21 Kasım 2010 Pazar

((slayt izle)) Sayın Mehmet Bedri Gültekin'in 15 Kasım 2010 tarihli yazısı: Pir Sultan'dan hayat ve mücadele dersi



                                                                                                                      15 Kasım 2010

 

 

Olmak ya da Olmamak

                                   Mehmet Bedri Gültekin

 

Pir Sultan’dan hayat ve mücadele dersi

 

            Her büyük mücadele pratiğinden, aynı zamanda teorik anlamda büyük dersler çıkarılır. Teori dediğimiz fikirler bütünü esasen budur. Büyük toplumsal mücadele pratikleri insanlık açısından öğrenme kaynaklarıdır. Ve insanlık tarih içinde gerçekleştireceği yürüyüşünde değerlendireceği sonuçları bu laboratuvardan çıkarır.

            Bilimsel Sosyalizm, 19. yüzyıldaki Sanayi Devriminin ve bütün yüzyıl boyunca süren kapitalizmin devrevi buhranlarının ezdiği emekçilerin verdiği büyük mücadelelerin pratiği içinde formüle edildi.

Pir Sultan Abdal, Osmanlı feodalitesinin ezdiği Anadolu’nun Alevi Türkmen köylüsünün önderlerindendi. Celali isyanlarının olanca şiddetiyle sürdüğü dönemde, o isyan pratiğini bütün canlılığı ile yaşadı. Şiirlerinde, deyişlerinde; isyanın, zalimin zulmüne karşı direnmenin, bu mücadele içinde örgütlenmenin pratiğinden önemli sonuçlar çıkarmış ve bu sonuçları deyişlerinde (şiirlerinde) özlü bir şekilde dile getirmiştir.

İşte bu da bir teoridir.

 

“UYANMA” VE ÖRGÜTLENME

            “Uyur idik uyardılar” sözleri ile başlayan şiirinin her dörtlüğü sonraki kuşaklara bir mesajdır.

“Uyur idik uyardılar/diriye saydılar bizi” dizeleri ile ‘bilinçli olmayan insan, bir ölüden farklı değildir’ der. “Koyun olduk ses anladık/Sürüye saydılar bizi.” dizeleri ise örgütlü insanın eylemini en basit biçimiyle ifade eder.

İnsanın bilinçlenmesi kendiliğinden olmaz. Pir Sultan’ın da dediği gibi dışarıdan bir “uyarıcı” gereklidir. Yüzyıllar sonra Bilimsel Sosyalistler, bu gerçeği; emekçi sınıflara bilincin ancak “dışarıdan” bir “öncü” ile götürülebileceği şeklinde formüle ettiler.

Ve bilinçlenen insan yalnız başına hiçbir şey ifade etmez. “Sesi anlayabilmesi” için “sürü” den (örgüt) olması gerekir.

 

NASIL SONUÇ ALINIR?

            Deyişin/Şiirin ikinci dörtlüğü; örgütlülüğü, bilinçli ve örgütlü insanın faaliyetini anlatır: “Halimizi hal eyledik/Yolumuzu yol eyledik/Her çiçekten bal eyledik/Arıya saydılar bizi.”

            Önce durumu tahlil edeceksiniz. “Hal”i bileceksiniz. Ve durum tahlilinden harekete izlenecek stratejiyi, mücadele programını saptayacaksınız. “Yolumuzu yol eylemek” kavramı mücadele stratejisidir.

            Ondan sonra “Yol”un sonundaki hedefe ulaşmak için her türlü mücadele aracını ve biçimini (Her çiçeğe ulaşmak) değerlendirerek ilerleyeceksiniz.

            Pir Sultanın mücadeleye çağırdığı kişiyi arıya benzetmesi de son derece anlamlıdır.

            Arı çalışkandır. Büyük bir disiplinle çalışır. Toplumsal örgütlenmenin en mükemmel örneğini sunar. Ve arı mensup olduğu topluluğun çıkarı ve geleceği için gerektiğinde kendini feda eder...

 

MÜCADELE İÇİNDE OLGUNLAŞMAK

            Üçüncü dörtlük bilinçlenmiş, örgütlenmiş ve faaliyete katılmış bireyin olgunlaşmasını anlatır: “Pir defterine yazıldık/Hak divanına dizildik/Bal olduk şerbet ezildik/Doluya saydılar bizi.”

            “Dolu”nun iki anlamı vardır. Birincisi, “Boş”un zıddı olarak “Dolu”. İkincisi, çeşitli meyvelerin işlenerek insana keyif veren bir ürüne dönüştürülmesi anlamında “dolu”…

            Birey örgütlenme ve mücadelenin başında deyim yerindeyse boştur. Mücadele içinde öğrenir, tecrübe kazanır ve olgunlaşır ve “boş” olan, “dolu” hale gelir.

            Aynı şekilde “dolu” olan insan, çevresine mutluluk verir.

 

ÖLÜMÜNE KARARLILIK

Pir Sultan’ın söz konusu şiirinin dördüncü dörtlüğü ölümüne bir mücadele kararlılığını dile getirir. “Sürülüp kasaba gittik/Kanarada mekan tuttuk/Seri hakka teslim ettik/Ölüye saydılar bizi.”

Sınıflı toplumda, halkın mutluluğu için mücadele edenler, binlerce yıldır her türlü zulmü, işkenceyi gördüler, zindanlara atıldılar, kuyulara dolduruldular, darağaçlarına çekildiler, kurşuna dizildiler.

Zulme ve sömürüye karşı ayağa kalkanlar bu gerçeğin bilincinde olarak yola çıktılar, yola çıkmalıdırlar.

Ölüm bir son değil, mücadele içinde bir aşamadır. Onun için “ölüm” notasına hakkıyla varmak, “ölü”den sayılmak da, devrimci için bir görevdir.

Mücadeleye, “sonrasında da” devam edebilmek için…

 

UZUN SÜRELİ MÜCADELE

            Bu uzun süreli mücadele kararlılığı beşinci ve sonuncu dörtlükte de bir kez daha vurgulanır: “Pir Sultan Abdalım şunda/Çok keramet var insanda/O cihanda bu cihanda/Aliye saydılar bizi.”

            İnsana güveniyor Pir Sultan Abdal. En büyük üretici güç insandır. Tarihi yapan halklardır. Ve örgütlenmiş halk en büyük güçtür. İşte böyle bir insan, her türlü “kerametin” sahibidir.

En büyük “keramet”, bugünün dili ile söyleyecek olursak “devrim”dir. Bilinçlenmiş ve örgütlenmiş sıradan insanın yarattığı en büyük “keramet”.

            Mücadele bir ömür boyu sürecek olan uzun soluklu bir mücadeledir. “Ali”, ezilenlerin davasının, ezilenlerin devrimci programının ve ezilenlerin “Partisi”nin adıdır.

            Davaya bağlılık, devrimci programa sadakat ve ezilenlerin Öncü Partisi içinde sonuna kadar kararlılıkla mücadele etme, devrimcinin kendisinden sonraya bırakacağı tartışılmaz görevdir.

            İşte böyle bir anlayışla mücadele eden kişi, sadece bugün ve yarın değil, öldüğünden sonra da “Ali”ye , “Parti”ye sayılacaktır.

            Bütün okuyucuların Kurban Bayramı’nı kutluyorum

                                                                                                          mbgultekin@ip.org.tr

 



--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin