29 Eylül 2016 Perşembe

((slayt izle)) Kül şehrine ağıt

Ali Nur Kutlu
Külden bir heykel gibiydiler...
Siyaha çalmış gri rengindeydiler. Işıkları sönmüş, renkleri gitmişti.
Öylece duruyorlardı yerde. Hareketsiz, sessiz ve cansız.
Öylece siyaha çalmış gri rengindeydiler.
Külden bir heykele dönmüştü hepsi...
Binalar da külden yapılar olmuştu.
Güneş külle kaplanmış, hava kül rengine çalmış, her yer grileşmişti.
Işığın olmadığı yerde, tüm renkler külün tonlarına dönüşmüştü.
Bir şehir kül yığına dönmüştü aslında.
O nasıl bir bombaysa, o bomba nasıl yakmışsa evleri, binaları, sokakları, hepsi küle dönmüştü.
Beton, taş, demir, toprak soğuk, renksiz bir kül bulutuna dönmüş, bu kül bulutu gökten yağmış ve her yanı kaplamıştı.
Külden bir çocuk, külden bir baba, külden bir anne, külden insan bedenleri sokaklara saçılmış, kurşundan heykeller gibi duruyorlardı.
Ağaç kül rengiydi. Arabalar kül rengiydi. Köpekler, kediler ve kuşlar kül rengine dönmüştü.
Külden bir şehir yapmışlardı sanki.
Dokunduğunda dağılıp uçacak sanıyordunuz. Ancak tam tersi kurşun gibi ağırdı hepsi.
Kurşundan bir heykel gibi, tüm insanlık vicdanının karşısında ağır bir şekilde duruyorlardı.
Dokunduğunuzda soğuk, hareketsiz, ürperten bir cansızlıkla karşılaşıyordunuz.
Gözleri kapalıydı. Açık olsa da kapalı geliyordu size, her yanlarını kül kaplamıştı çünkü.
Yüzlerinde bir acı yoktu. Uyur gibi duruyordu hepsi. Kül gibi olmuş yüzlerinde hiçbir şey okuyamıyordunuz. Çünkü kül tüm duyguları örtmüştü.
Külden insanlar böyle olurmuş, ilk defa görüyordu herkes...
O şehirde canlı kalanlar da kül rengine bulanmıştı.
Ambulans kül rengindeydi. İçinden inen hemşirenin, doktorun beyaz önlüğü yoktu, külden önlükleri vardı.
Enkazı kaldıranlar, külden adamlardı.
Yangını söndürmeye çalışanlar, külden itfaiyecilerdi.
Hepsi, aynı renksiz ve duygusuz yüz ifadesiyle çalışıyordu. Kül, onların da ışığını, duygusunu, sesini, rengini kaplamıştı.
Küle dönmüş ölülerden farkları, gözlerindeki ve dişlerindeki beyazlığın görünmesiydi sadece. Yoksa onlar da külden bir ölüye dönmüştü.
Yaşamakla ölüm arasında çok fark yoktu kül şehrinde. Küçük bir beyazlıktı farklı görülen.
Halep, kül şehri.
Halep, külden bir şehir
Halep, küle dönmüş bir şehir.
Halep, külden insanların yaşadığı şehir.
Halep, kül olmuş vicdanların şehri.
Halep, insanlığın kül rengi.
Halep, renksiz, hareketsiz, sessiz.
Halep, ıssız, cansız, ışıksız.
Halep, külden insan heykelleri
Halep, külden evler
Halep, külden sokakların şehri.
Bir kül kedisi hikayesi değildir bu.
Bir masal değildir bu şehir.
Ölümün külden rengine bürünenlerin şehridir Halep.
İnsanlığın küle döndüğü yerin adıdır Halep.

--
Salih ARIKAN
Skaype: saliharikan2
Tel: 0506 514 96 93
Face: saliharikan4

beyazay izmir çalışmalarımız

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Lozan da verilen Adalar

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

28 Eylül 2016 Çarşamba

((slayt izle)) NATO! (Ergün Diler)

NATO! (Ergün Diler)

BAZEN her şeyi gazete sütunlarında görebilirsiniz!
Eğer dikkatli okur ve üzerinde biraz düşünürseniz pek çok şeyi anlarsınız. Hatta çok karmaşık gibi görünen bazı olaylar, bin anda çözülebilir... Geçtiğimiz hafta New York'tan yazarken JOHN PODESTA'nın Hillary Clinton için yaptığı çalışmalara ara verip kurduğu özel ekiple GÜLEN'in imajını düzeltmeye soyunduğunu yazdım. Garip bir tesadüf eseri yazı yayınlandıktan sonra Pensilvanya, konuşmadık kanal, röportaj vermedik gazete bırakmadı...
Bir güç MEDYAYI harekete geçirdi ve herkes PENSİLVANYA'nın yolunu tuttu. O da ayağına gelen fırsatı kaçırmadı. İnceden inceye mesajlarını verdi. Konuştuğu adreslerden biri de ALMANLAR'ın önemli kanalı ZDF'ydi... 15 Temmuz kalkışmasının arkasında olan Gülen'in ne söyleyeceği önemliydi. Röportajın her yerinde alınacak mesajlar vardı. Amaç da buydu zaten. Ben bir yerine takıldım!
15 Temmuz'un arkasındaki isim olan Fetullah Gülen, Alman gazetecinin, "Türkiye'nin kaderi açısından kim daha önemli, Fetullah Gülen mi Tayyip Erdoğan mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Benim çok önemli olduğumu söyleyemem. Hiçbir işe yaramadığım kanaatindeyim ben. Bir şekilde ben büyütülüyorsam o arkadaşlar içtihat hatası yapıyorlar. Yanlış düşünüyorlar.
İnşallah Allah affeder. Fakat Tayyip Erdoğan'ın selefleri Türkiye'yi AB, NATO ve evrensel insani değerler adına bir yere getirmişlerdi. Erdoğan, Türkiye'yi problemler sarmalına aldığından, hem Ortadoğu'dan hem de Orta Asya'dan koptuğundan dolayı bence Türkiye için artık zararlı bir insan haline gelmiştir..." Özellikle yapılan NATO vurgusu çok önemlidir. Pek bilmeyiz ama FETÖ'nün içinde olup yukarılara tırmanan hemen hemen herkes, GAZETECİ-YAZARLAR VAKFI'nda NATO'dan gelen PAŞALARDAN özel dersler almıştır.
NATO işin ta göbeğindeydi. Bunun, yani FETÖ'nün bir başka kaynaktan beslendiğini düşünmek, olayı anlamamak demektir.
Asker başından beri hedefti. Amaç oraya girmekti. Girdiler de... Kimse durduramadı. Herkes ikna edildi. Bazen iç tehditlerle bazen de dış... Önemli askeri okullarda okuyan ve GENERAL RÜTBESİNE gelen insanların bir VAİZİN peşinden koşacağını onun her dediğini yapacağını düşünmeyin.
VAİZ değildir konuşan ve emir veren!
NATO'dur! O yapıdır. Ama bunu bizim anladığımız dilden söylerler... Mesela FETÖ'nün içinde yer alıp ayrılanların önemli bir kısmı bu toplantılarda vardı.
Kimse bunlara girmiyor. Garip... Yoksa ortada 15 TEMMUZ var. 250'ye yakın şehidimiz var. Niçin bu konulara girilmez anlamış değilim...
İngilizler'in önemli aklı Lord ISMAY şunu söylemişti: "Rusya'yı dışarıda tutmak, Almanya'yı alaşağı edilmiş halde kontrol etmek, Amerika'yı da içeride tutmak için NATO kuruldu..." Bu söz çok şey anlatır...
Devam...
Son yıllara bir göz atın! Saldırıları tek tek hatırlayın! Önemli bir şey göreceksiniz!
Büyük saldırıların pek çoğu, 2011 YILINDAN sonra gerçekleşti...
Fenerbahçe'ye ŞİKE kumpasından ULUDERE saldırısına, Tayyip Bey'e ameliyat masasında operasyondan 7 Şubat MİT krizine, Gezi olaylarından MİT TIR'ları krizine, 17-25 Aralık'tan Rus uçağını düşürülmesine ve en son da 15 Temmuz kalkışmasına kadar...
Günlük hayatımızda unutuyoruz ama o tarihte ne oldu da SALDIRIYA geçme kararı verdiler! Önemli nokta burası...
Bakın! Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65'i Türkiye'nin çevresinde...
Suudi Arabistan milyarlarca varille zirvede. İran, Irak ve Kuveyt de çok önemli paylara sahip. Ancak petrolün kalitesi ve 60 milyar varil rezervi ile Libya da çok önemli. Libya ne zaman karıştı.
Ya da ne zaman DÜŞTÜ?
Evet! 2011'de!
Hatırlayın o günleri... İstanbul ve Marmaris LİBYALI dolmuştu.
Türkiye yine kucak açmış adeta Libya ile bütünleşmişti. Anayasasını bile biz yazacaktık! Partileri biz hazırlıyorduk!
Ama Fransa burayı kaybetmek üzereydi.
Türkiye'nin yaptığı hamle hem AB'yi hem ABD'yi korkutmuştu. Ankara hamle üstünlüğünü ele geçirmişti. Hatta o günlerde Kaddafi'nin İSTİHBARAT BAŞKANI nasıl olduysa bana LONDRA'dan ulaşmıştı. Ülkesinin BATI'ya geçeceğini görmüştü. Neyse...
Fransa kaybedecekken NATO devreye girdi. İlk tepki Erdoğan'dan geldi. Bu bütün köprülerin atıldığı tarihti.
Artık ANKARA hedefti. Onlara göre ÇOK OLUYORDUK!
İlk iş olarak gündemdeki yeri sağlam olan ARAP BAHARI benzeri bir olay düşünüldü. İstanbul'da başlayan olaylar TÜRKİYE'ye yayıldı. Tencere herkesin elindeydi. Neden vurduğumuzu bilmiyor ama tencereye yüklendikçe yükleniyorduk. Böyle olurdu zaten.
Anlamıyorduk... Kitleler üzerinden bildiğimiz bilmediğimiz çok senaryo hayata geçirilmek istendi. Kobani bile bunlardan biriydi. Tutmadı. Daha sonra POLİSİN hazırlayıp piyasaya sürdüğü hakim-savcıların desteklediği 17-25 ARALIK geldi. O da tutmadı.
Son çareden bir evvel olan ASKERİ darbeyi de 15 Temmuz'da denediler.
EN son olarak FİNANSAL DARBE ile geleceklerdi. En kuvvetli aday buydu. Tutmaz ama geleceklerdir...
PARA akışını kesmek için VERGİNİN OLMADIĞI MERKEZLER devreye girecek. Pek çok Türkiye dostu ülke BASINÇ altına alınacaktı.
Daha önce de yazdım!
Pentagon'da en büyük ofise sahip olanlardan biri de TÜRKİYE'ye bakan bölümdür! Türkiye burada çok özel bir yerdedir. Yeni Dünya Düzeni için Ortadoğu çok önemli. Burayı dizayn edecek bir gladyo şart. İşte o gladyo DEAŞ oldu. Bu, tamamen çok özel planlanmış bir projeydi. Çünkü El Kaide, 20 yıl sonra bir marka olarak cazibesini kaybetmeye başlamıştı. El Kaide'nin yerine DEAŞ'ı hazırladılar. Üyeleri titizlikle seçildi.
Türkiye'deki ABD-NATO üssüne getirildi ve Suriye'ye götürüldü... Buralarda muazzam bir eğitimden geçirildiler.
Senaryonun her aşamasına hazır hale geldikten sonra görev yerlerine götürüldüler. Yani dünyanın pek çok yerinden birbirini tanımayan insanların SURİYE ve IRAK'a gelişinin arkasında da NATO vardı. Bu son senaryonun hayata geçirilmesi için gerekliydi. Bir yandan YPG'yi büyütüyorsun, büyütmek için de onlara saldıran bir ÇETEYİ İNŞA ediyorsun. Oyun bu! DEAŞ ve YPG...
Bakalım kaç ülkenin sınırları bunlardan etkilenecek...
DEAŞ ve YPG Ortadoğu'da KAOS için büyütüldü. Ortadoğu karıştığı an buradaki PARA güvenli liman arayacaktı. Normalde Türkiye bu paraya en yakın ve en güvenli istasyondu. Ama bir el devreye girdi. Ve DEAŞ'ı bize doğrulttu. Sınırlarımızın üzerinden her gün neredeyse top mermisi düşüyordu.
Canlı bombaları saymıyorum ile...
Terör ile Türkiye korkutuluyordu.
İstanbul Havalimanı bile basılarak Ankara'ya "Geri çekilin!" deniliyordu.
Bu mesajlar bazen canlı bombalarla, bazen baskınlarla, bazen top mermileri ile bazen de MOODY'S ile veriliyordu...
Karşımıza çıkan herkes AYNI ELDEN yönetiliyordu.
Top mermisi de FETÖ de aynı kurgunu ürünüydü. Anlamakta zorlanıyorduk sadece...
"Para bize gelmesin" diye, "Türkiye bölgede güçlenmesin" diye bu örgütler oluşturuldu.
Petrol fiyatlarının düşmesi, Rusya'nın bundan büyük zarar görmesi, Çin'in maliyetlerini hafifletmesi, Avrupa'nın göç dalgasıyla baş başa kalması, Fransa'nın teröre yenik düşerek Afrika'da pes etmesi, İSLAMİ terörün (!) yükselmesi ve kendini BATI'da göstermesi, Türkiye'nin saldırılarla kontrol edilmek istenmesi, paranın Nevada'ya akması, İngilizler'in AB'yi dağıtacak hamle ile BREXIT demesi hepsi aynı filmin kareleri...
Yeni dünya kurulacak. Merkezinde yine ORTADOĞU var. Çünkü PETROLÜN yerine konulacak yeni bir enerji türü ortada yok. Su da gaz da burada üstelik... Savaş tüm hızıyla devam edecek. Biz istesek de istemesek de etkileneceğiz...
Bize KÜÇÜK ROL VERİP PARAYI KONTROL ETMEK İSTEYEN İNGİLİZ AKLI... Bizden en çok rahatsız olanlar da onlar...
EVLERİNDE TÜRK
MALI BULAŞIK MAKİNASI
KULLANIRLAR AMA BİZİ
BUZDOLABINDA TUTMAK
İÇİN ELLERİNDEN GELENİ DE
YAPARLAR...
Biz de KİRLİ ittifakı temizlemeye çalıştığımız için başımız dertten kurtulmuyor! Onlar gelecek ve göndereceğiz... Ta ki kazanana kadar!
http://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2016/09/28/nato

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Türkiye’nin kuruluşunda kabul ettiği gizli sömürge anlaşmalarından örnekler

Türkiye'nin kuruluşunda kabul ettiği gizli sömürge anlaşmalarından örnekler

Sayın Yusuf Yaman Bey

Bu konuyu bir görüşmemizde de kaya gazı konusu üzerinden anlatmıştınız.

Elbette benzer çok konularda haklısınız ama işin bir de aması var.

Türkiye bazı gizli anlaşmalar ile kurulmuş bir gizli sömürge ülkesidir.

Türkiye ne yapıp yapmayacağına kendisi karar veremez durumda bir asra yakın zaman yaşamıştır.

Şimdi başımıza gelenler ve getirilmek istenenlerde gizli sömürge anlaşmasının 2023 de bitecek olması ve bunu bir asır daha uzatmaya evet diyecek bir devlet ve hükümetin kurulma imkânının halkın içgüdüleri ile engel olması ve eskisi kadar hükümetleri düşürmenin ve ihtilal yapmanın kolay olmaması gibi sebepleri gösterebiliriz. 15 Temmuz buna bu milletin uyutularak satın alınacak devlet ve hükümet üyelerinin kullanılarak daha önce yaptıkları ihtilalleri yapamayacaklarından. Türkiye dâhil bütün bölge ülkelerinin çok daha küçük parçalara bölünmek amaçlı çıkarılan savaşlardan fark edebiliriz. Sömürgeci batı dünyası kendi Kurdukları Daiş PYD PKK vs. Gibi yüzlerce adı bilinmeyen örgütü kullanırken Türkiye'yi içeriden işgal etmiş olan FETÖ örgütü ile dahi halkın direnmesi sonucu başaramadığına yeni oyunlar deniyorlar. Son plan Türkiye'yi beşe bölmek ve Marmara bölgesinde İstanbul (Konstantinapol) Merkezli doğu roma Bizans devletini yeniden kurmak ve Türkiye'ye bırakılan yer iç Anadolu'da denize kapalı bir hapishane. Mevcut gizli anlaşmalarda Türkiye'nin İcatlar keşifler  yapması silah geliştirmesi ve tabii kaynaklardan enerji üretmesi Müstemleke ülkelerinin iznine bağlı olup. Enerji bulunan yerlerimiz de anlaşıldığına göre yüz yıllığına batılılara kiralanmış durumdadır. Bunu da milletimize devlet kuralı olarak dayatmışlardır. Devlet ise gizli anlaşmalar ile bağlı her gün daha fazla çöken bir dev iken Türkiye de bazı devlet kadroları bir İstiklal savaşı başlatmışlar ve  gittikçe ivme kazanacak şekilde işletmeye çalışmaktadır. Yasalar ile tabii kaynaklar devlete aittir. Kimse tarlasının bir metreden daha derinine sahip değildir. Çatılarımızdaki Güneşten su ısıtma cihazları devletin güneşini çalmak demektir ve suçtur. Bir savcı harekete geçse ne yaparız bilemem ama devlet de bu gibi bazı şeylere yasağa rağmen göz yummaktadır. Ama bu konudaki kanunu değiştirmek içinde 2023'ü beklediği anlaşılmaktadır.

Konu çok uzun olduğu için burada kesiyorum. Zaten bunları sadece benim gibi ispatlayamayacak sıradan kimseler yazabilir. 

Çünkü ciddiye alınır ise herkes üzerine gider. Gidenin de eli yanar. İnşallah yeni bir ihtilal olmadan 2023'e ulaşır ve geçeriz.

Not: Bir aralar petrol kanunu kavgası siyasiler arasında çok büyümüştü. Başbakan Demirel bir Hakkâri Yüksekova bölgesine seyahatine dört tane meşhur isim yapmış gazeteciyi de götürür. O bölgede sınıra yakın bir ova da yolun üzerinde konvoy durur.

İleride bir petrol kulesine benzer bir kule vardır  ve bir grup insan çalışmaktadır.

Çalışanlara daha önce haberleri olduğu için vanayı açma işareti verilir. Çok basınç altında olduğu anlaşılan petrol bir anda elli metre kadar havaya fışkırır ve bir süre izlerler. Basınç da hiçbir düşme olmaz. Sonra işaret verilir ve vana kapatılır.

Demirel davet ettiği dört gazeteciye daha önce gördüklerini yazmamak üzere of die rekord sözü almıştır. Gazeteci arkadaşlara dönerek arkadaşlar bu petrol böyle fışkırıyor diye petrolü bulduk zannetmeyiniz. Biz henüz bu petrolü bulamadık. Yani bulma iznini sömürgeci efendilerden alamadık anlamında söyler. Bunlar bu olaydan çok sonra Demirel Siyasetten çekildikten ve ya Cumhurbaşkanı olduktan sonra bazı gazeteciler bilhassa kendisine çok yakın olan gazeteci tarafından gazetesinde ki köşesinde yazılır

Selam ve Saygılarımla

A. D. Şimşek

 28 Eylül 2016 05:29 tarihinde Yusuf Yaman 

Merhabalar.
Türkiye yeraltı ve yer üstü kaynaklar bakımından zengindir. Ancak bu zenginliği değerlendirebilecek İdareciler bir türlü çıkmıyor. Çünkü kolan işleri iş ediniyorlar. Aklı kullanmayı ZENGİNLİKLER İ değerlendirme konusunda aklı kullanmıyorlar. Zora geldi mi kavgaya başlıyorlar. 
Türkiye Para basmak için Dolar satın alma zorunda ise, bunda bir bağımlılık var. Bu nedenle. Başta Rusya olmak üzere bir çok ülkede uygulamaya konulan  Sn Haydarbaş'ın Ulusal Ekonomi Modeli Türkiye de de uygulamaya konmalıdır. 
Kendi zenginliklerimiz bize imkan sağlıyor. Ama siyasilerin kolay iş tercihleri ve Yurt içi başarılara olan hasetler. Tabiata karşı olan hoyratlıklar, hem ortamı bozuyor hem de çevreyi dolaysıyla sağlığı bozuyor. 
Artık kendimiz olmalıyız. Kendi kendimizi idarede, sağlıkta ve birlik ve beraberlikte ihmalkarlığı bırakmalıyız. 
Allah Türk Milletini, Mezhepsel ve ırksal ayrılıkların sebep olduğu ayrımcılıklardan korusun. Hasetçilik ten ve birbirini çekememezlikten kurtarıp Birlik ve Beraberliği nasıp etsin. İNŞAALLAH
Saygılarımla
Yusuf YAMAN  

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Duyuru

Ankara Etimesgut Kent Konseyi Engelliler meclisinde görme ve diğer engelli gruplarına Kuran_ı Kerim ve dini eğitim kurslarımız başlamıştır. 

Bilgi için: 0553 425 32 55

 


--
Salih ARIKAN
Skaype: saliharikan2
Tel: 0506 514 96 93
Face: saliharikan4

beyazay izmir çalışmalarımız

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

27 Eylül 2016 Salı

((slayt izle)) Sakın gevşemeyin, bu iş henüz bitmedi (İbrahim Karagül)

Yoruma gerek yok
A.D.Şimşek

Sakın gevşemeyin, bu iş henüz bitmedi

İbrahim Karagül

İbrahim Karagül


Yeni bir darbe girişimi olur mu?
Ya da Türkiye'yi iç savaşa sokup dize getirmeye yeltenenler bundan sonra nasıl bir senaryo ile karşımıza çıkar? Hiçummadığımız yerden ve türden bir ters yumruk yer miyiz?

Etrafımızdaki ülkelerde yaşananlar, Türkiye için neler planlanmış olabileceğine dair bize ipuçları sunuyor mu? Ya da sadece 15 Temmuzdehşeti, nasıl bir tehditle yüz yüze olduğumuza dair bize gerçek bir perspektif sunmaya yetti mi? Yoksa yine "bu iş bitti" kolaycılığına mı sığındık?

Hesaplaşma küresel ölçekli, bu iş bitmedi

Çok ciddi sorularımız var? Bu sorulara verebileceğimiz cevapların hemen hepsi can yakıcı türden. Ciddi endişelerimiz var.Endişelerimizin kanıtı, bugüne kadar yaşadıklarımızdır. Daha bugüne kadar yaşananlarla ilgili hesaplaşma tam yapılamadan, sorgulama tam yapılamadan, resmin tamamı tam görünmeden hiçbir şey için "tamam, bu iş bitti" kolaycılığına sığınmasın kimse.

15 Temmuz'dan önce de aynı kolaycılığa teslim olmuş, Gülen ve teröristlerinin yeni bir hamle yapamayacağını sanmış hatta 17-25 Aralık saldırısını unutturma yoluna gitmişlerin yeniden bir uyku dönemi önermesine kanmasın kimse.

Bu hesaplaşmanın küresel ölçekte yaşandığını, tarihsel bir planın"esası" olduğunu, Osmanlı'nın yıkılışından bu yana devam ettiğini, Türkiye meydan okudukça devam edeceğini, meselenin sadece FETÖile başlayıp bitmediğini bilenler endişenin gerçek anlamını da biliyorlar.

Savunma hattını zayıflatanlar var

Onların dışındakiler ya saflıklarından ya resmi tamamıyla okuyamamaktan ya da "her krizi kâra dönüştürme" gibi çirkin planlardan hareketle Türkiye'yi bir şekilde o savunmasız alana itmeye çalışıyorlar. Bu tuzağa birkaç kez düştük! Siyasetten, bürokrasiden, iş dünyasından gelen "normalleşme" adı altında "örtülü müdahaleler" ile savuma kalkanlarımız zayıflatıldı.

İşte tam bu dönemde bizler hep, "acımasız mücadele" çağrıları yaptık. Bunun ne anlama geldiğini de, Türkiye'nin nasıl bir küresel saldırı dalgasına direndiğini de, coğrafyaya yönelik harita taslaklarının Türkiye ayağının nasıl hazırlandığını da biliyorduk.

Bu yüzden fert fert, ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle savunma hatları oluşturulması gerektiğini çokça ifade ettik. Türkiyediz çökmedikçe, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana devam edenvesayete isyan ettikçe, Türkiye coğrafyayı ayağa kaldıracak siyasi söylemlere ev sahipliği yaptıkça bu mücadelenin devam edeceğini biliyorduk, biliyoruz.

Tehdit müttefiklerden, o ittifaklar bizi korumaz

Meselenin sadece FETÖ olmadığını, sadece PKK olmadığını, PYD olmadığını, çoklu, çok cepheli bir saldırının söz konusu olduğunu, bu örgütlerin operasyonel anlamda tetikçi olarak kullanıldığını, bütün örgütlerin bu büyük savaş için seferber edildiğini, Kuzey Suriye Koridoru'nun Türkiye'yi çevreleme/kuşatma planı olduğunu, artıksaldırının Türkiye'nin müttefiklerinden geldiğini ve Güney'den yürütüldüğünü bir kez daha söyleyelim.

Türkiye derhal, bağlı bulunduğu uluslararası kurumlarla ilişkisini sorgulamalı. Onlardan ayrılsın demiyorum, kimse yanlış anlamasın. Sadece bu ilişkileri rasyonel bir zemine oturtmalı. Her ülke, her devlet,bıçak kemiğe dayandığında kendi savunma refleksiyle hareket eder. Hiçbir ülke, kendi geleceğini içinde bulunduğu ittifaklara emanet edemez, kendi savunmasını onlara havale edemez. Bu tam anlamıyla bir intihardır.

Yalama olmuş, eskimiş palavralar

Türkiye'nin içinde bulunduğu güvenlik eksenli ulusüstü kurumların tavırları Türkiye için tehdit kaynağı haline gelmiştir. Sağlıklı bakabilenler karşı karşıya olduğumuz tehditlerin doğrudan bu merkezlerden kaynaklandığını görecektir. Ülkenin egemenliği, bağımsızlığı, yarın hesapları NATO ya da başka örgütlerin desteğine bağımlı halde tutulursa bu ülkenin bir geleceği olmayacaktır.

ABD'nin Suriye politikalarına bakın, Almanya'nın ya da İngiltere'nin politikalarına bakın, Avrupa Birliği'nin genel anlamda Türkiye'ye bakışına dikkat edin. Hepsi Türkiye'nin aleyhinedir, daha ötesi Türkiye'yi vurmaya, Suriyeleştirmeye dönük kurgulanmıştır. Kimse bu gerçekleri Batı karşıtlığıABD karşıtlığı gibi yalama olmuş, eskimiş palavralarla örtmeye kalkışmasın.

Bu halde bile yine o kapılara dayanıp "acaba bana da bir iktidar alanı çıkar mı" gibi arayışlarda olanlar, ya bu ülkelerin kötü niyetini bilmiyor, ya bu kötü niyetten medet umuyor ya da Türkiye'nin ve bölgenin genel eğilimlerini okumakta zorlanıyor demektir.

Dostları Türkiye'ye kurşun sıkarken..

15 Temmuz açıkça ABD planıyken, darbe girişimi değil bir iç savaş müdahalesiyken, Türkiye'nin haritası değiştirilmek istenirken bize düşen, geriye kalan tek bir zorunluluk vardır, en büyük mücadeleye hazır olmak.

Açık söyleyeyim, artık o ittifakların bizim için anlamı kalmamıştır. Böyle bir dünya da kalmamıştır. Çok kutuplu, çok başkentli, çok daha karmaşık uluslararası ilişkiler ağı ortadayken Türkiye'yi yeniden tek yanlı bağımlılıklara mahkum etmek bizi öldürür.

Zaten bu bağımlılığı reddettiğimiz için saldırı altında değil miyiz? Özgürleşme istediğimiz için bütün terör örgütleri ile vurulmuyor muyuz? Bu örgütlerin büyük çoğunluğunun arkasında bizim müttefiklerimiz yok mu? 17 Aralık onların planı değil mi? 15 Temmuz onların değil mi?

Bize kurşun sıkanlar onlar değil mi? 7 Haziran seçimlerinden sonra mücadele ettiğimiz terör işgali onların planı değil mi? Bundan sonra karşılaşacağımız kötü senaryoları daha şimdiden onlar pişirmiyor mu?

Sadece siyasi ve güvenlik eksenli değil, ekonomik anlamda da Türkiye'yi onlar çökertmek istemiyor mu? Erdoğan'ın New York görüşmelerinden ve kararlı tavırlarından hemen sonra Moody's'e o kararı onlar aldırmadılar mı?

Bunları söyleyin bir günde biter..

Dünyayı yönetenler bu acımasız saldırıları, Türkiye'yi yönetemedikleri için yapmıyor mu? "Tamam, bıraktık, biz sizinleyiz" desek, "sizin sözünüzden çıkmayacağız" desek, "bütün dünyada sizin operasyonlarınız için mücadele edeceğiz" desek, "tek yanlı bağımlılık ilişkisine yeniden teslim oluyoruz" desek, "Osmanlı sonrası vesayeti kabul ediyoruz, 21. Yüzyılda da aynen devam edelim" desek, bütün bu saldırılar bir günde sona erecektir.

Ama biz bir yüz yıl daha kaybetmiş olacağız. Büyük hedeflerin büyük mücadeleleri olacaktır. Yüzyıllardır büyük devlet olmaya alışmışlara, küçülmeyi dayatamaz, kabul ettiremezsiniz. Teslim olduğumuz anda Türkiye küçültülecektir, hesap budur.

Ya büyüyerek var olacağız ya küçülerek. Küçülmeyi kabul edenler kenara çekilsin, onlar bu ülkenin geleceğinde hiçbir rol oynayamayacaktır. Bedel ödense de tarih yazanlar yüz yıllık hesaplaşma için ortaya atılanlar, bütün ülkeyi direnç haritasına dönüştürenler olacaktır.

Bize terör örgütü rolü verecekler..

Ve biz teslim olduğumuz anda, diz çöktüğümüz anda, "tamam, siz ne derseniz o" dediğimiz anda PKK'nın, DAEŞ'in, bugün bize saldırtılan örgütlerin seviyesine düşeceğiz. Çünkü onlar vekalet savaşlarınıartık örgütlerle yürütüyorlar ve bize dayatacakları tek şey de vekalet savaşlarında cephe tutmak olacaktır.

Bu hesaplaşma kaçınılmazdır. Zaten Türkiye, hesaplaşma olmadan yeniden biçimleniyorsa orada ciddi bir sorun vardır ve yeni tür vesayete teslim olmuş demektir. Bugün olanların tarihi bugünkü gibi yazılmayacak. Tarih dönüştürücü rol gelecekte yazılacak ve coğrafyanın siyasi tarihinin nasıl değiştirildiği işte o zaman anlaşılacak.

Bu yüzden, bugünün mücadele öncülerinin temelini attığı şeyi gelecek nesiller bizden daha net anlayacak. Başını önüne eğmiş, hafızasız ve perspektifsiz çevrelerin "uyutma" operasyonlarına karşı işte bu yüzden dikkatli olunmalı.

Açık savaş yaşıyoruz

Türkiye yeniden kuruluyor. Bir geleceğin temelleri atılıyor. Bu büyük yürüyüşü durdurmak için saldırılar devam edecek, mücadele hiç kolay olmayacak. Ama bu ülkenin insanları, Anadolu asla pes etmeyecek. 15 Temmuz'da nasıl sokaklara akın ettiyse çok daha başka formatlarla yeni mücadele yöntemlerini göstermekten çekinmeyecektir.

Tam da bu yeni kuruluş döneminde kimse bizi sınırlarımızın sıfır noktasında kilitlemeyle kalkışmasın. Bu hal savunmasızlık halidir. Hiçbir devlet kendini sınırın sıfır noktasında savunmaz, savunamaz. Bunu yaparsak savaşı ülkenin içlerine servis edecekler ve bu savunma hattı Anadolu içlerine kadar gerileyecektir. Şurası net, açık bir savaş yaşıyoruz. O darbe girişimleri, o terör saldırıları, o koridor projeleri, o yönetici aklı sabote etme, tarih yapıcı öncüleri saf dışı bırakma müdahaleleri hep savaşın bir parçasıdır.

Biz bu savaşı gördük, anladık!

Biz bu savaşı gördük. Arkasındaki güçleri gördük. Türkiye içindekivatan hainlerini gördük. Biz bu topraklarda Haçlı Savaşları'nı gördüğümüz için, Moğol istilasını gördüğümüz için, Birinci Dünya Savaşı'nı gördüğümüz için bu yeni savaş türünü de gördük.15 Temmuz'da en kanlı, en alçakça olanı da gördük. Yeniden saldıracaklarını, daha çirkin hazırlıklar yaptıklarını da öngördük.

Darbe girişimi de olsa, iç savaş girişimi de olsa, ekonomik kaos planları da olsa, işgale bile yeltenseler, bu ülke asla diz çökmeyecek, vatan hainleri dışında hiç kimse sendelemeyecek, dizleri titremeyecektir.

Bu aşamadan sonra hiçbir planlarında başarıya ulaşamayacaklar. Tam tersine, Türkiye'deki mücadele ruhu ve söylemi dalga dalga bütün coğrafyaya yayılacaktır.

Belki de korkmaları gereken şey budur.

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) İki önemli köşe yazısı. Kral para ve İngilizler yazar ABD’liler oynatır

İç ve dış siyaseti takip ederken eksik kaldığımız çok şeyler var.
A. D. Şimşek

Kral para Bekir Hazar

71 ülkede seçimler yapılır.
Hükümetler kurulur, Başbakanlar seçilir. Ancak hepsi hikayedir. Yalandır, dolandır, göz boyamadır. Tamamı aslında tek bir devlettir. Ona İngiliz Milletler Topluluğu denir. Avustralya da 1952'den beri İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in atadığı Genel Vali ile yönetilen bir vilayettir.
Bu ülkede İngiliz Kraliçesinin bir ünvanı vardır ve şöyledir;
"Elizabeth the second; by the Grace of God, Queen of Australia and Her other Realms and Territories, Head of the Commonwealt." 
Açılımı ise şöyledir; "İkinci Elizabeth; Tanrı'nın Lütfu ile, Avustralya ve diğer diyarlarının ve bölgelerinin Kraliçesi, İngiliz Milletler Topluluğu'nın BAŞI" Elizabeth, Avustralya topraklarına indiğinde ona "İngiltere Kraliçesi" denmez. Resmi törenle, "Hoş geldin Avustralya kraliçesi" diye karşılanır. İsrail Başbakanı Netanyahu, geçtiğimiz çarşamba, Genel Vali'nin emrinde olan Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull ile görüştü. "Ülkemizi Osmanlılardan kurtardığınız için size borçluyuz" dedi.
Yani Netanyahu "İsrail'i sizler kurdunuz, sağolun varolun" diyor. Osmanlı'dan kurtardıkları için aslında Avustralya'nın da Kraliçesi Elizabeth'e teşekkürlerini sunuyor.
Amerika yıllar önce İngiltere'nin sürgün yeriydi. Sarayın ne kadar beğenmediği İngiliz varsa oraya gönderildi. Ve Amerika İngiliz Anglo-Sakon egemenliğine geçti.
Kanada da Londra'dan Kraliçe'nin atadığı Vali tarafından yönetiliyor. İsrail sevdalısı Yahudi sermayesinin merkezi, Londra içinde ayrı kanunlarla yönetilen, ayrı bir devlet konumundaki semttir. London of City adı verilen semtte binlerce finans kurumu ve banka merkezi bulunmaktadır. O sermayenin bir başkenti de New York'tur. Kraliçe, patronlar GÜCÜ ile evlidir. Amerika'dan başlayıp, Avustralya ve Kanada'ya kadar uzanan bir yelpazede Siyonizm-Haçlı evliliği ve ortaklığı yaşanmaktadır. Kraliçe'ye İsrail'i kurdurması için ikna eden, Osmanlı'yı yıkan, 100 trilyon doların üzerinde servete sahip Rotschild hanedanıdır. Onun için New York-Londra-Tel Aviv üçgeninde kurulan sermaye imparatorluğunda Kral "Para"dır, Kraliçe de Elizabeth'tir. Birlikte Amerika'yı da, İngiliz Milletler Topluluğu'nu da, dünyayı da yönetirler. Hillary Clinton, Kral Para'nın Washington'daki saraylarında ağırlanarak ve testlerden geçirilip onay aldıktan sonra seçim kampanyası başlatmış bir başkan adayıdır. Sermaye asla işini şansa bırakmaz. Donald Trump da, varlığını İngiltere'nin kurduğu İsrail'e adayacağını açıklamıştır. İsrail Başbakanı Netanyahu geçtiğimiz hafta Amerika'da Donald Trump ile görüşmüştür. Trump bu görüşme sonrası "İsrail'deki büyükelçiliğimizi Tel- Aviv'den Kudüs'e taşıyacağım" demiştir.
Hiçbir Başkanın cesaret edemediğini yaparak "İsrail çıkarları uğuruna yangına körükle gideceğim" demektir bu. Aynı zamanda "Emrinizdeyim"in bir başka söylenme şeklidir. İngiltere AB'den ayrılmıştır. Referandum öncesi "Ayrılın" çağrısı yapan Trump, oylar sayıldıktan sonra "İngilizler ülkelerini kontrol altına aldı" diyerek sevinç çığlıkları atmıştır. O ayrılmadan sonra Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Boris Johnson'un lakabı "İngiltere'nin Trump'ı"dır. Dünya, böyle bir eksende, Londra'dan başlayıp New York'a uzanan, Tel Aviv'de öpülen "Kral para ve Kraliçe Elizabeth" monarşisine karşı mücadele veren ezilmişlerin kahır dünyasıdır. APO'yu Türkiye'ye getiren, FETÖCÜ teröristlerin kumpas kurduğu Albay Hasan Atilla Uğur "2. Kalkışma için İngilizler Güneydoğu'da cirit atıyor, aşiretlerin trilyonlarca lira kredi borcunu ödediler" diyor. Evet, FETÖ'ye Kraliçe'nin resmi yayın organı BBC'den sahip çıkan İngilizler, bu ülkede para saçıyor.
Yıllardır Osmanlı'yı yıkanların bu ülkeden çıkmadığını anlattık. Yıllarca bizi resmi olarak İngiliz Milletler Topluluğu'na almadılarsa da, içimizdeki İngilizlerle, sermayeyle gizlice yönettiler. Başı sıkışan kurtuluşu, kurtarıcı Londra'da Kraliçe'nin şefkatli kollarında aldı. Kandil bile "Londra ile diyalog halindeyiz" diye boşuna açıklama yapmadı.
Halk tüm oyunları bozdu, Ankara'yı geri aldı.Kraliçe, İngiliz Gizliler Topluluğu'ndan Halkın mücadelesi ile ayrılan başkentimizi geri almak istiyor. ABD'deki Anglo Saksonlar ve Siyonist-Haçlı ittifakı da destek veriyor.
Kanada, FETÖ'yü alıp bağrına basmaya hazırlanıyor. Avustralya da talipler arasında.
FETÖ'nün çok sevdiği güneydeki ülkenin Başbakanı, Avustralya'ya teşekkür edecek tabii!
Bu yazının kısa yolu

İngilizler yazar ABD'liler oynatır Bület Erandaç

"Dünyada, her şeyi İngilizler planlar, Amerikalılar oynatır" mottosunu (vecize) gözden hiç uzak tutmayalım. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Moore ve Amerika Büyükelçisi Bass, manidar temasları ve çıkışlarıyla son günlerin en popüler diplomatları. İlginçtir, hem Moore hem de Bass, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu çok sevmekteler. Sık sık konuşmaktalar.
Düşündürücü ziyaretler sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'nun ani U dönüşleri, manevraları dikkatlerden kaçmamaktadır.
Hatırlayalım. ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone-Kemal Kılıçdaroğlu muhabbeti sonrası gelişmelerle, Türkiyemiz'de meydana gelen rahatsız edici olaylarla bire bir örtüşmüştü. Neo-Con Eric Edelman ve Alan Makovski, CHP-Amerika köprüsünü kuruyordu. Büyükelçisi Ricciardone, Kemal Kılıçdaroğlu'nu özel olarak Aralık 2013'te ABD'ye götürmüştü. Önce, Ankara'da görev yapmış olan İngiltere Büyükelçisi Peter John Westmacott'la buluştu.
(Not: İngiliz elçisi, Ankara'dan sonra Paris'te görev yaptı. Şimdi ABD büyükelçisi olarak görevde.) Kemal Derviş, Brookings Enstitüsü'nde konuştu. Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyeleri, Tanınmış Neo- Con ABD'nin eski Ankara büyükelçileri Morton Abramowitz, Eric Edelman, Gülen hareketinin ABD beyinleri, CIA'nin meşhur Ortadoğu-Türkiye Graham Fuller'le ve Henri Barkey'le baş başa görüştü. Ne tesadüf.
Ankara'ya dönünce FETÖ, 17/25 ARALIK darbe girişiminde bulundu.
Kraliçe'nin Birleşik Krallığı, Anglo- Sakson düşünce ve hareketlerin lideridir.
Diplomasi dendiğinde akla ilk gelen ülkedir. Amerika'yı arka plandan yöneten beyinlere sahiptir. İngiltere'nin uluslararası ilişkilerde bu kadar öne çıkmasında kıvrak zekalı, yetenekli diplomatlarının büyük rolü vardır. İngiltere hükümetleri Türkiye'ye en iyi elçilerini göndermektedir. Peter Westmacott, Ankara'dan sonra Paris'te bulundu, Washington elçiliğini yürütüyor.
Önceki büyükelçi Nick Baird ülkesine döndü, Dışişleri Bakanlığı'nın en etkili ismi oldu. Yerine, Büyükelçi David Reddaway atandı. Özgeçmişi neyin ne olduğunu çok iyi açıklıyor: "Cambridge Üniversitesi mezunu. Afganistan, Hindistan, İran ve İrlanda'da görev yapmıştı. Kıbrıs, Avrupa Birliği ve Cebelitarık gibi zorlu konularda uzman..." O dönemde ilginç bir olay yaşanmıştı: Reddaway'in 2002 yılında İran'a büyükelçi olarak atanmak istenmesi Tahran ile Londra ilişkilerinin gerilmesine neden olmuş. İran hükümeti, Reddaway'in Yahudi ve İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI6 ajanı olduğu iddiasıyla Tahran Büyükelçiliği talebini reddetmişti.. Son İngiliz Büyükelçisi Richard Moore PKK'lı teröristlerin yol kesip minibüs şoförünü kurşunladıkları bir bölgede gezdi, eleştiri gelince, bir tweet attı: "Eşimle bayram gezim komplo teorilerine neden oldu.Van'ı ziyaret ederek Türkiye'yi bölmeye çalışıyordum galiba.
Allah aşkına!" Böyle tweet ne demek acaba? Düşündürücü olaylar, ne olduğunu net gösteriyor: Robert Komer (1968- 1969) ODTÜ'de arabası yakıldı. William Handley (1969-1973). 12 Eylül darbesi oldu.
W.Macomber (1973-1977) Wikileaks: 24 Ocak 1974 tarihli mesajında, "Ecevit güç koşullarda iktidara gelecek dinamik ve çekici biri... Necmettin Erbakan ise, işlenmemiş bir elmasın halkta uyandırdığı tuhaf ilgiyi çekerken bile en kötüsünden bir fırsatçı gibi görünüyor" diyor. Morton Abramowitz ( (1989-1994) Neo-Con/ Türkiye karşıtı beyin/Darbe uzmanı.
Marc Grossman (1994-1997) Susurluk skandalında çok yönlü temasları vardı.
ABD'ye dönünce Pentagon'un beyni oldu.
Robert Parris (1997-2003) Türkiye'nin IMF tarafından dibe vurdurulduğu sürecin diplomatı. Eric Edelman (2003-2005) Türkiye karşıtı kampanyaların beyni/darbe uzmanı... Francis Ricciardone (2011-2014) Büyük Üstat/Şimdi Kahire'de rektör. John Bass (2014-) Kemal Kılıçdaroğlu temasları, gezmek için Artvin'e gitti! HES bölgelerini dolaştı! Bir gün sonra Mahkemeler vardı,manidar zamanlama.

SONUÇ: İngiliz ve Amerikan elçileri neden acaba Kılıçdaroğlu'nu pek sevmektedir. Eski Ankara Elçileri Edelman- Abramowitz, meşhur CIA uzmanları Graham Fuller, Henry Barkey, Türkiye ile neden çok ilgililer? Başka sorumuz yok. DERİN PLANLARINI BİLİYORUZ.
Bu yazının orijinal kısa yolu. Kaydetmekte lazım olabilir.

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Abdülhamid Han ve imha edilen büyük devleti inkar ile Küçülen Türkiye’yi kabullenip Osmanlıya hakaret şaşkınlığı.

Abdülhamid Han ve imha edilen büyük devleti inkar ile Küçülen Türkiye'yi kabullenip Osmanlıya hakaret şaşkınlığı.

Sayın A. K. Bey

Yakın Tarihin Siyaset uzmanı olarak kabul edilen Alman Prensi Bismark der ki.

Dünya güzel bir kadına benzer. Anadolu ve Trakya o kadının kemeridir.

Çanakkale ve İstanbul Boğazları ise o kemerin tokasıdır. (uçkurun düğümüdür)

O kemerin tokasını elinde tutan o güzel kadının da sahibi olur.

Bildiğiniz gibi bizler o kemerin de kadınında sahibi idik. (O kemeri elimizden almak için  ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya bir araya gelmişlerdi. Almanya tek başına sahip olmak istediğinden onlardan ayrılıp Türkler ile birlik de hareket etmek istedi ama başaramadı. Başarsa idi Bizi kendilerine bağımlı hale getirecekti) Bu planları 30 yıl erteleyen ve geri bırakan ise Abdülhamid'in politikaları idi. Abdülhamit devre dışı bırakılıp çok sesli koro başa geçince altı yıldan fazla direnemedi. İçimizdeki düşmanların ağırlığı fark etmek bir yana onların oyunlarına kurban oldular.

Almanya pes edince silah ve Mühimmat ihtiyacımızı karşılayamadık yenilmeden yenilgiyi kabul ettik. Halbuki dünyanın yarısına yakını bizden yana idi, ve batının çete savaşlarına karşı kendi bölgeleri dışında fazla bir kabiliyetleri yoktu. Hindistan'daki hakimiyetleri Budistlerin savaştan kaçınmaları bu yüzden pek çok kavimlerin bir birlerine düşürülüp şimdi Suriye de PYD ye Gönderilen Silahların yarısının DAİŞ'e verildiği gibi tavşana kaç tazıya tut oyunları sayesinde yıllarca ellerinde tutulmuştu.

İslam ülkelerinde merkezi İstanbul'a bağlı olan ülkeler içlerinden o ülkeleri İngilizlere makam mevki ve para ile satanlar desteklenirken Türkiye'nin İstanbul'u terk edip bir müstemleke ülkesi olarak Ankara'ya çekilmesi, o İslam ülkelerinin merkezi hükümetlerine de güveni çökertti. Sonrası malum. Türkiye de hiç bir iktidarın on yıldan daha fazla iktidarda kalmasına ve Türkiye'nin, gizli bir sömürge ülkesi olduğunu kesin olarak öğrenip karşı koyacak direniş ile düğümleri çözme noktalarına ulaşamaması için. Türkiye de devletin kuruluşundan beri halkı yönlendirmekte ve uyutmakta kullanılan sömürge medyasının da büyük desteği ile sık sık çeşitli oyunlar ile hükümetler düşürülürken, Ana yasadaki görünmesi zor gizli maddeleri, milletimizin gevşetmeye başladığı dönemlerde ihtilaller yapıldı. Esaret zincirlerini yeniden ve daha sıkı  bağlayacak yeni anayasalar dayata bilmek için NATO'ya bağımlı askerlerimizi yeni ihtilaller yapmaya zorladılar. 

Zorladılar diyorum çünkü verdikleri ikinci el olmasına rağmen ederinden çok daha pahalı silahlara gerekli mühimmatı savaş çıkarsa veririz diye parası ile de vermiyorlar ve Rus tehdidi ile onlara muhtaç kalmamızı ve Onları Ruslar ile savaştan korumamızı sağlıyorlardı.

Ama Türkiye uzun vadeli devlette uzmanlaşmış milli bürokratlarında uyandığı bir devlete dönüşürken bunu önlemek ve yeniden teslim almak amaçlı FETÖ örgütünü kullandılar ve 15 Temmuz İhtilalini yaptılar. Ama millet içinden pek çok kişi artık ihtilallerin ne anlama geldiğini ve neye mal olacağını anlamış kişiler olarak Ordunun içinden polisin içinden halkın içinden yiğitler çıkıp düşman işgali anlamına gelen kalkışmayı bastırdılar. Komando birliğini ele geçirmeye gelen Özel kuvvetlerden generali vuran ve otuz kurşunla bilerek şehit olmayı göze alan Astsubay Ömer Halis Demiri ve ailesini yakından tanıyan bir tanığımla konuştuk. Ömer Halis Demir de ailesi de geleneksel olarak CHP'li bir aile olduklarını anlattı. Demek ki artık partizanlıkları aştık. Hepimiz söz konusu vatansa gerisi teferruat diyoruz. Bu yüzden çocukluğumuzdan beri bizlere okutulan ve ömür boyu da baldır bacak sömürge reklamları ile gençlerimizi kendilerine bağlayıp Man kurtlaştıran sömürge medyasının dıştan ve içten yönetimlerindeki kriptoların oyunlarından uyanıp aslımız dönemez isek ne sağımız kalır nede solumuz ve hatta nede ortamız kalır. Türkiye'yi beşe bölme ve İstanbul (Konstantinepol) merkezli Marmara bölgesi yeni doğu Roma devleti kurmaları da doğu ve güney doğuyu da kaybetmek dahil hiç bir şeyi önleyemeyiz.

Artık ayrılıklardan değil birleşmekten söz etmeliyiz diye düşünüyorum.

Selamlar

A. D. Şimşek

 

 

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

((slayt izle)) Mete Yarar 2. darbe açıklaması: Başladılar

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, "Her cephede cuntacılar toparlanmış görünüyorlar, Özellikle yurt dışındaki gruplar üzerinden ilk saldırılarına başladılar." tespitinde bulundu.
Mete Yarar, 'ikinci dalga' saldırı karşısında safları sık tutmamız gerektiği uyarısında bulundu.

SAFLARI SIKI TUTUN

Herkesin bugünler için onlarca farklı öngörüsü olabilir. Bu öngörüler için yanlıştır demek hiç de mantıklı bir söylem olmaz. Çünkü birçok farklı eğitim sisteminden gelenlerin öngörüleri de farklı olabilir.
 
Bugün sizlere öngörüde bulunmak yerine nasıl önleyici bir eylem yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışacağım. Anlaşılan o ki tespit yapmaya zaman bulamadan her cepheden saldırıya uğramaya başlayacağız. İlk işaretleri de gelmeye başladı. İster sosyal medya üzerinden olsun isterse yaşamın içinden, her cephede cuntacılar toparlanmış görünüyorlar. Özellikle yurt dışındaki gruplar üzerinden ilk saldırılarına başladılar. Ekonomik hedefler ilk öncelikleri ve ardından terörist faaliyetler hayata geçirilecek. Kredi notları düşürülürken Türkiye'yi köşeye sıkıştıracak yurtdışı kaynaklı siyasi kararlarda çıkaracaklar.

NE YAPMAMIZ GEREKİR

Gelelim ne yapmamız gerektiğine... Büyük hedefleri olan liderler hep şu deyimi kullanmışlardır "Bana inanan 10 bin adam bulun Dünyayı fethedeyim"... Peki bu inanan insanlar neden hiç bulanamaz bilirmisiniz? Çünkü oyun kuranlar bu adamların bir araya gelmemesi için de mücadele ederler. Fitne, yalan, iftira, kumpas, dedikodu ve çıkar kavgalarıyla bu kişileri daha yola çıkmadan boğarlar.
 
Akıllı liderlerin ilk yaptığı şey herkese yapamayacağı kadar büyük işler vermek olur. Kimseyi de bu işlerden muaf tutmazlar. Yapmak istemeyenlerin ilk işi de dedikodu yapmak ve lideri kötülemek olur. Zor işler adam seçmek için turnusol kağıdı gibidir. Lider önce fitneyi engellemek zorundadır.
 
Yola çıkan gruptan her zaman yanlış adamlar kopmaz. Lider zaman zaman geriye dönerek yolda bırakılan kişilerin de niçin ayrıldığını merak eder. Bu merak fitneyi engelleyen en önemli panzehirdir. Sorgulayan lider dedikoducuların işini baştan bozar. Yola çıkmak kopmak için değil varolmak için yapılır. Lider de kopmadan çok adam eksiltirse başarılı olur.

ZAYIF HALKA DEMEK HERKESİN YOLDA KALMASI DEMEK

Safını sıka tutan lider araya nifak sokturmaz. Bunun için de herkesle diyaloğunu koparmaz. Ulaşılamaz olmak safı dağıtan ilk hata olur. Ulaşılamaz olmaya başladığınızda araya zayıf halkaların sızmasına da fırsat vermeye başlarsınız. Zayıf halka demek herkesin yolda kalması demektir. İlk yola çıktığınız arkadaşlarınızı yanınızda görmemeye başlıyorsanız ileri bir adım daha atmayın derim. Hatta son kopan arkadaşınızın olduğu yere kadar geri dönün derim. Orası toparlanacağız yer olmalıdır. 'Hani bize ne yapacağımızı söyleyecektiniz siz hep liderden bahsettiniz' diye kızmaya başlayanlara iki çift lafım olacak. Biz liderin arkasından giden bir toplumuz, bireysel hareketlerden çok fazla haz almayız. O zaman bu mücadelede yer alacak olan liderler için birkaç kelam edeyim dedim.

Buna bir varoluş mücadelesi olarak bakan 10 bin gönüllü ve arkasına bakmayacak kişilere ihtiyacımız var. Safını sıkı tutan ve nifak sokturmayanlara ihtiyacımız var. Sorgulayan ve pes etmeyecek insanlara ihtiyacımız var. Öyle pes etmeyecek kişiler olacak ki bunlar, gemilerini yakmadan bile geriye dönüşü düşünmeyecek. Sevecek ve karşılık beklemeyecek, ama zamanı geldiğinde kazandıklarından da hakkını almasını bilecek.

ASIL MÜCADELE GURBETTE OLACAK

Evet, önce bizim safları bozmayacak adamlara ondan sonra da bize karşı saf tutanların saflarını bozmaya ihtiyacımız var. Amacımız zaten belli 'vatan'... Şimdi gönüllü insanların tespiti zamanıdır. Tespit edip sahaya çıkma zamanıdır. Yalnız bu saha Türkiye topraklarıyla sınırlı olmayacaktır. Asıl mücadele gurbette olacaktır. Orada yapılan mücadele ise daha zor olacaktır.
 
Evet, herkes ikinci dalganın olacağını konuşuyor. Ben ise dalga kıranın ne olacağını. Bu ülkenin dalga kıranı 'vatandaş olmaktır'.

Mete Yarar, bu bilgileri superhaber.tv'deki köşesinde paylaştı. 

 


--
Salih ARIKAN
Skaype: saliharikan2
Tel: 0506 514 96 93
Face: saliharikan4

beyazay izmir çalışmalarımız

--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "pınarslayt" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için pnarslayt+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.