27 Ekim 2012 Cumartesi

((slayt izle)) CUMHURİYET VE DEVRİME SORUMLULUK .. // Ertuğrul KAZANCI - Eğitimci / Hukukçu



--

                               

        

     CUMHURİYET VE DEVRİME  SORUMLULUK ..

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

       Cumhuriyetçi güçler, Kemalist devrim değerlerinin korunması yolunda saf tutmalıdırlar. Çünkü ülke ve ulus; kurtuluş ve kuruluş süreci kazanımlarını yadsıyan karşıdevrim kıskacındadır.   

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                                                                                       Ertuğrul KAZANCI –Eğitimci/Hukukçu                  

        

     Dünya devrimler tarihinde şanlı Anadolu İhtilâli’nin rolü ve etkisi bellidir. “Mazlum” uluslar; “Biz, bizi yutmak isteyen kapitalizme ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı meslek (yol) izleyen insanlarız” yaklaşımına varlıklarıyla ses verdiler. Asya-Afrika halklarının ulusal bağımsızlık savaşlarında “mücahit”lerin göğüs ceplerinde Mustafa Kemal’in fotoğrafları yer etti.

    Yirminci yüzyılda halklarının önüne geçen etkili devrimciler;  Gandhi, Sukarno, Mao, Nehru, Nasır, Tito, Kenyatta, Bin Bella, Lenin, Burgiba, Lumumba, Ho Şi Minh, Gegidze, Castro, Cinnah ve diğerleri, antiemperyalist çizgiyi öne çıkardılar.“Halkçı-devletçi” modeli; yurtlarının gerçeklerine göre değişik ayrıntı ve ağırlıklarla uyguladılar. Mücadelelerinde rehber olan Atatürk'ü, saygıyla ve yücelterek andılar.

    21.yüzyılda ise Güney Amerika öne geçti. Havana’dan, Santiago ve Caracas'a doğru yer eden topraklarda Atatürk büstlerini özenle koruyan, 1930'ların Türkiye'sindeki "Kamu İktisadi Teşekküllerini" örnekseyerek inşa eden Bolivarist ulusalcılar, birbiri ardınca söz sahibi oldular. Orta Amerika’yı da devrimci ruh kavradı.

     İlginç bir öykü:                                       

     Anadolu İhtilali’nin utkulu sonucundan sonra İzmir’de romancı Halide Edip; “Artık dinlenme ve sükunet döneminin geldiğini” belirterek, düşüncesini Mustafa Kemal’e onaylatmak ister. Aldığı yanıt şaşırtıcı ve ileriyi öngören niteliktedir: “Hayır. Bundan sonra birbirimizle didişeceğiz.”

   “Sinekli Bakkal” romanıyla tanınmış Halide Edip Adıvar, çelişkilerle dolu siyasal yaşamında Cumhuriyet felsefesi ve devrimle didişenlerden biri olmakta gecikmeyecektir. İzmir’in işgali üzerine düzenlenen Sultanahmet’teki görkemli açık hava toplantısında yüz binleri etkileyen Halide Edip’tir. Ama kısa süre sonra Amerikan mandacısı kesilen aynı kişiliktir. Kurtuluş Savaşı’na onbaşı rütbesiyle katılarak, cephelere gitmiştir. Mareşal Çakmak’ın atadığı Başçavuşluktan terhis olduktan sonra devrimci kadroya karşıt tavır alarak Britanya İmparatorluğu’nun sömürgelerinde öğretim kürsülerinde görevlendirilen yine Halide Edip’tir.

     Diğer bir gerçek de; DP listesinden Meclis’e giren Halide Edip’in, çelişkilerinde yalnız olmadığıdır. Kurtuluş savaşı kadrosunda nasılsa yer alıp da, sonradan saltanat ve hilafete meyledenlerden tutunuz da, suikast ve iç ayaklanmalara kadar elleri uzanan nice isimler vardır. İşlevleri ne yazık ki, Cumhuriyet ve devrimi yadsımak olmuştur.

Aldatma sanatı:    

Sahtecilik, insan yaşamındaki en olumsuz yandır. Gerçek düşünce ve amaçlarını gizleyerek, yeri geldikçe kötü niyetlerini uygulayanlar çıkmıştır. Çok partili süreç, bu açıdan bolca örnekle doludur. Örneğin, Cumhuriyet ilanını hoşnutsuzlukla karşılayanlar, ani bir değişimle nedense “Terakkiperver Cumhuriyet” adını verdikleri siyasal partide toplanmışlardır. Ama bir süre sonra İstiklal Mahkemeleri, “Şark isyanı’ ve ‘İzmir suikastı’ sanıkları arasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası yöneticilerini kamuoyuna teşhir edeceklerdir.

1930 yılında halkçı-devletçi politikayı yerden yere vuran Fethi Okyar, Serbest Fırka’sıyla karşıdevrim cephesinin yeni umudu olacaktır. Okyar; halkçı-devletçi politikalar yerine, liberal değişimi öngören siyasetiyle devrimle didişmeyi sürdürenleri yanında bulacaktır.

         

      

 

 

     “Tek parti, tek şef” olarak nitelenen dönemin değişmesi savındaki muhalefetin kadrosu, devrimle kıyasıya didişecek bir ekip çıkarmıştır. Aslında hukuksal gerçek odur ki;"Dikta rejimi"  safsatasıyla nitelenen bu dönemde, siyasal partiler yasaklanmış değildir.

      Atatürk ve İnönü’ye Başbakanlık yapan Bayar ve kendisini kapatan Serbest Fırka’dan CHP mensubiyetine geçen Menderes,1945'lerde gözde muhalefet öncüleridir. Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa karşı çıktıkları için Prof. Köprülü ve Koraltan’la birlikte iktidar partisi CHP ‘den ayrılmışlardır.

      İşin en ilginç yanı; az topraklı veya topraksız geniş köylü yığınlarının, toprak sahiplerince kurulan bir siyasal partiyi kendilerini yönetmek üzere;14 Mayıs 1950 tarihinde iktidar yapmalarıdır. Bu durum bizim demokrasimizin yaman bir çelişkisidir. Ne var ki; bu tür çelişkiler, bu ülkenin siyasal yaşamında ne ilktir ne de sonuncusu olacaktır.  

       Bir dönemeç:

        Devrimle didişme, artık esastandır. Gidişat,“Siz isterseniz Hilafeti bile getirebilirsiniz” sözüne kadar uzanır. İnönü’nün deyişiyle; “Din istismarının daniskası" revaçtadır. Çoğunluk sultası dönemi başlatılmıştır.

        TBMM kararı olmadan yurtdışına asker gönderme, yabancı üs ve tesislere alanlar açma, ikili antlaşmalar, 1955 Bandung konferansında emperyalizmin yanında duruş, acı gelişmelerdir. ABD’den alınan ödeneklerle Türkiye’nin devlet örgütselliği içinde gizli-kapaklı daireler kurduran, ‘Nato’ ve ‘Cento’ gibi saldırgan aygıtlara varlığını adayan bir tarihsel seyir, Anadolu İhtilali’nin kötü bir alınyazısı olmuştur.

        Bölücü ve gerici akımlar, şoven ayrışmalar Ulus-devleti yormuştur. Alınmayan önlemler, karanlık anlaşmalara uyum sağlamalar vardır. “Takıyeciler”, dönek liberaller ve kardeşçe yaşamı kenara iten ayırımcılar, toptan ABD-AB şemsiyesi altına girmişlerdir.

       Ucu açık” AB süreci başlatılmıştır. Kıbrıs’ı elden çıkarmaya yelken açılmış, sahte Ermeni soykırım savlarına sessiz kalınmıştır. Özelleştirme yaparak, yurt topraklarını satarak, IMF ve Dünya Bankası buyruklarına kapılarak teslimiyetçi bir davranış modeli sergilenmiştir. AB ve ‘Soros’ fonlarından yararlananlar; emperyalizmce görevli kılınmışlardır.

        Bağımsızlıkla kavga:

        Şimdiki devir, birileri için; "tam bağımsızlıkla" kavga etme zamanıdır. Halkçı-devletçi ekonomi kenara fırlatılarak vahşi liberalizme kucak açılmıştır. Böylece kamuyu koruyucu devlet anlayışıyla didişilmiştir.

       Ulusalcı siyasetler terk edilmiştir. Çünkü emperyalist uyduculukla bağdaşılarak, eşitlik ilkesiyle çekişilmiştir. Kurtuluş savaşı ruhuna ve Kemalist devrime aykırı hangi kavga alanı varsa, uygulamaya konulmuştur. DP sonrasının aynı çizgideki siyasal iktidarları didişmeyi arttırarak sürdürmüşlerdir.

         Karşıdevrimci cenah, devrimin temelini zedelemektedir. İnanılmayan “demokratik özgürlük”  sahteciliği altında her istismar sergilenmekte, ülke ve ulus vahim yolda ilerletilmektedir. Gergin ve kaoslar yaratılan bir ortamda devrimle çatışmanın örnekleri verilmektedir.

        Antiemperyalist İhtilâl’in devrimci ruhu ve tutumuna set çekenler; ulus ve ülkenin can düşmanlarıdır. Bu tutum: “Devrimin başlangıcı vardır, sonu ise yoktur” yaklaşımını devletin varlık temeli sayan Kemalist ideolojiye karşı koyuştur. “Şahsiyetsiz”, “idare-i maslahatçı” ve işbirlikçi bir bağdaşıklık, Türkiye’yi emperyalizmin stratejik ortaklığına uzun yıllardır yöneltmiştir.

      Sonuç:

      Ulusal çare; tam bağımsızlık ilkesiyle 1937 yılından Anayasamıza yerleşen ‘Altı ok’ ekseni ve antiemperyalist dünya görüşündeki Kemalist safta bir araya gelmektir. Devrimcilere yakışacak acil demokratik ortak tutum budur. İnönü, Sakarya ve Dumlupınarlarda kazanılan görkemli utkularla Lozan’da hukuken iktisap edilen tam bağımsızlık bilinci, bunu gerektirmektedir.

      Cumhuriyet ve devrime karşı sorumluluk, düşünsel bir birleşimi ve toplumsal etki çabalarını gerektirmektedir. Bu tutum, siyasal iktidar olma olanağını seçim sandığından çıkaracak tek yoldur.

 

 


Görüş, düşünce ve iletileriniz için aşağıdaki haberleşme ağını kullanabilirsiniz

Saygılarımla

kotanlartr@googlegroups.com

 http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr

 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin