13 Nisan 2010 Salı

((slayt izle)) Fwd: E. Org. Çetin Doğan'ın son açıklaması



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Ali Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>
Tarih: 08 Nisan 2010 23:48
Konu: E. Org. Çetin Doğan'ın son açıklaması
Kime:


E. Org. Çetin Doğan'ın son açıklaması
++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Önce açıklamada anlatılanları kısaca özetliyorum, sonra açıklamanın tamamını veriyorum.
 
Özet:
Balyoz Planı 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor, ama içindekiler 2005-2007 arasındaki tarihlerde yazılan yazılardan kopyalanmış ve 2005-2007 arasındaki olaylardan esinlenerek yazılmış.
Bu durum, bu belgenin sahte olduğunu ispat etmek için yeterli kanıttır.
 
Anlatılan masala göre "vatansever bir subay" 1. Ordu'nun kozmik odasına girerek bavul dolusu belgeleri alıp 7 sene saklamış, şimdi "Taraf" gazetesine teslim etmiş.
 
Ancak, Savcıların sanıklar icin hazırladığı ifade tutanaklarının altında görev yeri olarak halen bulundukları makamlar değil, 2006-2008 döneminde bulundukları makam ve yerlerin isimleri yazılmıştır.
 
Bu da demektir ki, bu sahte belgelerin Taraf gazetesine daha yeni teslim edildiği yalandır. Soruşturmanın en azından 2006 yılından bu yana devam ettiğini göstermektedir.
Savcılar, eski tarihlerde hazırlamış oldukları ünvan klişelerini güncellemeyi unutarak aynen kullanmışlardır.
 
(Hatırlayalım: Kusursuz cinayet olmaz. Agata Kristi)
 
Ayrıca, bu belgelerin içinden Deniz ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma tarafından hazırlandığı öne sürülen sahte planlar da çıkmıştır ki, bu kuruluşlara ait planların Kara Kuvvetlerinde, 1. Ordu'nun kozmik odasında bulunması mümkün değildir.
 
Bu belgelerin "vatansever subay" tarafından 1. Ordunun kozmik odasından alındığı iddiasının doğru olmadığı böylece bir kere daha anlaşılmıştır.
 
Bir bavul dolusu belgenin kozmik odadan hırsızlanarak çıkarılması mümkün değildir. Cebine falan saklayarak 1-2 sayfa çıkarma olayı değil ki bu. Çok yetkili bir makamda olan bir köstebek bile ancak hırsızlama yoluyla 1-2 sayfa çıkarabilir. Bavul dolusu evrak ancak emir-komuta zinciri içinde çıkarılabilir.
 
Mayıs 2003'de Genelkurmay Bşk. Özkök, bana, ihtilal hazırlığı yapıldığı hakkında duyum aldığını, bunun doğru olup olmadığını sormuştu.
Demek ki tertibin ucu o günlere dayanmaktadır.
Bu durumda, böyle bir ihbarın Başbakan ve Cumhurbaşkanına bildirilmiş olması gerekir. Bildirilmiş mi?
 
Anladığım kadarıyla:
1
Mart 2003'de yapılan Plan Semineri'nin kayıt ve dokümanları, kozmik bürodan dışarı çıkarılarak darbe izi taraması yapılmış.
(Benim 1. Ordu Komutanlığından ayrılmamdan sonra)
2
O dönemdeki kozmik büro giriş çıkış kayıtları yok edilmiş. Dolayısıyla bu işi yapan ekibin başını tahmin etmekle beraber kesinleştiremiyorum
3
Dışarıya çıkarılan doküman ve ses kayıtlarında darbe izi bulunamamış, üzerine eklemeler yapılarak bir darbe belgesi haline getirilmek üzere yetkili makama teslim edilmiş.
Orijinal belgelerin imha edildiği söylenmiş.
4
Bu belgelerin üzerine eklemeler yapılarak "Balyoz Planı"na dönüştürülmüş.
 
+++++++++++++++++++++++++
Org. Doğan'ın açıklamasından anlaşılıyor ki, bu belgeleri kozmik odadan çıkaran kişi "vatansever subay" değil, Org. Özkök'tür.
Çıkardığı dokümanlarda darbe izi bulunamayınca, sahte darbe izleri eklenmesi için dokümanları Büyük Ortadoğu Projesi Başkanı Tayyip Erdoğan'a teslim etmiştir.
Ancak sahtekarlar hata yapmışlar, ekledikleri yazı ve olayları 2005-2007 arası yazı ve olaylarından alarak çarşafa dolaşmışlardır.
+++++++++++++++++++++++++
 
 
Açıklamanın aslı:
BALYOZ NASIL TEZGAHLANDI?

Balyoz Planı(!) konusunda iğrenç iddialar tefrika edilmeye başlandığı andan itibaren, ülkemizi karanlığa ve kargaşaya sürüklemek, “iktidarın bildiğini okurken” ortaya çıkan ve çıkacak engelleri yoketmek isteyenlerin, modern bilgisayar teknolojisinin imkanlarından yararlanarak “kopyalama ve yapıştırma” metodu ile bir plan üretmiş olduğunu ifade etmiştim.
Nitekim, iğrenç tezgah Plan’ın 02 Aralık 2002 tarihini taşımasına rağmen, 2005-2007 döneminde yazılan yazılardan nasıl kopyalandığını ve aynı dönemde meydana gelen gelişmelerden nasıl ilham alınarak yazıldığına dair örnekleri, sayın avukatlarımın ve sevgili çocuklarımın katkıları ile ortaya koymaya çalıştık. Geçen zaman içinde yaptığımız yeni tespitlerle, örneklere ilaveler yapmanın şimdilik anlamı yok sanırım. Ancak şu hususu özellikle belirtmek isterim ki, savcılığın sözde bilirkişi raporu ile kitaplaştırılan çirkin iddialar üzerindeki “resmi kısıtlama kararı” kalktıktan sonra, ortada balyozun hiçbir dayanağı kalmayacak; bundan kuşku duyulmasın.

Bu yazıda ortaya koymak istediğim husus; Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bulunan “kozmik büroların” adeta yolgeçen hanına benzediğine ilişkin kamuoyunda oluşan yanlış kanaatin düzeltilmesi ve Balyoz imalatçılarına bu bürolardan bilgi, belge sızıntısının nasıl gerçekleştiğine ilişkin ipuçlarını sergilemektir. Anlatacaklarım Plan Semineri ses kayıtları ile üzerinde sonradan rötuşlar yapılmış belgeler içindir. Sonradan üretilmiş Balyoz darbe planı kesinlikle Birinci Ordu’dan çıkmamıştır.

Açıklayacağım konuları elbette benden daha iyi bilenler vardır. Türk Ulusu’nu, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni derinden sarsan, yaralayan Balyoz davasının ulaştığı boyutta hala “adalete saygı bahanesine” sığınarak ya da “kasaptaki ete soğan doğramama” ilkesiyle susanlar, susmaya devam ettikçe, iş başa düştü demektir. Umarım yaptığım açıklamalarda, verdiğim bilgilerde yanlışlık ve eksiklik bulanlar, hiç olmazsa bu konularda “Devlet Adamı” olarak kendi doğrularını açıklarlar.

Öncelikle yandaş medyanın uydurduğu gibi, bavul dolusu kozmik belgelerin, 2002-2003 döneminde Birinci Ordu Karargahında görev yapmış vatansever(!) bir subayın, çalıştığı dönemde kozmik bürodan evrak aşırarak, bunları yedi yıl biryerlerde sakladıktan sonra, bir büyüğümüzün ifade ettiği gibi, “tarihin yazıldığı değil, tarihin yapıldığı” bir zamana denk düşürerek, yandaş medyaya sunmuş olmasının neden inandırıcı olmadığını birkaç cümle ile özetlemeye çalışalım:

·         Birinci Ordu Karargahı’nda Ordu’nun kozmik bürosundan çok güvenilir ve yetkili bir “köstebeğin” bir veya birkaç evrakı dışarıya çıkarabileceği varsayımı, akla ve mantığa uygun gelebilir. Ancak bir bavul dolusu evrak çıkarması olanaksızdır.

·         Kaldı ki, bu “bavulun” içerisinde Birinci Ordu Karargahı kozmik bürosunda bulunmayan, bulunmasına da olanak olmayan, (Ordu’nun kendi organik kuruluşunda olmayan) Deniz ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı unsurlarınca hazırlandığı ileri sürülen uydurma planlar da çıkmış durumda. Anlaşılan karacı subayımız(!) Birinci Ordu Karargahı Kozmik Bürosundan çıktıktan sonra, Gölcük, Ankara, belki de Eskişehir’e kadar da uzanıvermiş ve kendisine kozmik bürolarda “özel ikramlarda” bulunulmuş!

·         Savcılarımıza, evrakların “F Tipi Sahte Evrak ve Senaryo Üretim Merkezinden” yandaş
medya aracılığı ile değil, çok daha önceden ve doğrudan iletildiğine ilişkin ciddi kuşkular da bulunmaktadır. Savcılarımızın bir kısım sanıklar icin hazırladığı ifade tutanaklarının altında görev yeri olarak halen bulundukları makamlar değil, 2006-2008 döneminde bulundukları makam ve yerlerin isimleri yazılmıştır. Bundan doğal olarak çıkarılacak sonuç; ilgili ve yetkililerin inceleme ve soruşturmalarının 2006 tarihine kadar uzandığıdır. Bu, aynı zamanda, özel yetkili savcılarımızın önlerine konan belgelerin bir kopyasının istenen “zamanda” komuoyu yaratmak ve belirli kurumları etkilemek için yandaş medyaya sunulduğunu da göstermektedir.
 
Beni sorgulayan Sayın Bilal Bayraktar, özel yetkilerle donatıldığı mevcut görevlendirmeden 2009 yılının adli tatilinin başladığı gün haberdar edildiğini ve tatile çıkamadığını ifade etmiştir. Bildiğim kadarı ile Sayın Bayraktar o günden bugüne kadar geçen sürede, sadece Balyoz ile hemhal olmaktadır. Anlaşılan, kendinden önceki savcılar ellerindeki belgelerden birşeyler üretmekte yetersiz kalmışlar.

Bu açıklamalardan sonra, Birinci Ordu Kozmik Bürosu’ndan evrakların ne zaman ve nasıl dışarıya çıktığını, kullanıldığını eldeki verilerin ışığında ortaya koymaya çalışalım.

Orgeneral rütbesinde iken Ankara’ya belirli makamlara ulaşan dedikodu ve iftira mektuplarının, bazı kimseler tarafından ciddiye alındığını, bazı çevrelerde de az biraz endişe yarattığını sonradan öğrendim. Bugün, savcıların ellerinde hiçbir kanıt olmamasına rağmen, benim ve diğerlerinin yargısız infaza maruz kalmasının nedenini sadece dedikodu ve imzasız ihbar mektularına dayandırmak elbette doğru olmayacaktır. Ancak bir dönemin rövanşını alma, dilediği yolda at koşturma sevdasında olanlar için bu mektuplara basiretten yoksun kişilerce yapılan işlemler, “ürkekler” için bulunmaz bir fırsat yaratmıştır.
Şimdi, 2002-2003 döneminde Ankara’da sirküle eden “mutasavver bir darbeye(!)” ilişkin dedikodu ve ihbar mektuplarına yapılan işlemlerin özet ve sonuçlarını açıklamaya çalışalım:

·         İhbar mektupları bir muhbir tarafından doğrudan ilgili makamlara gönderilebileceği gibi, bu amaçla Milli İstihbarat Teşkilatı ve kanalları da kullanılabilir. İhbar mektupları (imzasız olsa dahi) önemli görülüyorsa, üzerine konan özel bir şerh ile, birer sureti mutlaka Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genel Kurmay Başkanlığı’na gönderilir.

·         Mayıs 2003’ün son haftasında dönemin Genkur. Bşk., Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte Harp Akademilerinde oynanan bir harp oyununa iştirak etmişti. Tatbikat sonucunda bir konuşma yaptıktan sonra benimle yanlız konuşmak istediği nedeniyle, birlikte tahsis edilen özel bir odaya çekildik.
Bana sorduğu ilk soruyu çok iyi anımsıyorum. Sorusu, “Birinci Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından ihtilal hazırlıkları yapıldığı yolunda bilgiler geldiği, ve bunun doğru olup olmadığı” şeklindeydi.
Sorusunun benim için çok aykırı olması nedeniyle, biraz nezaket sınırlarını da aşarak, kendisine çok net bir cevap verdim. Verdiğim cevabın sadece ilk cümlesini vermekle yetineceğim:
“Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum ve bulunmaya da devam edeceğim.” Bu sözlerin ardından kendisine bazı önerilerde bulundum. Söylediğim sözler, elbette bir devlet sırrı değil. Ancak, bu aşamada, bunların konumuzla bir ilgisi bulunmadığı için daha fazla detaya girmek istemiyorum.

·         Anladığım kadarı ile benim Birinci Ordu Komutanlığı’ndan ayrılmamdan sonra, Karargah içerisinde aşama aşama detaylı araştırmalar yapılarak, Kozmik Büro’ya ve Muhabere Bilgi Sistemler Başkanlığı’nın (MEBS) sistemlerine girilmiş, öncelikle 05-07 Mart tarihlerinde icra edilen Ordu Plan Semineri kayıtları ve dökümanları, plan seminerinde jenerik bir senaryoya göre irdelediğimiz Egemen Planı dışarıya çıkartılarak, bir darbe izi taraması yapılmıştır. Döneme ilişkin Kozmik büro giriş ve çıkışlarına ilişkin kayıtların her nasılsa zayi edilmiş olması nedeniyle, bunu gerçekleştiren ekibin başını tahmin etmekle beraber, henüz bu konuda kesin bir kanaat oluşturmak mümkün değil.
Bütün bunları yazış nedenim, kozmik büroya esas girişin emir-komuta zinciri içerisinde yapıldığının, dışarıya çıkartılan doküman ve ses kayıtlarında bir darbe izinin bulunmamasının ardından dokümanların tekrar kozmik büroya sokulmadığının, imha edildiçi söylelenen belgelerin muhtemelen “iyi niyetle yukarılara” taşındığı varsayımının gerçekçi bir yaklaşım olduğunun ortaya konması içindir.
Balyoz Planları adı altında yapılan sahteciliğin kimler tarafıdan yapıldığının saptanması için ilgililerden aşağıdaki sorulara yanıt bekliyorum:
(1) Yukarıda belirttiğim gibi 2002-2003 döneminde Birinci Ordu’da bir darbe hazırlığı yapıldığına dair bir ihbar mektubu en üst makamlara gitti mi?
(2) Mayıs 2003’de Genel Kurmay Başkanı ile Birinci Ordu Komutanı arasında mutasavver bir darbeye (!) ilişkin bir konuşma geçti mi?
(3) Genel Kurmay Başkanlığı’nca Ağustos 2003’deki bir tarihten sonra Birinci Ordu’da ve diğer komutanlıklarda bu yönde idari bir tahkikat yapıldı mı? Bu amaçla kozmik odalara ve MEBS’e girildi mi?
(4) Eğer böyle bir tahkikat yapıldıysa;
(4a) Bu tahkikatın sonucu nedir?
(4b) Bu tahkikatı kim(ler) yürüttü?
(4c) Bu tahkikat sürecinde kozmik oda ve MEBS Başkanlığı’ndan Plan Seminerine ait belge ve ses kayıtları inceleme için çıkarıldı mı?
(4d) İncelenen ses kayıtları ve belgelerin akibeti ne oldu?
Sözüm ona imha edildiği kabul edilen belgelerin, “hayır ehillerinin” ellerinde Balyoz planına dönüşmesi çok kolay olmuşsa da, acemice yapılan işlemler, balyozun ergeç bu düzmeceyi kuranların ellerinde patlamasına neden olacaktır


--
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız:
Google Grupları "pınarslayt" grubu.
İlginc buldugunuz POWER-POİNT (SLAYT-PPS) yayinlandigi gruptur. Sizinde paylasacaginiz slaytlar varsa gonderin. mutlaka eki slayt olsun
*Herkese açık web sitesi*
http://groups.google.com/group/pnarslayt
*E-posta*
pnarslayt@googlegroups.com
 
 
 
kaliteli slayt grubu
 
 
 
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/pnarslayt?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin