22 Kasım 2010 Pazartesi

((slayt izle)) FÜZELİ HESAPLAR // Suay Karaman




Suay Karaman suaykaraman1@gmail.com
 22 Kasım 2010 22:22

İlk Kurşun Gazetesi'nde yayınlanan yazımı gönderiyorum.
---------------
FÜZELİ HESAPLAR       

 

Suay Karaman          

Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

 

“Chatham House”, Sevr Antlaşması’nın hazırlanmasına ve İsrail’in kurulmasına öncülük eden bir İngiliz kuruluşudur. Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Propaganda Bakanlığı tarafından Türkiye aleyhine bastırılıp dağıtılan “Mavi Kitap”ta, Türklerin, Ermenilere soykırım uyguladığı ilk kez gündeme getirilmişti. Bu kitabı yayınlayan Chatham House, aynı zamanda Exeter Üniversitesi’ne bağlıdır. Bu üniversitenin en önemli özelliği ise, İngiliz haber alma teşkilatının güdümünde olmasıdır. Aynı zamanda İngiltere’de bünyesinde Kürt Araştırmalar Enstitüsü olan tek üniversite olması da, bir başka özelliğidir.

 

Exeter Üniversitesi’nde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bursuyla yüksek lisans eğitimi gören Çankaya’daki AKP’li, 9 Kasım 2010 tarihinde Londra’da Chatham House tarafından yılın devlet adamı ödülünü, İngiltere Kraliçesi’nin elinden almıştır. Bu ödülü almasına, Kıbrıs’ta bütünleşmeye katkı sağlaması, Ermenistan açılımına destek vermesi ve Irak’taki çabaları gösterilmiştir.

 

29 Ağustos 2003 ile 17 Haziran 2005 tarihleri arasında ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapan ve annesi İstanbul Yahudilerinden olan Eric Steven Edelman’ın, görev yaptığı ülkelerde, olaylar birbirini izlemiş, bölünme, çöküş gibi oluşumlar meydana gelmiştir.


Geçtiğimiz Haziran ayında Büyükelçi Edelman, Ankara’da görev yaptığı zaman AKP iktidarı yanlısı ve ABD ile sıcak ilişkiler içinde olan bazı isimlerin kendisine önemli belgeler getirdiğini söyledi. Getirilen bu belgelere göre, ordunun darbe için hazırlık planları yaptığı iddia edildi. Edelman bu belgeleri alarak ABD’li uzmanlara inceletmiş ve yapılan teknik çalışmalar sonucunda belgelerin sahte, ihbarların asılsız olduğu anlaşılmıştır. Edelman, bu isimlerin sahte belgeler ile orduda bir darbe hazırlığı izlenimine, ABD’nin inandırılmaya çalıştığını söyledi.

Büyükelçi Edelman, 15 Kasım 2010 tarihinde ABD’nin Dış Politika Girişimi adlı kuruluşun düzenlediği panelde çok ilginç bir konuşma yapmıştır. AKP’nin giderek otoriter eğilimler gösterdiğine dikkat çeken Edelman, yargı, medya ve ordunun saldırı altında olduğunu ifade etmiş, Türkiye’nin bir dizi konuda ABD’nin desteğine ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak; “Kendimiz için büyük siyasi ve ahlaki bir tehlike yarattık. AKP hükümetini şımartmaya son vermemiz gerektiğini düşünüyorum” demiştir.

Edelman, AKP’nin dış politikasını eleştirerek, başbakan ile dışişleri bakanının ideolojik eğilimlerinin Türkiye’yi mevcut yola soktuğunu ve bunun devam edeceğini söylemiştir. Ergenekon, Balyoz gibi davaların hükümet karşıtlarını mahkemeye göndermek için kullanıldığını, Fethullah Gülen cemaatinin polis ve istihbarata sızdığını, onbinlerce insanın dinlendiğini ve ülkede bir “korku iklimi” oluştuğunu vurgulayarak; “Bu davalarda olabilecek zerre kadar doğruluk payı da, kanıtların imal edilmesi yüzünden geride kaldı” demiştir. Yargı reformu paketiyle ilgili olarak: “Bu yargıyı özgürleştirmek ya da onarmak için değil, açıkça yargıya yandaşlarını doldurma çabası” diye konuşmuş ve gerçek bir alternatifin olmaması nedeniyle iktidarın hesap vermesini gerektiren mekanizmanın da gerektiği gibi çalışmadığını, bu nedenle Türk siyasetinin giderek daha otoriter bir yöne saptığını bildirmiştir.

Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken ordunun rolü, devletin ekonomideki rolü, dinin toplumdaki rolü ve etnik kökenin rolü gibi soruların açık kaldığını savunan Edelman, ABD’nin Türkiye’ye yönelik dış politikasının, ülkenin ulusal kimliğine yönelik bu yanıtlanmamış soruları çözmeye yardım etmek olduğunu söylemiştir. ABD’nin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile dostluk kurmaya çalışması gerektiğini de söyleyen Edelman, Kılıçdaroğlu’nun parti içinde bazı değişikliklerin ardından gerçek bir muhalefet lideri olabileceğini de bildirmiştir.

18 Kasım 2010 tarihinde Lizbon’da NATO zirvesi yapıldı. NATO’nun gelecek 15 yılını belirleyecek olan içerik, üye 28 üye tarafından kabul edilmiş ve Türkiye’ye konacak füze kalkanı konusunda anlaşma sağlanmıştır. Teknik ayrıntıları gizlenen ve ülkemizin çıkarlarına uygun olmayan füze kalkanının görevi, NATO ülkelerini nükleer saldırıdan korumak olarak açıklanmıştır.

 

NATO ya da patronu ABD, Anadolu topraklarına koymaya onay verdiğimiz füze kalkanı sistemini önce Polonya ile Çek Cumhuriyeti’ne koymak istemişti. Fakat Polonya halkı ile Çek halkı, nükleer serpinti tehlikesi yüzünden, bu füze kalkanını topraklarına istememişlerdir. Yapılan pazarlıklar sonucunda ülkemizin yöneticileri ikna edilmiş ve füze kalkanına kucak açılmıştır. İşin aslı bu füze kalkanı, İran’ın atacağı nükleer başlıklı füzeler karşısında, İsrail’i korumak için yerleştirilmektedir. Herhangi bir zaman İran, İsrail’e nükleer başlıklı füze yolladığında, bu füze kalkanı sistemi kullanılacaktır. Bu füzeler, Türkiye’nin gökyüzünde patlatıldığı zaman, nükleer serpintiler bizim insanımızın üstüne inecektir.

 

Bu proje sonucunda komşularıyla sorunu olmayan Türkiye’nin, komşular arası güveni sarsılacak ve komşuluk ilişkilerinin bozulması gündeme gelecektir. Türkiye, ABD’nin çıkarları uğruna, komşusu İran ile düşman hale getirilmek istenmektedir. Bu tehlikeler bilindiği halde, füze kalkanını topraklarımıza kabul ettiğimize göre, emperyalist devletlerin baskısı söz konusudur.

 

NATO zirvesi sonucunda “İstediğimizi aldık, Türkiye’nin dediği oldu. Biz burada partner değiliz, NATO’nun sahibiyiz, Türkiye’siz NATO yok” açıklamaları yapanlar, gerçekleri halktan saklamaya çalışmaktadırlar. ABD, AB ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden füze kalkanı, Büyük Ortadoğu Projesinin ileri bir aşamasıdır ve Türkiye bu projeye boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.     

Çankaya’daki AKP’liye 9 Kasım 2010 tarihinde Londra’da yılın devlet adamı ödülünü veren Chatham House’un Türkiye uzmanı Fadi Hakura’nın, füze kalkanı konusunda söyledikleri ilginçtir: “Türkiye’nin, NATO belgelerinde İran’ın hedef ülke diye yazılmasına itirazı kabul edildi. Ancak hiçbir şey fark etmeyecek. Çünkü bu füze sistemi gerçekten İran’ı hedef alıyor. ABD yönetimi bunu pek çok kez açıkça söyledi. Türkiye için Washington’a ‘hayır’ demek çok zor olacak.”  Verilen bu ödül, füze kalkanına onay vermek amaçlı olabilir mi?

 

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’ın, 15 Kasım 2010 tarihinde yaptığı konuşma, füze kalkanı için gözdağı olarak yorumlanabilir mi? AKP’yi eleştirip, CHP lideriyle dostluk kurma fikri, ileriye dönük bir yatırım olarak düşünülebilir mi?

 

Ülkemizin emperyalistlerin oyuncağı konumuna getirildiği günümüzde, artık tüm ulusalcı siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini ve tüm yurtseverleri büyük görevler beklemektedir. Örgütlenerek, bir yurtsever cephe oluşturmalı, seslerini yükseltmeli ve ülkemizi bu saldırılardan korumaları gerekmektedir.

 

İlk Kurşun Gazetesi, 22 Kasım 2010.



--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin