24 Nisan 2012 Salı

((slayt izle)) "261 RÂKIMLI TEPE'DE DOĞAN GÜNEŞ"KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL // Tarık KONAL



TARIK KONAL <tarikkonal@gmail.com>
24 Nisan 2012 22:09
261 RÂKIMLI TEPE'DE DOĞAN GÜNEŞ"KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL






 
 
 
 
 
  24 Nisan 2012
Tarık KONAL
 
Saygın Arkadaşlarım
Yarın 25 Nisan 2012
25 Nisan 1915'in 97. yıldönümü.
 
Çanakkale Savaşı’nın Deniz Savaşı bölümü sürekli anılır; ancak Kara Harekâtı bölümü unutturulmak istenir. Çünkü, Kara Harekâtında “Mustafa Kemal” vardır.
 
Aşağıda ve ekte sunduğum bu yazı, Mustafa Kemal’in unutulmayacağına ve unutturulmayacağına ilişkin bir istencin dile getirilmesidir.
Erinç ve gönenç içinde olmanızı dilerim.
 
Tarık KONAL
 
 
25 NİSAN 1915’TE 
261 RÂKIMLI TEPE’DE DOĞAN GÜNEŞ:
 
KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL
 
(râkım: denizden yükseklik)
 
 
(Çanakkale Savaşı’nın Deniz Savaşı bölümü sürekli anılır; ancak Kara Harekâtı bölümü unutturulmak istenir. Çünkü, Kara Harekâtında “Mustafa Kemal” vardır. Bu yazı Mustafa Kemal’in unutulmayacağına ve unutturulmayacağına ilişkin bir istencin dile getirilmesidir.)
 
Her ulusun tarihinde, o ulusun bireylerinin onurla ve kıvançla anımsayacakları önemli günler vardır. O kıvanç günlerini unutmamak ve unutturmamak bir yurttaşlık görevidir. ”Ulusal tarihimizin böylesine unutulmaz anılarından biri de, kuşkusuz “ÇANAKKALE SAVAŞLARI”dır.
 
“Ulusal Onur ve Bağımsızlık” söz konusu olmadıkça savaş onaylanamaz. Ancak yurt toprakları saldırıya uğradığında onu savunmak, kanımca ulusal görevlerin en kaçınılmazı ve en onurlusudur.
 
Çanakkale Savaşı da böylesine onurlu ve “savunma savaşları”na örnek gösterilebilecek, çok anlamlı “destansı” bir “Ulusal Utku”dur.
 
19.Yüzyıl başında “Yayılmacı ve sömürgeci anlayış” Avrupa devletlerini ikiye ayırmıştı. Bu anlayışın “Üçlü İttifak”ını Almanya, Avusturya, Macaristan, İtalya; “Üçlü İtilaf”ını İngiltere, Fransa, Rusya, gruplaşması oluşturmaktaydı. Avusturya veliahtı Ferdinant ‘ın 28 Temmuz 1914’te öldürülmesi ile de bu iki grup devlet bir “Paylaşım Savaşı” başlattılar.
 
Osmanlı Devleti de bu oluşumların dışında kalamadı. “Sarıkamış Serüveni” peşindeki Enver Paşa’nın bir oldubittisi ile kendisini savaşın ortasında buldu ve 31 Ekim 1914 ‘te “İtilaf Devletleri” ne karşı Almanya’nın yanında savaşa girdi.
 
Rus orduları Başkomutanı Nikola Nikolaieviç 17 Aralık 1914’te Rusya başkenti Petersburg’daki İngiliz ve Fransız Büyükelçilerine “Kafkasya’da Türklere karşı saldırılarımızı sürdüreceğiz; ancak batıda Almanlara karşı direniş ve saldırılarımızı, silah yokluğundan ötürü durdurmak zorundayız. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının savaştan sonra Rusya’nın olması koşuluyla, Türk Boğazlarından geçip bize silah ulaştırmak zorundasınız.” diyerek bir anlamda “Savaş Planı”nı çizmiş oluyordu.
 
Çeşitli savaş taktiklerinin tartışılmasından sonra, Churchill’in ”Çanakkale Boğazı Savaşı İngiliz ve Fransız Hava ve Deniz güçleri kullanılarak yapılmalıdır, Kara kuvvetlerini kullanmaya gerek yoktur” tezi uygun bulunarak 19 Şubat 1915’te, savaş başlatıldı.
 
Birkaç deneme girişinden sonra, 18 Mart 1915’te, toplam 503 top’lu, 153 gemiyle ve 7 saat boyunca zorladı Boğaz’ı İngiliz Amiral ROBECK. İki tarafın ateş gücü arasında top sayısı-çapı ve donanım zenginliği açısından düşman lehine büyük bir üstünlük olmasına karşın, “Nusrat”ın döşediği mayınlara çarpan gemiler ağır yaralar alırken, kahraman topçularımızın boğazın iki yakasından yaptıkları inanılmaz derecede başarılı atışlarla “O güne dek dünyanın gördüğü en büyük birleşik deniz gücü” ne gereken “ilk ders” verilmiş ve Çanakkale Boğazı’nın denizden geçilemeyeceği kanıtlanmıştı.
 
Yaklaşık bir ay sonra, düşman Gelibolu’ya bir kara harekâtı başlatmayı planladı. İngiliz komutan Hamilton yönetimindeki 75.000 kişilik düşman güçleri, İngiliz ve Fransız birlikleriyle, Kanada, Fransa ve Yeni Zelanda birliklerinden oluşmaktaydı.
 
İlk saldırıyı 25 Nisan 1915 sabahı Korgeneral Sir William Birdword komutasındaki Anzak Kolordusu başlattı. Kumkale, Seddülbahir, Kocaçimen ve Arıburnu noktalarından karaya çıkıp Conkbayırı’na doğru ilerlediler.
 
İşte tam bu anda  “Kemalyeri”nde bir “Kurmay Yarbay” ulusal tarihimize “bir kıvanç sayfası açmak üzere” savaş alanında göründü.
 
Doğum yeri “Selanik 1881” olarak biliniyorsa da, ulusumuz üstüne “BİR GÜNEŞ GİBİ” burada doğdu!
 
Cephanesizlik nedeniyle geri çekilmeye çalışan erlere süngü taktırdı, mevzi aldırdı. Anzak’ları durdurdu.
 
261 Râkımlı Tepe’ye tırmandı. Sonradan tümü şehit olan Kahraman 57. Alay’ı, düşmana karşı buradan saldırıya geçirdi.
 
İki İngiliz subay tarafından yazılmış, özgün adı “DEFEAT AT GALLİPOLİ” (Gelibolu bozgunu) olan kitabın 51. sayfasında Avustralya Tugayı 12. tabur komutanı Yüzbaşı Eric Tulloch’un ulusal tarihimiz için son derece önemli bir tümcesi vardır:
 
“261 Râkımlı Tepe’de bir Türk subayı askerlerine komuta ediyordu, yoğun ateş altında olmasına karşın çok korkusuzdu, bana 900 m. kadar uzaktaydı, uğraştım ama onu vuramadım.”
 
Tulloch’un vuramadığı o ” Korkusuz Subay “   Anafartalar’dan sonra da yaşamı boyunca gireceği her savaşı birer “utku”ya çevirecek olan “Kurmay Yarbay MUSTAFA KEMAL”di.
 
Gösterdiği yararlık nedeniyle 1 Haziran 1915’te “Kurmay Albay”lığa yükseltilerek, 7 tümenden oluşan “Anafartalar Grup Komutanlığı” görevine getirildi.
 
Sonunda Seddülbahir ve Arıburnu çevresinde gücünü 450.000’e yükselten düşmana karşı,Kurmay Albay Mustafa Kemal’in komutasında başlatılan karşı saldırılar sonucu, 10 Ağustos 1915’te İngiliz birlikleri yurt toprağından atıldılar.
 
Mehmetçik Çanakkale’nin karadan da geçilemeyeceğini kanıtlamış ve dünya savaş tarihinin o zamana kadar gördüğü en büyük ve birleşik güç’ünü yenilgiye uğratmıştı.İngiliz Başbakanı LLOYD GEORGE, 8 ayda 250.000 askerini yitirdiği bozgunu şöyle savundu:
 
“Yüzyıllar,ender olarak üstüninsan (dâhi) yetiştirir. Şu talihsizliğe bakınız ki,o üstüninsan bu yüzyılda Türk soyundan geldi. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelirdi ki?”
 
Bu görkemli utkunun 97. yıldönümünde, “Anafartalar Savaşı” sırasında yaralandığı için “Gazi” olan Bilge Önder Atatürk’le, çoğu Tıbbiye – Mülkiye öğrencisi, öğretmen, okumuş, aydın 86.000 şehit ve 184.000 gazimizi saygıyla anıyor, yüce ulusumuzun onları unutmayacağı gibi unutturmayacağına olan inancımı da yineliyorum.
 
Tarık KONAL
 
Çanakkale’de Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in emrinde savaşmış olmayı
yaşamının en büyük onuru saymış olan Egeli Hasan Bey’i torunu
 Naci KAPTAN






--

Görüş, düşünce ve iletileriniz için aşağıdaki iletişim ağını kullanabilirsiniz

Saygılarımla

kotanlartr@googlegroups.com

 http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr

 


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin