12 Nisan 2010 Pazartesi

(MADENCİYİZTR) İZLENİMLER... Necati Yıldız

 
İZLENİMLER...      
 Necati Yıldız
www.habermaden.com dan alınmıştır.
 
--------------------------------------------------------------------------------
2004 yılında 5177 sayılı  Kanun  yasalaştıktan sonra katıldığım bir panelde “çıkan yasa madenciliğin sorunlarını çözecek mi?” diye bir soru sorulmuştu. “1985 yılında 3213 sayılı Maden Kanunu  çıktıktan hemen sonra yeni bir çalışma  başlatılmış,  yaklaşık 20 yıl sonra çalışma 5177 sayılı yasa olarak sonuçlanmıştı. 2005 yılında yeni bir yasa çalışmasına başlar,  2025’de de onu tamamlarız”  demiştim. Başlangıç konusunda yanılmamışım da  sonuçta 15 yıllık bir hata yapmışım.
 
TBMM  Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji  Alt Komisyonu’nda  Maden Kanunu Tasarısı  görüşüldü. Bu yazı, Tasarı ile ilgili benim görüş ve gözlemlerimi içermekte olup, yazdıklarıma kimse  katılmak zorunda değildir.
 
Masanın “İdare”  tarafının; “sektörün güçsüz, bir araya gelemeyeceğini, birlik beraberlik içinde olamayacaklarını, her kafadan bir ses çıkacağını, sektörü temsil edenlerle büyük firmaların  öncelikle kendilerini düşündüklerinin” farkında olduklarını gözledim. İtiraf etmem gerekirse 5177 sayılı Kanun çalışmalarında  MİGEM’de görev yaptığım sürede de benzer şeyler yaşanmıştı. O dönemde de sektör sorunlarını ve çözüm önerilerini ortaya koyamamış olmasına karşın,  İdare “sektöre rağmen” madenciliğin   sorunlarının çözümlenmesi amaç edinmişti.  
Web sayfasındaki  28.Ocak.2009 tarihli “Ne Olacak Şimdi?” başlıklı  yazıda  bazı önerilerim olmuş, yazıyı; “Madencilerin iyi düşünmesi gerekir. Eğer  yeni bir düzenleme yapılırsa  madenciler  bu günleri de mum ışığı ile arayacaklardır. “ diye bitirmiştim.  Neyse geçmişte yazdıklarımı bir kenara bırakayım,  merak edenler  okur. Buradan  Alt Komisyonda yapılan çalışmalarla ilgili özet bilgi ve görüşlerimi iletmek  istiyorum.
 
Tasarıda II.Grub  ikiye ayrılıyor;  II(a)Kalsit, dolomit, kalker, granit, andezit, bazalt gibi kayaçlardan agrega, mıcır veya öğütülerek kullanılacak kayaçlar, bunlara doğrudan “İşletme Ruhsatı” verilecektir. II(b)Mermer, tarveten, granit, andezit, bazalt gibi blok olarak üretilen taşlar ile dekoratif amaçla kullanılan doğal  taşlara da “Arama”  ve sonrası “İşletme” ruhsatı verilmesi öngörülmüştür. Yanlış yazmadım granit, andezit, bazalt her iki grupta da yer almış.  Bu düzenlemenin neden yapıldığını anlamış değilim ama bir gerçek var ki bu gruplandırmanın uygulanır yanının olmadığıdır. İdarenin amacı II(a) grubu madenleri daha sonra il özel idarelerine vermek ise  bir önerim olacak, II.Grubu hiç ayırmayın,  grubun tamamını il özel idarelerine verin. Hiç değilse madenciler sıkıntı çekse bile İdare rahat edecektir.
 
Kanun Tasarısında ruhsat teminatlarının yıllık harcın %0.3’ü yerine %1 üzerinden hesaplanması  ile 10.000 TL  taban teminat bedeli öngörülmüştür.  Yani ruhsat teminatları  3.3 kat artıyor. Artış nedeninin de  “çantacılığı”  önlemek  olduğu ifade ediliyor.  Peki o zaman işletme ruhsatlarının teminatları neden artırılıyor? “Çantacı”  ifadesini  sevmem ancak sektörü temsil edenler de bu ifadeyi kullanıyorlar, hoşlanmasam da ben de kullanacağım. “Çantacılık” diye bir “arama ruhsat pazarı”  neden oluştu? Hiç araştırdınız mı? Ben araştırdım.
 
Çantacılığa ortam yaratan MİGEM’in ta kendisidir. Mevcut Kanunda arama ruhsat süresi 3 yıldır. Yapılmış arama çalışması  için sürenin  yeteri olmaması durumunda  süre  2 yıl daha uzatılacaktı.  Peki MİGEM ne yaptı?  Bir dilekçe verenin süresini 5 yıla çıkarttı.  MİGEM son 5 yılda
Maden Kanunun verdiği görevi yerine getirmiş olsaydı şu anda arama ruhsat sayısı 35.000 yerine 7.500’ü geçmez, çoğu ruhsat hiç arama yapılmadığı için 3 yılın sonunda terk ya da iptal edilirdi. Ve sonrası,  “görünür rezerv”  kavramı 5177 sayılı Kanun ile neden getirildi zannediyorsunuz?  
 
Diğer taraftan bir önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanı “arama ruhsat  sayısını”  başarı olarak göstermedi mi? Şimdi ne oldu, iktidar değişti de arama ruhsat sayılarının fazla olmasından İdare rahatsız mı oluyor?
İdare’ye çantacılara engel olmaları için birkaç önerim olacak;
 
1-Önce MİGEM Kanunun verdiği görevi tam yapmalı  arama yapmayanların 3 yıllık arama ruhsat süresini  bir dilekçe ile 5 yıla  çıkartılmamalı, “görünür rezerv”in ne anlama geldiği, bu kavramın kanuna neden konulduğunu öğrenmelidirler.
 
2-Arama ruhsat devirlerinden yüksek harç alınabilir,  arama ruhsat devirlerini kanun ile yasaklanabilirdi.
 
3-Arama Ruhsatı teminatları artırılabilir, zaten artırıldı da. Çantacıları önlemek için Tasarıda teminatların artırılması yeterli görülmemiş ki bir önlem daha alınmış.  Daha önce  yazmıştım “Yeni bir kazık mı?”  diye, aynen öyle, okumayanlar okusun. Tasarı ile  “ön arama dönemi”, peşinden “genel arama dönemi”, sonrası “detay arama dönemi” geliyor. Her defasında bir “rapor” ile  MİGEM’de  sınava gireceksiniz ki bir üst arama sınıfına geçebilesiniz. Ayrıca aramada ne kadar para harcadınız onu da ortaya koyacaksınız. Hani MİGEM’in  personeli 3 yıllık arama ruhsat raporlarını inceledikten sonra çoook boş zamanları olduğundan yeni iş arıyorlardı ya,  aradıklarını buldular. Bu maddenin destekleyicileri de Sektördeki bazı  kişilerle   Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinin   iptali için 21.06.2005 tarihinde Danıştay’a  dava açmış Jeoloji Mühendisleri Odası.  Kısaca  gereksiz bürokrasi, içi boş raporların sunulduğu,  tam  karşılığı olmasa  da,  “Ön İşletme Ruhsatı Dönemine” geri dönüş söz konusu.  Komisyon çalışmalarında Jeoloji Mühendisleri Odası kendi meslektaşlarına  Kanunda yer bulma amacıyla, sanki başka amaçları yokmuş, İdare ile uyum içinde, ülke madenciliğini umursamıyorlarmış izlenimi verdi.  Acaba bu Odanın  “Yönetim Kurulu” değişti mi diye düşündüm. Malum  artık Oda seçimlerinde alternatifler gündeme geliyor. Madenci derneklerinden bahsetmiyorum, madenci o artık eski madenci değil, Devletin yaptığı haksızlıkları artık kabullenmiyor,  uyandı, hakkını artık yargıda arıyor. Merak ederseniz MİGEM’e sorun kaç dava ile uğraşıyor. Artık madenci altına imza atan mühendisten,  raporun  içeriğinin hesabını sorabilecek bilinçte. Bu arkadaşlarımı uyarmakta yarar görmekteyim; bu ülkenin madencilik gemisi batarsa hep beraber  boğuluruz.
 
Bir de Devlet hakkı ile ilgili yeni bir düzenleme söz konusu. Başta da söylemiştim ya İdare çok akıllı, madencileri “ölümü gösterip sıtmaya razı etti”. Bu konuda İdareyi gerçekten kutlarım, bu sektörü iyi tanımışlar. Anladığım kadarı ile  Devlet hakkında  yaklaşım ocak başı satış bedelinin hesaplanmasında  “ocak maliyeti”  kavramı yerine maliyetlerin fatura satış  bedelinden geriye doğru masrafları çıkararak  hesaplama esasına dayandırılmış. Bir de yeni düzenleme ile madencilerin eskiden olduğundan daha az devlet hakkı ödeyecekleri ifade edildi. Bir madenci  çıkıp da “o zaman bu düzenlemeyi neden yaptınız?  Biz az devlet hakkı ödemek istemiyoruz, mevcut düzenlemeye razıyız”  demedi. Değerli madenci arkadaşlarım; siz bu ülkede ömrünüz boyunca  devletin aldığı bedeli hiç azalttığını gördünüz mü?
 
Tasarıda  bazı  madenlerin devlet hakkının yarısının yarısı gibi  ifadeler var,    onlar da  uygulamanın  dekoru  gibi geldi bana. Bu konuda İdareyi uyarayım, bundan sonra daha az  devlet hakkı ödemenin yolu  “pazarlama firmaları” kurmak olacaktır. Gelin yol yakınken  bu düzenlemeden vazgeçin, mevcut hükümetin 2004’deki yaklaşımına uygun olarak madencilik sektörünü istihdam ve  katma değer yaratan bir sektör olarak görün. Devletin  delik bohçasını yamamak için devlet hakkını artırmak yerine madencilik sektörünün sorunlarını çözüp sektörün önünü açın.
 
 
Bir de diğer mevzuattan kaynaklar sorunlar var.  Bakanlık yetkilileri konuşurken inanın içim yandı. TBMM çatısı altında bizi bizim idare etmediğimizi, uluslararası anlaşmaların, sözleşmelerin, AB yasalarının Anayasamızın da üstünde olduğunu duymak   insanı incitiyor. Diğer bakanlık elemanlarının  "süslü laflarına"  bakılırsa bu Tasarı ile madencilerin çalışma alanlarının daha da kısıtlanacak, gerekli izinlerin alınmasının daha da zorlaşacaktır.
 
İdareye 8.Mart.2010 da yazdığım” ÖNERİLER!”  başlıklı yazıma göz atmalarını tavsiye ederim. Belki geri kalan önerilerimi de uygularlar da  bu sektör  uyanır. Madeni ve ruhsatı olmayan biri olarak, İdare istediği yasayı çıkarabilir, beni fazla ilgilendirmiyor. Madenciden istediği kadar da devlet hakkı alabilir, alsınlar da,  hak ediyorlar, alınanlar belki bizim de emeklilik maaşımıza  yansır.
Yeni tasarı madencilik sektörüne hayırlı olsun. İnşallah  memnun olmadıkları için, sahip çıkmadıkları  5177 sayılı yasayı aramazlar.  
 
 
--
Aracısız ve ücretsiz ilan portalı
(Maden Müh iş ilanları+Madencilikle ilgili tüm ilanlar)
Madencilerin internette buluşma noktası
Abdullah AKÖZEL
Maden Yük.Mühendisi
0506 427 42 22   aakozel@gmail.com
 
 

--
www.madenilan.com (Aracısız ve ücretsiz madencilik ilan portalı)
Grubun sahibiyle iletişim:Maden Yük.Müh. Abdullah AKÖZEL. aakozel@gmail.com 0506 427 42 22
Bu mesajı Google Grupları "MADENCİYİZTR" grubu.na üye olduğunuzdan aldınız.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : madenciyiztr@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
madenciyiztr+unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/madenciyiztr?hl=tr adresinde bu grubu
ziyaret ediniz.