4 Ekim 2010
Olmak ya da Olmamak
Mehmet Bedri Gültekin
Boşalan alan (3)
Kılıçdaroğlu, Referandum’dan hemen sonra Brüksel’e gitti ve ardından Berlin’e geçti. Çok önemli mesajlar verdi bu gezisinde.
Referandum sürecinde Avrupa Birliği, kendi tavrını çeşitli sözcüleri aracılığı ile oldukça net bir şekilde ortaya koymuştu. AB, “Evet” cephesinin en önemli aktörlerinden biri olarak üzerine düşeni yaptı.
Kılıçdaroğlu ise bütün gezisi boyunca hep şu mesajı vermeye çalıştı:
“Siz AKP’yi destekliyorsunuz. Ama AKP’nin, AB üyesi olmak için yaptığı çalışma sözdedir. “Gerçekte ise AKP’nin Türkiye’yi başka bir yere taşımayı amaçlayan bir gizli gündemi var. Avrupa Birliği’nin amaçları doğrultusunda asıl biz çalışırız. AKP’yi değil, bizi destekleyin.”
Kılıçdaroğlu Avrupa’da ziyaretler yapıp bu mesajları vermeye çalışırken, Avrupa Birliği’nin bir heyeti Diyarbakır’daydı ve Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Ahtisaari’nin Başkanlığındaki “Türkiye Bağımsız Komisyonu”, Türkiye’yi bölünmeye doğru götüren yolun taşlarını döşüyordu.
Avrupa Birliği bölücülüğün arkasında,
Avrupa Birliği, tarikat ve cemaatlerin arkasında,
Avrupa Birliği, bütün gücüyle Ergenekon tertibinin arkasında ve Türk Ordusu’na düşmanlık yapıyor.
Demokrasi adına Türkiye’nin etnik gruplar ve inanç farklılıkları temelinde ayrıştırılmasını dayatan da Avrupa Birliği.
“Türklerin tarihinin hakkından gelmek gerekir” diyen, bu amaçla Soykırım yalanını dayatan ve Mustafa Kemal mirasının yok edilmesi gerektiğini söyleyen de Avrupa Birliği.
İşte Kılıçdaroğlu bütün bunları dayatan Avrupa’ya; “AKP’yi değil beni destekleyin” diye dil döküyor Brüksel’de ve Berlin’de…
Avrupa Birliği’ne karşı tutum, Türkiye için artık bir varlık sorunu haline gelmiştir. Mafya-Gladyo-Tarikat sistemi Türkiye’nin önüne, AB kapısına bağlanmayı ve orada parçalanmayı koymuştur.
Ve bu sistemin has Partisi AKP, bunun için bütün gücüyle çalışmaktadır.
CHP ise, işte bu programı uygulamak noktasında AKP ile yarışmaktadır.
Bu program içinde debelenen bir Parti, bırakalım “Ana Muhalefet” olmayı, “Muhalefet Partisi” bile olamaz.
ANA MUHALEFET PROGRAMI
2010’ların Türkiyesi’nde bir Ana Muhalefet Partisi; programını ancak aşağıdaki esaslara oturttuğu zaman, gerçekten ana muhalefet rolünü oynayabilir:
1. Her şeyden önce tam bağımsızlık. Tam bağımsızlık politikası bugün birinci olarak, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesine tavır alınmasını, ikinci olarak NATO’dan çıkılmasını, üçüncü olarak Gümrük Birliği anlaşmasının feshedilerek, Avrupa Birliği’ne üyelik başvurusunun geri çekilmesini gerektirir.
2. Serbest piyasa ekonomisi, artık bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığı üzere, Türkiye’yi bölen bir rol oynamaktadır. Cumhuriyet, “Halkçı Devletçi Ekonomi Politikası” ile Türkiye’nin Doğusunu ve Batısını birleştirmişti. Halkçı Devletçi Politikanın birleştirdiği Türkiye, son otuz yılın serbest piyasa politikalarının uygulanması ile bugün bölünme noktasına gelmiştir.
Bu kapsamda, stratejik öneme sahip kuruluşların yeniden kamulaştırılması, kamu önderliğinde ülke düzeyine yayılan ve geri kalmış Bölgelere özel bir önem veren yatırım ve kalkınma politikaları izlemek zorunludur.
Serbest piyasa sisteminin esas sahibi AKP’dir. AKP’ye ancak halkçı devletçi politikalarla muhalefet edilebilir.
3. İktidar Partisi Ortaçağ güçlerine dayanmaktadır. Ana Muhalefet Partisi Ortaçağ’dan köklü bir kopuşu savunmak zorundadır. Toprak ağalığının kökünü kazıyacak bir toprak dağıtımı, yurttaşları Ortaçağın her türlü bağımlılık ilişkisinden kurtaracak Aydınlanma Devrimini tamamlamak; Türkiye’nin ihtiyacı olan Demokratik Devrimin gereğidir.
4. Halkın refahı ve mutluluğu. Hortumcunun malına el koymak ve tüm halkın hizmetine sunmak, adaletli bir gelir dağılımı için gerekli tedbirleri almak, kamu öncülüğünde gerçekleştirilecek yatırımlarla işsizliğin kökünü kazımak; tarımı desteklemek ve milli sanayii korumak, parasız eğitim ve parasız sağlık.
5. Türk ile Kürdü, birbirlerinin haklarına saygılı özkardeşler olarak emperyalizme karşı büyük millet anlayışı çerçevesinde sımsıkı birleştirmek. Bu çerçevede arkada kalan dönemin yanlışlıklarını tekrarlamayan, Kürdümüzü kazanmayı hedefleyen ve gönüllülük temelinde birliği esas alan bir yaklaşım gereklidir.
6. Türkiye, emperyalizmin Avrupa Birliği projesine ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin karşısına, Batı Asya Birliği hedefiyle çıkmalıdır. Emperyalizmin ezilen dünyaya ve ülkemize yönelik saldırısının karşısına, ulusal devletlerin dar sınırları içinde kalınarak mücadele edilemez.
Batı Asya Birliği aynı zamanda Kürt sorunu için de kalıcı bir çözüm anlamına gelecektir.
7. Batı Asya Birliği, Türkiye’nin dünya çapında izleyeceği mazlum milletlerle birlik ve Avrasya seçeneği politikasının Bölgemizdeki ayağı olacaktır.
Bu perspektif, Türkiye’nin; Mazlumlar Dünyasının bir parçası olduğu gerçeğini dış politikasının esası yapması demektir.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığı rolünün karşısına, Batı Asya Birliği’nde ve Mazlumlar Dünyasında tüm ezilenlerin birliği için öncü roller oynamaya talip olmak.
İşte CHP’nin sırtını döndüğü Ana Muhalefet Programı’nın esasları bunlardır.
--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
kaliteli slayt grubu
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin