"BENİM BİR TUTUKLUĞUM VARDIR. KENDİMİ HİÇBİR ZAMAN MERKEZİ FİGÜRAN OLARAK GÖRMEDİM. TOPLUMSAL MÜCADELEDE HERKESİN OMUZLADIĞI AĞIR BİR YÜKE OMUZ VERENLERDENİM. İLERİYE İTİLİŞİM, GÜN GELE CUMHURBAŞKANI SEÇİLİŞİM BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİLDİ, DEVAM EDEN BİR MÜCADELEDE HALKIMIN RIZASI VE İSTEMİ İLE HALKIN 'ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNE DEVAM' DAN BAŞKA BİR MANA VERMEDİM BU GELİŞMELERE! GÖREV VARSA VE BANA VERİLMİŞSE O GÖREVİ SONUNA KADAR VE HERŞEYİMİ ORTAYA KOYARAK YERİNE GETİRMEK DAMARLARIMDAKİ KAN'DIR. KENDİME VE AİLEME AYIRACAK ZAMANIM YOKTUR." (Rauf R. DENKTAŞ) Aybifa'lı olan Mehmet Raif, 16 yaşındayken yürüyerek Lefkoşa'ya gitmiş, yaşını büyüterek polis olmuştu. Polis iken vermiş olduğu hukuk sınavı sonucunda, Lefke'ye Bölge Hakimi olarak atandı. Emine Hanım ile evlenen Aybifalı Mehmet Raif'in, Baf'ta Kaza Hakimi iken, 27 Ocak 1924'te bir bebekleri dünyaya geldi. Yeni doğan bebeğe Rauf adını verdiler. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, böylece tarih sahnesine çıkmış oldu. Küçük Rauf 18 aylıkken, annesi Emine Hanım bir düşük yaptı ve kangren olarak hayatını kaybetti. Eğer annesi doğursaydı, 7 nci çocuğunu doğuracaktı. Nilüfer ve Şevket adındaki iki kardeşi Rauf R. doğmadan yıllar önce ölmüştü. 1927 yılında, küçük Rauf 2,5 yaşındayken Lefkoşa'ya göç ettiler. 7 yaşına kadar onu, dedesi "Şeherli Mehmed" büyüttü. Babası Raif Bey, 1930 yılında, küçük Rauf'u İstanbul'a götürerek Arnavutköy'de bulunan ve ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevziati Lisesi'ne yatılı olarak verdi. Bu sırada Rauf'un ağabeyleri Cihat ile Ertuğrul da İstanbul'daydı. Bir sene sonra Kıbrıs'a döndü ve orta öğrenimini İngiliz Okulu'nda tamamladı. Lefkoşa'da İngiliz Okulu'nda okurken, babası Limasol'a atanınca, okulun yatılı kısmına girdi. Türkiye'de 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktı. İstanbul'da bulunan en büyük ağabeyi Cahit, babasına bir mektup yazarak "DENKTAŞ" soyadını aldığını; "Denk ve Taş " kelimelerinden oluşan bu ismin "adil güçlü, hak veren" anlamına geldiğini yazdı. Oysa babasının düşündüğü soyadı "KARKOT" idi. Karkot, köylerinden geçen derenin adıydı. Buna rağmen aile, daha sonra "DENKTAŞ" soyadını benimsedi. 1941 yılında, savaş nedeniyle Girne'ye taşınan İngiliz Okulu'nun son sınıfındayken, babası vefat etti. İngiliz Okulu'nu bitirince Mağusa Kaza Mahkemesi'nde "Kâtiplik", bir süre de İngiliz Okulu'nda "Öğretmenlik" yaptı. O dönemde, Dr. Fazıl Küçük ile ilişkilerini geliştirdi ve Lefkoşa'da Halkın Sesi Gazetesi'nde, Türk toplumun sorunlarını içeren yazılar yazmaya başladı. 1944'te 2 nci Dünya Savaşı devam ederken, Britsh Council'in bursu ile İngiltere'ye gitti. Londra'da Lincoln's Inn'de hukuk öğrenimi gördü. 1947 yılının Mart ayında Fuadiye Vapuru ile İskenderiye'den Mağusa limanına geldiğinde, artık "Barrister-at-law" unvanlı bir avukattı. Bir süre avukatlık yaptı. 1948'de Türk İşleri Komisyonu'nda görev aldı. 27 Kasım 1948 tarihinde, Selimiye Cami'nin önündeki meydanda tertiplenen büyük anti- Enosis mitinginde ilk kez Kıbrıs Türklerine hitap etti. Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak'ın teklifi ve Dr. Fazıl Küçük'ün tasvibiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresi'nde başkanlığa seçildi. Haziran 1949'da, Mağusa'da Ağır Ceza Mahkemesi'nde savcılıktaki görevine başladı. 17 Temmuz 1949'da, amcasının torunu (kendisi 9 yaşındayken, doğduğunda 'İşte nişanlın' diye kucağına tutuşturdukları) Aydın Hanım'la evlendi. (Bu evlilikten zaman içinde altı çocukları oldu. Ne var ki, oğulları Serdar ile ikiz kızları Değer ve Ender dışındakiler, değişik tarihlerde hayatlarını kaybettiler.) 1950- 57 arasında Başsavcı Yardımcısı görevinde bulundu. Bu arada İngilizler'in bir anayasa taslağı hazırlama girişiminde görev aldı. Ama adadaki Rumlar'la Türkler'in görüşleri uzlaştırılamadığından tasarı gerçekleşmedi. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enosis'le mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında Savcılık görevinden istifa ederek tekrar avukatlığa döndü.. 1958'de kurulan Türk Mukavemet Teşkilâtı (TMT)'nın kurucuları arasında yer aldı. 1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk Askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi. 1958/59 yıllarında Londra'ya giderek Kıbrıs Türk toplumunun haklarını savundu. 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile, 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın hazırlanmasında emeği geçti. Aynı yıl Türk Cemaat Meclisi'yle İcra Komitesi Başkanlığı'na seçildi. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. Denktaş, bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 1963 olaylarından sonra Ankara'ya giden Denktaş, temaslarını tamamladı ve bir sandalla Kıbrıs'a geçerek Türk direnişini örgütlemeye başladı. 1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından "istenmeyen adam" ilan edildi, Kıbrıs'a girmesi yasaklandı. 1964 sonunda gizlice adaya dönerek Erenköy çatışmasına katıldıktan sonra tekrar Türkiye'ye döndü. 1967 yılı Kasım ayında yeniden gizlice adaya döndüğü sırada Rumlar tarafından yakalandı. Bir süre hapsedildikten sonra yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 13 Nisan 1968'de Kıbrıs'a dönmesine izin verildi. 1968- 1974 arasında Türk toplumu temsilcisi olarak Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Klerides ile toplumlararası görüşmeleri yürüttü. 5 Temmuz 1970 tarihinde yapılan genel seçimlerde Türk Cemaat Meclisi'ne girdi ve Meclis'in ilk toplantısında Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 16 Şubat 1973 tarihinde Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı oldu. 15 Temmuz 1974'te Makarios'a karşı yapılan darbeden sonra Türkiye'nin gerçekleştirdiği askeri harekâtla Kıbrıs'ın statüsü önemli değişikliğe uğradı. Rumlar güçlü bir merkezî yönetimin denetiminde çok bölgeli, serbest dolaşım ve adanın herhangi bir yerinde mülk edinme hakkına dayalı bir sistem önerirken, Türkler coğrafî temele dayanan iki toplumlu federasyonu savundu. Uzlaşma sağlanamadı. Türkler'in denetimindeki bölgede 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi. Denktaş, Ocak-Şubat 1977'de Birleşmiş Milletler'in arabuluculuk çabaları çerçevesinde Makarios ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim ile iki uzun görüşme yaptı. Sonunda iki toplumlu federatif bir devlet kurulması yolunda anlaşmaya varıldı. Ancak bunun gerçekleştirilmesi için sürdürülen görüşmeler sonuç vermedi. Kıbrıs Türk Federe Devleti'nde 1981 yılında ikinci kez Devlet Başkanı seçilen Denktaş, Makarios ve Glafkos Klerides ile yaptığı temaslar sonucunda güneydeki 65 000 Türk'ün kuzeye geçmelerini sağladı. 15 Kasım 1983'te bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilân edildi. Rauf R. Denktaş, Kurucu Meclis niteliği alan Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi'nce Cumhurbaşkanı seçildi. Haziran 1985'te yapılan halk oylamasında ve 22 Nisan 1990'da yapılan erken seçimde yeniden bu göreve seçildi. Denktaş, 1992'de New York'ta BM' nin yeni Genel Sekreteri Butros Gali ve Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Georgios Vasiliu ile bir dizi görüşme yaptı. 1993'te hükümetle görüş ayrılığına düştüğü için görüşmeci görevinden ayrıldı. 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı seçildi. 17 Nisan 2005'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet Ali Talat'a devretti. ***** Rauf R. Denktaş'ın "İşgal Altında" isimli TRT tarafından filme çekilmiş bir senaryosu ve pek çok kitabı bulunmaktadır. Kitaplarından bazıları şunlardır: Rauf Denktaş'ın Hatıraları, 9 Cilt, Hatıralar Toplayış, Kıbrıs Elli Yılın Hikâyesi, Gençlere Öğütler, Başarı ve Mutluluk İçin, Bayrak Yere Düşürülmez, İmtihan Dünyası, Kıbrıs'ta Bitmeyen Kavga, Yeniden 12'ye 5 Kala, Atatürk Din ve Laiklik, Karkot Deresi, Kıbrıs Girit Olmasın, Kur'an'dan İlhamlar, Koloni İdaresinde Kıbrıs, Vizyon, Son Çağrı... Denktaş, ABD, İngiltere, Avustralya, İtalya, Türk Cumhuriyetleri, Polonya, Fransa, Avusturya ve Türkiye Cumhuriyeti'nin muhtelif illerinde sayısız fotoğraf sergileri açtı, çeşitli ödüller aldı ve bir dizi konferans verdi. İÜ. İletişim Fakültesi tarafından (1958) Yılın İletişimcisi; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Adamı seçildi. Sayın Denktaş'a, 2000 yılında, Atatürk Türk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü verildi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2005 yılında, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle Sayın Denktaş'ı, Devlet Şeref Madalyası ile ödüllendirdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, törende yaptığı konuşmanın bir bölümü şöyledir: "..Sayın Denktaş, Kıbrıs Türk halkının uzun yıllardan bu yana sürdürdüğü özgürlük, hukuk ve barış savaşımının önderidir. Bir önder ve fikir adamı olarak güçlü istenci, bilgisi, zekası, kalemi ve söyleviyle Kıbrıs Türk halkına en güç koşullarda umut ve cesaret aşılayan sayın Denktaş, Türk ulusunun da beğeni, sevgi ve saygısını kazanmıştır. Bir yandan Türk ulusunun ilke ve değerlerine, Atatürkçü düşünceye, diğer yandan da demokratik ve çoğulcu parlamenter sistem içinde Kıbrıs Türk halkına hizmet ederek, tarihsel bir görevi yerine getirmiştir. Sayın Denktaş, kendisini barış ve özgürlüğe adamış bir savaşçıdır. Bunun için seçtiği yol ise diplomasi ve hukuk yoludur. Sayın Denktaş, Türk ulusu, yapmış olduğunuz üstün hizmetleri hiçbir zaman unutmayacaktır. Savaşımınız ve eserleriniz her zaman saygıyla anılacaktır. Size, Kıbrıs'taki Türk varlığının korunması ve ulusal davamızın dünya kamuoyunda savunulması yolunda, tüm ömrünüz boyunca her türlü sıkıntı ve güçlüğü göğüsleyerek, inançla ve yorulmadan verdiğiniz hizmetler için kendim ve Türk ulusu adına yürekten teşekkür ediyorum." Denktaş, ilerlemiş yaşına rağmen, son ana kadar, bıkmadan usanmadan tüm zamanını Kıbrıs Türkü'nün bekası ve aydınlık geleceğine adamıştı. Vücudu yılların yorgunluğunu kaldıramadı; 24 Mayıs 2011 günü beyin kanaması geçirdi ve sol tarafı felç oldu. 29 Ekim'de hastaneden taburcu edildi. Bir süre Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından rehabilitasyon süreci için 8 Temmuz'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Rehabilitasyon Merkezi'ne götürüldü. Rauf Denktaş'ın tedavisine Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) devam edildi. Beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin boşaltılması için 25 Ağustos'ta ameliyat edilen Denktaş, 30 Ağustos'ta da KKTC'ye, YDÜ Hastanesi'ne getirildi. Denktaş, beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin artması nedeniyle 5 Eylül'de YDÜ Hastanesi'nde yeniden ameliyat edildi. 29 Ekim 2011'de taburcu edilen Denktaş, 8 Ocak 2012 gecesi, su kaybı nedeniyle YDÜ Hastanesi' nin yoğun bakım servisine kaldırıldı; iç organlarında baş gösteren yetersizlik sebebiyle 13 Ocak sabahı solunum cihazına, akşam saatlerinde de diyalize bağlandı. Denktaş'ın solunum cihazına bağlanmadan son sözleri, " Rum liderlere söyleyin, burası bağımsız bir cumhuriyettir" oldu. Gösterilen tüm çabaya rağmen kendine gelemeyen Denktaş, 13 Ocak 2012 Cuma günü saat 22 00' de vefat etti. Sadece Kıbrıs Türk' ü değil, tüm Türk dünyası çok önemli tarihi bir değerini kaybetti. Kıbrıs Türk tarihi ile bütünleşen Denktaş, yaptıkları ve kendisinden sonra gelenlere gösterdiği ışıkla, Türk adı var oldukça sonsuza dek yaşayacaktır. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Ahmet AKYOL 13 Ocak 2012 |