkmak için birbiriyle yarışan; ettikleri yemine sadık kalmayan, şehit kanlarıyla kurulmuş bu ülkenin Meclisinde yüzsüzce oturup, bizim vergilerimizle maaş alanlara…
K. Irak’ta Türk askerini ve masumları öldüren PKK’yı besleyip koruduğunu bildikleri halde Barzani ve Talabani ikilisi ile iyi ilişkilerini hiç kesmeyen, arada çıkıp “PKK silah bıraksın, biz sınırlarımızda terör istemiyoruz” diye yaptıkları açıklamaya karşı “Eğer ciddiyseniz PKK’nın sınırlarınız dahilinde olan yönetim kadrosunu bize teslim edin” diyemeyen, Irak merkezi yönetimde Şiilerin güçlenmesi nedeniyle etekleri tutuşan bu ikilinin; Türkiye’ye muhtaç olduğunu göremeyenlere…
“Yavru Vatan” dediğimiz, uğrunda can verdiğimiz Kıbrıs’ı; Rumlara terk edecek plan için “Evet” densin diye kulis yapan, örtülü bir darbe ile Kıbrıs’ın kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı koltuğundan eden, seçimlerde Talat Hükümetinin hezimete uğrayacağını görüp Ergenekon safsatasının Kıbrıs’a uzaması için çaba harcayanlara…
Azerbaycan Türklerini sırtından bıçaklayıp bizi soykırımcı olarak gösteren Ermenilerle ilişkileri “Normalleştirme” adı altında görüşen, bir daha seçilecek olursa Amerika’nın emriyle sınır kapısını açacak olan, “Gerekirse tekrar kapatırız” diyecek kadar Türk dış politikasını yap boz tahtası sanan, 1915 olaylarında 1,5 milyon Ermeni’yi öldürdüğümüzü ileri sürenlere “Asıl siz o soykırımı Azerilere yaptınız, sadece Hocalı’da bir gecede 613 insanı öldürdünüz, bir milyondan fazla Azeri’yi sürgün ettiniz” diyemeyenlere…
Türk karşıtlığıyla tanınan, sözde Ermeni soykırımını tanıyan, “Türkiye Avrupa Birliği üyesi olacak bir ülke değildir” diye bizi Ortadoğu ülkesi konumuna düşüren, Müslüman Boşnakların Sırp kasapları tarafından katledilmesi için silah veren, Yugoslav iç savaşına NATO’nun müdahale etmemesi için çalışan Fransa’yı NATO’nun askeri kanada tam üye yapanlara…
Gene yayınladığı karikatürler nedeniyle yasaları gereği İslam’a hakaretten dava açabilecekken açmayan, aksine bu karikatürleri düşünce özgürlüğü diye hoş karşılayan, PKK’nın sesi Roj TV.’yi ellemeyen Danimarka’nın NATO Genel Sekreteri olmasına izin verenlere, Türkiye’yi sözünün arkasında duramayan, basiretsiz ve küçük bir ülke konumuna düşürenlere, Türkiye’nin değil Amerika’nın başarılı olmasını isteyenler…
Bölgedeki diğer NATO askerlerinin, araçlarına Türk bayrağı takarak üslerinden çıkmalarını sağlayacak kadar Afgan halkının haklı sevgi ve güvenini kazanmış Türk askerini; “muharip güce” çevirmeyi düşünebilenlere…
Kıbrıs’ın kurtuluşu için tüm engellemelere rağmen yakıt yardımı yapan Müslüman Libya’ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerine en büyük donanma gücünü gönderenlere…
Irak’ta ölen milyonlarca Müslüman için değil de onları öldüren Amerikan askerlerinin sağ salim evlerine dönmeleri için dua edenlere…
Aralarında kendi ülkesi Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslam ülkesinin emperyalistlerce çıkarları doğrultusunda bölünmesi anlamına gelen Büyük Ortadoğu Projesine “eşbaşkan” olanlara…
Mayınlı arazileri köylüye vermek yerine o topraklar için toprağa düşmüş askerleri unutup, Filistinlileri korurken gösterdiği delikanlılığı gösteremeyip sınır boyumuzu İsrail’e vermekte bir sakınca görmeyenlere…
Bir yandan BDP’ye tavır alıyormuş gibi yapıp, diğer taraftan Ahmet Türk’le yemek yiyerek sohbet eden, sanki BDP milletvekiliymiş gibi “PKK ve Öcalan gerçeği kabul edilmeli” diyecek kadar milli şuurdan yoksun, utanmaz milletvekillerine…
Habur’dan giriş yapan PKK’lılar için seyyar mahkeme kuranlara, İmralı canisiyle pazarlık içerisinde olanlara, tek bir kişiyi dahi öldürdüğü veya ölüm emrini verdiği ispatlanamamış olmasına rağmen duvarları yosun tutmuş tek kişilik hücreye hapsedilen gazeteciler varken binlerce kişinin ölümünden sorumlu katile Avrupa standartlarında hücre yaptıran, yalnız kalmasın diye yanına arkadaş yollayanlara…
Kalleşçe mayın döşeyip Mehmetçiğin şehit olmasına neden olanlara dahi verilmeyen “2 kere ağırlaştırılmış müabbet cezası”nın tek kişiyi öldürmemiş, ülkemizin denizlerini emanet ettiğimiz Koramiral rütbesindeki Kadir Sağdıç’a verilmesi konusunda susu-pus olanlara…
Türk Ordusuna saldırmayı marifet sayanlara sessiz kalan, hatta saldırılması için çanak tutan, yalakalık kitabını baştan yazan gazetelerin yalan ve taraflı yazılarına izin veren, bugün söylediğini yarın inkar eden, en kutsal değerlerimizden biri olan şehitlerimize “kelle” diyebilenlere…
Pasifik ötesinden yönlendirilen; Türk Ordusuna sızmak ve iç dinamiğini yok etmek için programlanmış virüslere karşı kendini korumaya çalışan Atatürk Ordusunun; vatansever Türk Subaylarını terörist gibi göstererek yıpratmaya çalışanlara ve bu çabayı gördüğü halde ses çıkartmayanlara…
Daha önce Türk askerine kurşun sıkıp sonra itirafçı olan PKK’lılara güvenip; Türk Ordusuna çamur atılmasına izin veren, Türk Subaylarının öldürdüğü kişileri gömdüğü ileri sürülen kuyulara “Ölüm Kuyuları” diye manşet atan, o kuyulardan insan kemikleri çıksın diye dua eden, daha kemiklerin neye ait olduğu dahi belirsizken sanki insan kemikleriymiş gibi “Kuyuların içinden ne çirkin planlar çıkıyor, hukukun dışına çıkmışlar” demecini verenlere, bilmem kaç yüz tane insan kemiği çıktı haberini yapan, yaptıkları haberlerin, verdikleri demeçlerin yalan ve iftira olduğunu “Bilim” ispatladığı zaman “Özür” dilemeyi aklına bile getirmeyenlere…
Tunceli’de 7 PKK’lının “durduk yere” öldürüldüğünü söyleyenlere, Kastamonu saldırısını “Özel kuvvetler”in yaptığını iddia edenlere “Ne yani sözüm ona eylemsizlik kararı alan PKK’ya karşı Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon düzenlediği için suçlu mu?” diyemeyenlere…
Korucuları Türk Ordusu ve Subayları aleyhinde, “Türk Subayları burada halkı katletti sonra gömdü” diye ifade vermeye zorlayan, sanki ordumuzu düşman ordusuymuş gibi göstermeye çalışan, Türk Subaylarını “Alevi, Sünni” diye fişleyen, Genel Kurmay Başkanları hakkında Ermeni, Yahudi gibi asılsız dedikodular çıkartan, bunlara gerçek olup olmadığını dahi araştırmadan balıklama atlayıp manşetlerine taşıyan rezillere…
Yargı bağımsızlığından söz etmeyi imkansız hale getiren, kendi yargısını Avrupa Birliğine şikayet eden, bütünleştirici ve birleştirici siyaset yerine bölücü siyaseti tercih edenlere…
Bir yandan Papayı uçak kapısında karşılayan, dinlerarası diyalog terimini literatürümüze sokan diğer yandan da bunları yapanlar kendileri değilmiş ve sanki ülkemizde Alevilik suçmuş gibi birlik beraberliğimizi, dirlik düzenimizi yok edebileceğini, Alevi-Sunni çatışması çıkartabileceğini görmezden gelip Muhalefet partisi liderinin Alevi olduğunu her beyanında dile getirenlere…
Kuruluşundan bu güne; emekle, göz nuruyla, yoktan var ettiğimiz sanayimizi yabancılara peşkeş çeken, Türkiye’yi sanayi ülkesi olmaktan çıkartıp tüccar ülke konumuna düşürenlere, rekor düzeyde borç batağına sokanlara, insanları aşsız işsiz bırakanlara…
Artık cebimizdeki paramıza, milli servetlerimize el atmakla yetinmeyip yavrularımızın geleceğini çalmaktan çekinmeyenlerin beyanlarından “tatmin” olanlara…
Sizler gerçekten de oy verme konusunda emin misiniz?
ŞEBNEM ÖZBEK
25.05.2011
--
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin