25 Kasım 2010 Perşembe

((slayt izle)) Sayın Mehmet Bedri Gültekin'in 25 Kasım 2010 tarihli yazısı: Batı'nın büyük korkusu



                                                                                                                            25 Kasım 2010

 

 

Olmak ya da Olmamak

                                   Mehmet Bedri Gültekin

 

Batı’nın büyük korkusu

 

            Tarihin dönüm noktaları vardır. Aslında herkes bu büyük olayı hisseder ve yaşar. Bütün insanlığın kaderini ilgilendiren böylesine bir gelişme kapalı kapılar ardında kimselerin haberi olmadan gerçekleşmez.

            Sakarya Savaşı, Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktasıdır.

            Stalingrad Savaşı, İkinci Dünya Savaşı’nın dönüm noktasıdır. Bu savaşlarda taraflar varlarını yoklarını ortaya koymuşlardır.

            Yunanlılar Sakarya’da, Almanlar Stalingrad’da yenildikten sonra savaşların sonucu belli olmuştur.

            İnsanlığın gelişimini ilgilendiren daha uzun zaman dilimleri söz konusu olduğunda, bizim okullarımızda verilen bilgileri esas alırsak; Roma imparatorluğunun bölünmesi İlkçağ’ın sona ermesi ve Ortaçağın başlangıcı, İstanbul’un fethi Ortaçağın sonu ve Yeni Çağ’ın başlangıcı, Fransız Devrimi ise Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilir.

            Bu büyük tarihsel olaylar aynı zamanda toplumsal gelişmede Köleci, Feodal ve Kapitalist aşama olarak yapılan ayrımlara da üç aşağı beş yukarı denk düşer.

            Bizim kitaplarımızda olmayan “Sosyalist Devrimler ve Ulusal Kurtuluş Savaşları Çağı” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz dönemin başlangıcı ise, Ekim Devrimi ve Türk Ulusal Kurtuluş Savaşıdır.

            Bütün bu tarihsel olaylar, yaşandıkları zamanda, doğrudan yaşayanlar başta olmak üzere tüm insanlığı etkilemişlerdir.

 

ATLANTİK ÇAĞI

            Amerika’nın keşfi, Atlantik Çağı’nın başlangıcıdır. Avrupalılar Amerika’ya vardıkları zaman Osmanlı imparatorluğu gücünün doruğundaydı. Ama öte yandan büyük keşiflerle dünyanın zenginlikleri Avrupa’ya akmaya başlamıştı. Diğer yandan Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte bir yeni sınıf, burjuvazi tarih sahnesine çıkıyor ve Avrupa, insanlığın tarih içindeki yürüyüşünde ön almaya başlıyordu.

            Osmanlı’nın ihtişamı bir kabuk biçimindeydi. Gerçekte ise içten içe çürüyordu. Dinamizm, hayat, gelişme Batı’da idi.

            Bu dönemin adı kısaca “Atlantik Çağı”dır. Yaklaşık beş yüz yıldır sürmektedir. Ama bütün işaretler, insanlığın, bu dönemi geride bırakmaya başladığını gösteriyor.

            Askeri bakımdan, Irak ve Afganistan’da yaşanan yenilgiler, Gürcistan’da uğranılan hezimet, İran ile olan kapışmada atılan geri adımlar; artık ABD’nin “devasa askeri gücünün” Batı’nın derdine deva olamayacağını gösteriyor.

            Ekonomik bakımdan Batı Dünyası, bütün olarak büyük bir kriz içinde… Şimdi “ikinci dip”i görmekten bahsediyorlar. Öte yandan Çin başta olmak üzere Asya ve Latin Amerika’da yeni güçler sahneye çıkıyor.

            Kriz içindeki Batı ülkeleri Çin’in kapısında kuyruk olmuş durumdalar. Çin ekonomisinin, ABD ekonomisini büyüklük olarak geçmesi önümüzdeki üç beş yılın meselesidir.

            Toplumsal olarak; yalnızlaşmış, bireyci, iddiasını kaybetmiş ve çürümüş Batı’nın karşısında, canlı, iddialı, dayanışmacı Doğu bulunuyor.

            Batı’nın artık kendi kendini vuran serbest piyasa sisteminin karşısında ise, Doğu’nun yükselen ülkelerinin halkçı devletçi sistemlerinin üstünlüğü artık daha fazla kabul görüyor.

            Kısacası Atlantik Çağı bitiyor. İnsanlık yeni bir döneme adım atıyor.

 

OPERASYON

            Bir dönem arkada kalır ve yeni bir dönem başlarken, bazı gelişmeler bu süreci belirleyen önemli dönüm noktaları olarak öne çıkarlar.

            Türkiye’nin saf değiştirmesi ihtimali işte böyle bir olaydır.

            Mevcut dünya dengeleri içinde jeopolitik konumu ve dünyanın 15. büyük ekonomisi olarak Türkiye’nin, yarım yüzyılı aşkın bir süredir dâhil olduğu Atlantik ittifakını terk etmesi; büyük bir alt üst oluş anlamına gelecektir.

            Son on yıldır bütün Batılı strateji merkezlerinde hazırlanan raporlarda, “Türkiye’nin saf değiştirme tehlikesi”nin işlenmesi boşuna değildir.

            Amerika bu tehlikeyi bertaraf etmek için son on yıldır Türkiye’yi hedef alan bir büyük operasyon yürütmektedir.

            AKP’nin bir tertiple 2002 yılında Türkiye’nin başına oturtulması, bu operasyonun ilk adımıdır.

            Ergenekon tertibi ile İşçi Partisi ve Türk Ordusu’na yönelik büyük saldırının başlatılması operasyonun ikinci adımıdır.

            Son altı aydır CHP’ye karşı sürdürülen ve “Neo Kemalizm”i bu Partiye hâkim kılmayı amaçlayan tertibi, operasyonun üçüncü adımı olarak alabiliriz.

            Türkiye ile Asya ülkeleri arasına kama sokmayı amaçlayan Füze Kalkanı tertibi, Operasyon’un dördüncü adımıdır.

            Hatta, AKP’nin büyük bir sıcak para operasyonu ile bugüne kadar Türkiye’nin başında tutulmasını ise, bu operasyonun beşinci adımı olarak ele alabiliriz.

 

BEYHUDE ÇABALAR

            Ama bütün bunlar beyhude çabalar olmanın ötesine geçemez.

            Türkiye’nin Asya’ya yönelmesi nesnel bir süreçtir. Batı ile birlikte batmak istemeyen bir varlığın, yanıbaşında yükselen güçlere tutunma güdüsüdür.

            Üstelik bu yükselen güçler tarihsel, toplumsal ve kültürel olarak bir parçası olduğumuz “Dünya”ya ait güçlerdir.

            Türkiye’nin temel sorunu, içinde bulunduğu nesnel sürece uygun bir siyasal çözümü gerçekleştirecek Devrimci bir seçeneğin yaratılmasıdır.

            Bu kaçınılmazdır ve olacaktır.

            Türkiye’nin saf değiştirmesi Atlantik Çağı’nın bitmesi anlamına gelecektir. Bir dönüm noktası olacaktır.

            Amerika’nın can havliyle Türkiye’ye abanmasının nedeni budur.

                                                                                                          mbgultekin@ip.org.tr       

 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin