26 Nisan 2010 Pazartesi

(MADENCİYİZTR) Maden ocağı kazasında ilk duruşma

Maden ocağı kazasında ilk duruşma
  
Duruşma için Bursa Adliyesi'ne gelen maden işçilerinin aileleri gözyaşlarına boğuldu. Aileler maden ocağı sahibi Nurullah Ercan için 20 yıl hapis talebini yeterli bulmadı. Ailelere yardım için 15 bin TL verdiğini söyleyen Nurullah Ercan'ın kendilerine 'o paraları borç olarak verdim' dediğini öne süren aileler, ayrıca Ercan'ın, içeride zehirli gaz olmadığını, devamlı parfüm saldıklarını söylediğini de iddia etti.
 
Bursa Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan duruşma öncesi adliye önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Emir Ali Turan'ın babası Eyüp Turan, maden ocağı sahibi Nurullah Ercan'ın 20 yıl hapis talebinin az olduğunu, en az 40 yılla yargılanması gerektiğini söyledi. İşyeri sahibinin yüzde yüz suçlu olduğunu belirten Turan, "Çocuklarımız geri gelmiyor. 19 kişiye 20 yıl çok az. 50-100 çocuk yetim kaldı. Yazık değil mi? Adalet yerini bulsun istiyoruz." dedi.
 
Erol İkiz'in eşi Neslihan İkiz ise eşini kaybettikten sonra hayatının tamamen değiştiğini belirterek, "19 ailenin hepsinin hayatı değişti. 20 yıl az. Bizim eşlerimiz öldü. Mezara girdiler ama biz diri diri mezara girdik. Mecbur kalmasaydı eşlerimiz oraya gitmezdi. Mecbur oldukları için gittiler. Nurullah Ercan şu anda karşıma çıksa çok kötü şeyler hissediyorum." diye konuştu.
 
"BAHÇE HORTUMU İLE İÇERİYE HAVA VERİYORMUŞ"
 
Şenol Kurt'un annesi Yurdanur Kurt da Nurullah Ercan'ın kendilerini ziyaret ettiğinde, maden ocağında gaz bulunmadığını, içeriye devamlı parfüm saldıklarını söylediğini iddia etti.
 
"Benim yavrum öldü ama ben onun arkasından bin defa öldüm." diyen anne Yurdanur Kurt, şöyle konuştu: "Benim psikolojim bitti. Yerin altından çıkan bir bahçe hortumu vardı. Oradan hava alıyor insanlar. Oraya parfüm sıkmış. Orayı göreyim ben. O parfümleri bana göstersin. Gelsin Nurullah Ercan, şu boruyla nefes alabilecek mi? Oraya giden müdüre de Nurullah Ercan cebine parasını koyup gönderdi. Olan fakire oldu. Zengine bir şey olmadı. Bir de ölü yavrularımıza iftira attılar. Sigara içmişler diye. Benim yavrum orada şehit olduysa benim vicdanım rahat, ama onun vicdanı rahat mı? Onun vicdanı rahatsa benim vicdanım da rahat. Ben Bursa'ya geldim ama oğlumu arıyorum. Benim yavrum geri gelecekse böbreklerimi vermeye razıyım. Tek oğlumu elimden aldı Nurullah Ercan. 23 yaşında oğlum fidan, gibi yerin altında yatıyor. Selviler gibi yatıyor, dal gibi yatıyor körpe yavrum. Benim torunum babasının fotoğrafına bakıyor, öpüyor ama babasını tanımıyor."
 
"NURULLAH ERCAN 15 BİN TL'Yİ BORÇ VERMİŞ"
 
Ali Kazan'ın kızı Hanife Kazan ise basına ailelere 15 bin TL yardım yaptığını açıklayan Nurullah Ercan'ın, kendilerine o parayı borç olarak verdiğini söylediğini iddia etti. Nurullah Ercan'ın kendilerini ziyaret ettiği sırada, 'Ben size 15 bin lira verdim. Ama onu peşinat olarak kabul edin. Yani sizin eşiniz çalışıp 30 bin lira kazanacaksa. 15 binini peşin vermiş oldum.' dediğini belirterek, "Böyle bir şey olur mu? Size başka söylüyor bize başka. Evimize gelip o paraları borç olarak verdiğini bile söyleyebiliyor. Ön ödeme gibi düşünün siz bunu diyor. Önümüze bir kağıt koyuyor, imzalayıp alın diyor." şeklinde konuştu.
 
Ahmet Çetin'in kızı Esma Şahin ise 10 yaşındaki ikiz kız kardeşleri Ayşe ve Rukiye Çetin'e sarılarak adliye önünde gözyaşı döktü. İkizlerin ağlaması yürekleri burktu. Birbirine sarılıp uzun süre ağlayan kızları, diğer aileler sakinleştirmeye çalıştı.
 
Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde faaliyet gösteren Bükköy Madencilik'e ait ocakta 10 Aralık 2009'da meydana gelen grizu patlamasında 19 işçi hayatını kaybetmişti. Olayın ardından tutuklanan ocaktan sorumlu 3 yetkili daha sonra serbest bırakılmıştı. Maden ocağının sahibi Nurullah Ercan'ın ise 5 kez tutuklama talebine rağmen tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti.
Maden kazası davasında 'sigara' tartışması  
 
Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden kazasıyla ilgili 3'ü tutuklu 7 kişi hakkında Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında karar çıkmadı. Duruşmada sanık avukatları, işçileri sigara içmekle suçladı.
 
 
 
Maden ocağı sahibi Nurullah Ercan'ın tutuklanması talebi ise 'şimdilik' kaydı ile reddedildi. Tutuklu sanıkların tahliye talepleri de kabul edilmedi.
 
Duruşmaya, maden ocağı sahibi ve şirketin yönetim kurulu başkanı olan tutuksuz sanık Nurullah Ercan katılmadı. Tutuklu sanıklar kömür ocağının işletmecisi ve alt işveren Fahrettin Şolpan, madenin işletme müdürü Hayrettin Çelik ve ocak şefi Bayram Erdoğan ile tutuksuz sanık Ahmet Yalvaş ve ölen işçilerin aileleri ve avukatları hazır bulundu. İlk söz alan maden ocağının müdürü Hayrettin Çelik, 25 yıldır faaliyette olan işletmede 18 yıldır çalıştığını belirterek, ocağın yüzeye doğru bölümünde bazı çatlaklar olduğunu ve bunun gazın dışarı çıkmasını sağladığını dile getirdi. Yağışlarda yağmur sularının çatlaklardan içeri girdiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: "Su giriyorsa içerde biriken gazlar da yüzeye çıkıyordur. Ben her girişimde öğle saatlerine kadar ölçüm yapıyordum. Öğleden sonra da dinamitçiler ölçüm yapıyordu. Patlama 220 metrelik tüneli bulunan ocağın 140-150 metre derinliğinde meydana geldi. Ummadığımız bir gaz çıkışı olmuş. Ben öğlene kadar ölçtüm, sorun yoktu. Öğleden sonra dinamitçi ölçüm yapmadan dinamiti patlatmış. Ölçüm yapsaydı bu sorun yaşanmazdı. Ocağın çavuşu Mehmet Kuşoğlu, grizulu ortamda arama ve kurtarma eğitimi almıştı. Çavuşun ölçüm yapıp uyarması lazımdı. Ani gaz çıkışı olmuş. Stajyer mühendis dışarı çıkar çıkmaz işçiler sigara yakmak için çakmağı ateşleyince biriken gazın etkisiyle patlama olmuş. Burada benim hiçbir kusurum yok. Tahliyemi talep ediyorum."
 
Sanıklardan Bayram Erdoğan ise ocakta vardiya şefi olarak çalıştığını belirterek, suçsuz olduğunu iddia etti. İşçi temini, vardiyalar arası işçilerin ayarlanması işlerini kendisinin yaptığını ifade eden Erdoğan, tahliyesini talep etti.
 
"PATLAMAYA SİGARA SEBEP OLDU"
 
Maden ocağının taşeronu olduğunu ileri süren Fahrettin Çolpan ise ocakta 1985-1995 yılları arasında maden mühendisi olarak çalıştığını, 1995'ten bu yana ise maden ocağını işlettiğini belirtti. Ocaklarında 25 yıldır gaz birikmesi olmadığını ileri süren Çolpan, bu yüzden işçilerin metan gazı birikmesi korkusu yaşamadığını iddia etti.
 
Çolpan, şunları dile getirdi: "Stajyer mühendis Hasan Türker'in beyanına göre, iki patlama yapılmış, üçüncü doldurma yapılırken de kendisi oradan ayrılmış. Yaklaşık 40 metre uzaklaştıktan sonra patlama meydana gelmiş. İddia edildiği gibi konveyör çalışıyor olsa idi, Hasan Türker ocaktan çıkamazdı. Yani patlamanın nedeni, konveyörden meydana gelen kıvılcımdan değil, işçilerin sigara içmesidir. Çünkü, Hasan Türker mühendis olarak başlarında bulunduğundan, Türker'in ayrılmasının ardından sigara içmek için çakmak çakmış ve patlama bu yüzden meydana gelmiş. Bilirkişiler de patlamanın ardından ocakta sigara izmariti bulmuşlardır. Benim olayda herhangi bir kusurum yoktur."
 
Daha sonra söz alan sanık avukatları da işçilerin sigara içmesi sonucu patlamanın meydana geldiğini iddia etti. Bunun teknik inceleme sonucunda ortaya çıkacağını belirten avukatlar, kaçma ve delilleri karartma ihtimali bulunmayan tutuklu sanıkların tahliyesini talep etti.
 
"ASIL SUÇLU DIŞARIDA GEZİYOR"
 
Ölen işçilerin ailelerinin avukatı Ercan Sümer, Fahrettin Çolpan'ın taşeronluk kisvesi altında cezadan kurtulmak istediğini, kendisinin taşeron değil, işletmede maaşlı çalışan birisi olduğunu savundu.
 
Sümer, "Hukuk davasında taşeron değil, işletme müdürüyüm diyor. Burada ise taşeron olduğunu söylüyor. Bu şekilde her iki davadan da kurtulmak istiyor. Kendisi işletme müdürü, genel müdürü sıfatlarla taşeronluk sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiği tarihlerde birçok evrak ve sözleşmeye genel müdür, işletme müdürü olarak imza atmıştır. Bu işletmenin asıl sahibi kesinlikle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleridir. Burada en acısı ise asıl suçlu olan Ercan'ın tutuksuz olarak gezmesidir. Biz bu nedenle ilgili kişi ve yönetim kurulu üyelerin tutuklanmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
 
Mahkeme heyeti, sanıkların tahliye istemini reddetti. Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleri hakkında istenen tutuklanma taleplerinin ise daha sonraki duruşmalarda değerlendirilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.
 
Duruşma salonunda ölen madenci yakınları, sanıklar ile sanık avukatlarına tepki gösterdi. Patlamada hayatını kaybeden Ali Kazan'ın kızı Hanife Kazan, mahkeme sırasında sanık avukatlarına bağırdı. Bunun üzerine polise ifade veren Kazan, annesi Naile Kazan ile birlikte gazetecilere yaptığı açıklamada, "Benim babam ölmüş. Bağırmamak elde değil. Adamlar sürekli yalan söylüyor. Babamdan yüzlerce defa dinledik. Havalandırma yok diyordu. Hayatı boyunca sigara içmiyordu. Onları Allah'a havale ediyorum." dedi.
 
 
 
 
 
--
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Müh iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)
Madencilerin internette buluşma noktası
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
0506 427 42 22   aakozel@gmail.com
 
 

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.