28 Ocak 2010 Perşembe

((slayt izle)) Düşen Ateşin Yaktığı Yer ve Tekel İşçisi yazan: Mersin İçel den Burak CANLI

 DÜŞEN ATEŞİN YAKTIĞI YER VE TEKEL İŞÇİSİ yazan: MERSİN İÇEL DEN BURAK CANLI

 

İçimden diyorum ki “keşke ve gene keşke bu yazımı hemen herkes okusun, okusun ki en azından cılız sesim veya ezilenlerin sesi bir zerrecik de olsa taş kalpler de etki yaratabilse”

 

Diyorlar ki, ah ki ne ah! Diyeceğim ki demez olsunlar! Olmaz. Diyeceğim ki yapmayın yapmaya devam edecekler. Her bir kişinin aklı yıkanmış. Her bir kişi boyun eğmiş. Her bir kişi vazgeçmiş. Muhalefet olmak istemiyorlar. Savaşmak istemiyorlar. Pes etmişler. Hava soğumuş ve sivrisinekler gibi donuk bir şekil de bir yere konmuşlar. İçim içimi yiyor. Neden diyorum. Neden. Neden böyle. Bu kadar mı vazgeçtik yaşamaktan. Yoksa DARBECİ gibi anılmaktan mı korkar olduk. Muhalefet olmak DARBECİ olmakla aynı manayla eş değer mi oldu. Hak dedin. Oldun. Adın HAKSIZLIK oldu. HAK soracak hesabını. Korkma. Tekelciler kadar acımaz canın.

 

Tekel işçileri işçidir. Adlarının başında her ne olursa olsun işçidir onlar. İşçi kardeşlerimiz zor duruma düşmüştür. Düşsün diyoruz. İstenmez olmuşlardır. Olsun diyoruz. İnsan değil mi onlar diyoruz. İster olsunlar ister olmasınlar diyoruz. Bugünü yarını da bıraktım. Bıraktım artık bunları. Cennetle cehennemi unuttuğum gibi düşünmüyorum bunları. Diyorum ki bu insanlar işçi bağırarak haykırarak diyorum. Çıldırasıya bunları söylüyorum. Siz sevgili insanlarımız aklınız sizlerin başında mı? Bu kadar mı büyülendiniz. Bu derece de gözlerimiz kör mü oldu? Nasıl oluyor da bu millet duyarsızlaştı. Onlar insan. Onların sorumlulukları var. Onların aileleri var. Onların aynı bizler gibi borçları bulunmakta.

 

Onlar mı çaldı. Onlar mı yedi bu Ülkeyi. Onlar mı tüm kötülüklerin sorumlusu. Onlar mı? Onlar sadece işçi. Onlar mağdur edildi. Niye? Niçin? Neden? Duyuyorum. Hiçbir şey yaptırılmadan maaşları bayağı bir süre boyunca ödenmiş. Onlara hiçbir şey yaptırmadan maaşlarını ödeyen ben miyim? Yoksa sen misin? Kim yaptı bunu? Gözümüzü açalım. Yapmayalım arkadaşlar. Etmeyelim. Haksızlıklarla dolu bir dünya da bu sefer en azından bu sefer boş verip geçmeyelim.

 

O arkadaşlarımız temiz ailelere sahip olmayabilir. Belki de dünyanın en kötü insanları onlardır. Bunları bizler bilemeyiz. Onları bizler yargılayamayız. Ama biliyoruz ki bilmeliyiz ki ÖZLÜK HAKLARINI istiyorlar. Onlar bunu istemese yargılanmalılar. Onlar bunun peşine düşmese eleştirilere maruz kalmalılar. Sevgili kardeşim sen meslek sahibisin. Sen ev sahibisin. Sen bilmem nerde memursun. Sen bilmem nerden emeklisin. Sen bilmem ne kadar maaş almaktasın. Sana dur hele bir desem. Artık bu mesleği yapmayacaksın desem. Avukatsan, doktorsan olmayacaksın desem. Evini elinden alsam! Senin tapulu malın elinden alınıp dışarı atılsan! Aldığın maaşı onsa beşe indirsem! Emeklini artık sen çalışmıyorsun, bir şeye de yaramıyorsun deyip iptal etsem. 657 sayılı olmana rağmen senin artık her hangi bir yere sayılı olmamanı sağlasam. Olur mu? İster misin? Razı olur musun?

 

Bilim adamları çıkıp bana bu olayın bu olaylara benzemediğini söylemesin. Onlar hiç yarınının ne olacağını düşünerek nefes aldılar mı? Benim her günüm yarın ne yiyeceğimi düşünerek geçmedi. Yarınlar bana uzaktı. Yarın olmayabilirdi. O gün yemeliydim. Ya yiyecektim. Ya da yiyecektim. Açtım. Hiç olmadığım kadar bir günüm diğer günümden daha bir açlıkla geçti. Geçti. Evet geçti. Ama benden neler, neler alarak geçti. Bugün değişen ne! Bugün ne oldu. Çalıştım. Yırttım kendimi. Öldürdüm. Başarılımı olamadım. Okulda birinci oldum. Çalışmıyor muydum? An olmazdı ki çalışmayayım. Yemiyordum. İçmiyordum. Çalışıyordum. Her Dakka. Her an durmadan yılmadan çalışıyorum. Ama yarınlar hala uzak bana. Yarın ne olurum. Belki sonum Silivri. Belki Bakırköy. Belki, belki ne? Yarınımızın güvencesi bulunmamakta! Batarmışız. Çıkarmışız. Yardım alacağımız bir tek Allah’ımız kaldı. Sevgili Başbakan demiş ki kömürsüz ev kalmasın. Kalmasın. Gezin demiş. Gezin. Korkmasın böyle giderse her evde kömürden başka bir şey kalmayacak. Korkmasın. Sizler de korkmayın. Ekonomik sorunlarımız devam edecek. Vergiler ağır diyoruz. Diyemeyecek hale geleceğiz. Çünkü ağır demek artık haksızlık olacak. İş yok. Aş yok. Ekonomiyi, üretimi düşünen hiç yok. Düşmüşüz birbirimize. Düşelim. Irk, din, dil derken bakalım neler olacak. Neler olacağını sizlere bakın ben deyi vereyim. Benim ırkım, dolsun cebim paralar. Benim dilim, aha geliyor tüm varlıklar. Benim dinim, yağacak gökten mamalar. Ya kendimize gelir ve gerçek kurtuluşun insanı temel almanın yanında ekonomik unsurların yıkılmamacasına güçlendirilmesini sağlarız. Ya da gayri artık gerisini siz düşünün.

 

                                                                                      MERSİN İÇEL DEN BURAK CANLI

 

 

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin