4 Nisan 2014 09:36
CHP'YE KARŞI ORTAK CEPHE: ARINÇ-GÖKÇEK-İŞÇİ PARTİSİ…
Serdar Ant
Seçim sonrasında CHP'de karışıklık yaratma, Kemal Kılıçdaroğlu'nu tasfiye etme ve partiyi bölme çalışmaları başladı. CHP'ye yönelik bu psikolojik savaşın birinci cephesinde doğal olarak AKP var.
Başbakan Yardımcısı BÜLENT ARINÇ, yerel seçimlerde CHP'nin çok büyük bir yenilgi aldığını belirterek bu konuda ilk hamleyi yaptı:
"Muhteşem bir sonuçla karşı karşıya kalmıştır. Zannediyorum ki Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı tartışılacaktır. Ben şunu düşünüyorum. İstanbul'da Sarıgül, diyelim ki Ankara'da Mansur Yavaş, diyelim ki Yalova'da Sayın Kılıçdaroğlu'nun Grup Başkanvekili, ismini söylemek istemiyorum. O döner dönmez bir Genel Başkanlık yarışına, parti içinde başlamak isteyebilirler. Onun için de şimdiden mazeret hazırlamaya veya kendi açılarından sonuçları değerlendirmeye kalkıyorlar. CHP'nin de Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da işi bu seçimlerden sonra bir hayli zor. Eski CHP, yeni CHP tartışması tekrar gündeme gelecektir. Ve bir hayal değil belki, Cumhuriyet Halk Partisinin içinde bir başka Cumhuriyet Halk Partisinin doğması belki gündeme gelebilecektir."
Bülent Arınç'ın bu çıkışına dün akşam AKP'li MELİH GÖKÇEK'ten de destek geldi. Gökçek, twitter üzerinden yazdığı mesajda şunları söyledi:
"Sevgili Sarıgül, üzülme... İstanbul'da kaybeden CHP'de Genel Başkan olur, desteğim seninle, beraberce Kılıçdaroğlu'nu terhis edeceğiz...'
CHP'de karışıklık çıkartma ve bundan siyasal olarak rant elde etme hesapları içinde olan diğer bir kesim ise İŞÇİ PARTİSİ… Aydınlık grubu, tam da Bülent Arınç'ın dikkati çektiği gibi bir "eski CHP-yeni CHP" tartışması yaratıp Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal aracılığıyla bu işe soyunmuş gibi görünüyor.
İşçi Partisi'nin seçim sonrası stratejisi, Kılıçdaroğlu'nu ve Yeni CHP'yi eleştirme maskesi altında parti içinde bir karışıklık yaratmak ve CHP'den şu veya bu oranda bir kesimi kopararak partiyi bölmek olarak şekilleniyor. Aslında bu niyet, 2012 sonbaharından beri gündemde olmasına, hatta Sabahattin Önkibar gibi yazarlar tarafından Aydınlık sayfalarında açık açık yazılmasına rağmen, araya giren Gezi olayları ve 17 Aralık Operasyonu nedeniyle ikinci planda kalmış, seçimlerden sonraya ertelenmişti. CHP'nin seçimlerde beklenen oranda oy alamaması nedeniyle şimdi yeniden sahneye sürülmüştür. İşçi Partisi böylece seçimlerdeki kendi başarısızlığını ve siyasal çapsızlığını gözlerden saklamış olacağını sanmaktadır.
Aydınlık ve Ulusal Kanal çevresine yakın duran CHP içindeki bazı milletvekili ve partililerin de bu oyuna gelmeleri, bu psikolojik savaşın aleti olup benzer çıkışlar yapmaları oldukça düşündürücü ve üzücüdür.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce kurultayın toplanması gerektiğini belirterek, "Hastalığı tespit edip neşter atmak lazım. Kendimizi aldatmanın bir anlamı yok" görüşündedir.
Kılıçdaroğlu ve CHP'nin seçim mitinglerinin ana teması yolsuzluk iddiaları olmasına ve CHP seçim kampanyası sürecinde en çok bu konuyu işlemesine rağmen, Dilek Akagün Yılmaz'ın "CHP yeterince yolsuzluk iddialarını anlatamadı. Cemaat algısı bizim üzerimize yapıştırılmaya çalışıldı" şeklindeki eleştirileri, aslında kurultay taleplerinin hiç de yapıcı bir niyet taşımadığının bir göstergesidir. İşçi Partisi çevresinin de sözde "CHP-Cemaat ilişkisine" vurgu yapması ve CHP'yi bu noktadan yıpratmaya çalışması bu bağlamda oldukça dikkat çekici bir benzerlik sunmaktadır.
Oysa Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde CHP'de yapılacak bir kurultay partiye zaman kaybettirmekten ve AKP karşısında zayıflatmaktan başka hiçbir şeye hizmet etmez. Hatta böyle bir kurultay partiden kimi kopmalara yol açıp ortaya hoş olmayan bir tablo da çıkarabilir. CHP'nin şu veya bu şekilde bölünmesi, bu bölünmenin boyutu ne kadar önemsiz olursa olsun, sadece ve sadece AKP'ye yarayacaktır. İşçi Partisi de böyle bir karışıklıktan birkaç puanlık bir oy artışı sağlayacağını düşünerek Ulusal Kanal ve Aydınlık eliyle bu kışkırtıcılığa soyunmuştur.
Bülent Arınç, Melih Gökçek ve İşçi Partisi çevresinin seçim sonrasında CHP ve Kılıçdaroğlu'na yönelik aynı cephede buluşmaları, gerçekleri görmek isteyenler için aslında yeterince açık bir tablo ortaya koymaktadır.
Yazılı ve görsel medya, yıllardan beri her türlü siyasal ve ekonomik baskıyla iktidar denetimine sokulmuşken, "Aydınlık gibi bu derece "radikal"(!) ve "muhalif"(!) bir gazetede her gün sayfa sayfa resmi ilanların yayınlanması, acaba bu günler için miydi?" sorusunu sormamak elde değildir.
4.4.2014
--
Görüş, düşünce ve iletileriniz için aşağıdaki haberleşme ağını kullanabilirsiniz
Saygılarımla
http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.