7 Aralık 2010 Salı

((slayt izle)) Olmak ya da Olmamak / Mehmet Bedri Gültekin: WikiLeaks


                                                                                                                              6 Aralık 2010

 

 

 

Olmak ya da Olmamak

                                   Mehmet Bedri Gültekin

 

ABD İNİSİYATİFİ Mİ?

 

            WikiLeaks belgelerinin ortalığa saçılmasından bu yana değişik yorumlar yapılıyor. Sıkça yapılan bir değerlendirme; ‘Söz konusu belgelerin Amerikan Devleti’nin inisiyatifi ile sızdırıldığı ve amacın, Amerika’nın “müttefik” ilişkileri içinde olduğu ülkeleri şantaj yoluyla daha fazla kendine bağlamak’ olduğudur.

            Bu değerlendirmeyi yapanlar, açıklanan belgelerde sadece bir takım ipuçlarının verildiğini, daha ileri belge ve kanıtların olmadığını söylüyorlar.

            Örneğin demektedirler ki, ‘Tayip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz gizli hesabı vardır ama bu gizli hesapların hangi bankalarda ve kimin adına olduğu vb. konusunda bilgi yoktur.’

            Bu durumda Amerika’nın, Tayip Erdoğan’a şöyle demek istediği söylenmektedir: “Ayağını denk al. Sakın söylediklerimizin aksine hareket etme etmeyi düşünme, aksi halde gizli hesabın daha fazlasını açıklarız.” vb.

            Böylesi yorumlar ABD’yi “kadiri mutlak” gören bir anlayışın sonucudur. Ama gerçek böyle değildir.

 

ÇÖKEN GÜÇ

            Gerçekte ABD hiçbir zaman “kadiri mutlak” bir güç olmadı. 1960’larda gücünün doruğunda iken bile Vietnam’da yaşadığı tarihi yenilgi biliniyor.

            Gene aynı dönemde yaşanan Watergate skandalı, Amerikan devletindeki çürüme ve yozlaşmayı gözler önüne sermişti.

            Ve aradan 40 yıl geçtikten sonra bugün, artık o “güçlü” Amerikan devletinin yerinde yeller esmektedir.

            Ekonomik kriz ve askeri yenilgiler artık kroniktir. Yarım yüzyıl önce Dünya ekonomisinin yarısını üreten Amerika, büyüklük bakımından Çine geçilmek üzeredir.

            WikiLeaks’de yer alan belgelere göre, Amerika’nın Avrupa’daki en yakın “müttefiklerinden” İtalya, Rusya ile flört etmektedir.

İktidarını, kendisine borçlu olan AKP’ye bile güvenememektedir ABD!

Bu koşullarda, ABD’nin gelişmeleri kontrol etmesi giderek daha da zorlaşmaktadır. Hatta tam tersi bir değerlendirme de yapılabilir. ABD artık kendi inisiyatifi dışında meydana gelen gelişmelerin peşinden sürüklenmektedir.

 

YÜKSELMENİN VE DÜŞMENİN YASALARI

            Yükselmekte olan güçler, birlik halinde olurlar. Çünkü yükselmek demek, sahip olunan zenginliğin artması, o zenginlikten pay alabilme şansının herkes açısından var olması, iktidar alanının genişlemesi, genişleyen iktidar alanında herkesin kendine bir yer bulma ihtimalinin artması demektir.  

            İşte bu durum yapıştırıcı bir rol oynar. Ayrılıklar ve çatışmalar arka plana itilir. Uzlaşma ön plana çıkar. İç çatışmalar dışarı yansımaz. Deyim yerindeyse “kol kırılır, yen içinde kalır.”

            Düşüşe geçen güçlerde ise durum tam tersidir. Bırakın artan zenginlikten pay almayı, sahip olunan zenginlik azalmıştır. Herkes elindekini kaybetmektedir. Geçmişten artan zenginlikten pay almak için bir araya gelenler, bu durumda ellerindekini kaybetmemek için birbirleri ile didişmeye başlarlar.

            İktidar alanı genişlememekte, tam tersine daralmaktadır. Bu durum da iç çelişmeleri ve kavgaları büyüten bir rol oynar.

            İşte WikiLeaks’in ortaya saçtığı belgelere bu çerçevede yaklaşmak gerekiyor. Bu kadar çok belgenin bir bilgisayar korsanının kişisel çabasıyla elde edilmesi oldukça zor görünüyor.

            Kaldı ki daha önce de Irak’taki kirli savaş ile ilgili belgeler, gene aynı kaynak tarafından açıklanmıştı.

            Bütün bu gelişmeleri, çökmekte olan Amerikan imparatorluğunda, ortaya çıkan iç çekişmelerin sonuçları olarak değerlendirmek daha gerçekçidir.

 

ABD’NİN ALEYHİNE

            Yayınlanan belgelerin Amerika’nın çıkarına olduğunu iddia etmek gerçekçi değildir. Amerika, her şey olup bittikten sonra, yani belgelerin ortalığa saçılmasının ardından, bu durumdan en az zararla çıkmanın yollarını arayacaktır doğal olarak. Olumsuz tabloyu lehine çevirmek için de çabalayacaktır. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Her varlık böylesi durumlarda benzer tepkiler gösterir.

            Ama belgelerle birlikte ortaya çıkan olgulara bakalım:

            Amerika, işbirliği yaptığı güçlerin arkasından dolap çevirmektedir.

            İşbirlikçilerini kendi kamuoyları önünde zor durumda bırakmaktadır. Suudi yöneticilerinin, Guantanamo’daki tutukluların öldürülmesini istemeleri gibi…

            Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve Ahmet Davutoğlu hakkında yazılanlara baktığımız zaman, onlardan aşağılayıcı ifadelerle bahsedildiğini görüyoruz. Amerika’nın bundan menfaatinin olduğunu kimse iddia edemez.

            Kamuoyu önünde Ahmet Davutoğlu, Dünya’nın 100 büyük düşünüründen biri olarak ilan edilecek ama kapalı kapılar ardında aynı kişiden “paranoyak”, “deli” benzeri ifadelerle bahsedilecek!

            İkiyüzlülük ancak bu kadar olabilir. Amerika’nın çirkin yüzü…

            Bundan sonra ABD ile işbirliği yapan herkes; yaptığı işbirliğinin, halkına karşı işleyeceği suçların gizli kalmayacağını ve ilerde bunun hesabını vermek zorunda kalacağını bilerek hareket edecektir.

            Vb. vb.

            Hiç kimse bütün bunların ABD’nin lehine olduğunu iddia edemez.

            Hem Amerika’nın, hem de işbirlikçilerinin işi bugün düne göre daha zordur.

                                                                                                          mbgultekin@ip.org.tr


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin