FETHULLAH GÜLEN'in BİLİNMEYEN ÖZELLİKLERİ?!/2
Gülen bütün konuşmalarında ve günlük sohbetlerinde yaşamının ne kadar yoksulluk içinde geçtiğini söyler.
Yoksulluk içinde büyüdüğünü vurgular ve özellikle bu noktada insanın duygularını sömürmeye özen gösterir.
Kendi anılarını anlatırken, bunun tersini söyler:
"Halil Dede'min çocukları buradaki gayri menkulleri 80 bin altına satarlar ve aralarında paylaşırlar...
Zira babalarından kalan mirası iki kardeş pay ederken, altınları tas tas paylaşmışlar.
Teker teker saymak vakitlerini alacağı için böyle yapmışlar.
O devirlerde onların bu mirası bölüşme keyifleri de çok meşhur olmuş bir hadisedir."
80 bin altını olan bir ailenin o günkü koşullarda sanırım çok zengin olması gerekirdi.
Daha sonraki hayatlarında farklı yorumlar yapsa da, gerçek olan şu ki, yoksulluk içinde büyümemiştir.
Kendi anlatımlarında ortaya çıktığı gibi, ailesi, 'altınları, zaman kaybı olmaması için tas tas paylaşacak' kadar bölgenin zenginleridirler.
Demek ki, hemen her vaazında veya röportajında vurguladığı gibi yoksulluk içinde yetişen biri değildir.
Yapmak istediği duygu sömürüsüdür.
Babası Ermeni düşmanıymış!?
Gülen ailesindeki ırkçı-şoven duygularının çok olduğunu sık sık vurgular.
Örneğin:
"Şamil Dedem de feveran derecesinde bir Ermeni ve Rus düşmanlığı vardır.
Bütün Ermeni ve Rusları doğrasa bu feveran dinmezdi."
Bütün 'Ermeni ve Rusları kesecek' kadar kindar olan bir ailenin Erzurum, Van, Muş gibi bölgelerde Ermenilerin katledilmesinde nasıl bir rol oynamıştır?!
Ayrıca Gülen'in kendisi bu katliamı destekliyor mu?!
Buna, benzeri sorulara Gülen'in yanıt vermesi gerekir.
Gülen'in Nurcuların arasına girişi kontrgerilla kararıdır
Yaşamı karanlıklarla dolu olan Gülen'in Nurcu cemaatinin içine gönderilmesinin dahi, MİT ve kontrgerilla gibi devletin gizli örgütlerinin kararı olduğu anlaşılıyor.
Kendi yaşamına dair anlattıkları dahi bunu doğrulayacak düzeydedir.
Erzurum'da öğrencilik yıllarında 'Bediüzzaman'ın yanından gelen Muzaffer Arslan'ın sohbetlerine katılması üzerine risaleleri tanır ve bir daha da sohbetlere katılmaktan geri kalmadığını' belirtir.
Ramazan nedeniyle Amasya, Tokat ve Sivas taraflarını dolaşarak vaazlar verir ve sohbetler yapar.
Gittiği her yerde ilk işi devletin bölge yöneticilerinden biriyle ilişki kurması oluyor.
Hem de çok kısa sürede bunu başarıyor.
"'Kırkıncı Hoca, bana, Selahattin ve Hatem'e Bediüzzaman Hazretlerinin yanından birisi gelmiş, akşam sohbet yapacak, oraya gidelim' dedi.
Teklifini hemen kabul ettik.
Mehmet Şergil'in terzi dükkanına geldik.
Burası, iki kilimden biraz daha genişçeydi.
İlk gece veya ikinci gece orada bulunanlardan aklımda kalan isimlerden bazıları, Mehmet Şevket Eygi, Kırkıncı Hoca, Esat Keşafoğlu ve Osman Demirci'dir.
Şevket Eygi, yedek subaylık yapıyordu.
Esad Keşafoğlu ise o sırada üsteğmendi.
Bediüzzaman Hazretleri, Muzaffer Arslan'a 'şark'ı bir dolaş gel' demiş o da Sivas, Erzincan ve Erzurum'u dolaşmaya gelmişti."
Bu toplantıya katılan isimlerin ikisi dikkat çekicidir.
O dönem yedek subay olarak görev yapan ve Gülen'in yakın dostlarından biri olan Mehmet Şevket Eygi, İslamcı yazar olarak dönemin Amerika'nın 'anti-komünist stratejisini' Türkiye'de gündemleştiren ve CIA ile yakın bağları olan biridir.
Amerika'yı komünizmle mücadelenin merkezi olarak gören ve İslamcıları Amerika'nın yanında yer alması gerektiğini söyleyen fetvalar veriyordu.
"Bizim en büyük düşmanımız komünistlerdir.
Elbette bir İslam devletinde komünistlere fikir yayma ve örgütlenme özgürlüğü tanınmaz...
İslam'ın düşmanları ve komünistler doğrudan karşı çıkmadıkları İslam görüntüsü altında melanetlerini işletmeye devam edeceklerdir..."
Hatta Deniz Gezmiş'in de önderliğini yaptığı, Amerika'nın 6 Filo'suna karşı yapılan protesto gösterilerine karşı, camilerde Müslümanlara çağrı yaparak, 'özgürlüğün temsilcisi ABD'nin yanında yer almaları' gerektiğini söyler.
Eygi, Milli Gazete yazarı olarak, bir Amerikan ajanı gibi yürüttüğü faaliyetler nedeniyle daha sonraları pişmanlığını belirtmiştir.
İkinci kişi ise, 'yeni Asyalılar Grubu'nun kurucusu olarak bilinen Gülen ile birlikte kendisini 'Nurcu' olarak tanıtan Mehmet Kırkıncı'dır.
Said-i Nursi hareketinden görünen ama Türk-İslam sentezini savunan, Demirel'i ve Adalet Partisi'ni çok aktif destekleyen bir cemaat lideridir.
Üçüncü kişi ise Yahudi asıllı Üsteğmen Esad Keşafoğlu'dur.
Bu kişi, Türkeş'le birlikte Amerika'ya gönderilen ve CIA tarafından kontrgerilla eğitimi verilen grubun içerisinde olan bir subaydır.
ABD'nin çok özel olarak eğittiği ve Türkiye'de anti-komünizm stratejisini uygulamak için görevlendirdiği bir subayın Gülen ile yakın dostluğunun olması ve birlikte dini toplantılara katılması da çok dikkat çekicidir.
(Devamı var)
just now, Cesuryorum tarafından yayınlandı
--
"Bizler;
Gözünde Vatanını,
Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen,
Vicdanında dinini saklayabilen,
Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız..."
Nusret DEMİRAL, DGM Onursal Cumhuriyet BaşSavcısı
--
Görüş, düşünce ve iletileriniz için aşağıdaki haberleşme ağını kullanabilirsiniz
Saygılarımla
http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.