hafize sultan hafizesultann@gmail.com
26 Kasım 2010 09:47
FÜZE KALKANI MI, RAMPA MI?..
Tetikte kimin parmağı olacaksa “Füze Kalkanı” da onu koruyacak hiç kuşkusuz. ABD’den gelen “komuta işi sonra konuşulur” yanıtı da bu fikri doğruluyor. Ayrıca yıllar önce, Sovyetler Birliği’nin Küba’ya füze yerleştirmemesi karşılığında NATO çerçevesinde Türkiye’ye yerleştirilmiş olan “Jüpiter” füzelerinin(1) haber verme tenezzülünde bile bulunmadan, son derece kaba bir şekilde sökülüp götürülmesini unutmadık. Stratejik-model ortağımız ABD’nin, ortaklık anlayışı böyle işte!..
ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ivo Daalder’in “belirli bir ülkeye değil, balistik füzelerin yayılmasından doğan tehditlere odaklandıklarını” söylemesinin ise, inandırıcı hiçbir yönü yok. Bu kapsamda İsrail’de de balistik füzeler var. Bu durumda ABD “Füze Kalkanını” aynı zamanda İsrail’e karşı da kurmuş mu oluyor?.. Bu masallara Türk halkını kimse inandıramaz. AKP iktidarının, kamuoyunu tatmin etmek konusunda yetersiz kaldığı da açık… Kim ne derse desin,“Füze Kalkanı”nın hedefinde İran var… Batı’nın bölgedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarını Acemlere bırakmaya pek niyetli olmadığı anlaşılıyor.
Diğer yandan NATO Anlaşması’nın 5. maddesi(3) doğru işletilmiyor!.. ‘Stratejik Konsept’te yer almamasına rağmen, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırı, bütün NATO ülkelerine karşı yapılmış bir saldırı muamelesi görmüşken, PKK’nın 30 yıldan beri Türkiye’ye yaptığı saldırılar görmezden geliniyor!.. Bu nasıl bir savunma paktı?!.. Üstelik ABD tarafından PKK da terörist örgütler listesine alınmışken. Bu çifte standardı stratejik-model ortağımıza kimse hatırlatamıyor!.. Sitem etmek şöyle dursun, PKK yıllardır bu antlaşmanın tarafı olan, NATO ülkeleri tarafından korunup kollanıyor!..
Afganistan ile Irak arasında kalan İran’ın, nükleer silah geliştirmesi AB ve ABD’yi korkutmuyor. Onların bayıldığı iş bu! Bu bahane ile Ortadoğu’ya iyice yerleşecekler!.. Güçlü bir İran ve Türkiye’ye rağmen, kurulması neredeyse tamamlanmış olan “Özgür Kürdistan”ı (Free Kurdistan)(4) Ortadoğu’da yaşatmak çok kolay değil. Ayrıca Irak’taki Şiilerin, ABD’nin çekilmesinden sonra, Irak’taki rejimi sarsmayacağını kimse garanti edemez!.. O nedenle ABD’nin bekçi devleti görevini beklenen şekilde yerine getiremeyebilir. Bu tehlikeyi gören ABD, işini garantiye almak istiyor. Hem de NATO ülkeleri ile işbirliği içinde!..O nedenle çok acil olarak İran’ın hizaya çekilmesi şart görünüyor!.. Her zaman ki gibi bu ağır görev yine Türkiye’nin omuzlarına yüklenmiş. Irak’ı “kimyasal silahlardan’ arındırma palavrası ile başlayan işgal devam ediyor! Bölge halkına milyarlarca liralık parasal maliyet yüklemekten başka, 2 milyon Müslüman’ın da ölümünü yeterli bulmadı emperyalistler… Bu vebalin altında AKP ve ona destek veren Türk halkı da var kuşkusuz!.. Böyle bir günah altında ezilirken, ikinci işe girişebilmek için soğukkanlı bir katil gibi “profesyonel” de olmak gerekir… Bu durumun farkında olan hükümetimiz, İran işinde sorumluluk almamak için köşe bucak kaçmaya çalışıyor… Ama nereye kadar?.
Şii İran’a vurulacak darbenin altında, daha önce İran’ın yanında yer aldığını açıklayan AKP hükümetinin de imzası görülecek!?.. AKP’yi destekleyen “dini bütün” kesimler bu çelişkiye ne diyecekler?.. “Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz!”
Bu dünyada AKP yöneticilerinden hesap sorulabilir mi, onu bilemem. Ama, öte taraftaki işleri çok kolay değil!.. İki milyon Iraklıya, bu operasyonlarla ne kadar Acem eklenir, onu da şimdiden kestirmek mümkün değil..
Biz, NATO’nun bundan böyle, hangi çıkarları korumak üzere faaliyet göstereceğini anlamaya çalışırken, Lizbon’daki toplantı da bitti. Füze Savunma Sistemleri için “işbirliği”ne gitme kararlarının yer aldığı bildiriyi Rusya da imzaladı! Rusya’ya karşı kurulan NATO’nun yeni bir düşman bulduğu son derece açık. Bu düşmana karşı Rusya’da işbirliği yapmayı kabul ediyor!.. Yeni düşman kim? Bir din mi, birden çok ülke mi açıkça söylenmiyor belgede. Öyle ki, bu defaki düşman tanımının içine her ülke düşebilir… Eskilerin deyimiyle “yeni düşman” için yapılan tarif, “etrafını cami, ağyarını mani” (5)kalıbına uymuyor!..
28 NATO üyesi ülkenin yanında, ittifaka üye olmayan 20 ülke ile BM, AB ve Dünya Bankası’nın da katıldığı zirvede yeni “Stratejik Konsept” ile “yeni tehditler” de açıklandı elbette. Modern teknoloji sayesinde daha da tehlikeli hale gelen terör, stratejik önem taşıyan bölgelerde köktendinciliğin yayılması, silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, siber saldırılar, enerji kaynaklarına yapılabilecek saldırılar ve çevresel koşulların kötüleşmesi olarak sıralanan tehditler ile temelde enerji kaynaklarının çevresinde bir güvenlik kuşağı oluşturulmak istendiği ortaya çıktı…
Türkiye’nin tehditler arasında ülke adı geçmesine olan itirazı, sonuca etkili olmamakla birlikte yine de kabul edilmiş! Gönül alma gibi bir incelik gösterisi. Öte yandan, NATO Anlaşmasının 5. maddesinin uygulanması ile ilgili verilen örnekte, sanki İran’ın adı inadına yazılmış gibi! Aslında bu düzenleme, Türkiye ile alay etmek anlamına geliyor. Bizimkiler ise, “bizim isteğimiz de buydu” diyerek, memnuniyetlerini açıkladı. Kamuoyu önünde bir şey yapıldığı izlenimi vermek bazen daha zor duruma sokuyor insanı!..
ABD’nin İran’ı kuşatmak istemesindeki temel sebep, nükleer silah geliştirmesinden çok, jeopolitik konumu nedeniyle olsa gerek. Bu da İran’ın Avrasya bölgesindeki en önemli ülke olması gerçeğine dayanıyor. Bir de ABD’nin İran’ın olası bir nükleer saldırısı söz konusu olduğunda, saldırıyı kendi toprakları üzerinde değil de İran’a yakın bir yerde karşılık vermesi düşünülmüş olabilir. Çünkü nükleer bir füzenin havada imha edilmesi halinde, yere düşecek nükleer serpintiden kendilerinin zarar görmemesi için, güvenlik kalkanının Türkiye toprakları üzerinde kurulmasını istemiş olabilir; bu düşünce akla daha yatkındır!..
Sonuç itibariyle denebilir ki, Kuzey Atlantik Savunma Paktı (NATO), Sovyetler Birliği’nin oluşturduğu Varşova Paktı’na karşı kurulmuşken, günümüzde ABD’nin çıkarlarını korumak amacına dönüştürülmüş, emperyalizmin dünyadaki ordusu haline gelmiştir. Rusya’nın da içinde bulunduğu, toplantılarında Dünya Bankası’nın da temsil edildiği bu pakt içinde, Türkiye’nin “kurbanlık koyun” gibi bulunması ise, 80 yılda nereden nereye geldiğimizin ibret verici bir tablosudur… Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında topraklarımız üzerinde yeni uydu devletçikler kurmak isteyen emperyalistler, ileride bu uydu devletçikleri korumak için de bu kalkanı kullanabilirler!.. Çünkü adında savunma sözcüğü vurgulanan bu sistem, aynı zamanda saldırı için de kullanılabilecek “rampa” işlevini de görür. Bunun önüne geçebilecek karşı bir tedbirimiz olmadığı halde, Cumhurbaşkanımızın ağzından bu durumdan memnuniyet duyulduğunun açıklanması ise, ne acınacak hale düştüğümüzü gösterir!..
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCba_F%C3%BCze_Krizi
(2) http://www.trmilitary.com/forum/viewtopic.php?f=2&t=3909&start=0
(3) http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/nato.html
(5) Tarif, tarif edilen şeyin bütün özelliklerini kapsamalı, tarif edilen şey ile aynı veya benzer özelliklere sahip şeyleri de dışında tutmalıdır.
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin