30 Ocak 2017 Pazartesi

((slayt izle)) Başbakan Erdoğan'ın Karabağ konulu video konuşması


Başbakan Erdoğan'ın 
Karabağ konulu video konuşması
A. D. Şimşek

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

26 Ocak 2017 Perşembe

((slayt izle)) Mail Grubu Duyurusu

Değerli Arkadaşlar.Sadece Engelli Haberlerinin Ppaylaşıldığı ve Ttartışıldığı bir Mail Gurubu oluşdurduk. Dergiler ve Gazetelerdeki İnternet Sitelerindeki Engelli Haberleri ve Köşe yazılarının yayınlanacağı Mail Gurubumuza sizleride davet ediyoruz. Guruba üye olmak

engelleriasanlar+subscribe@googlegroups.com , bekiraktas35@gmail.com  

 

Bolvadin Gazi orta okulu seminerleri

https://www.youtube.com/watch?v=pEhNaUxbXmI&t=8s

 

Beyazay İzmir Çalışmalarımız

 

https://www.youtube.com/watch?v=DaQCle9YNVw&t=369s

 

Türkiye Beyazay Derneği İzmir şube başkanı Salih Arıkanın Demokrasi Nöbetleri

 

https://www.youtube.com/watch?v=TNcvjPdyMbA&t=77s

 

Engelsiz İzmir hatıraları

 

https://www.youtube.com/watch?v=GMtHDCggLUQ&t=16s

 

Kitabımı Sesli İstiyorum!

https://www.change.org/p/kitabımı-sesli-istiyorum-tcmeb

 

"Toplu,Ulaşımda,sesli,uyarı,sistemi,istiyoruz

https://www.change.org/p/izmir-b%C3%BCy%C3%BCk%C5%9Fehir-belediyesi-toplu-ula%C5%9F%C4%B1mda-sesli-uyar%C4%B1-sistemi-istiyoruz

 

 

İmza kampanyamız kaldırınları geri istiyoruz

 

https://www.change.org/p/belediyeler-emniyet-müdürlükleri-valilikler-iç-işleri-bakanlığı-esnaf-odaları-ve-tüm-halkımız-kaldırımlarımızı-istiyoruz

 

Blogger

 

https://beyazayizmirhaberler.blogspot.com.tr

 

Web. www.beyazay.org.tr

 

https://www.facebook.com/saliharikan4

 

www.twitter.com/saliharikan77

 

Skaype: saliharikan2

 

GSM. 0506 514 96 93

 

Salih ARIKAN

 

 

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

22 Ocak 2017 Pazar

((slayt izle)) EYEP Felsefesi

Lokman AYVA
Bu hafta da bize dayatılan gündeme esir olmadan her insanı ilgilendiren asıl gündemimizle ilgili konuşalım. Konuşacağımız konu şu: Bir insanın başına iyi de kötü de şeyler gelebilir. Sizin başınıza şimdiye kadar gelmedi mi yoksa? "Gelmedi" de deseniz bana inandırıcı gelmez. Hiç mi hasta olmadınız, hiç mi işsiz kalmadınız, hiç mi sevdiğinizin başına birşey gelmedi, hiç mi kaza geçirmediniz, hiç uçak, tren veya otobüs kaçırmadınız, hiç mi kar yağınca evde mahsur kalmadınız, hiç mi elektriğiniz, internetiniz kesilmedi? Benim aklıma gelmeyen, bilmediğim hatta yaşamadığım olumsuz ve olumlu şeyler yaşamış olabilirsiniz. Size kazık bir soru: Peki başınıza kötü birşey gelince ne yaparsınız?
Genellikle gözlemlediğim üzülme, canı yanma, acı çekme gibi şeyler yaşanıyor. Bunun sonucu da ağlama, içine kapanma, karamsarlık, küskünlük, çevreyle irtibat kesme gibi şeyler yaşanıyor. Kızgınlık, öfke gibi duygular da yaşanan olumsuzlukla ilgili olarak ortaya çıkıyor. Şimdi size tüm bunlara ilave bir tutum ve davranış daha önermek istiyorum.
Bir filozof kendi ifadesiyle demiş ki, "Tanrı acı ile tatlıyı aynı pakette gönderir ama insanlar acıyı çekmekten tatlının farkına bile varmazlar." Benim hayatım adeta bu filozofu haklı çıkaran örneklerle doludur. Kör olmamı birçok insan bir musibet, bir belâ olarak değerlendiriyor. Fakir bir ortamda çocukluğumun ve gençliğimin geçmesini bir sıkıntı olarak görüyorlar. Hatta beddua ederken bile benim şükrettiğim halleri dile getiriyorlar: "Allah gözüne dizine versin, e mi?" gibi şeyler söylüyorlar. Halbuki ben kör olduktan sonra adeta gözüm açıldı. Fakirliğimin hep özgürleştiren, fırsat sunan nimetlerini yaşadım. Mahkemede dayımın olmamasının getirdiği keyfi sürdüm. Bunları konferanslarımda anlatıyorum. Fakat burada bunlardan bahsetmeyeceğim. Bu sefer sadece başınıza kötü birşey geldiğinde önerdiğim tutum ve davranıştan bahsedeceğim. Bunun için de örneklerimizi bir yakınınızın engelli olması üzerinden seçelim.
Bir kişi düşünün. Evlendi ve çocuğu doğdu. Farkına vardılar ki çocukları "sakat", "özürlü" veya "engelli" diye adlandırılan özelliklere sahip. Karı-koca daha önce de böyle birşey duymadı ve bilmiyor. Sizce onlar ne yaparlar? Şimdiye kadar olan gözlemler gösteriyor ki karı-koca ve diğer yakınlar önce şok geçiriyorlar. Sonra birbirlerini suçlamaya başlıyorlar. Kabullenmek istemiyorlar. Çevreden gizliyorlar. Bu gizleme bazen on yıllarca sürebiliyor. Bazı ailelerde erkek evi terk ediyor ve her türlü sorunu anneye yıkıveriyor. Bunlar gibi yapmayanlar var.
Patrick Dohmen Almanya'da yaşayan bir tanıdığım. Bir hanımla evleniyor. Hanımın ağır engelli bir çocuğu var. Hayatı üçü birlikte paylaşmaktan memnun oluyorlar. Lokantaya beraber gidiyorlar, kafeye beraber gidiyorlar, gezmeye beraber gidiyorlar. Gel gör ki gittikleri mekanlar çocuklarının tekerlekli sandalyesi, alet ve malzemelerine uygun değil. Oturup ağllamıyorlar. Çare arayışına çıkıyorlar ve evrensel düşünüp mekan, ürün ve hizmetlerin engellilere uygun hale getirilmesi için  standart geliştirmeye başlıyorlar. Şu anki Eurecert sistemi de bu şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye'de yok mu? Tabi ki var. âşık Veyseller, Udi Hrant'lar, Kemalettin Tuğcular, Kani Karacalar nasıl ortaya çıktı sanıyorsunuz... Bununla ilgili telefonun mucidi Grahambel'in telefonu niye icat ettiğini bir yerlerden okumanızı öneririm.
Yakını işitme engelli olanlar aslında aynı zamanda işaret dili tercümanlarıdır. Yakını kör olanlar aynı zamanda birer bağımsız yaşam öğretmenidirler. Zihinsel engelli yakını olanlar aslında ciddi ciddi yardımcı öğretmendir. Bedensel engelli yakını olanlar gerçekte birer rehabilitasyon elemanıdırlar. Daha önemli birşey daha söyleyeyim: Ülkemizde bu işleri yapacak insanlara da ihtiyaç var. Para var fakat eleman bulamıyoruz. Nimet Baş Hanım'ın Devlet Bakanlığı döneminde işitme engelliler mahkemede, hastanede, karakolda, noterde iletişim sorunu yaşıyor diye her ile bir işaret dili tercümanı istihdam etmek istedi. Düşünebiliyor musunuz 81 il için 81 işaret dili tercümanı bulunamadı. Toplam 25 işaret dili tercümanı bulunabildi. 
İşte EYEP (Engelli Yakınları Eğitim) Felsefesi bu. Sadece acı çekmiyoruz. Bu acıyla bize gelen diğer boyutlara da bakıyoruz. Ayrıntılı bilgi için www.beyazay.org.tr sitesini inceleyebilirsiniz. Bu konuda ileride başka bilgileri de paylaşmaya devam edeceğim. Vedalaşırken şunu söylemek isterim; olumsuz birşeyin gelmemesi imkansız. Gelin bu acınının diğer boyutlarına da bakalım. Nasıl sevilmeyen ödevler, okul günleri bizleri ileriye taşıyorsa acılar da bizleri aslında ileriye taşıyor. Farkında olursak sonuçları daha güçlü olur.


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

20 Ocak 2017 Cuma

((slayt izle)) Bolvadin Gazi orta okulu seminerleri slaytımız

Bolvadin Gazi orta okulu seminerleri slaytımız

--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

13 Ocak 2017 Cuma

((slayt izle)) Gelecek, Ortak Eserimiz Olsun...’’

TBMM'ye girmiş ilk görme engelli milletvekili olan Lokman Ayva, aynı zamanda Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı. Kendisiyle engellilerin eğitim ve kariyer faaliyetlerini, düşüncelerini ve neler yapılabileceğini konuştuk. 
Türkiye Beyazay Derneği ne zaman ve nasıl kuruldu? 
 
Beyazay 1988 yılında bir grup engelli üniversiteli gencin başlattığı çalışma, 1992 senesinde de dernek olmuştur. O yıllarda engellilere yönelik Türkiye'deki STK'larda bir tıkanmışlık söz konusuydu. Beyazay'ı kuran üniversiteliler farklı bakan, yabancı dil bilen gençlerdi ve yapılabilecek çok şey olduğunu görüyorlardı. Bir teşekkkür bile beklemeden sürekli yeni birşeyler yapma fikri gelişti. Sonra Beyazay'ı şöyle tarif ettiler: "Cehaletten, sıkıntılardan meydana gelmiş karanlıklara doğan bir hilaldir." Ay denmesinin sebebi, iyilikseverlerden alınan bilgi, emek, para, malzeme, beceri, tecrübe, yöntem gibi imkânları; onlara ihtiyaç duyanlara aktarılmasına adeta bir ay gibi aracı olunması. Beyaz denmesinin sebebi de tüm renklerin birleşimi bir renk olduğu içindir. Beyazay'ın temizlik, aydınlık gibi algılanması da söz konusu. İmkânlarımız sınırlı olduğu için davetiyemizi o zaman pek de yaygın olmayan fakat bizim üniversite çevresinde olan macintosh bilgisayarda bir arkadaşa yazdırıp onu çoğaltıp dağıtıyorduk. Öğretmenliği, temizliği, evrak işlerini, çay işlerini hep kendimiz yapıyorduk. Bir keresinde kurslar başlamadan önce kimse yokken Beyazay'a gelip gömleği, pantalonu çıkardım, tuvaletleri falan yıkadım; arkasından da kıyafetleri giydim, kravatı taktım, kaymakamlıkta toplantıya gittim. Bu yüzden çok paraya da ihtiyacımız olmuyordu. İhtiyaç olan parayı da şöyle buluyorduk: Tüm üyeler bir toplantı yapacağımızda dönerciye "15 döneri bize kaç liraya verirsin?" diyorduk; o da bakıyor, 15 döner için bile pazarlık eden gençleri görünce %50'ye varan indirimler yapıyordu. İndirimleri, "Tek başımıza olsak bu kadar indirim alamazdık. Bu indirim Beyazay'ın hakkıdır." deyip derneğe veriyorduk. Onu da fotokopi parası olarak kullanıyorduk mesela.
 
beyazay

 
Dernek kapsamında ne tür faaliyetler gösteriyorsunuz? 
 
Şimdi büyük bir aileyiz. 72 yurt içinde, 8 yurt dışında şubesi olan 11 bölge başkanlığı ve 12 ülkede contact personları bulunan bir kuruluş durumundayız. Her şubemizin ayrı ayrı faaliyeti var. Temelde engellilerin bireysel gelişimleri, toplumsal bakış açısının gelişmesi ve sistemsel sorunlarının çözülmesi için uğraşıyoruz. Bireysel gelişimler için her türlü eğitim, mesleki kurslar, rehabilitasyon, kariyer planlama, istihdam, farkındalık faaliyetleri, teknik ve yöntem çalışmaları, teknoloji geliştirme çalışmaları gibi bir çok çalışma yapıyoruz. Halen engellilere karşı ön yargıların aşılması, engelli ve engelsizlerin aralarındaki uzak mesafenin aşılması için her kesimin de birlikte spor yaparak birbirlerini tanımaları, anlamaları için ulusal bir kampanyamız var. Bu kampanya 81 ilde sürüyor. Üniversiteler, belediyeler, valilikler ve bakanlıkların desteğiyle Cumhurbaşkanımız'ın himayelerinde. En son bu kampanya için "Marifet Ellerimizde Alış-veriş Günleri" düzenlenmişti. Ayrıca, başta engelli anneleri, engelli yakınlarının sahip olduğu fırsatları değerlendirmek üzere EYEP felsefesini geliştirdik ve buna uygun da bir proje yaptık. Bence öncelikli hanımlar bu felsefeyi öğrenip bu imkândan faydalanmalılar. Malum engellilerin önüne zaman zaman birçok fiziksel engel çıkmaktadır. Bu konuda standart getirdik Türkiye'ye. Buna göre kuruluşlar bizi davet ediyor. O kuruluşun engellilere uygun hale getirilmesi için ne yapmak gerekiyorsa her şeyi yapıyoruz. Hak ederse de sonunda bir belge veriyoruz. Bu belgeyi alan ceza almaktan kurtulabilmektedir. Okurlarınıza çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin bunlar gibi birçok çalışmayı birlikte yapalım. Gelin birlikte geliştirelim. Gelin, gelecek ortak eserimiz olsun.
 
beyazay


 
Günümüzde Türkiye Beyazay Derneği toplamda kaç şube ile bizimle beraber? Nerelerde bulunuyor?
 
Sanıyorum okurlarınız nerede varsa Beyazay da orada var. İnşallah olmayan yerler de bu çalışmalardan mahrum kalmasın ve birlikte açalım. Yurt içinde 72 şubemiz var. Şu an itibarıyla sadece İstanbul'da 6 şubemiz var. Yurt dışında 8 ülkede şubelerimiz var. 12 ülkede de contact perosnlarımız var. Okurlarınızdan yurt dışında yaşayanlar olursa onlarla contact person ağımıza dâhil olmalarını konuşabiliriz. Birlikte Suriye'den ülkemize gelmiş engellilere destek olabiliriz. Nerede ihtiyaç varsa Beyazay orada olmak ister.
 
''Karanlıktan Aydınlığa Adım''kaset dergi ve ''Beyazay Dergisi'' ne zaman faaliyete geçti? Bunlarla beraber neler amaçlanıyor?
 
Kaset olarak yayınladığımız Karanlıktan Aydınlığa Adım dergisi teknolojinin bu kadar gelişmediği yıllarda görme engellilerin ihtiyacını karşılamak üzere yapılmıştı. Şuan itibarıyla gelişen teknoloji sayesinde Ayça Dergisi'ni körler okuyabilmektedir.
 
Beyazay Dergimiz ise engellilik alanında kültür ihtiyacına, fikir üretimi ve bir arada sunumu amacıyla yayınladığımız bir dergi idi. Şu anda bu dergilerin ötesinde bir dergiye ihtiyaç var. O da engellilerle ilgili bilimsel çalışmalar ve iyi uygulamaların yer alacağı hakemli bir dergi. Bu konuda da arkadaşlarımızın çeşitli fikirleri var. Bakalım gelecek bize ne getirecek bu konuda.
 
beyazay

 
Bugüne kadar ne tür faaliyetler, projeler yapıldı? Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?
 
Birçok proje yaptık. Sadece isimlerini söyleyeyim:
 
"Sınır Tanımayan Engelliler Turkuvaz" projesi,
"Eylemay 2" AB projesi,
"Kırgızistan Eğitim Merkezi" projesi,
"Kosova engelliler Teknoloji ve Bağımsız Yaşam Eğitimleri" projesi,
"Tataristan Kabartma Kitap üretimi" projesi,
"Birlikte Okumamıza Engel Yok" projesi,
"Engellilere Yönelik Meslek Standartlarının Belirlenmesi" projesi,
"Engelliler Kariyer Merkezi" projesi,
İETT ile "Birlikte Başarıyoruz" projesi,
"Online Eğitimle Engellleri Aşıyrouz" projesi,
"EE-Ticaret" projesi,
"ICEVI Europe 2013" projesi. (Bu T.C. Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde gerçekleştirilmiştir.
"Eğitim Her Engeli Aşar" projesi. Bu da Cumhurbaşkanlığından himaye almış bir projedir. Avrupa Konseyi tarafından model proje olarak kabul edilmiştir. UNESCO ile birlikte genişletme prensip kararımız söz konusu.
 
Geçmişte yaptığımız engelliler üniversite hazırlık, dışarıdan okul tamamlama, yabancı dil eğitmlerimiz gibi birçok projemiz de özellikle ilk kurulduğumuz yıllarda ağırlıklı yapılmaktaydı. Bu arada körlere yönelik ilk bilgisayar laboratuvarı, Kabartma Kuran-ı Kerim kurslarını da Beyazay açmıştır.
 
beyazay

 
Ana çalışma alanınızı eğitim olarak belirtiyorsunuz. Türkiye'de engelli eğitimi ne durumda? Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?
 
Genel eğitim, içerik ve uygulama problemleri herkes için olduğu gibi engelliler için de var. Ama bunların dışında konuşursak engelli eğitimleri konusunda dünyanın en iyi ülkeleri arasındayız. "Eğitim Her Engeli Aşar" kampanyasının amacı eğitim sistemimizdeki engellilerin sayısını artırmaktı. Kampanya başında sayı 150 bin idi. Biz %50 artırmayı hedeflemiştik. Kampanya döneminde geliştirilen yöntemlerle bu sayı %144 artışla 370 bine ulaştı. Bunlar az buz başarı değildir. Şu anda acilen Adıyaman'da arsası tahsis edilmiş olan 3 dilde eğitim yapacak "International Collage for Students with Disabilities" okulumuzu hayata geçirmemiz gerekiyor. Bu konuda başta Ayça Okurları olmak üzere bütün insanlığın desteğine ihtiyacımız var. Burada Türk, Kürt, Arap öğrenciler ilk başta Türkçe, Arapça ve İngilizce eğitim görecekler. Öğrenci durumuna öre Kürtçe'yi de düşünüyoruz. Şu anda engelliler arasında üstün yetenekli çocuklarımız var. Onlar gözümün önünde eriyip gidiyor, dayanamıyorum. Absolute çocuklarımız var. Ülkemizde her şey sıradan insanlar için. Sıradan engelsiz ve sıradan engelliler rahatlar. Eğer sıradışı iseniz sorun oluyorsunuz, sorun yaşıyorsunuz. Siyasilerimiz bu konuya sıcak bakıyorlar. Yakında güzel haberler duyacağız.
 
Adıyaman'daki 3 dilli kolejde Ortadoğu'ya hizmet verecek dünyanın en iyi okulu da olacak. İddialıyım.
 
Engelli Kariyeri Projesi ile engelli vatandaşların gelişimi üzerine neler yapılıyor?
 
Bizim projelerimiz ezber bozan projeler. Engelli Kariyeri de öyle. "Engelliler ne işler yapabilir?" sorusunu kaldırdık. Bize saçma geldi. Anlatınca eminim size de saçma sapan gelecek. Düşünün, "Körler saz çalabilir mi?" Aşık Veysel başta olmak üzere birçok saz çalan kör vardır. Ama her körün saza yeteneği olabilir mi? Tabii ki olamaz. Nasıl her gözü gören saz çalamıyor, pilotluk yapamıyorsa körler de öyle. Kiminin birine, diğerinin başka bir şeye yeteneği olabilir mi? Ayrıca, bir şeyi engellilerin yapıp yapamayacağını nereden anlıyoruz? O güne kadar deneyen engelliler olmuş ise ve başarmışsa diyoruz ki "Engelliler şu şu mesleği yapabilir." Bunun gibi şeyler... Yeni sorumuz şu: "Engellinin yeteneği ne, yeteneğine uygun birikimi var mı, bu yetenek ve birikimin üretime dönüşmesi için şartlar ne olmalı?"
 
Bu projemiz önemli bir proje. Bizim kadar kapsamlı yapan Avrupa'da bile olmamış. Şu anda 3000'den fazla engelli bireyin yetenek ve birikim ölçümlerini yaptık. Bu konuda ortağımız Bağcılar Belediyesi ve İŞKUR. Şimdi bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Bu planlama yoluyla işe yerleştirdiğimiz kişilerin tamamına yakını iş değiştirmeye ihtiyaç duymadılar. Ayrıca, oryantasyon ve iş sonrası izlemeler de yapıyoruz. Problem olduğunda katkı yapmaya devam ediyoruz. Hükümetimize de ilettik: 14 yaşından büyük tüm engellilere "kariyer planlama" yapmamız lazım.
 
Suriye'den gelen engelli mülteciler için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
 
Biliyor musunuz, anlatmak istemezdim ama acı tecrübelerimiz var. Herkes bilsin. Bir Suriyeli çocuğu bir kuruluşa götürüyorlar. O kuruluş yetkilileri yetim çocuklara yardım ettiklerini söyleyerek çocuğu kabul etmedi. Arkadaşımız o çocuğun da yetim olduğunu söylüyor. Onlar da "engelsiz yetim" çocuklara yardım ettiklerini söylemişler. Engelliyseniz yardım kuruluşları bile sizi istemezler. İşte kimsenin istemedikleri bizim görev alanımıza giriyor. Böyle düşünen ve davrananları anlayabiliyorum ama asla hak vermiyorum. Büyük terazi konduğunda kim istenmeliydi, kim istenmemeliydi hep birlikte göreceğiz. Biz bu işin o kadar gecikmeden anlaşılacağına da ayrıca inanıyoruz. Arkadaşlarımızın potansiyelleri açığa çıktıkça eminim ki hatalarını anlayacaklar. Bizim temel yaklaşımımız burada da ezber bozucu. Beyazay der ki, "Biz öyle bir yardım edelim ki bir daha bizim yardımımıza ihtiyaç duymasın, hatta kendisi başkalarına yardım etsin." Öncelikle temel sorunları aşmaya çalışıyoruz. Mevzuatından rapor meselesine, eğitimden istihdama kadar. Kaynaşma çalışmaları yapıyoruz. Eğitimlerine destek oluyoruz. Birçok kuruluşla da iş birliği yapıyoruz. Yakında bir sitemiz hizmete girecek ve Arapça - Türkçe rehberlik edecek bu site. Biz kardeşlerimizi kazanmak istiyoruz. İnsanlık da kazansın istiyoruz. "Suriyeli Engellilerin kazanması insanlığın kazanması demektir."
 
Sizin bir de siyasetçi kimliğiniz var. Siyasilerin böyle sosyal sorumluluk projelerinde, toplumsal sorunlarda rol oynaması hakkında neler düşünüyorsunuz?
 
Bu sorunuz için de teşekkür ediyorum. Siyasette inanılmaz tecrübe kazanmışım. Olaylarla karşılaştıkça bunu daha iyi anlıyorum. Bu birikimi insanlarımız sayesinde kazandık. Yine insanımıza döndürmemiz gerekir. Böylelikle güzel bir istikbal inşâ edebilelim. Gelişmemizi ve ilerlememizi, ortak tecrübelerimizi ortak istikbalimizin harcı yapmamız en akıllıca yöntem. Sizin aracılığınızla tecrübeli siyaseetçilerimize şunu söylemek isterim: Siyasi arenaya alıştığınız için iyilik faaliyetleri fark edememiş olabilirsiniz. Ama emin olun iyilik faaliyetlerindeki tatmin, fırsatlar, mutluluk, heyecan, haz, siyaset dâhil hiçbir alanda yok. Dünyanın gidişi de bu istikamette. Mesela, Google da iyilik yöntemini kullanarak dünyada en başarılı arama motoru durumunda. Nasıl yapıyor? Onun hizmetlerinden bedava faydalanıyorsunuz. Google adeta iyilik ediyor. Fakat yaptığının kat kat karşılığını başka yerden alıyor. Reklam verenden, sponsorlardan alıyor. Sadece tecrübeli siyasetçilerimize değil, herkese iyilik çalışmalarına bir an evvel katılmalarını öneriyorum. İsmini bilmediğim değerli biri şöyle demiş: "Eğer Allah'ın seni sevip sevmediğini anlamak istersen, sana iyilik fırsatı verip vermemesine bak. Eğer iyilik yapma imkânı vermiş ise bil ki seni seviyor."
 
Size ve okurlarınıza müteşekkirim. Her şey gönlünüzce olsun.

--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) İnternetten Ders Çalıştırma

İnternetten Ders Çalıştırma

Bir Sosyal Sorumluluk Projesi önerimiz var.biz yıllardır birebir ders çalışma faaliyetleri evlere gönüllü Öğretmen gönderme faaliyetleri yaptık.ancak bu faaliyetimize sadece izmirde'ki arkadaşlar katıldılar.farklı İllerdeki arkadaşlar Başkanım keşke bu faaliyetleriniz bizim İlimizdede olsada katılsak diyorlar.Görmeyenlerin sohbet ettikleri bilgi ve belge paylaşımları yaptıkları ortamlar var.yalnız şöyle bir açıklama getirmek istiyorum.görüntülü sohbet odaları var ve onların kötü bir şöhreti olduğunu biliyoruz.bu tamamen görmeyenlerin katıldığı ortamlar.şöyle bir düşüncemiz var.Arapca İngilizce Kursları farklı konularda ders çalışma olanakları tasarlıyoruz.bize gönüllü olarak destek olmak isteyenler beni arayabilirler.Salih Arıkan:0506 514 96 93


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

12 Ocak 2017 Perşembe

((slayt izle)) Türkiye’nin direnişi Batı'nın kimyasını bozuyor

Rasim Özdenören
Batı dünyasında (Batı: ABD'nin şahsında tüm Batı Avrupa ülkeleri) özellikle Davos'tan bu yana (2009) keskin bir Türkiye aleyhtarlığının yükseldiğini tespit etmek gerekiyor. Aslında Türkiye'nin de o tarihten başlayarak Batı karşısındaki diplomatik pozisyonunu değiştirdiğini, değişen diplomasinin tek taraflı cereyan etmediğini göz önünde tutmadan, her iki tarafın diplomatik tutumunun mahiyetine layıkıyla akıl erdirmek imkân dâhilinde olmayacak...
Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken "komşularla sıfır problem" söylemi üzerinden hareket ediyordu. Ama onun bu tutumunun gereğince anlaşılabildiği söylenemez. Nitekim Davos'ta bir panel tartışması iyiniyetli tutumun bir anda paramparça olmasına yetti: bütün Batı dünyası nerdeyse "görünmez bir el" tarafından yönetiliyormuşçasına Türkiye'ye karşı aniden tek cephede birleşti...
Artı, Kuzey Afrika'nın batısından başlayarak bütün Akdeniz kıyısı boyunca devam eden Arap Baharı da bir anda tersine döndü. Diktatörlüklere karşı savaş açtığı söylenen yakın geçmişin manda veya sömürge ülkeleri ilkin tebcil edilirken, özgürlük söylemleri birden boşa çıktı... Bütün bu hareketlerin Davos'tan sonra vuku bulması dikkate değer bir olgudur.
Kuzey Afrika ülkelerinde (Mısır dâhil) özgürlük söyleminin ve deviniminin fazla karşı koymadan içe kapanışı ile halen Türkiye'nin Batı karşısında ciddi bir direniş hareketi içine girmesinin eşzamanlılığı manidar görünüyor.
Blok halde Batı dünyası Türkiye'den ne istiyor?
Batı'nın zamirini biliyorsak, bu sorunun cevabına kolayca yaklaşabiliriz. Avrupa 16. yy'dan bu yana iktisadi düzenini sömürü esasına bina etmiştir. Zenginliğini savunmasız gördüğü ülkelerin yer altı ve yer üstü servetini kendi ülkesine taşımakla elde etmiştir. Sömürdüğü ülkeleri ve onun insanını insan bile saymadan, onları köleleştirmeyi hiçbir vicdan azabı duymadan gerçekleştiren Batı, olanca acımasızlığıyla dünyanın geri kalan kısmını pervasızca talan etmiştir. Çünkü ona göre yabancı düşmandır, komşu dilencidir; değilse bile düşman ve dilenci olmaya müstahaktır...
Batı'nın sömürgecilik defteri durmadan kurcalanmalıdır... Ama biz günümüze bakalım. Günümüz de o sömürgeci geçmişin bir süreğeni olarak devam ediyor.
İşte, içinde yaşadığımız şu günlerde Batı sömürgeciliğine karşı ilk ve ciddi karşı çıkış, ilk ciddi direniş Türkiye tarafından gerçekleştiriliyor. Batı dünyası, bu direnişi püskürtmenin çabası ve telaşı içinde...
Batı şimdiye kadar Türkiye'de olsun, başka ülkelerde olsun fazla bir direnişle karşılaşmadan, kendine muhalif gördüğü yönetimleri darbeler marifetiyle kolayca bertaraf etmenin üstesinden gelmişti. 
Şimdi Türkiye nezdinde beklemediği bu direniş onun ezberini bozuyor. Şimdiye kadar yerli işbirlikçileriyle hükümet darbeleri yapmada herhangi bir zorlukla karşılaşmamıştı. Ama son 7, 8 yıldan bu yana giriştiği bütün teşebbüsler boşa çıkıyor. Obama'nın bocalamasını, yalpalamasını bu beklenmedik direnişe bağlayarak açıklamak mümkün...
Giriştikleri muhtelif darbe teşebbüslerinde olsun, atlatılan ve fakat her biri bir başına ayrı bir facianın konusu olan kent içi terör olayları karşısında olsun, geçmiş olsun dileğinde veya taziyede bulunmada gecikmeleri de bu nedene bağlı...
Onun itikadınca ahlak da başarıyla kaim olan bir değerdir. Başaramadığı zafer karşısında ahlakî bir borçluluk hissinden muaf sayıyor kendini...

--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

11 Ocak 2017 Çarşamba

((slayt izle)) Başkanlık sistemini neden destekliyorum?


Süleyman ÖZIŞIK
Başkanlık sistemine kökünden karşı olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu dün gerekçesini şu temeller üzerine oturttu:

"Ne oldu da parlamenter sistemden vazgeçiyoruz? Parlamenter sistem neyimize yetmiyor? Neden bir anayasa değişikliği? Çünkü kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikliğini yapıyorlar"

İzlerken, "Hay yaşşa" diye haykırasım geldi.

Çünkü parlamenter sistemi neden istemediğimi bana sorsalar, gerekçelerimi ancak bu kadar güzel, bu kadar şeffaf anlatamazdım.

CHP'nin lideri, siyasi hayatında ilk kez milyonların duygularına tercüman oldu.

Evet; Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan insanların büyük bir kesimi bu sisteme karşı...

Ki ben de karşıyım...

Neden karşı olduğumu, çok da eskilere gitmeden tane tane anlatayım.

Çünkü bu sistem benim inandığım bütün değerleri ayaklar altına aldı, arkasından gittiğim bütün liderleri bir şekilde bertaraf etti. 

Bu sistem sayesinde Adnan Menderes ve onun dava arkadaşı olan bakanlar suçsuz günahsız yere darağaçlarında sallandırıldı. 

Bu sistem sayesinde 1980 darbesi yapıldı, bu sistem sayesinde "Adalet yerini bulsun diye bir sağdan, bir soldan astık" denildi. Bu sistem sayesinde, o dönemde 5 bin insanın nerede olduğunu hala bilmiyoruz.

Bu sistem sayesinde benim seçtiğim Cumhurbaşkanı Özal, dönemin başbakanı Demirel tarafından Çankaya'ya hapsedildi, yalnızlaştırıldı. Öyle bir yalnızlaştırma ki zehirlendiğinde kendisini hastaneye yetiştirecek bir ambulans bile yoktu Çankaya'da...

Bu sistem sayesinde benim Başbakan olarak seçtiğim Erbakan koltuğundan edildi. 

Bu sistem sayesinde askerler Erbakan'ı Başbakanlık binası içinde tokatlamaya çalıştı, yine bu sistem sayesinde kendisine "Pe.evenk" diye hakaret etti.

Dönemin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu sistem sayesinde askerle birlik olup "Ya gidersin, ya darbeyle gönderilisirsin" diyerek postmoren darbe yaptı. 

Recep Tayyip Erdoğan bu sistemin getirdiği demokrasi sayesinde şiir okuduğu gerekçesiyle hapse atıldı, bu sistem sayesinde siyasi yasaklı hale getirildi.

O günün ve bugünün sözümona demokratlarına "Sen muhtar bile olamazsın" diye göbek attıran sistem, bu sistemdi.

Bu demokrat sistem sayesinde 28 Şubat kararları alındı. 

"28 Şubat bin yıl sürecek" diyerek toplumun milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alanlar bu sisteme güveniyordu.

İmam Hatip Liseleri'nin kapanmasına neden olan demokratik sistem parlamenter sistemdi.

Başı kapalı kızların okul kapılarında yerlerde sürüklenmesine neden olan sistem bu sistemdi. Kur-an kurslarının yasaklanmasına neden olan sistem, demokratik parlamenter sistemdi. 

Meclis'te ve kamuda başörtülü kadınların bulunmasını engelleyen sözümona kadın haklarına saygılı demokratik sistem de bu sistemdi.

Kendimden bir iki örnek vereceğim...

28 Şubat döneminde 80 yaşındaki babamı yol ortasında durdurup üzerini aratan, "Yoksa takma mı bu?" diyerek sakalını çekiştiren namertlere güç veren sistem bu sistemdi.

Acı içinde kıvranarak hastaneye giden 76 yaşındaki başörtülü anneme, "Git başı açık resmini koyduğun nüfus cüzdanıyla gel" diyenler bu sistem sayesinde zulmediyordu.

Bu sistem sayesinde başörtüleri soymak için ikna odaları kuruldu. Bu sistem sayesinde yıllar yılı okullarda katsayı zulmü yaşandı.

Evet...

Tüm bu nedenlerden dolayı, yarınlarda başka zalimler gelip bu zulümleri bir kez daha yaşatmasın diye parlamenter sistemi istemiyoruz.

Bu zalimliklerle bir daha karşılaşmamak adına, geleceğimizi garanti altına almak adına başkanlık sistemini destekliyoruz.

Hiç kimse "Ama bahsettiğin yasaklar da, zulümler de bu sistem sayesinde kaldırıldı" mavalı okumasın.

"Kefenimi giyerek bu yola çıktım" diyen Erdoğan olmasaydı bugün hala Meclis'te başörtülü vekiller olmayacaktı.

Erdoğan olmasaydı İmam Hatip Liseleri hala kapalı olacak, başörtülü öğrenciler ikna odalarında zorla soyundurulacak. Bu dayatmayı kabul etmeyenler de okulundan, eğitiminden uzaklaştırılacak ve cahil bırakılacaktı.

Erdoğan'ın yerine bir başkası olsaydı E-Muhtıralar, darbe girişimleri başarılı olacak, askeri vesayet bugün devam etmiş olacaktı.

Dolasıyla...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Neyimize yetmedi bu parlementer sistem" sözlerine cevap verecek olursak...

Yetmez olur mu efendim. 

Fazlasıyla yetti artık. Canımıza kadar yetti artık yani...

Bu ülkenin inançlı kesimi olarak "Yeter artık" demek için, bir daha bu zulümlerle karşılaşmamak için ve geleceğimizi garanti altına almak için başkanlık sistemini istiyor ve destekliyoruz.

Bir önceki yazımda da söyledim.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sistemi sayesinde diktatör mü olacak" şeklindeki algı operasyonlarınız tutmuyor, tutmayacak.

Sizin pek demokratik olan parlamenter sisteminiz sayesinde iktidar olmak formaliteydi. "İktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız" diyordunuz. Onlar Anayasa'yı değiştiriyor, sizin zihniyetinizdeki mahkemeler "Anayasa'ya aykırı" diye geri çeviriyordu. Bu mahkemeler sayesinde seçilmişlere her türlü ayarı veriyor, istediğiniz frenlemeyi yapıyordunuz. İstediğinizde partilerini kapattırıyor, istediğinizde liderlerini siyasi yasaklı konuma düşürüyordunuz. 
Bir şiir okuduğu için hapse attıklarınız bile oluyordu!

Vesayetiniz, hakimiyetiniz, ceberrutluğunuz, şımarıklığınız, kibiriniz, ağır ağır şıngır mıngır kırıla kırıla alaşşağı edilişini hazmedemiyorsunuz.

Elinizdeki kudreti kaybediyorsunuz. Bağırmanız, çıldırmanız, "Bunu kan akmadan başaramazsınız" demeniz bundan...

Dipnot 1 - 132 Chp'li dün Meclis'te oylanan ve kabul edilen "Mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olması" maddesine "Hayır" demiş! Oysa aynı CHP, 2011 yılındaki Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda bu maddeye "Evet" vermişti.

Vay ben ölem!

Dipnot 2- Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın rakibi olan Ekmeleddin İhsanoğlu, Anayasa değişiklik paketi ile Partili Cumhurbaşkanlığı maddesine "Evet" oyu vermiş!

Allah'ını seven toprak atsın üstüme! :)


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

8 Ocak 2017 Pazar

((slayt izle)) Hayat Bilgisi Ders Kitabı

Hayat Bilgisi Ders Kitabı
Erem Şentürk
Eskişehir'de şehir merkezinde küçük bir çay ocağına oturup cuma vaktine kadar çay içeyim dedim. Uğur adında genç bir kardeş "Tost ister misin" diye sordu "İsterim" dedim ve yılardır duymadığım bir teklifle, "Salça da süreyim mi ağabey" dedi. "Eyvallah, salça varsa acı da vardır sende, sür bakalım" dedim.

O sırada yanında oğluyla birlikte yaklaşan orta yaşta bir ağabey geldi, selam verdi tanıştık Selçuk Bey'le, öğretmenmiş. Memleket, terör ve saat ayarları üzerine sohbet ettik. Anlatacakları varmış dinledim. Terör konuşurken siyaset, istihbarat, dış güçler ve 12'den isabetle İran tehlikesinden yakındı. Tam bu sırada "Bizim de üzerimize düşenler var ve geç kalıyor olabilir miyiz hocam?" diye sordum. "Ne gibi" dedi. "Peki, müsaade ederseniz göstereyim" dedim ve yanında bizi dinleyen oğluna döndüm ve tanıştıktan sonra. Kaça gidiyorsun diye sordum;"7'ye" dedi. Orta 2, kocaman adam yani.

"Hocam siz müdahale etmeyin" dedikten sonra telefonu açtım ve delikanlıya Seyit Onbaşı'nın fotoğrafını gösterip "Kim bu" diye sordum, tanımadı. Ömer Halisdemir'in fotoğrafını gösterdim tanımadı. Fatih Safitürk'ünfotoğrafını gösterdim, tanımadı. Fethi Sekin'in fotoğrafını gösterdim tanımadı. Selçuk Öğretmen sessizce durdu "Anladım" dedi. 

Hayat Bilgisi dersini biz vereceğiz çocuklara. Gerekirse Hayat Bilgisi kitabını evde yazacağız. O kitaptan evde ders çalışacak evlatlar. Ben, yarın öbür gün okula gidecek olan oğlum için yazmaya başlıyorum Hayat Bilgisi kitabını. 

"Bizim atamız Hz. İbrahim'dir(as). Bayrağımızdaki hilal bize ondan miras nizamı âlem sembolüdür, ay değildir hilaldir. Bu savaş ayla haçın değil, hilalle haçın savaşıdır" diye başlayan ve içinde okullarda ders olarak çocuklara öğretilmeyen Ömer Halisdemir'lerin ders kitabını yazacağım. Size de tavsiye ederim...


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Körler Haftası Etkinliğimiz

"7-14 Ocak Körler haftası nedeniyle dernek merkezimizde bir toplantı yaptık. görmeyenlerin sorunlarını tartıştık.görme engellilik doğuştan yada sonradan oluşabilir.doğuş dan akraba evlilikleri genetik rahatsızlıklar olabilir.sonradan ateşli hastalıklar iş kazaları göz tansiyonu yada şeker hastalığı ve iş kazaları trafik kazları da körlük nedenlerindendir.görme engelli çocuklara yaşına göre kendi işlerini yapmasını öğretmek gerekir.yemeğini kendi yemesi üzerini değiştirmeyi öğretmek gerekir.sesli oyuncaklar oynamalı.kendini bedenini tanıması için oyunlar ve etkinlikler yapılmalı.Ana okuluna görmeyen çocuklar aynı yaştaki çocuklarla mutlaka gitmeli.ilk okula giderken Beyaz Bastonlarla küçük alıştırmalar yapılmalı.yaşına göre bağımsız hareket etme becerileri geliştirilmeli.Körler okulunda mutlaka kabartma yazı beyaz baston ve sesli programlarla bilgisayar iyi derecede öğretilmeli.Körler okulundan sonra kaynaştırma okullarına giderken.mutlaka kaynak odası olması gerekir.kaynak odalarında sesli ekran okuyucu programlarla bilgisayar kabartma ders kitapları olmalı.az görense  ekran büyütme araçları olmalı. zorlandığı derslerde mutlaka öğretmen görevlendirilmesi gerekmektedir.kaynaştırma öğrencileri özel Rehabilitasyon merkezlerinden de destek alabilir körler okullarında yada özel Rehabilitasyon merkezleri yada derneklerde görmeyenlerin mesleki eğitimleriyle ilgili çalışmalar yaygınlaştırılmalı.Engelli Çocuklarla diğer Çocukların birlikte etkinlikler yaparak ön yargıları aşmaya çalışmak gerekir.piknikler geziler sanat etkinlikleri Spor etkinliklerini engelli engelsiz birlikte yapmalı.farklı fakültelerde ve açık öğretimde okuyan görmeyenlerin kitapları e-kitap sesli kitap yada kabartma kitap seçeneklerinden biriyle eline gelmesi gerekir. aslında tüm yayınların e-kitap sesli kitap yada kabartma kitap seçeneklerinden biriyle elimizde olması gerekiyor.görmeyen arkadaşlarımıza Balçova Belediye Başkanımızın hediyesi olan Beyaz Bastonları dağıttık. Türkiye Emekliler Derneği Bayraklı şube Başkanı  Selahattin Öztürk,Emekli Memursen İl Başkanı Mehmet Ditmi,Ak Parti Konak İlçe Kadın Kolları Yönetim kurulu Üyesi Esra Yuluğ,etkinliğimize katıldı. Türkiye Beyazay Derneği İzmir şubesi olarak  görmeyen ve tüm engellilerle ilgili kurslar açabiliriz. öğrencilerimiz Beyaz Baston eğitimi kursları istediler .gurup oluşdukdan sonra Beyaz Baston ve Bilgisayar kursları Temel Sekreterlik kursları Lys Ygs Kpss bire bir ders  çalıştırma Memurluk Sınavlarına hazırlık iş ve insan ilişkileri Bilgisayarlı Muhasebe kursları.Engellilerin kişisel gelişimini amaçlayan her türlü kursu açabiliriz. önemli olan Engellilerin bir arada olmasıdır.Çalışan görme engellilerinde görevde yükselme kariyer gerektiren mesleklerde değerlendirilmiyor.Eengelli Müsteşarlarımız genel Müdürlerimiz Amir konumunda engellilerimiz olması gerekir.Engelliler her kurumda her yerde çalışırsa ön yargılar aza inecektir. hizmetli kadrosundaki görmeyen arkadaşlarımız zaman zaman temizlik ve zor işlerde çalıştırılmaktadır.


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

3 Ocak 2017 Salı

((slayt izle)) Birbirimize düşersek, ülkemiz düşer

İbrahim Tenekeci
Zorlu bir geçitten geçiyoruz. Derin bir vadinin içindeyiz. Türlü tehlikelere, saldırılara maruz kalıyoruz. Şartlar (coğrafya) nedeniyle kendimizi tam mânasıyla savunamıyoruz. Biliyor ve inanıyoruz ki sonrası düzlük, emniyet, ferahlık. Bereketli ovalar, emin beldeler. Hele bu sarp geçitten (akabe) bir çıkalım.
Derbent, iki dağ arasındaki geçit demek. Dar boğaz. Bunu doğu ve batı olarak anlıyorum. Ortasında ülkemiz. Her iki taraftan da saldırılar geliyor.
Bizim için ahiret dünyadan başlar. Yaşadığımız sıkıntılar ve imtihanlar, böyle de okunabilir. Dünya, geçitten geçmeye benzetilebilir.
Şimdi her taşın altından, her kayanın arkasından bir kötülük çıkıyor. Çalıların içi kımıl kımıl. Uçurumların üstü hayatımıza kastetmek isteyen kimselerle dolu. Bütün imkânlarıyla saldırıyorlar. Her türlü kirli ittifakı kurmuşlar. 
İçimiz de temiz değil. Birileri yerimizi bildiriyor, bilgi veriyor, yardımcı oluyor. Hatta kayıplarımıza sevinebiliyor. Onlardan medet umuyor. Nihayetinde kimimiz ölüyor, kimimiz yaralanıyor. Fakat ilerliyoruz. Kervan / kâfile durmuyor, tükenmiyor, geri dönmüyor.
Böyle bir durumda ve zamanda, birbirimize düşmek ne kadar akıllıca? Bunu en çok kim ister? Elbette bizi yok etmeye, durdurmaya çalışanlar. Unutmayalım, daima hatırımızda tutalım: Birbirimize düşersek, ülkemiz düşer.
Madem devlet destekli terör örgütleri hedef gözetmiyor, düğün evine veya polislere, eğlence mekânına yahut askerlere aynı anda saldırabiliyor, bizim de ayrım yapmadan birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Hainler hariç kimseyi dışlamadan. Siyasi duruşuna, kimliğine bakmadan.
Kötüleri durdurmanın yolu, daha iyi olmaktan geçer. Vatanın meziyet ve şahsiyet sahibi evlatları olarak. Bu dünyadaki gayelerimizden biri de neydi? Hayırla anılmak. İnsan ilişkilerinden başlamak şartıyla, her alanda daha iyi olmalıyız. Üslubumuzu kesinlikle düzeltmeliyiz. Güven vermeliyiz. Bunun başka çaresi yok.
***
Gönül erbablarından İsmail Ata'nın kıymetli bir nasihatini okudum: "Halkı sev; halkın güneşte gölgesi, soğukta kaftanı, kıtlıkta ekmeği ol." (Kaynak: Dr. Hayati Bice, Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Ahmet Yesevî Üniversitesi Yayınları, sayfa 190. Yeri gelmişken, Prof. Dr. Musa Yıldız Bey'e ayrıca teşekkür ederim.) Bu nasihat sadece dervişleri değil, yöneticiler dâhil, hepimizi yakından ilgilendiriyor.
Asırlar öncesinden devam edersek: Halkın acısına ve sevincine ortak olalım. Kaygısını paylaşalım. Kimsenin umudunu kırmayalım. İnsanları korkutmayalım fakat tetikte olmalarını sağlayalım. İlaveten: Bir şeyler yaşanıyor; yaşanmıyormuş gibi davranmayalım.
Haftalar evvel hırs bahsi hakkında bir yazı kaleme almıştım. Azim ile hırs arasındaki farklara değinmiştim. Savaş Barkçin ağabeyimiz değerli bir katkıda bulundu ve bizi mutlu etti: "Hırs, başka insanların sırtına basarak yükselmeye çalışmaktır. Azim ise kendi ayakları üstünde durmak ve yürümektir."
Bu cümleleri niye hatırladım ve hatırlattım. Konumuzla bir ilgisi var mı? Şöyle: Azmedip kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bir ülkeye karşı uluslararası hırsın taarruzu yaşanıyor.
Yeryüzündeki yüz milyonlarca insanın emeğini zimmetine geçirenler, millet hayatlarını ipotek altına alanlar, birçok devleti işleyemez duruma getirenlerin saldırısıdır bu. Meselenin ekonomik ve kara propaganda yönünün olması da bundan dolayıdır.
İnsanımız, uzun bir aradan sonra Yeni Türkiye rüyası görmeye başlamıştı. Derler ki kan rüyayı bozar. Diyoruz ki işte buna çalışıyorlar.
Canımız yanarken, acımız büyürken bile tüm gücümüzle mazlumların yardımına koşuyor, imdadına yetişiyoruz. Böyle merhametli bir milletin yenilmesi mümkün mü? İnanmıyoruz çünkü inanıyoruz. Diyeceklerimiz bu kadardır.


--

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.