Ibrahim Ortas <asportas@cu.edu.tr>
15 Kasım 2012 23:11
Yeni TYÖK Yasa Taslağı İhtiyaca Cevap Verecek mi?
Prof. Dr. İbrahim Ortaş,
Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr
1981 yılında 2547 sayılı YÖK yasası çıktığı günden bu yana sürekli siyasilerce bunun değiştirilmesi konu edildi. Nedense hep gücü eline geçiren yasayı kendi istediği doğrultuda kullandı. Çoğunlukla da üst yönetim ve rektör değişimi ile sitemin kontrolü elde tutulmaya çalışıldı.
Ancak yeni taslak yasada YÖK ismi değiştirilerek TYÖK oluyor.
Yeni taslakta TYÖK üyeleri eskiden olduğu gibi Cumhurbaşkanı, Hükümet, TBMM, YÖK’ün belirlediği üyelerden oluşacak.
Yasa ile Devlet üniversiteleri sınırları tam çizilmemiş birkaç kategoride sınıflandırıyor. Bir kısmı konsey üniversitesi oluyor. Üniversite konseyleri üniversitenin seçeceği, hükümetin ve YÖK’ün önereceği üyelerden oluşuyor.
Yasanın bu hali, konsey ile üniversitelerde ikinci bir YÖK oluşturuyor. Doğrudan üniversitenin başucunda bir Konsey (İkinci YÖK) ile üniversitenin rahat çalışması mümkün değil. Başta mevcut yönetim kurulu olmak üzere ciddi çatışma alanları doğacaktır.
YÖK Anlayışının Temel Felsefesi Değişmiyor
Temelde yükseköğretim sistemimizin felsefesi değişmiyor, atanmış bir mütevelli ile sistem kontrol ediliyor. Üniversitelerin aykırı bir düşünce oluşturması istenmiyor ve bilinen refleksler ekseninde bir devlet dairesi gibi işlev görmesi isteniyor.
Vakıf üniversiteleri nerdeyse tümden sahiplerin inisiyatifine terk ediliyor.
Yeni Türk Yükseköğretim Yasası taslağı da nitelikli bilim ve eğitimle akademik özgürlüklerden daha çok iktidar, konsey ve Bakanlar kurulunun atayacağı üyeler üzerinden kontrol arayışını benimsiyor.
Basında okuduğumuz özerklik, çeşitlilik ve esneklik ifadelerinin taslağın işleyişi ve önerilen yöntemler ile uyuşmadığı görülüyor.
Üniversiteler Ticarileşiyor mu?
Yasa taslağının ilgili 2, 10, 29, 33. maddeleri üniversitenin toplumsal sorumluluk anlayışını devre dışı bırakmakta; yerine paralı eğitim, özel ve yabancı üniversite kurmayı ve ticaret yapmayı teşvik etmektedir.
Yeni tasarı şirketleşme mantığını fazlası ile benimsemiş gibi görülüyor. Dünyada son yıllarda birçok ülkenin Amerikan modellerine öykünmesi ile başlayan kurumun kendi gelirini yaratma ve özel sektörün hizmetinde hizmet üretme anlayışı yaygın. Bu anlayışın üniversitelilik anlayışı ile bağdaşmadığı açıktır ve bizim gibi Ar-Ge faaliyeti gelişmemiş ülkelerde çok olumsuz etkiler yaratacağı kaçınılmazdır.
Bu anlayış aslında Sayın Gürüz döneminden beri düşünülen ve dillendirilen bir konuydu.
YÖK ve yeni önerilen taslaktaki görüşe karşı çıkan kesimler üniversitenin toplum için bilim ve felsefe yapması ve bilgi üretmesini savunurken, yasa taslağı paralı eğitimi ve eğitimi özelleştirmeyi savunmaktadırlar. Paralı eğitim önerisi Dünya Bankası uzmanlarından George Psacharopulos’un eğitimin paralı olması gerekir önerisi ile başlamış bir dönüşüm operasyonudur. Paralı eğitimin yapıldığı hiçbir ülke ve üniversitede aslında başarı da sağlanmamıştır.
YÖK’ün Özerklik Kavramı İle Evrensel Özerklik Kavramı Bir Birine Uymuyor
Üniversite kurumsal özerkliği ve akademik özgürlükleri görmeyen ve kavramları yeni tasarı üzerinden içini boşaltan ve tüketen bir yapıyı öneriyor. Yasayı hazırlayan YÖK sık sık özerklik ve çeşitlilik ve rekabetten bahsetmekte. Ancak taslaktaki temel olgu olan üniversitenin kendi otonom yapısı yerine atama ile kontrol altına almayı doğrudan amaçlıyor.
Yasa konusunda en ciddi konu “ÖZERKLİK“ kavramı konusunda bir anlaşmazlık yaşamaktayız. Yakın geçmişte Çukurova Üniversitesinde bir konuşma yapan YÖK üyesi hocamız samimi bir şekilde yeni taslağın özerklik önerdiğini belirttiler. YÖK Başkanı sayın Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya yeni sitemle üniversitelere özerklik getireceğini belirtiyor.
Asıl sorun özerkliğin tanımlanması ile başlıyor. Özerklik kelimesinin karşılığı herhangi bir sözlükte şöyle ifade edilmektedir:
1. isim. Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi, otonomluk. Örnek olarak; "Bilimsel özerklik. Üniversite özerkliği."
2. felsefe, Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması, yad erklik karşıtı
Temelde özerklik bağımsız, kendi kendini yöneten anlamına gelmektedir. Özerklik dış otoritelerin etkisinde bağımsız çakışılmayacağı için mutlak bağımsızlık gerektirir.
Özerklik tanımı ile Konsey ve YÖK yapılandırılması bağdaşmadığı için yeni taslak üniversite ruhuna hitap etmemektedir.
Kaldı ki taraf olduğumuz Avrupa Birliğinin resmi sitelerinde özerklik kavramı tam da yukarıda belirttiğimiz kendi yönetim organını kendisi oluşturan ve karar veren otonom bir yapı olarak tanımlamaktadır.
Yasa taslağında kamusal özerklik, bilim, sanat ve toplumun sağlıklı geleceğine yönelik nitelikli çağını anlayan ve yaşama yön verecek evrensel anlamda düşünebilen ve düşünce ve bilgi üreten nitelikli insan yetiştirmek gibi bir anlayış ve ibare görülmemektedir. Daha çok sanki üniversiteleri birer şirket gibi teknolojiye katkıda bulunmak ve Türkiye’yi bu eksen üzerinde 2023 vizyonuna hazırlamayı hedefliyor. Konu çok yönlü felsefi ve stratejik bir anlayışı gerektiriyor. Ancak temel bilimleri ve kurumsal özerkliği olmayan hiçbir yapının bu anlamda başarılı olması beklenemez. Aksi eşyanın tabiatına aykırı düşer.
Yasa taslağı yasa yapma tekniği bakımından da sorunlu görülüyor. Taslağın yansıttığı temel mantık iki başlı bir hukuki yapıyı ortaya koymaktadır. Bu bağlamda devlet üniversiteleri ve diğer vakıf, özel ve yabancı üniversiteler ayrı hukuksal eksene oturtulmuş. Devlet üniversitelerinde denetim ve kontrolü artırırken vakıf ve özel üniversiteler daha rahat bırakılmıştır. Dikkat edilirse Vakıf üniversiteleri taslak hakkında en küçük bir görüş belirtmediler. Vakıflarda akademik özgürlüklerden de söz edilememektedir. Sayıları 60’ı geçen ve yirmi yılı aşkındır örnekleri olan bu tip üniversitelerin Türkiye’de ne tür başarı gösterdikleri de bilinmemektedir.
Temel Sorun Konsey Oluşumu ve Görevlerinde Düğümleniyor
Yeni taslakta; “Üniversite Konseyi, mevcut öneride, 11 kişiden oluşur. 5 üye üniversitenin; 2 üye Bakanlar Kurulu tarafından; 2 üye Yükseköğretim Kurulu tarafından. Bu 9 üyenin seçeceği 1 üye ilgili üniversitenin mezunları arasından; 1 üye üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi verenler arasından ve/veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından seçilir” ifadesi bulunuyor.
“Üniversite Konseyi” süper yetkilere sahip. Konsey, rektör ve dekanları seçer ve atar; Üniversite stratejik planını ve performans programını onaylar; üniversite yatırım programını karara bağlar; Üniversite adına kamulaştırmaya, gayrimenkul satın alınmasına ve üniversitenin mülkiyetindeki gayrimenkuller üzerinde üçüncü kişiler lehine ayni hak tesisine karar verir (yani devredebilir); öğrenci kontenjanlarını ve öğrenim ücretlerini Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde belirler; sözleşmeli öğretim elemanlarına ve idari personele yapılacak ücret ve diğer ödemeleri belirler; senatonun ve üniversite yönetim kurulunun bazı kararlarını onaylar.
Üniversite Konseyleri Üniversitelerde Çok başlılığı Yaratacak Ve Üniversitelerde Yerel YÖK oluşacak. Üniversiteler Dolaylı Olarak Konsey Üzerinden Siyasallaşacak Kaygısı Oluşuyor
Yeni taslaktaki Konseyüniversitenin birimleri ve akademisyenlerin özellik ve atama şekilleri belirlemekle kalmıyor, üniversiteyi her yönden kontrol ediyor ve kuşatıyor. Bu anlamda konsey’in görevleri rektör ve üniversite bileşenlerini kontrol etmekte ve daha da önemlisi, üniversite öğretim üyelerinin yönetim organı belirleme ve demetim mekanizmasını elinden alan ve öğretim üyelerini adeta birer ücretli memur yapan bir konuma düşürmektedir.
Konseyin görevlerinin bunca kritik oluşu her üyesinin bir rektör konumuna geleceği endişesi genel olarak üniversiteleri kaygılandırıyor. Konsey üyelerinin her biri üniversitede rektör belirleme yetkisini kendisinde görmesi beraberinde bir rektör havası estirecektir. Bu durum üniversite entelektüelliğine ve aydın anlayışına karşı bir haksızlıktır. Kabul edilemez.
Yasa taslağında bir biri ile çelişen ve anlaşılmayan kısımlar da bulunmaktadır. Dekan seçimi ile ilgili olarak kimi ibarede konsey belirleyecek deniyor ancak dekanlık bölümünde seçimle gelinecek denilmektedir. Bölüm başkanlığı seçimle gelecektir denilmektedir.
Taslak bu hali ile üniversitede tabanda yönetimi üniversitenin kendisine bırakırken, üst yönetimi yani konsey ve rektörü doğrudan veya dolaylı yoldan iktidarın belirlemesine bırakmaktadır.
Taslak performansa ve öğretim üyesi akademik başarı puanlamasına ciddi bir yer vermekte. Özlükleri yok etmeyip çalışanları özendirebilirse düşünülebilir. Sınırları iyi belirlenirse ve liyakate uyulması durumunda yararlı olabilir. Ancak yasadaki hali çalışanları güvencesizleştirme arayışı taşıyor.
Özel ve Yabancı Üniversite Açmanın Önü Açılıyor.
Yabancı üniversitenin açılmasına edindiğimiz izlenim kadarı ile Türkiye’nin büyük üniversiteleri ve Vakıf üniversiteleri de sıcak bakmıyor. Basit bir bakış açısı ile marka üniversitelerin ülkemizde şube açması durumunda tercihen öğrenci vakıf yerine yabancı üniversiteye kayacağı kaygısı ile istenmiyor. Ancak temelde de yabancı üniversite açılması sakıncalıdır.
Önerim belirli bir oranda yabancı öğretim üyesi çalıştırma ve yabancı öğrenci alımı devlet üniversiteleri içinde sağlanmalıdır.
Denetleme ve Değerlendirme
Yasa taslağı yeni bir denetim ve değerlendirme dairesi oluşturmakta. Mevcut hali ile YÖK’ün bir yan kuruluşu iken YÖK denetleme yeni taslakta doğrudan başkanlığa bağlı bir birim.
YÖK’ün atadığı ve koruduğu rektörlük ve birimlerin denetimi ve değerlendirilmesi şimdiden çalışmayacak ve üniversiteleri denetimsiz bırakan kayırmacı bir yapıya sürükleyecektir. Bağımsız kamu denetimi yanında esas olarak demokratik özdenetim ve değerlendirmenin yapılması alternatif olarak önerilebilir.
Siyasiler YÖK’ü Değiştim Sözü Veriyor Ancak Değişim Gerçekleşmiyor
Evet, 12 Eylül’ün mirası olan ve Sayın Doğramacı’ya o dönemin koşullarında sipariş üzerine hazırlatılan YÖK o gündür bu gündür hep tartışıldı. Ancak küçük rötuşlara rağmen bir türlü temel felsefesi değiştirilmiyor ancak yönetim organları üyeleri her üst yönetim değişimi ile değişiyor. Siyaset uzun zamandır YÖK yasasını değiştireceğini söylüyor. Her seçimde hemen her partinin değiştireceği belirtilen YÖK yasasının kaldırılması hiç gündeme gelmedi.
Bu kez geçekleşecek mi? Şüpheli. Yasal değişiklik için öncelikle Anayasanın 130. ve 131. maddelerinin değişimi gerekiyor ki, bu ortamda hele seçimlere gidildiği bir dönemde bu hiç de kolay gözükmüyor.
Gerçekleşse de üniversitelere özgürlük gelecek mi? Şimdiden evet demek çok zor ve daha da sorunlar ağırlaşacak gibi görülüyor.
Yasa taslağı şu ana kadar ciddi eleştiri aldı ve son iki ayda tasarıya YÖK üyeleri dışında sahip çıkan olmadı.
İlginç olan ve hiç dile getirilmeyen bir husus 12 Eylül hukuku yargılanırken onun “marifeti” olan YÖK yasası yeniden zımparalanıp cilalanarak toplumun önüne konulmak istenmektedir. Bundan daha da garip ve tuhaf olan durum da Türkiye üniversitelerinin sanki “12 Eylül” ortamındaymış gibi sessiz ve tepkisiz kalmasıdır. Allah cümlemizin sonunu hayır etsin!
Özet olarakyeni taslak temelde üniversite üst yönetimi değişimini kendi kontrolünde merkeze almış, bir YÖK yerine biri merkezi diğeri yerel YÖK önerilmiş. Üniversite özerkliğinden yoksun bir anlayışla hazırlanana taslak şekil ve içerik olarak sorunlu. Üniversiteleri toplumsal sorumluluk ve beklentilerden arındırarak ticarileştirmeye önü açılıyor. Sonuç olarak yasa taslağı Türkiye gibi genç nüfusu olan büyümek isteyen bir ülke için ihtiyaca cevap vermekten uzak görülüyor. Bu hali ile geçeceğini sanmıyorum. Ancak geçmesi halinde üniversiteler daha da huzursuz olacaktır.
Önerim kısa sürede oldu bittiye getirmeden, konuyu bilen üniversite temsilcileri, üniversite tarihi ve reformları konusunda çalışan, araştırma ve yazıları bulunan önemli bilim kişileri, eski rektörler, ilgili tarafların uzmanlarından oluşan bir komisyonun ülkemizi 2023’de şanına yakışır şekilde temsil edecek evrensel bir üniversite yasa taslağı hazırlamasıdır. Yasa taslağı bu hali ile sorunlu bulunuyor ve üniversitelilik anlayışına hiç yakışmıyor.
15 Kasım 2012, Adana
Not: Sayın hocam, birçoğunuzun E-Posta adresi bir şekilde makinemdeki adres defterime yerleşmiştir. Amacım kimsenin zamanını almak ve rahatsız etmek değildir. Hepimizin ortak sorununu bir şekilde dile getirmektir. E-posta bu bakımdan düşüncelerimizi kolay paylaşabildiğimiz bir ortam. Ancak peşinen eğer istenmeden e-posta aldıysanız özür dilerim. Eğer geri bildirimde bulunursanız listeden adresinizi hemen çıkarırım.
Yasa ile ilgili kritik bölümleri aşağıda inceledim. İlgi duyanların Bilgisine Sunulur
YÖK’ün yeni TYK Yasa Taslağı Hakkında Görüş
İlgili taslaktaki
Madde 5 de belirtilen ve üniversite özerkliğine aykırı olan
b) Yükseköğretim kurumlarının kalite güvence sistemlerinin oluşturulmasını sağlamak.
d) Yükseköğretim kurumlarının öğrenci kontenjanlarını belirlemek
f) Öğretim elemanlarının yurtiçinde veya yurtdışında yetiştirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak ve tedbirleri almak.
ğ) Yükseköğretim kurumlarında her bir yükseköğretim düzeyinde diploma programlarının açılmasına ve niteliklerine ilişkin gerekli ölçütleri belirlemek, mevcutlardan farklı olarak yeni bir diploma programı açılabilmesine karar vermek.
Ayrıca YÖK’ün yapacağı kalite ve denetim yanında etik kurullar evrensel ölçüde özerkliğe aykırı ve YÖK dışında bağımsız organlarca iç ve dış denetim ile sağlanmalıdır.
İlgili 5 Maddedeki
j) Akademik performans ölçütlerini belirlemek.
Ölçüleri ve kritereler belirlenmedikçe sorun oluşturacağı ve sübjektiflik ve nepotist yaklaşımlara açık kalacaktır.
Genel Kurul Madde 6
Yükseköğretim Genel Kurulu, Kurulun en üst karar organı olup Başkan dâhil yirmi bir üyeden oluşur. Üyelerden beşi, siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasî parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi; beşi Cumhurbaşkanı; beşi üst düzey kamu görevlileri veya profesör unvanına sahip öğretim üyeleri arasından Bakanlar Kurulu; altısı kendi üyesi olmayan profesörler arasından Rektörler Kurulu tarafından seçilir.
Bu yapı ile üst kurul tamamen siyasallaştırılmış bir yapı olup üniversite özerkliğine aykırıdır.
Öneri olarak daha önceki TÜBİTAK modelinde bilim kurlu oluşturma yönetimi önerilerek Yükseköğretimde liyakat ve yetkinlik aranmalı ve siyesi etkin etkisinden uzak bir yapılanmanın oluşması sağlanmalıdır.
Yürütme Kurulu MADDE 7 Yürütme Kurulu başkan ve başkan vekilleri dâhil dokuz üyeden oluşur. Yürütme Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Rektörler Kurulu kontenjanlarının her birinden en az bir olmak üzere Genel Kurul tarafından altı üye seçilir.
Benzer şekilde yönetim kurlu siyasi erkin kontrollüne bir yapı oluşturmuştur.
Madde 8 başkanlık ve teşkilatlanma şemasında
Bazı daire başkanlıkları oluşturmuş örneğin;
e) Bilişim, İstatistik, Araştırma ve Yayın Daire Başkanlığı: Kurulun yazılım ve donanım altyapısı ile ilgili tüm işlerini koordine eder ve yürütür, lisansüstü düzeyde hazırlanan tezleri bir merkezde toplayıp elektronik ortamda kullanıma açma, yükseköğretimle ilgili her türlü bilgiyi derleyip analiz etme, yükseköğretim bilgi sistemi ve veri tabanları oluşturma, resmî istatistik programı kapsamında yükseköğretimle ilgili ulusal verileri üretme, bu verileri kâğıt veya elektronik ortamda yayınlama ile ilgili işlemleri yapar.
Önemli ancak bunun için yasal düzenlemeye gerek yok
f) Kalite Yönetim Sistemi Daire Başkanlığı: Yükseköğretim kurumlarının eğitim, öğretim, araştırma ve topluma hizmet faaliyetlerinin kalite düzeylerinin ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunun değerlendirilmesi ile ilgili işlemleri yapar.
Kalite düzenleme dairesi bağımsız olmalı ve YÖK’ün dışında üniversitelerdeki gelişmeleri incelemelidir.
Rektörler Kurulu
MADDE 9 eski Üniversiteler arası kurul niteliğinde neredeyse işlevi önceki ile aynı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı altında “Üniversite konseyleri”
MADDE 10’da belirtilen Devlet yükseköğretim kurumlarında bu Kanunda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde üniversite konseyi oluşturulabilir. Devlet yükseköğretim kurumlarında üniversite konseyi oluşturulabilmesi için ilgili yükseköğretim kurumunun;
a) En az on yıldan beri eğitim-öğretim faaliyetini sürdürüyor olması,
b) Son beş yıl içinde bütçesinin, Kurul tarafından belirlenen miktarını kendi öz gelirlerinden elde ediyor olması,
c) İlgili yükseköğretim kurumunda görev yapan öğretim elemanlarının son üç yıllık akademik faaliyet puan ortalamasının en az on yıldır faaliyetini sürdüren devlet üniversitelerinin öğretim elemanlarının akademik faaliyet puan ortalamasının üzerinde olması,
ç) İlgili yükseköğretim kurumunda görev yapan öğretim elemanlarının en az üçte ikisinin katıldığı oylamada katılanların salt çoğunluğunun oyu ile yükseköğretim kurumu bünyesinde üniversite konseyi oluşturulmasının kabul edilmiş olması, şarttır
Konsey olma kararı da Bakanlar Kurluna balıdır.
Bakanlar kurlu neye göre EVET veya HAYIR diyecek?
Üniversite konseyinin oluşumu
(4) Üniversite konseyi, üniversite öğretim üyeleri tarafından her biri farklı fakültelerde görev yapan öğretim üyeleri arasından seçilen beş; Bakanlar Kurulu tarafından seçilen iki; Kurul (YOK kurlu) tarafından ilgili üniversitenin profesör unvanlı öğretim üyeleri arasından seçilen iki; bu dokuz üyenin ilgili üniversitenin mezunları arasından seçtiği bir ve son üç yıl içinde üniversitenin bulunduğu ildeki vergi mükellefleri içerisinde en çok gelir vergisi ödeyen gerçek kişiler ya da kurumlar vergisi ödeyen tüzel kişi temsilcileri arasından veya ilgili üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından seçtiği bir kişi olmak üzere on bir üyeden oluşur. İdarî görevi bulunan öğretim üyeleri üniversite konseyi üyeliğine aday olabilmek için bu görevlerinden çekilmek zorundadırlar.
Üniversite konseyi aşağıdaki görevleri yapar.
a) Rektör ve dekanları seçmek ve atamak,
b) Üniversite stratejik planını onaylamak,
c) Üniversitenin yatırım programını ve bütçe tasarısını hazırlamak,
ç) Bütçe tertipleri arasında aktarma ve ödenek ekleme yapılmasını karara bağlamak,
d) Üniversite adına kamulaştırmaya, gayrimenkul satın alınmasına, üniversitenin mülkiyetindeki gayrimenkuller üzerinde üçüncü kişiler lehine aynî hak tesisine karar vermek,
f) Sözleşmeli öğretim elemanlarına ödenecek ücretleri belirlemek,
(7) Üniversite konseyi kurulan Devlet yükseköğretim kurumlarında yeni alınacak öğretim elemanları kadrolu veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilir . Mevcut öğretim elemanları kendi istekleri ve üniversite konseyinin uygun görmesi halinde sözleşmeli statüye geçebilir. Sözleşmelerde uygulanacak tavan ücretler, unvanlar itibarıyla diğer kanunlarda öğretim elemanları için ek ders ücreti ile döner sermaye ek ödemesi hariç kadrosuna bağlı olarak mali haklar kapsamında verilmesi öngörülen ödemenin üç katını aşmamak üzere üniversite konseyi tarafından belirlenir.
Bu hali ile üniversite konseyi rektörlüğü ve senatonun üstünde yetkilerde ve üniversite çalışamaz konuma gelir. Konsey çoğunluğu her türlü dönemin iktidardaki siyasi irade tarafından her türlü kontrol edileceği açık ki siyasetin dolaylı olarak üniversiteye etki etmesi berberinde ciddi sorunlar yaşatacaktır.
Konseyin yapısı ve görevleri ile üniversite rektörün ve senatonun görev ve sorumluları çakışacağı gibi üniversite üzerinden başka bir gücün hakim olması üniversitede çok başlılık ve kargaşa oluşturacaktır. Bir başka ifade ile üniversitelerde ikinci ve daha yerinde kontrolü olan bir YÖK kazandırmış oluyor. Uzun zamandır YÖK birçok yönden eleştirilen ve bazen de baypas ediliyordu. Yeni öneride YÖK üniversiteyi merkezden yönetmekle kalmıyor aynı zamanda yerelde de ensesinde duruyor olacak ki bu üniversiteyi çalıştıramaz ve sosyal huzursuzluğu arttırır.
MADDE 11 Rektör
-(1) Profesör unvanına sahip olan rektör, üniversitenin en üst amiri olup, üniversiteyi Kurulun, üniversite konseyinin, üniversite senatosunun ve üniversite yönetim kurulunun kararlarına ve stratejik plan ile performans programına uygun olarak yönetir; senato ve üniversite yönetim kuruluna başkanlık eder; üniversite birimleri arasında düzenli ve uyumlu çalışmayı sağlar; üniversite tüzel kişiliğini temsil eder.
(2) Rektör beş yıllığına atanır. Bir kimse aynı Devlet üniversitesinde iki defa rektörlük yapamaz.
(3) Devlet üniversitelerinde sosyal ve beşeri bilimler, sağlık bilimleri, fen ve mühendislik bilimleri alanları esas olmak üzere aynı bilim alanından üst üste iki defa rektör seçilemez.
Rektör YÖK ve konseyin kararlarını uygular deniyor ki bu durumda konsey doğrudan üniversiteye direktif verecektir. Bu temelden özerkliğe aykırı bir durum.
(5) Üniversite konseyi bulunmayan Devlet üniversitelerinde rektör seçimi ve atamasında aşağıdaki usul uygulanır:
a) Rektör adaylarını belirleme komisyonu Genel Kurul tarafından belirlenen bir Kurul üyesinin başkanlığında, Genel Kurulun, ilgili üniversitenin öğretim üyeleri arasından seçeceği iki; ilgili üniversite senatosunca, farklı fakülte öğretim üyeleri arasından seçilen üç; bu altı kişinin üniversitenin bulunduğu ildeki vergi mükellefleri içerisinde en çok gelir vergisi ödeyen gerçek kişiler ya da kurumlar vergisi ödeyen tüzel kişi temsilcileri arasından veya ilgili üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından seçeceği bir kişi olmak üzere toplam yedi kişiden oluşur.
Yedi kişilik seçici kurul üç adayı rektör atamak üzere belirliyor ve Kurul/Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak birini atıyor.
Alternatif bir yaklaşımı daha: Üniversite konseyi bulunmayan Devlet üniversitelerinde rektör, kadrolu öğretim üyelerinin katılacağı seçimle belirlenir. Seçimde en çok oyu alan aday Kurul/Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanır.
(6) Üniversite konseyi oluşturulan Devlet üniversitelerinde rektör seçimi ve atamasında aşağıdaki usul izlenir:
a) Üniversite konseyi tarafından rektör adaylarını belirleme komisyonu oluşturulur.
b) Üniversite konseyinin belirlediği başvuru şartları ilan edilir.
c) Rektör adaylarını belirleme komisyonu, bu Kanun hükümlerine tabi herhangi bir üniversitede profesör olarak atanmış ve bu ilana başvuran adaylar arasından üç aday belirler.
ç) Adaylardan biri, üniversite konseyi tarafından gizli oyla seçilir ve üniversite konseyi başkanı tarafından rektör olarak atanır. Üniversite konseyi, önerilen adayları uygun bulmadığı takdirde yeni adaylar önerilmesini talep edebilir.
d) Rektör seçimi ve atanması işlemleri ile ilgili bilgi ve belgeler Kurulun bilgisine sunulur.
(7) Yeni kurulan veya kuruluş tarihinden itibaren on beş yıl geçmemiş Devlet üniversitelerinde rektör, yapılan ilan üzerine başvuran adaylar arasından Kurul/Cumhurbaşkanı tarafından seçilir ve atanır.
Her türlü rektörlük seçimi YÖK ve siyasi erkin elinden ve ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ÜYELERİ artık seçim sürecine karışmıyor bu ŞEKİLDE ÜNİVERSİTELİLER ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ ÜZERİNDEKİ SÖZ HAKI VE DENETİMİ ELİNDEN ALINMIŞ OLUYOR.
(8) Vakıf üniversiteleri ile özel üniversitelerde rektör, üniversite mütevelli heyeti tarafından yapılan teklif üzerine Kurul tarafından atanır.
Yasa HİÇ BİR ŞEKİLDE VAKIF VE ÖZEL ÜNİVERSİTELERE KARIŞMAMAKTA VE VAKIF ÜNİVERSİTELERİN DEVLET ÜNİVERSİTELERİNDEN DAHA KENDİNE ÖZGÜ BIRAKILMIŞ. Bu bağlamda şu ana kadar Vakıf üniversiteleri yasa taslağına ilişkin görüş oluşturmadıkları gözlerden kaçmıyor.
MADDE 12- ve Madde 13 de ifade edilen Senato ve Üniversite Yönetim Kurlu oluşumu ve görevleri itibarı ile YÖK yasına ile benzerlik görülüyor.
MADDE 15-
Dekan ve fakülte yönetimi
(3) Devlet yükseköğretim kurumlarında fakültede kadrolu öğretim üyelerince yapılan seçimde en fazla oy alan profesör unvanına sahip öğretim üyesi üç yıl süreyle üniversite yönetim kurulunca, üniversite konseyi olan üniversitelerde ise, konsey başkanı tarafından dekan olarak atanır.
Devlet yükseköğretim kurumlarında bir kişi aynı fakültede üst üste en fazla iki dönem dekan olarak görev yapabilir. Özel ve vakıf yükseköğretim kurumlarında dekan doğrudan rektör tarafından atanır.
Eskiye göre Dekan seçim ile belirlenmektedir. İki dönem önemli. Özel ve vakıf üniversitelerinde sınırlama yok.
MADDE 18- Bölüm ve bölüm kurulu
(1) Bölüm başkanı, bölümün kadrolu profesörleri, bulunmadığı takdirde doçentleri, doçent de bulunmadığı takdirde yardımcı doçentleri arasından bölümün kadrolu öğretim üyelerince seçilir ve dekan tarafından üç yıl için atanır. Bölümün öğretim üyesi sayısının üçten az olması durumunda bölüm başkanı doğrudan dekan tarafından atanır. Bölüm başkanları üst üste en çok iki kere seçilebilir ve atanabilirler.
(5) Bölüm Kurulu bölümde görev yapan kadrolu öğretim üyeleri ile öğretim görevlileri ve araştırma görevlilerinin kendi aralarından seçecekleri birer temsilci ve katılımı öğrencileri ilgilendiren konularla sınırlı olmak kaydıyla oy hakkı olmaksızın bir öğrenci temsilcisinden oluşur.
İki defa seçim ve öğrenci temsilcisinin bulunması bir yenilik diğer konular önceki yasa ile benzerlik gösteriyor.
MADDE 21 Öğrenci konseyi
(2) Yükseköğretim kurumlarında yönetim kurulu kararıyla öğrenci konseylerine yürütecekleri faaliyet programı çerçevesinde Rektörlükçe her yıl bütçeden belirli bir tutar ayrılır. Öğrenci konseyinin bütçe ve harcamaları yükseköğretim kurumunun iç denetim ve kontrol sistemi çerçevesinde denetlenir.
Öğrencilerin ilk defa bir bütçesinin olması önemli bir yenilik
MADDE 26 Türkiye’de yabancı yükseköğretim kurumu açılması
- Yabancı yükseköğretim kurumlarının Türkiye’de fakülte, enstitü, konservatuar ve meslek yüksekokulu açabilmesine, Kurulun teklifi üzerine mütekabiliyet şartı aranarak Bakanlar Kurulu kararı ile izin verilebilir. Yabancı yükseköğretim kurumlarının Türkiye’de kurdukları fakülte, enstitü, konsevatuar ve meslek yüksekokulları, bünyesinde yürütülen yükseköğretim faaliyeti bakımından kendi eğitim programlarını uygulamak üzere Yükseköğretim Kurulunun bu tür yükseköğretim kurumları için belirlediği şartlara uymak kaydıyla faaliyet göstermek üzere eğitim birimi açabilirler.
MADDE 27– Yurtdışında yükseköğretim kurumu açılması
- Türkiye’deki Devlet yükseköğretim kurumlarının yurtdışında yükseköğretim birimi açabilmesine Kurulun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile izin verilebilir.
- Özel yükseköğretim kurumlarının kuruluş Şartları ve tabi olduğu esaslar
MADDE 29- Özel yükseköğretim kurumlarının kuruluş şartları ve tabi olduğu esaslar
(1) Özel yükseköğretim kurumlarının kuruluşuna izin verilebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.
a) İştigal konusu ve faaliyet alanı münhasıran yükseköğretime yönelik olan bir anonim şirket kurulmuş olması,
b) Anonim şirketin hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması,
Üniversite ve eğitim bir işlete olarak şirket üzerinden yürütülecektir. Üniversite ticaret yapmak üzere kuruluyor. Eğitim ve üniversitenin ulvi anlayışı ile çelişen bir durum.
MADDE 30- Vakıf ve özel yükseköğretim kurumlarında mütevelli heyet
- Vakıf ve özel yükseköğretim kurumu mütevelli heyet üyeleri kurucu vakıf veya şirket yönetim organı tarafından seçilir ve Kurul tarafından atanır.
Vakıf ve Özel üniversitelerin işleyişinde geniş bir serbestlik şansı ve hakkı tanınmıştır.
MADDE 32- İleri araştırma birimleri ve bu birimlerin belirlenmesine ilişkini esaslar
- Yükseköğretim birimleri, doktora programı çeşitliliği, bu birimlerden mezun olan öğrenci sayısı, son beş yıl içinde bütçe içi ve bütçe dışı kaynaklardan kullandıkları araştırma kaynağı tutarı, öğretim elemanlarının ortalama akademik faaliyet puanları, araştırma ödülü ve patent sayıları, patent başvuru sayıları ve araştırma kapasitesinin değerlendirmesinde kullanılabilecek diğer unsurlar esas alınarak, Kurul kararıyla ileri araştırma birimi olarak belirlenebilir.
Eskiye oranla biraz daha kuralları netleştirilmiş. Yeni bir durum yok.
MADDE 33- Bilgi lisanslama ofisi
(1) Yükseköğretim kurumlarında, araştırmacı, uzman, diğer personel ve öğrencileri yapacakları bilimsel çalışmalar itibarıyla ticarî değeri yüksek konulara 28
yönlendiren; araştırma sonunda üretilen bilgi ve ürünlerin ticarî açıdan değerlendirilebilmesi için gerekli faaliyetleri ve ticarî değeri olan bilgilerin fikrî mülkiyet kapsamında korunması amacıyla gerekli tedbirleri belirleyen; ticarî değeri olan bilgilerin ilgili kişi, kurum ve kuruluşlara pazarlamasını, lisanslamasını, devrini veya transferini yapan; bilgilerin ürüne dönüştürülmesi çalışmalarını destekleyen anonim şirket statüsünde bilgi lisanslama ofisi kurulabilir.
Madde 33’de belirtilen açıkçası üniversite-ticaret ilişkisini savunuyor.
Madde iki 10, 33 de belirtilen tam da başında beri itiraz etiğimiz üzere üniversitenin tolumsal sorumluluğunu kaldırıyor ve üniversiteyi işletme mantığı ile pazara açık hale getiriyor.
MADDE 39- Ücretli araştırma izni
- Devlet yükseköğretim kurumlarının öğretim üyesi kadrosunda kesintisiz fiilen beş yıl çalışan öğretim üyelerine, yurtiçinde ve yurtdışında araştırmalar yapmak amacıyla veya alanıyla ilgili araştırma geliştirme niteliğinde çalışmak üzere, fakülte yönetim kurulunun görüşü ve hizmetin aksamaması için gerekli tedbirler alınmış olmak kaydıyla ilgili üniversite yönetim kurulu kararı ile öğretim üyesinin hazırladığı çalışma programı göz önünde bulundurularak bir yıl süreyle ücretli izin verilebilir.
Bir yeni uygulama, yaralı olabilir
MADDE 40- Araştırmacı öğretim elemanı ve proje araştırmacısı istihdamı
- Kuruluş tarihi itibarıyla en az on yıl geçmiş ve öğretim üyesi sayısı yüzden fazla olan yükseköğretim kurumlarında, araştırma ve uygulama merkezlerinde veya araştırma enstitülerinde, ders vermeyen, sadece araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunmak üzere araştırmacı öğretim elemanı görevlendirilebilir.
Post-dok ve araştırmacı bulundurma yeni bir uygulama. Yaralı olabilir.
MADDE 42- Akademik faaliyet puanı
- Her bir takvim yılı için, bir önceki yıl, bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikteki faaliyetler ve akademik ödüller, kamu kurum ve kuruluşları bünyesindeki kurul ve komisyonlarda yürütülen çalışmalar esas alınarak öğretim elemanları için yüz puan üzerinden kadrolarının bulunduğu yükseköğretim kurumunca yıllık akademik faaliyet puanı hesaplanır.
MADDE 43- Akademik faaliyet ödeneği
- Devlet yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanlarından 42 inci madde uyarınca belirlenen akademik faaliyet puanı 30 puan ve üzerinde bulunanlara akademik faaliyet ödeneği verilir. Bu ödeme yüz akademik faaliyet puanına karşılık gelmek üzere en yüksek Devlet memuru aylığı ek gösterge dâhil brüt tutarının profesörler için yüzde …, doçentler için yüzde …, yardımcı doçentler için yüzde … ve diğer öğretim elemanları için 34 yüzde … esas alınmak suretiyle öğretim elemanlarının kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunca Mart ayının on beşinden itibaren 12 ay süreyle her ayın on beşinde yapılır.
Madde 42 ve 43 bir bütünlük içinde akademisyenleri yarıştırmayı hedefleyen bir yapı. Ölçütleri asgari normlarda tutulursa kısmen yaralı olabilir.
MADDE 46- Yükseköğretim kurumlarının denetimi
- Yükseköğretim kurumlarının faaliyetleri Kurulun denetimine tabidir. Bu denetimler yükseköğretim denetçileri tarafından yapılır.
YÖK’ün denetim yapması yerine bağımsız birimlerin olması anlamlıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM tamamen Öğretim Elemanları ile Diğer Personele İlişkin Hükümler ve Malî Haklar Öğretim elemanı atamalarına ilişkin ortak hükümler.
Yard. Doç, Doç ve prof atanması süresi bir önceki yasanın aynısı ve ülkenin dinamik geleceğine cevap vermekten UZAK GÖÜLÜYOR.
MADDE 57- Araştırma geliştirme faaliyetlerinde çalışanlara yapılacak ödemeler
- Yükseköğretim kurumları tarafından yürütülen projelerde, proje süresiyle sınırlı olmak kaydıyla, proje kapsamında ve projeye ilişkin hizmetlerde görev alan öğretim elemanlarına kadrolarına bağlı olarak bir ayda ödenmekte olan tutarın yüzde 50’sini geçmemek kaydıyla proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden proje teşvik ikramiyesi ödenebilir.
Sorunlu bir konu. Sübjektif değerlendirme ile alınan projeler üzerinden belirli kişilere yüksek ücret ödeme kapısı açılmış olacaktır.
MADDE 65- Siyasi partilere üyelik ve görev alma
- Öğretim elemanları ve öğrenciler, siyasi partilere üye olabilirler; yükseköğretim kurumlarındaki görevlerini aksatmamak ve bir ay içinde kurumlarına bildirmek kaydıyla, siyasi partilerin merkez organları ile bunlara bağlı araştırma ve danışma birimlerinde görev alabilirler.
Malî Hükümler
MADDE 66– Gelir kaynakları
(1) Türkiye Yükseköğretim Kurulu ile devlet yükseköğretim kurumlarının özel bütçe gelir kaynakları şunlardır;
a) Devlet katkı payı,
b) Hazine yardımı,
c) Öğrenci katkı payları ve öğrenim ücretleri
Öğrenci katkı payı ve öğrenim ücretlerinin belirlenmesinde öğrenim türleri, fakülte ve programların özellikleri, toplumun ve ekonominin nitelikli işgücü ihtiyacı ile fakülte ve programların mezunlarına bireysel getirileri göz önünde bulundurulur.
Yeni taslakta öğrenci HARÇLARI yeniden geliyor.
MADDE 73- Öğrencilere ilişkin disiplin hükümleri
(1) Yükseköğretim kurumlarında disiplin cezasını gerektiren eylemler; yükseköğretim kurumu yetkililerince sorulan hususları cevaplandırmamak veya yanlış bilgi vermek; izinsiz ilan asmak; asılmış duyuruları değiştirmek veya yok etmek; yükseköğretim kurumlarının işleyişini ve eğitim-öğretimin düzenini bozmak;
Öğrenciler üniversite ortamında eskiden olduğu gibi izne bağlı olarak etkinlik yapabilecek veya yapamayacak
Eski yasada var olan ve mevcutta olmayan
Oysa mevcut 2547 Sayılı YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU’da Yabancı Uyruklu Öğretim Elemanları altında başlık ve 34. madde yer almaktadır.
"Yabancı uyruklu öğretim elemanları:
Madde 34 - Yükseköğretim kurumlarında, sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanları, ilgili fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunun önerisi ve üniversite yönetim kurulunun uygun görüşü üzerine rektör tarafından atanırlar. Bunlar, öğretim görevleri bakımından, bu kanunda aylıklı öğretim elemanları için konulmuş olan hükümlere tabidirler.
(Değişik: 17/8/1983 - 2880/17 md.) Yabancı uyruklu öğretim elemanlarının bu şekilde atanmaları veya görevlendirilmeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bakanlar Kurulu kararını gerektiren hükümlerine tabi olmadan, Yükseköğretim Kurulunca İçişleri Bakanlığına bildirilir ve iki ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili üniversitesi ile sözleşmesi yapılır."
Üniversitelerde üniversitelik bilincini yaratmak için belirli bir oranda yabancı öğretim üyesi ve öğrenci bulundurması yaralı olabilir.
Sonuç olarak yeni yasa önerisi mevcut YÖK’e göre üniversite özerkliğini daha çok sınırlayan bir yapıya sahip. Konsey yapısı ve onun üzerinden üniversitenin kontrol edilmesi kabul edilemez. Üniversite özerkliği ve akademik özgürlüğü sınırlayan bir yapı arz etmekte.
Arzulanan YÖK’ün değişimi yerini konulan taslak hiçte Türkiye üniversitelerinin hak etiği bir yasa taslağı değil.
Öneri olarak BİLİM POLİTKASINA UYGUN VE ÜNİVERSİTELİK BİLİNCİ OLAN, GEÇMİŞTE BU KONUDA YÖNETİCİLK YAPMIŞ SEÇKİN KİŞİLER, DEĞİŞİK KESİMLERİN konuya hakim temsilcilerinin uzun erimli bir atölye çalışması ile hazırlayacakları siyaset üstü ve tamamen bilimsel temeli bir üniversite yasası ülkemizin geleceği için zorunlu ve kaçınılmaz görülüyor.
Ülkemiz daha ileri gidecekse bunun yolu bilim ve nitelikli eğitimden geçmektedir. Bununda yapacak potansiyeli var. Yeter ki SAĞLIKLI SİSİTEM KURALIM.
--
Görüş, düşünce ve iletileriniz için aşağıdaki haberleşme ağını kullanabilirsiniz
Saygılarımla
http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin