16 Mayıs 2011
Olmak ya da Olmamak
Mehmet Bedri Gültekin
Koruculuğun iflası
9 Mayıs tarihli gazeteler Şırnak’tan çok önemli bir haber verdiler. 12 Haziran seçimlerinde yeniden aday olan BDP Milletvekili Hasip Kaplan, Cizre ve İdil’de yerleşik olan Meman aşireti lideri Tahir Güven’in oğlu Ali Güven’in oğlunun düğününe katıldı.
BDP milletvekili, köy girişinde aşiret mensuplarının kalaşnikoflarla yaptıkları gösteri atışlarıyla karşılandı.
Memanlar korucu aşireti. Üç ay önce silah bırakmışlar. Aşiret lideri düğünde yaptığı konuşmada, bundan sonra artık BDP’nin bağımsız adaylarını destekleyeceklerini ilan ediyor.
Karşılayanlar arasında Korucu aşireti Tayanların lideri Rauf Atak da var. Rauf Atak halen Diyarbakır’da Albay Cemal Temizöz ile birlikte tutuklu olan Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak’ın kardeşi.
Rauf Atak ve Tahir Güven, Hasip Kaplan’ı aralarına alarak poz veriyorlar ve değişen politikalarını ilan ediyorlar.
Bu fotoğraf, AKP iktidarının Kürt politikasının iflas ettiğini bir kez daha kanıtlıyor. Ve bu iflasla birlikte devletin “korucu politikası”nın, nasıl bir bumerang olduğu çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor.
YANLIŞTA ISRAR
Bilindiği üzere12 Eylül’ü takip eden yıllarda Kürt sorunu alevlendi. Devlet, soruna kalıcı ve halkın taleplerini göz önüne alarak bir çözüm bulmak yerine, bir yandan inkâr ve şiddet politikasında ısrar ederken, diğer yandan bir kısım aşiretleri silahlandırarak silahlı etnik şiddete karşı bir güç oluşturmaya çalıştı.
Devlet, bu politikanın sonucunda;
- Halk içindeki ayrılıkları derinleştirdi.
- Feodal ilişkileri canlandırdı. Aşiret reisliğine ve şeyhliğe kan verdi.
- Feodal topluma özgü bütün parçalanmışlık ve çatışmalar yeniden gün yüzüne çıktı.
- Ve bu geri toplumsal yapı üzerine oturan koruculuk, aynı zamanda her türlü adi suçu tetikleyen bir zemin oldu.
Güce dayanarak menfaat temin etmek amacını güden ve feodal otoritenin yeniden
tesis edilmesiyle ortaya çıkan koruculuğun doğasında, üstün bir güce dayanarak kendine bir hakimiyet alanı oluşturmak vardır. Aynı doğallık, dayanılan güç zaafa uğrayınca, ortaya çıkan “yeni güç”e sırtını dayamayı kaçınılmaz olarak getirir.
Koruculuk, devletin elindeki bir bumerang idi. Atıldı, PKK’dan çok halkı vurdu. Şimdi geri döndü ve atanı vurmaya başladı.
9 Mayıs’da yaşanan olay budur.
KUZEY IRAK’DA NE OLDU?
Benzer olay bundan tam yirmi yıl önce Kuzey Irak’da yaşandı. Irak’daki Kürt aşiretlerinin büyük çoğunluğu 1991 yılındaki Birinci Körfez savaşına kadar Bağdat yönetimi ile birlikte hareket ediyorlardı. Bizdeki korucu aşiretleri gibiydiler.
Birinci Körfez savaşının ardından ABD 36. Paralelin Kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan etti. ABD askerleri güneyden Bağdat’a doğru ilerlerken, Kuzey’de de o güne kadar Saddam ile birlikte hareket eden aşiretler ayaklandılar. Bölgede çok fazla esamisi okunmayan Barzani ve Talabani bu gelişme üzerine döndüler.
Örgütleri ve silahlı güçleri ile kısa sürede en etkin güçler olarak sahne aldılar.
Saddam, feodal yapıyı tasfiye ederek Kürt köylüsü ile birleşmek yerine, feodallere menfaat ve güç sağlayarak Kürtleri yanına çekebileceğini sanmıştı.
Fena halde yanıldı. Kürt feodalleri daha büyük bir güç, yani Amerika sahneye çıkınca hemen Amerika’nın tarafına geçmekte en ufak bir tereddüt göstermediler.
İKİ MODEL
Son otuz yılın gelişmeleri içinde Güneydoğu’da iki model ortaya çıktı. Birincisi Devletin “Korucu Modeli”dir. Feodal yapıya dayanarak, toprak ağalığı ve aşiret reisliğini güçlendirerek kitleleri kontrol etme modeli.
Bu modeli esas alan devlet, köylüyü ezdi. Taleplerine sırtını döndü. Feodal güçleri ise yerel otoriteler haline getirdi.
Kamil Atak, Korucubaşı olarak yılarca bölgede terör estirdi. Yanlış korucu politikasının yarattığı bir “savaş ağası” idi bir anlamda.
Şimdi Diyarbakır Cezaevinde. Üstelik kendisini geçmişte var edenler tarafından suçlanıyor.
Bugün ise Güneydoğu’nun feodalleri, AKP iktidarında Türkiye Cumhuriyeti’nin adım adım zaafa uğradığını görüyorlar. Öte yandan Amerika’nın güdümündeki kuvvetler ise, şimdi daha büyük bir güç olarak sahne almaktadır.
İşte Feodaller, şimdi, bu yeni güce sırtlarını dayamak üzere harekete geçmişlerdir.
CUMHURİYET KÖYÜ MODELİ
Güneydoğu’daki ikinci model, Kürt köylüsünün toprak ve özgürlük için ayağa kalktığı ve bunun için Cumhuriyet ve Atatürk’e sahip çıktığı modeldir.
Bu Modeli Bismil’in Aslanoğlu (Cumhuriyet) ve Sinan köylüleri hayata geçirmeye çalıştı.
Cumhuriyet köylüleri feodal zincirleri kırdılar, köylünün özgürleşmesini ve aydınlanmasını temsil ediyorlardı.
Koruculuğun tam tersi bir çözümün temsilcileriydiler.
AKP iktidarı, elindeki her türlü olanağı Cumhuriyet köylülerinin mücadelesinin ezilmesi için seferber etti. Ağa; toprak ve özgürlük isteyen köylüyü katletti.
İktidar katilleri korudu.
Sonuç, 9 Mayıs günü Cizre’de yaşanan manzaradır.
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin